Myanmar'da Arakanlılara Budistler Bayram Namazında Saldırdı Mı
Arakanda son durum ne, budistler bayramdada arakanlı müslümanlara zulüm göstermeye devam ediyor. Arakan nerede, Myanmar nerede? Tüm sorularınızın cevabını haberimizden öğrenebilirsiniz
Budist çeteler yine Arakanlı Müslümanları hedef almaya başladı.Bayramda Bangladeşe kaçan müslümanlara yönelilk saldırılar devam etti. Myanmar'ın Arakan bölgesinde yaşanan katliam nedeniyle Rohingya müslümanlarının kaçışı sürüyor. Bangladeş sınırına kaçan Arakan müslümanları canını kurtarmaya çalışıyor. Bölgeden gelen son habere göre de, Bangladeş'e kaçmak üzere yola çıkan 3 bot battı. Şu ana kadar 26 kişi kurtarıldı. 17 kişi hayatını kaybetti.
Yaklaşık 3 bin Müslümanın katledildiği biliniyor.
Aslında bu yeni bir durum değil.
Son birkaç yıldır devam eden saldırı zincirinin bir halkası.
Peki Myanmar’da neden Arakanlı Müslümanlara yönelik bu saldırı politikası uygulanıyor?
ARAKAN KATLİAMININ SEBEBİ PETROL VE DOĞALGAZ
Arakan, Güneydoğu Asya’da Myanmar’ın 7 eyaletinden biri. Yaklaşık 1 milyon Müslüman var.
Arakanlı Müslümanlara yönelik Budist katliamları 2012’den bu yana sistematik olarak devam ediyor.
Saldırı politikasının arkasında ise Arakan’ın stratejik konumu var.
Myanmar, Güneydoğu Asya’da Bengal Körfezinde yer alıyor. Arakan eyaleti ise tam kıyı şeridinde.
2010 yılında Arakan’dan başlayıp, Çin’in Yunnan eyaletine uzanan iki ayrı boru hattının inşaatına başlandı.
Çin’e enerji taşıyan hatlar, denizden Arakan üzerinden Yunnan’a gidiyor.
Boru hatlarının inşaatıyla birlikte hatların geçtiği topraklar askeri bölge haline getirildi.
Ve o bölgelerdeki Müslüman köylerine yönelik saldırılar başladı.
Arakan, uzak doğuya enerji transferinde doğal bir liman konumunda.
En az maliyetli güzergah burası.
Hatlardan birinden doğalgaz diğerinden ise petrol geçiyor.
2010’da başlayan inşaat 2013’te tamamlandı. Bu hatlardan Çin’e yıllık ortalama 12 milyar metreküp doğal gaz taşınıyor. Ve bu süreçte topraklarından boru hatları geçen Arakanlı Müslümanlar hedef tahtasına konuldu.
Ayrıca Arakan bölgesinde de petrol ve doğalgaz rezervleri tespit edildi.
Müslümanların topraklarında 1.2 trilyon metreküplük gaz ve 2.1 milyar varillik petrol rezervi bulundu.
Doğalgaz ve petrol boru hatlarının korunması, güvenlik çemberine alınması gibi gerekçelerle, Müslümanlar katlediliyor.
Ayrıca Arakan bölgesindeki yer altı zenginliklerinin ileriye dönük çıkarılacak olması da o bölgedeki Müslümanlara yönelik katliam ve sürgün politikasının bir diğer önemli sebebi olarak karşımıza çıkıyor.
ARAKAN’A BATI NEDEN SES ÇIKARMIYOR?
Peki dünya neden sessiz?
Türkiye’den başka Arakan meselesini gündemine getiren ülke neredeyse yok.
Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de de Müslümanlar katlediliyor.
Ara sıra da olsa bu coğrafyadaki katliamlar batı ülkelerinin gündemine girebiliyor.
