Nafile namazları camide mi yoksa evde mi kılmak daha faziletlidir?
Hz. Peygamber (s.a.s.) farz namazların cemaatle kılınmasını tavsiye etmiş ve “Cemaatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir” (Buhârî, Ezan, 30; Müslim, Mesâcid, 42) buyurmuştur.
Diğer bir hadislerinde ise “Eğer müminler yatsı ve sabah namazlarını cemaatle kılmanın sevabını bilselerdi emekleyerek de olsa cemaate koşarlardı” (Buhârî, Ezan, 32) buyurmuştur.
Hz. Peygamber (s.a.s.), gerek beş vakit farz namazların öncesinde ve sonrasında, gerekse farz namazlardan ayrı olarak sünnet ve nafile namaz kılar; sünnet ve nafile namazların evde kılınmasının daha uygun olacağını belirtirdi. Bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki
namazların en makbulü, insanın evinde kıldığı namazdır. ” (Buhârî, Ezân 81; Müslim, Müsâfirîn, 213). Diğer bir hadislerinde ise Hz. Peygamber (s.a.s.), “Biriniz farz namazını mescidde kıldığı zaman, o namazından evine de bir pay ayırsın. Zira Allah Teâlâ bu nafile namaz sebebiyle evinde hayır yaratır” (Müslim, Müsâfirîn 210; İbni Mâce, İkâmet 186) buyurmuş; hatta namaz kılmayarak evlerinizi kabirlere çevirmeyin uyarısında bulunmuştur (Buhârî Salat, 52).
Buna göre, farz namazların sünnetleri dâhil tüm nafile namazlar camide kılınması mümkün olmakla birlikte, sünnetlerin evlerde kılınması daha faziletlidir.
Namaz kıldırma karşılığında ücret almak caiz midir?
İslam dininde ilke olarak ibadet karşılığında ücret almak caiz değildir. Çünkü ibadetler Allah için yapılır. İslam’ın ilk dönemlerinde durumu uygun olan herkes namaz kıldırabiliyordu. Dolayısıyla namaz kıldırmak için belli kişilerin görevlendirilmesine ihtiyaç duyulmuyordu. İslam toplumunda kültür düzeyinin farklılaşması, farklı işlerle meşguliyetin artması ve zamanla namaz kıldırmaya ehil kimselerin azalması gibi sebeplerle, sürekli mescitlerde bulunacak görevlilere ihtiyaç duyuldu. Dolayısıyla her vakit namaz kıldıracak görevlilerin belirlenmesi cihetine gidilmiş; namaz kıldırmak üzere görevlendirilen kimselere de geçimlerini sağlamaları için ücret ödenmiştir. Nitekim İslam âlimleri, imamet, müezzinlik, dini öğretme gibi işlerden ücret almayı bu görevlerin sahipsiz kalmaması gerekçesiyle caiz görmüşlerdir (İbn Nüceym, el-Bahr er- Râik, VIII, 23, İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, XXIV, 293).
İmamlık ve müezzinlik gibi görevleri yürütenler fiilen bu görevleri yaptıkları için değil, kendilerini bu göreve bağlamaları (habs-i nefs) sebebiyle maaş almaktadırlar. Bu itibarla imamlık vb. görevlerin icrasından dolayı maaş alınmasında dini açıdan bir sakınca yoktur.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı