Nagehan Alçı, Suriyeli kuyumcuyu aşağılayan Ümit Özdağ hakkında suç duyurusunda bulundu: "Bardağı taşıran son damlaydı"
Geçtiğimiz günlerde İzmir'de bir kuyumcuya giren Ümit Özdağ'ın, Suriyeli esnafa "Ülkene dönmeyi düşünüyor musun?" diye sorması, sosyal medyanın gündemine düşmüştü. O olaya ilişkin Habertürk yazarı Nagehan Alçı, suç duyurusunda bulundu.
Japonya doğumlu Ümit Özdağ, İzmir'de kameraları kayda aldırarak Suriyeli bir esnafın kuyumcu dükkanına tabiri caizse baskın düzenledi. Esnafa, kimlik ve ruhsat kontrolü yapan Özdağ'a sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyürken "Kendini emniyet amiri mi sanıyorsun?" şeklinde sorular yöneltilmişti. Özdağ'ın bu eylemine Habertürk yazarı Nagehan Alçı da tepki göstererek, suç duyurusunda bulundu.
"BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLAYDI"
Nagehan Alçı, Özdağ'ın tutumunun yanlış olduğunu ve bardağı taşıran son damla olduğunu savunarak bir yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada, "Bir gazeteci olarak merak ettiğim konu buydu. Cevabı bulmak için devletin en kritik kurumlarındaki ilgili yetkili isimleri tek tek aradım. Bu yazıda ilk kez benden okuyacağınız bilgilere ulaştım.
Öncelikle söylemeliyim ki Türk Devleti deyince akla gelen tüm temel kurumların Ümit Özdağ olayına bakışı son derece olumsuz. Bu konuda tam bir milli mutabakat oluşmuş durumda. Bunu bu kadar kesinlikte ben de ilk kez öğrendim.
Nitekim İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün resmi başvurusuyla Ümit Özdağ’ın bu ülkenin yurttaşı bir kuyumcuyu afişe etmesi ile ilgili savcılığa bugün (Çarşamba) suç duyurusunda bulunulmuş.
Yani 29 Aralık 2021 tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk kez net biçimde Ümit Özdağ’ın yaptıklarıyla ilgili yasal yollara müracaat etti.
Bu suç duyurusu elbette İzmir Emniyeti’nin kendi başına yaptığı bir girişim değil. Devletin bir kararının neticesi. Olay İzmir’de vuku bulduğu için de suç duyurusu oradan yapılıyor.
Çünkü dediğim gibi Ümit Özdağ bu kuyumcu olayında kendini adeta “devlet otoritesi” yerine koyup “denetim” yaparak ve bunu da alenen yayınlayarak resmen sınırı aştı.
Bu son davranışının daha önce sık sık yaptığı Jorg Haider tarzı propagandalardan farklı bir mahiyet arz ettiği belirtiliyor.
İlgili devlet kurumları Torbalı cinayeti sonrası takındığı tavırdan itibaren Ümit Özdağ ve yakın ekibini radara almış.
Torbalı hadisesinde Ümit Özdağ ve ekibi o kadar sağduyudan uzak şekilde halkı birbirine kırdırma yönünde kışkırtıcı davranmış ki bu durum tüm güvenlik bürokratlarını rahatsız etmiş.
İtiraf edeyim bu konuda duyarlı olduğunu iddia eden ben bile Torbalı hadisesinden sonra Özdağ’ın yaptıklarının farkında değildim. Gündem yoğunluğundan bu tür önemli şeyler biz köşe yazarlarının bile gözünden kaçabiliyor. Fakat devletin gözünden kaçmamış bu süreç.
Son kuyumcu hadisesinin de bardağı taşıran son damla olduğunu öğrendim."
NE OLMUŞTU?
Kuyumcuya girer girmez, esnafa dükkan açma iznini soran Özdağ, "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldum" cevabını alınca adeta çılgına döndü. Sinirini gizleyemeyen Japonya doğumlu Genel Başkan, Suriyeli esnafı herkesin içerisinde yerin dibine soktu. "Ülkene gitmek istemiyor musun?" sorusunu yönelten Özdağ'a "Hayır burada kalmak istiyorum" diyen esnaf, sosyal medyada oldukça destek gördü. Özdağ, daha sonra kimlik ve ruhsat kontrolü yaparak baskınına son verdi.