Mesela İsrail, Filistinlileri katlederken bazı batı ülkeleri İsrail’le hesaplaşmak amacıyla Gazze saldırılarına tepki gösterebiliyor. Yani İsrail ile olan ilişkilerinde Filistin’i malzeme olarak kullanabiliyorlar.
Ya da Suriye’de katliamlardan Rusya’yı sorumlu tutan Batı, Moskova’yla olan derdini Suriye üzerinden görme politikası sergileyebiliyor.
Irak ve Afganistan da Batılı ülkelerin “pazar payından hisse alma” refleksi ve çıkar çatışmaları nedeniyle ara sıra gündemlerine aldıkları Müslüman ülkeler olabiliyor.
AYLAN BEBEK VAKASININ AYNISI OLDU AMA HİÇ TEPKİ VERMEDİLER, NEDEN?
Arakan ise öyle değil.
Mesela bu son katliamlar sırasında ölümden kaçan Arakanlılar botlarla nehri aşıp Bangladeş’e kaçmaya çalıştı. O botların çoğu battı, bir bebeğin cansız bedeni kıyıya vurdu. Ama hiçbir batı ülkesi o görüntüye aldırış etmedi.
Bunun en yakın örneğini Aylan bebek olayında gördük. Suriye’de katliamdan kaçarken cansız bedeni kıyıya vuran Aylan bebek, Avrupa’nın çok dikkatini çekmişti.
Aslında Batı’nın Suriye üzerinde Rusya’yla karşı karşıya gelmek gibi bir durumu olmasa Aylan bebek umurlarında olmazdı.
Tıpkı cansız bedeni kıyıya vuran Arakanlı çocuk gibi.
ARAKAN’DA ÇİN DE BATI DA KAZANIYOR
Arakan meselesine dünya neden sessiz kalıyor, bir de şu pencereden bakalım.
Arakanlı Müslümanlar, Çin’e taşınan enerji için katlediliyor. Bu denklemde kazanan Çin oluyor, o halde Batı’nın “madem Çin kazanıyor, ben buna tepki vermeliyim” demesi gerekir fakat öyle olmuyor.
Çünkü Çin’e taşınan enerjiyi bizzat batılılar yönetiyor.
Arakan bölgesindeki petrol ve doğalgaz pompalarının başındaki şirketlere bakınca mesele daha net anlaşılıyor. Müslüman toprakları üzerine kurulan hatlardan geçen enerjinin başında Chevron, BP, Shell ve Total gibi Amerikan, İngiliz ve Fransız şirketler var.
Kazanan iki taraftan biri Batı diğeri Çin olunca da Arakanlı Müslümanları dünya görmezden geliyor.
Geçtiğimiz Cuma günü Myanmar'da polis karakollarının basılmasıyla şiddeti artan Arakanlı Müslümanlara yönelik baskı sonucu 200'ü aşkın Müslüman katledildi. Bölgedeki son durum hakkında yerel kaynaklar 800'ü aşkın Müslüman'ın da yaralandığını bildirdi.
ÖLENLERİN YARISI ÇOCUK
Cuma sabahından beri Myanmar askeri tarafından başlatılan operasyonlarda şimdiye kadar yaklaşık 200 Rohingyalı Müslüman öldürüldü. Ölenlerin yarısı çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Yaralı sayısı 800'ü geçmiş durumda. Bangladeş hükümeti mülteci girişini engellese de son birkaç günde 10 ile 15 bin arası Myanmar'ın Rohingyalı Müslümanları Arakan'dan yasadışı yollarla Bangladeş'e giriş yaptı. Yaklaşık 40 bin Rohingyalı Müslüman Bangladeş'e giremediği için sınıra yakın dağlık bölgede sığınmış halde…
KATLİAM GÖRÜNTÜLERİ VE BİRLİK ÇAĞRISI TIKLAYINIZ
MÜSLÜMANLARA AİT EVLER YAKILDI
Buthidaung, Maungdaw ve özellikle Rathedaung bölgelerinde Rohingyalı Müslümanlara ait 300'dan fazla ev, cami, Kuran kursu - medrese, okul ve dükkân yakılırken, 30'a yakın köyden insanlar can güvenliği için köyleri terk edip dağlık bölgelere sığındı. Maundaw, Buthidaung ve Rathedaung'da Myanmarlı askerler tarafından Müslümanlara kaşı operasyonlar halen devam etmekteydi.
