"Müttefiklerimizden beklentimiz Afrin operasyonunun desteklenmesidir"
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Müttefiklerimizden beklentimiz Afrin operasyonunun desteklenmesidir" dedi.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, "Müttefiklerimizden beklentimiz Afrin operasyonunun desteklenmesidir" dedi.
Brüksel'de AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Franz Timmermans ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile karşılıklı görüşmeler yapan AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, yaptığı görüşmeleri iki aşamada gerçekleştirdiklerini ve bu görüşmelerde, Türkiye'nin terörle mücadelesi ve son olarak Afrin Harekatı bağlamında kendilerine Türkiye'nin pozisyonunu ve görüşlerini açıkladığını ve ayrıca Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri konusunda da konuştuklarını bildirdi.
"YPG denilen yapı PKK'dır"
Afrin'de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili konuşan Bakan Çelik, "Bizim herkesten beklentimiz, bütün müttefiklerimizden, dostlarımızdan beklentimiz Türkiye'nin Afrin'e yönelik olarak terörle mücadele bağlamında uluslararası hukukunda bu girişiminin herkes tarafından desteklenmesidir. Hiçbir şekilde bir takım kelime oyunlarına izin vermeyecek açık bir durum söz konusudur. Orada SDG denilen yapı YPG'dir, YPG denilen yapı ise PKK'dır. Ve bu bir terör örgütüdür. DEAŞ'a karşı hangi muamele yapılmasından bahsediliyorsa, bu örgüte karşı da aynı muamelenin yapılması gerekiyor" diyerek Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün terör örgütlerine karşı aynı mücadeleyi verdiğini belirtti.
"Sıkıntılı bir tabloya müsaade edilmemektedir"
Türkiye'nin bir NATO üyesi olduğunu ve Avrupa Birliği'ne aday ülke olarak bulunduğu bölgede aynı zamanda bir Avrupa devleti olarak Avrupa'nın sınırlarını temsil ettiğini hatırlatan Bakan Çelik, "Sınırımızda herhangi bir şekilde bir terör örgütünden kaynaklanan tacize hiçbir şekilde müsamaha göstermemiz söz konusu değildir. O operasyon başladığından itibaren bir açıklama yapıldı; "İnsani erişimle endişelerimiz var ve DEAŞ'e karşı mücadeleye yoğunlaşıldığından emin olmak istiyoruz" diye. Buna yönelik eleştirilerimiz var. Birincisi, böyle bir açıklamanın en baş cümlesinde, son derece güçlü bir şekilde Türkiye'nin güvenliğinden yana olunduğunu, Türkiye'nin güvenlik kaygılarına hak verildiğini duymak isterdik. İnsani meselelerde ise, Türkiye bu meselelerde en duyarlı ülkedir. Bu operasyon sırasında da bu net bir şekilde gözükmektedir. Risk alınmaktadır. Herhangi bir şekilde insani durum açısından sıkıntılı bir tabloya müsade edilmemektedir." diye konuştu.
"Cumhurbaşkanımız tarafından edilen teklifi ele alınsaydı"
Bakan Çelik, "Bir yeri bir terör örgütüne teslim ettiğiniz zaman, oraya belli bir müddet sonra DEAŞ'ın daha süratle bir şekilde döndüğü de şimdiye kadar ki, bu meselelerin tarihinde son derece net bir şekilde görülmüştür. Buradaki duruma Türkiye açısından hiçbir şekilde müsade edilmeyecektir. 30 kilometrelik bir güvenlik koridorundan bahsediliyor. Türkiye bu olaylar ilk başladığı zaman uçuşa yasak bölgeden bahsetmişti, eğer o zaman Cumhurbaşkanımız tarafından edilen teklifi ciddi bir şekilde ele alınsaydı bugün o bölgede ne DEAŞ olacaktı, ne PKK olacaktı, ne de bugün yaşadığımız göç sorununu yaşayacaktık. Bunların hiçbiri olmayacaktı" diyerek terör konusunda önemli bir açıklama yaptı.
Görüşmelerin diğer konuları
Bakan Çelik, "YPG'ye silah verilmeyeceği söylenmişti, o sözlere rağmen YPG'ye silah verilmeye devam edildi. Bugün gelinen tablo şudur ve bu çok dramatik bir tablodur bu işi yapanlar açısından. Biz bunu öngörmüştük." diyerek Türkiye'nin terör konusunda ne kadar haklı olduğuna vurgu yaptı. Afrin operasyonunun yanı sıra, Balkan konusunda uzun bir şekilde görüştüklerini, ayrıca Filistin meselesini ve özellikle Kudüs meselesini görüştüklerini ve Myanmar'daki insani durum ile Kırım meselesini ele aldıklarını bildirdi.
Avrupa Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı
Dünyaya verilecek bir entegrasyon mesajı olması açısından Avrupa Birliği ile İslam İşbirliği Teşkilatı arasında bir zirve düşünülmesi gerektiğine de dikkat çeken Bakan Çeliki "Türkiye hem Avrupa Birliği aday ülkesidir, hem de İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanıdır. Böyle bir zirve 2002'de yapılmıştı ve bu zirve yapıldığı zaman o zaman çıkan yorumlarda şu söylenmişti. Birleşmiş Milletler toplantıları kadar büyük bir katılımla gerçekleşen bir zirve" dedi.