Minik Leyla'nın davasında sıcak gelişme! Hükmen tutuklanmaları istendi
Leyla Aydemir'in kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılmasıyla ilgili tutuklu yargılanan amca Yusuf Aydemir (43) ve akrabalarının, nisan ayında görülmesi beklenen duruşması, Kovid-19 tedbirleri kapsamında 3 Temmuz tarihine ertelenmişti.Bugün görülen duruşmada 3 sanığın, cinayeti işledikleri kararı verildi.
Ağrı'da, Şükran- Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6'ncısı olan Leyla Aydemir (4), Ramazan Bayramı dolayısıyla dedesinin yaşadığı Bezirhane köyüne giderek 15 Haziran 2018 tarihinde kayboldu. Tüm Türkiye'nin bulunması için sosyal medya ve diğer platformlar aracılığıyla seferber olduğu Leyla'nın 18 gün sonra, kö yün 3 kilometre uzağında bulunan Kurudere mevkisinde cansız bedenine raslandı. Su içinde bulunan küçük kızın babası Nihat Aydemir'in kuzeni Mehmet Ali Aydemir (33), 18 Temmuz günü ise 'kasten öldürme' suçundan tutuklandı.
SADECE ANNESİ ŞİKAYETÇİ OLDU
20 Eylül 2019 tarihinde görülen ilk duruşmasında, baba Nihat Aydemir şüpheli sanıklardan şikayetçi olmadı. Anne Şükran Aydemir ise olay nedeniyle şikayetçi oldu. Mahkeme heyeti, Leyla'nın amcası Yusuf Aydemir'i 'suçu işlediğine yönelik somut deliller bulunduğu ve dinlenilmeyen tanıklar üzerinde baskı kurma ihtimali olduğu' gerekçesiyle tutuklanmasına karar verdi.
LEYLA'NIN BABASINI TEHDİT ETMİŞLER
Korona virüs tedbirleri kapsamında 3 Temmuz' tarihine ertelenen dava, Cumhuriyet savcısı'nın, esas hakkında mütalaasını bugün mahkeme heyetine sundu.
Baba Nihat Aydemir ile sanık Besim Dursun'un ortanca oğlunun Kanada'ya gönderilmesinden kaynaklı para meselesi olduğu anlatılan mütalaada, sanık Dursun'un olaydan bir kaç sene önce baba Aydemir'e, "Yemin olsun ben sana ciğer acısını yaşatacağım, ben seni ciğerinle terbiye edeceğim" diye sözler söylediği kaydedildi. 'Yiğit' kod adlı gizli tanığın ifadesinde, taziye ziyareti sırasında Yusuf Aydemir ve Besim Dursun'un evden sık sık çıkıp, geri döndüklerini bildirdiği belirtilen mütalaada, Leyla'nın sanık Dursun'un evinin önünden kaybolduğunun diğer tanıkların ifadeleriyle de sabit olduğu vurgulandı. Mütalaada,"Yapılan HTS incelemesinde, sanık Yusuf ve Besim'in maktul Leyla'ya ait cesedin bulunduğu sırada görüşme gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir" ifadesine yer verildi.
GİZLİ TANIĞIN FLAŞ İFADESİ
Baba Nihat Aydemir ile Yusuf Aydemir arasında daha önce miras ve alacak meselesi yüzünden aralarında husumet olduğu belirtilen mütalaada, tutuklu amcanın teknik takibe takılan telefon kayıtları da yer aldı. Mütalaada yer alan bilgilere göre;
"Sanık Yusuf Aydemir'in sanık Besim Dursun ile yakın arkadaşlığının olduğu, maktul Leyla'nın kaybolduğu gün taziye evinde sanık Yusuf ve Besim'in sürekli bir yerlere gidip tekrar döndüğü, maktul Leyla'yı, sanık Yusuf'un ortadan kaybolduğu yere doğru yönlendirdiği ve Leyla'nın kaybolmadan önce sanık Yusuf'un yanında olduğu tanık beyanlarından anlaşıldığı, Yusuf'un tape kayıtlarında, kolluk görevlilerine bir şey anlatmadığını, diğerlerinin de anlatmamaları ile kolluk ekiplerine dikkat etmeleri yönünde konuşmalar yaptığı saptandı." denildi.
CESEDİ GÖRMEDEN KIYAFETSİZ OLDUĞUNU BİLDİ
Sanık Mehmet Ali Aydemir'in ise Leyla'yı ablası Ayşe Artam'ın evine bıraktığı kaydedilerek mütalaada, "Maktulün cesedine ulaşıldığı sırada kolluk ekiplerince tutulan tutanağa göre, cesedi jandarma ekipleri dışında kimsenin görmemesine rağmen sanık Mehmet Ali, Leyla'nın kıyafetsiz olduğunu ve kıyafetlerini arayacağını ekiplere bildirdi. Sanık Mehmet Ali'nin maktulün kıyafetsiz bulunduğunu bilmesi, hayatın olağan akışına aykırıdır. Sanığın ayrıca maktulün bulunması için çalışan görevlileri yanılttığı ve yanlış yönlendirdiği de sabittir" ifadesi kullanıldı.
BERAAT KARARI VERİLMESİ İSTENİLDİ
Cumhuriyet savcısı amca Musa Aydemir ile ilgili olarak da şu ifadelere yer verdi;
"Her ne kadar sanık Musa'nın telefonunda, maktulün videosu olsa da sanığın müştekilerin evinde yaşamış olduğu, aralarında hiçbir husumet bulunmayışı, sanığın videoyu çekmekteki amacının sosyal medyada paylaşmak olduğu, bu hususun aleyhte delil olarak kullanılmasının olağan hayat akışına uygun olmadığı, sanık hakkında diğer sanıkların aksine ve olay tarihinde 3 yaşında olan ve yargılama aşamasındaki uzman raporuyla beyanına itibar edilemeyecek olan Üzeyir'in ifadeleri dışında aleyhine hiçbir tanık beyanının bulunmayışı dikkate alındığında sanık hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi doğrultusunda, delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir" açıklamasında bulundu.
TUTUKLANMA KARARI İSTENDİ
Müştekilerin yargılama aşamasında şikayetlerinden vazgeçtikleri ancak söz konusu suçun şikayete bağlı olmadığının hatırlatıldığı mütalaada, Yusuf Aydemir, Mehmet Ali Aydemir ve Besim Dursun'un fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı ve eylemlerine uyan 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürme' suçlarını iştirak halinde işledikleri bildirildi. 3 sanığın ağırlaştırılmış müebbet ve 4 yıldan 14'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.
Ayşe Artam ve Yıldırım Artam'ın da 'cinayete ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yardım' suçlarından 29 yıl 4'er ay hapisle cezalandırılmalarını isteyen savcı, amca Musa Aydemir ve Hatun Dursun hakkında ise delil yetersizliğinden beraat kararı verilmesini talep etti.
Cumhuriyet savcısı, tutuksuz sanıklar Mehmet Ali Aydemir, Besim Dursun, Ayşe Artam ve Yıldırım Artam'ın, hükümle birlikte tutuklanmalarına karar verilmesini de talep etti.