Arakan’da Katliam Nasıl Başladı ?
Rohingya’da müslüman azınlığa karşı başlatılan soykırım, Budist Rahiplerin 3 müslüman gencin üzerine attıkları iftiranın alevlenmesi ile başladı.
Öncelikle 3 kişilik bir Budist Rahip grubu, 26 yaşındaki Burmalı bir kadına tecavüz edip ardından onu öldürdüler. Kadına tecavüz eden 3 kişiden birisi, kendisinin erkek arkadaşıydı ve kısa süre önce kadın tarafından terkedilmişti. Fakat aynı kadına tekrar geri dönmek istemesine rağmen, kadın tarafından reddedildi. Bunun ardından aynı kadın kendisine farklı bir erkek arkadaşı buldu. Bu durumu kaldıramayan eski erkek arkadaşı, yanına 2 kişiyi de alarak önce kadına tecavüz etti ve daha sonra da onu öldürdüler.
Katil Budist Rahipler, öldürdükleri kadının cesedini, bölgede bulunan bir müslüman köyünün yakınlarına bırakıp kaçtılar. Cesedin bulunmasının ardından yetkili Budist Rahipleri ve Burma Hükümet yetkilileri kadının başına gelen hadiselerden ötürü müslümanları sorumlu tuttular. Neticede 3 tane masum müslüman genç tutuklandılar. Tutuklanan gençlerden bir tanesi dövülerek öldürüldü. Diğer ikisi de mahkeme tarafından ölüm cezasına çarptırıldı. Böylece hükümet, bir iftira vasıtası ile tüm dünyanın gözü önünde müslümanlara karşı bir soykırımın ilk tohumlarını atmış oldu...
Bu hadiseyi takip eden aylarda, bir çok radikal rahip, Burma içerisinde ve dışarısında Rohingyalılara karşı bir anti-propoganda başlattılar. Burmalılara karşı kullandı slogan şöyleydi ; “Rohingya Burmanın bir vilayeti değildir. Onlar Bangladeşten gelen illegal göçmenlerdir”...
Anti-Rohingya Propogandalarından bir kare...
Daha sonra bu gösteriler, bir takım hükümet yetkililerinin katılımı ve desteği ile amacından saptırılarak çizgiden çıkmıştır.
Soykırım nasıl başladı ?
3 Haziran 2012 – Arakan şehri güneyinde bulunan Toungup şehir merkezinde, 8 müslüman hacı ve yanlarında bulunan 2 otobüs muavini ve bir kadın, Budist Rahipler tarafından öldürüldüler. 5 kişi ise kaçarak canlarını kurtarabildi. Hadise olduğu sırada öldürülen hacılar Thandwe’deki Thetsa mescidindeki bir dini merasimden ( islami/ilmi bir toplantı ya da münazara ) dönüyorlardı.
Öldürülen müslüman hacıların cesetleri...
Hacıları taşıyan otobüs, dönüş yolundayken terörist Budist rahipler tarafından durduruldu. Durdurulan otobüsün plakası 7(Ga)7868’dir. Rahiplerden birisi kapıya gelerek “Hepiniz inin aşağıya” diye seslendi. Otobüs şöförü ve muavin müdahale etmek istediler, otobüste herhangi yabancı birisinin olmadığını söylediler. Buna rağmen budist rahipler ilk olarak onları dövmeye başladılar. Daha sonra otobüsün içine dalan Budistler müslüman hacıları döverek otobüsten dışarı çıkardılar. Sayıları 300’ü bulan Budistler, müslüman hacıları yolun ortasına alarak ölünceye kadar dövdüler. Buna rağmen ne bir polis ne de bir hükümet yetkilisi olaya müdahale etmedi. Ne olay sırasında ne de olay bittikten sonra...
Otobüs baskını sonrasında dövülerek öldürülen müslüman hacılar...
Dövülerek hayatlarını kaybeden 8 hacının kimlikleri şu şekildedir ;
Muhammed Sharif - Taung Twin Gyi şehrinden
Muhammed Hanif - Taung Twin Gyi şehrinden
Shafield Bai - Taung Twin Gyi şehrinden
Aslam Bai - Taung Twin Gyi şehrinden
Balai Bai - Taung Twin Gyi şehrinden
Shuaib - Taung Twin Gyi şehrinden
Salim Bai – Myaung Mya şehrinden
Lukman Bai – Myaung Mya şehrinden
Ve bunlarla birlikte otobüste görevli olan bir karı-koca çift dövülerek öldürüldüler.
Diğer 5 müslüman hacı bu katliamdan kaçarak kurtulmayı başardılar. Rahipler kazandıkları bu zaferi ( ?) yola attıkları cesetlerin üzerlerine tuvaletlerini yaparak ve içtikleri şaraplarından dökerek kutladılar. Buna rağmen hiçkimse tutuklanmadı ve bu katillere karşı herhangi resmi bir soruşturma dahi açılmadı. Cesetler aynı günün akşamında Thandwe de toprağa verildiler.
Myanmar ordusundan Müslümanlara saldırı
32 kişinin hayatını kaybettiği saldırılar sonrası Myanmar ordusu Müslüman Arakanlılara yönelik saldırılarını artırdı.
Myanmar'da polis karakoluna düzenlenen saldırı sonucunda 11'i güvenlik personeli olmak üzere 32 kişinin hayatını kaybetmesi sonucu Myanmar güçleri Arakanlılara yönelik saldırılarına hız verdi.
Bölgeden gelen video ve fotoğraflarda Myanmar Ordusu'na ait helikopterlerin Müslüman Arakanlıların yaşadığı bölgelerde keşif uçuşları yaptıkları gözlenirken, bu helikopterlerden açılan ateş sonucu çok sayıda Myanmarlının hayatını kaybettiği öğrenildi.
Arakan, Myanmar’ın kuzeybatısında yer almaktadır. Arakan nüfusunun önemli çoğunluğunu “Rohingya” Müslümanları ile Budist “Rakhine”ler oluşturmakta. İslam, Arakan’da 8. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen Müslüman tüccar ve dervişler vasıtasıyla yayıldı. Arakan’da 1430’da bir İslam devletinin kurulduğu ve bu devletin 1784 yılında Budist krallık tarafından işgal edilinceye kadar 354 yıl bağımsız bir devlet olarak kaldığı bilinmektedir.
1948 yılından beri Budist Myanmar devletinin işgali altında bulunan Arakan’daki Müslümanlar, büyük baskı ve kısıtlamalar içerisinde yaşamlarını sürdürmeye çalışımakta. Bölgede Müslümanların evlenmeleri, seyahat etmeleri ve okumaları yasaktır. Müslüman çocukların sadece ilkokula kadar okuyabilmelerine izin veriliyor. Müslümanların seyahat yasakları o kadar geniş ki başka bir kasabaya ailelerini ziyarete gitmek için bile izin almaları gerekiyor.
1 Milyondan fazla Arakanlı Müslüman başta Bangladeş olmak üzere Pakistan, Malezya, Suudi Arabistan’da çok kötü şartlarda mülteci olarak yaşam savaşı vermektedir. Kamplarda açlıktan toplu ölümler alışılagelmiş bir durum haline gelmiştir.
Arakan nerede?
Bangladeş-Burma sınırının 50.000 kilometre karelik bir alanında bulunan Arakan, Myanmar’ın 7 eyaletinden biri. Batı’da Bengal körfezine sınırı var. Bilindiği kadarıyla milattan önce 3. Yüzyıla dayanan bir geçmişe sahip olan bu eyalet çoğu krallığa ev sahipliği yapmıştır. Asıl nüfusu 4 milyondan fazladır. Fakat uğradıkları zulüm ve sürgünlerden dolayı bu nüfusun yalnızca 1,5 milyonu bölgede tutunmayı başarabilmiştir. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde de bu nüfus 1 milyona indi. Geri kalan nüfus ise başka ülkelerde mülteci durumundadırlar.
Sık sık Müslümanlara yapılan zulümlerle gündeme gelen Arakan’da durum zannettiğimizden daha kötü. Yeni sandığımız bu zulümler aslında 250 yıldır sürüyor. Tarihinin en büyük soykırımını 29 Mart 1942’de yaşayan Arakan’ın Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyünde kısa bir süre içinde 150.000 Müslüman, Budist rahipler tarafından katledildi, nüfusun büyük çoğunluğu ise yurtlarından sürüldü.
Zaman zaman baskınlar yapılsa da Müslüman köylerinde normal yaşam sürdürülmeye çalışılıyordu.
Peki bu zulümler ne zaman nüksetti?
Tüm dünyada olduğu gibi Myanmar’da da ölümlere/katliamlara bir kılıf bulunmuş ve bu bahanelerle zulümlere izin bulunmuştur.
Geçtiğimiz yıllarda 3 Budist rahip, Burma’lı bir kadına tecavüz edip öldürdü ve cesedini bölgedeki bir Müslüman köyünün yakınlarına bırakıp kaçtı. Kadının cesedini bulunmasının ardından Budist Burma hükümeti yetkilileri olaydan Müslümanları sorumlu tuttu ve 3 masum Müslüman tutuklandı. Bunlardan biri dövülerek katledilirken diğer iki Müslüman da idama mahkûm edildi. Böylece soykırım ve katliam bahanesi bulunmuş oldu.
Takip eden günlerde radikal Budist gruplar, Rohingya Müslümanlarına karşı anti-propaganda başlattı ve onların Bangladeş’ten gelen mülteciler olduğunu iddia ederek sınır dışı edilmelerini istedi. Budist hükümet yetkilileri de bu gösterilere katılıp destek verince soykırıma yeşil ışık yakılmış oldu. Bu gösterilerin ve kışkırtmaların başında Aşin Virathu isimli rahip ve 969 lakaplı Budist örgüt bulunuyor. Bu rahip Müslümanları, Myanmar’ın en büyük düşmanı olarak nitelendiriyor. Ve sosyal medya üzerinden Budistleri Müslümanlara karşı örgütlüyor.
Soykırım başlıyor..
3 Haziran 2012’de Arakan’ın Thandwe kentinde bulunan Thetsa mescidindeki bir dini törenden dönen 8 hacı ve beraberlerinde bulunan 3 kişi, Budist çeteler tarafından katledildi. 300 kişilik Budist grubu, törenden dönen Müslümanları taşıyan otobüsü durdurup hacıları döverek şehid etti. Fakat ne olay sırasında ne sonrasında polis veya güvenlik güçleri olaya müdahale etmedi. Olayla ilgili bir tek tutuklama veya soruşturma dahi yapılmazken, aynı günlerde iç güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle Müslümanların yaşadığı bölgelere baskınlar yapılmaya başlandı.
Budist çeteler köyleri yakıp yağmalarken güvenlik güçleri de onların güvenliğini sağlamakla görevlendirildi. Olaylar soykırıma doğru giderken deniz yoluyla Bangladeş’e ilticalar başlamıştı. Karşı taraftan uzanacak bir yardım eli beklemişlerdi fakat kıyıya yanaşan botlar, Bangladeş güvenlik görevlileri tarafından tekrar geri çevrilince günlerce aç ve soğukla denizde kalan Arakan’lıların bir çoğu açlıktan ve hastalıktan vatanlarından çıkarılmanın hüznü ile yaşamlarını yitirdi. Yaşa dışı yollarla Bangladeş’e giren mültecilere yardım edenlere hapis cezası verildi ve Arakan’lı Müslümanlar sınır dışı edildi. Bu tarihlerden itibaren Müslümanlar her geçen gün farklı zulümlere maruz kalmış, kaçabilenler komşu ülkelerdeki derme çatma kamplarda yaşamına devam etmeye çalışmış, kaçamayanların ise evleri yakılıp yağmalanmış, erkeklere işkence edilmiş, çocuklar ve kadınlar yanan evlerin içine diri diri atılıp yakılmıştı.
Tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu katliama karşı hiçbir devlet elle tutulur bir adım atmıyor. Myanmar askerleri ve Budist çeteler önceden belirlenen bölgelere helikopter destekli baskın yapıp medreseleri ve evleri tahrip ederken, kaçan Müslümanlar güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülüyor.
1982’de kabul edilen yasa ile ‘devletsiz’ sayılan Arakan’lı Müslümanlar, ülke içinde vatandaşlık hakkına sahip değiller. Tutuklanan hiçbir Rohingya Müslümanından haber alınması mümkün değildir. Bir köyden diğer köye izinsiz gidilmesi durumunda 7 yıl hapis cezası veriliyor. İzini istendiğinde ise izin verilmiyor. 9’dan sonra sokağa çıkmak yasak. Hiç hiçbir Arakan’lı Müslüman devletin imkanlarından yararlanamaz, hastalandığı zaman devlete ait hastanelere gidemez, devlet dairelerinde çalışamaz ve bir kimliğe sahip olamaz. BM tarafından ‘Dünyada en çok zulüm gören topluluk’ olarak adlandırılan Arakan’lı Müslümanlar dört bir taraftan zulümle kuşatılmış halde varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.
Geçtiğimiz Ekim ayında sınır karakollarına düzenlenen saldırılar ile daha da şiddetlenen olaylardan kaçıp kamplara sığınan Müslümanların anlattıkları yaşanan zulmü fazlasıyla gözler önüne seriyor.
Paungzerr köyünden kaçıp Bangladeş’e yerleşen bir Arakan’lının anlattıkları tüyleri ürpertecek cinsten. “Köyümüze gelen çeteler önce erkekleri, kendilerinin geleceği hakkında konuşma yapılacağı bahanesi ile köyün meydanında oyaladılar. Arkalarından gelen Budist Rahip ve polisler kadınlara tecavüz ettiler. Daha sonra işkence ile öldürülen kadınlar köyün meydanında atıldı, erkeklerin ise çoğu tutuklandı.”
“İki çocuğum ve eşim boğazları kesilerek öldürüldü, buna şahit olan kardeşim aklını yitirdi. 3 çocuğumdan haber alamıyorum.”
Mülteci Krizi..
İnsan Hakları ‘İzleme’ örgütünün (HRW) ‘Yapabileceğiniz tek şey dua etmek’ isimli raporunda ülke dışındaki mülteci sayısı şu şekilde açıklandı.
500.000 – Bangladeş
200.000 – Pakistan
600.000 – Suudi Arabistan
100.000 – Malezya
55.000 – Körfez Ülkeleri
10.000 – Hindistan
Müslüman olduğu için Malezya’ya göç etmeye çalışan Arakan’lılar, insan tacirleri tarafından önce Tayland’daki kamplara yerleştiriliyor. Ardından ailelerinden fidye isteyen tacirler ödenen fidyenin ardından Malezya’ya götürülüyor. Bazen fidye ödenmesine rağmen mülteciler alıkonuluyor, kadınlar fuhşa zorlanırken erkekler infaz ediliyor.
Geçen yıl bunun gibi 28 kampa baskın yapan Tayland güvenlik güçleri bine yakın göçmen cesedi bulmuştu. Yalnızca Tayland’da değil, Bangladeş’in birçok kampında çocuklar kaçırılıyor, erkek çocuklar organ mafyalarına verilirken kız çocukları da fuhuş için kullanılıyor. Gelen mültecileri ülkesinde istemeyen Bangladeş ise tüm olanlar karşısında sessiz.
Neden Arakan?
Ortadoğu coğrafyasındaki zulüm ve işgallerden malum olduğu üzere zalim batı, zengin yeraltı kaynağına sahip bu ülkeyi sömürmek için darbe yoluyla yönetimi elinde tutuyor. Bölgedeki Budistleri Müslümanlarla karşı karşıya getiren hükümet böylelikle ülkenin doğal kaynakları ile gelişmesine engel oluyor. Çin, doğal gazı ülkeye çektiği tahliye sistemi ile sömürürken, İngiliz sömürgeciler ise yüzyıllardır ülkenin üzerinden kara bulutlarını çekmiyor. Asıl korkunç olan ise WikiLeaks’in yayınladığı bir raporda geçenler. Amerika’nın diplomatik yazışmalarını sızdırıldığı raporda ‘ABD, Kuzey Kore ile beraber Myanmar ormanlarında bir nükleer tesis kuruyor. Bunun için de ülke içinde karışıklık çıkarılmasına yardımcı oluyor.’
Son Durum:
Hükümet destekli baskınlar ve katliamlar eyalet çapında sürüyor. Binlerce Müslüman evsiz ve ibadethanesiz yaşamlarına devam etmeye çalışıyor. Hükümet basın mensuplarının ülkeye girişine engel olduğu için sağlıklı haber almak çok zor. Batı ve insan hakları örgütleri her zamanki gibi izlemeye ve endişelenmeye devam ediyor, Fakat Türkiye dışında hiçbir ülke ciddi anlamda yardıma koşmuyor. Son derece sağlıksız ortamlarda yaşayan Arakan’lı Müslümanlar dünyadan kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor.
Arakan ve diğer mazlum halklara uzatamadığımız elimizi her daim göğe açmalı ve kardeşlerimiz için Rabbimizden yardım talep etmeliyiz. Aksi takdirde zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz ahiret gününde bizden davacıdırlar.
BİRLİK ÇAĞRISI "GELİN SESİMİZİ DÜNYAYA DUYURALIM"
İdeoloji adam yaşatmaz adam öldürür. Aynı Arakanlı kardeşimin öldürüldüğü gibi. Buna öldürülmek denmez. Bunu vahşi hayvanlar bile birbirine yapmaz. Ne demek bir insanı diri diri yakmak, kolunu bacağını kesmek. Kafalarını derilerini yüzmek.
Avrupa, uydurma Yahudi Soykırımının binlerce filmini çekedursun. Sen izleye dur. Sen Arakanı bile izlemiyorsun sen Arakan karşısında uyuyorsun. Uyan be kardeşim! Bu yazıyı okuyabiliyorsan internet kullanabiliyorsun demektir. İnternet kullanıyorsan bil ki internet, duadan sonra ki en güçlü çığlıktır, ses duyurmadır modern hayatta. Gerçi ne modern hayatı. Oradaki Müslümanların sırf Müslüman diye bebek, çocuk, yaşlı, kadın dinlemeden.... Neyse Müslüman Allah rızası için uyan. Dünyayı ayağa kaldıralım. İzlemedin mi hiç televizyonlardan yalancı soykırımlara karşı dış mihraklar nasıl el ele verdiklerini. Uyanman için müslüman olmana da gerek yok. Uyan ey insanlık. Kabil'den buyana böyle vahşet görülmedi.