NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'ten Türkiye açıklaması
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, "(Rusya'dan S-400 alımı) Askeri teçhizat tedariki konusu, ülkelerin ulusal kararı niteliğindedir" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin Akdeniz Diyaloğunun 25. yıldönümü vesilesiyle Kuzey Atlantik Konseyinin özel bir toplantısına ev sahipliği yapmasından memnun olduğunu söyleyen Stoltenberg, S-400 hava savunma sistemi tedariki, Türkiye-ABD ilişkileri, NATO'nun Türkiye'ye katkısı ve ittifakın geleceğine ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
STOLTENBERG: TÜRKİYE İLE DAYANIŞMA İÇERİSİNDEYİZ
-Türkiye'ye ziyaretinizin amacı nedir? Resmi temaslarınız ve Türk yetkililere vermek istediğiniz temel mesajlar ne olacaktır?
Önemli ve çok değerli bir NATO müttefiki olan Türkiye'yi tekrar ziyaret etmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Türkiye'ye, Akdeniz Diyaloğunun 7 ortak ülkesiyle birlikte NATO'nun en üst düzey karar alma organı olan Kuzey Atlantik Konseyinin özel bir toplantısına ev sahipliği yapacağı için teşekkür ediyorum. Bu yıl, NATO'nun emsalsiz bir ortaklık ağı olarak müşterek bir anlayış ve iş birliğini güçlendiren Akdeniz Diyaloğunun 25'inci yıl dönümünü kutluyoruz.
Bu önemli toplantının yanı sıra Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'yla görüşmeler gerçekleştireceğim. Kendileriyle düzenli olarak temas halindeyim ve bu ziyaret vesilesiyle de bölgedeki güvenlik durumunu ve Türkiye'nin NATO'ya yaptığı önemli katkıları yüz yüze görüşme fırsatımız olacağı için memnuniyet duyuyorum.
Bu çerçevede, Türk halkına temel mesajım şudur; zorlu güvenlik sınamaları ile karşı karşıya kalınan bu dönemde NATO, müttefikleri Türkiye ile dayanışma içindedir. Türkiye de NATO'ya önemli katkılar sağlamaya devam etmektedir.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ VE TÜRKİYE ARASINDAKİ DİYALOG DEVAM ETMELİ
-Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi satın alma kararı, özellikle iki NATO müttefiki olan Türkiye ve ABD arasında ciddi tartışma yarattı. Türk hükümeti, hava ve füze savunma sistemlerine yönelik ihtiyaçlarını öncelikli olarak NATO müttefiklerinden karşılamaya çalıştığını ancak örneğin ABD’nin Patriot sistemlerine ilişkin teklifinin çok geç geldiğini, bu teklifin yüksek maliyetli olduğunu ve Türkiye’nin beklentilerini tam olarak karşılamadığını belirtiyor. Bu durumda, Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemi satın alma kararı nedeniyle kendisine yöneltilen eleştirileri hak ettiğini düşünüyor musunuz? Sizin bu konudaki tutumunuz nedir?
Bu zor bir konu ve Türkiye ile ABD arasında diyaloğun sürmesi önem taşıyor.
Türkiye'nin ABD’den muhtemel Patriot füze sistemi tedarikine ilişkin görüşmeleri memnuniyetle karşılıyor ve teşvik ediyorum. Aynı şekilde Türkiye, Fransa ve İtalya arasında uzun menzilli hava ve füze savunma sistemlerinin tanımlanması ve geliştirilmesine ilişkin çabalardan da memnuniyet duyuyorum. Bu süreç hem bazı kilit müttefiklerin katılımını içermesi hem de müttefiklerin birlikte çalışabilme kabiliyeti olan teçhizat satın almasını sağlaması bakımından NATO için önem taşımaktadır.
Askeri teçhizat tedariki konusu, ülkelerin ulusal kararı niteliğindedir ancak az önce de belirttiğim gibi, müttefik silahlı kuvvetlerinin birlikte çalışabilirliği NATO için operasyon ve misyonların yürütülmesi bakımından temel bir husustur.
NATO müttefiklerinin 2013'ten bu yana Türkiye'nin hava savunma sistemlerini takviye ettiğini de göz ardı etmemeliyiz. İspanya ve İtalya'nın füze bataryaları Türkiye'nin güney sınırlarının yakınlarında konuşlandırılmış bulunuyor. (İspanyol) Patriot ve (İtalyan) SAMP-T sistemleri, Türkiye'yi Suriye sınırından gelen füze tehdidine karşı korumaya yardımcı oluyor. NATO müttefiklerinin taahhütlerini sürdürdüğü bu misyon çok önemli.
NATO MÜTTEFİKLERİ TÜRKİYE İLE DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAYA DEVAM ETMEKTEDİR
-S-400 tartışması Türk kamuoyuna da yansıyarak Türkiye'nin NATO'ya üyeliğini ve ittifakın ülkenin güvenlik ve savunmasına katkılarını sorgulamaya açmış bulunuyor. NATO'nun Türkiye'nin güvenliğine katkılarına ilişkin Türk halkına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Türkiye zorlu güvenlik sınamalarından geçerken, NATO müttefikleri sizinle dayanışma içinde olmaya devam etmektedir. NATO, Türkiye'yi hava ve füze savunma sistemleriyle korumanın yanı sıra Türk topraklarının üzerinde erken uyarı ve gözlem uçaklarıyla (AWACS) güçlendirilmiş devriye uçuşları da yapmaktadır.
AWACS'lar olası hava sahası ihlallerini denetleyerek ve izleyerek, Türkiye'nin hava sahasını koruma çalışmalarını destekliyor.
Tüm NATO üyeleri DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona üye olup, birlikte çalışarak bu terör örgütünün kontrolü altındaki tüm toprakları özgürlüğe kavuşturduk.
NATO'nun Irak'taki yeni eğitim misyonu da bölgede istikrara katkıda bulunuyor. Diğer taraftan geçen ay Washington'da düzenlenen Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda Karadeniz bölgesinin güvenliğini artırmak için atılabilecek bazı adımlar konusunda anlaştık. Tüm bunlar NATO'nun Türkiye'nin savunmasına olan taahhüdünü göstermektedir.
Irak ve Suriye ile sınırdaş olan Türkiye, Orta Doğu’da yaşanan mevcut şiddet ve çalkantının etkilerini en fazla hisseden müttefiktir. Ülkeniz aynı zamanda bir dizi korkunç terör saldırısına da maruz kaldı. Tüm NATO müttefikleri, terörizmin her türüyle kararlı bir şekilde mücadele etme konusunda birlik ve dayanışma içinde hareket ediyor.
STOLTENBERG: TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM
-Türkiye NATO'ya nasıl katkı sağlıyor? NATO için Türkiye'nin değeri nedir?
Türkiye'ye ortak güvenliğimize sağladığı önemli katkılarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Türk hükümetinin desteğiyle, NATO AWACS'ları, DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonuna destek vermek için Konya'dan havalanıyor. Türkiye, NATO'nun Irak'taki yeni eğitim misyonunda da önemli rol oynuyor. DEAŞ'ın geri dönmesini engellemek için Irak güvenlik kuvvetlerini güçlendiriyor.
Türkiye, aynı zamanda Afganistan'daki Kararlı Destek Misyonuna da en fazla katkı sağlayan ülkelerden biri. Bu çerçevede Türkiye, Afganistan'ın uluslararası teröristler için tekrar güvenli bölge olmasını engellemeye yardımcı oluyor.
Batı Balkanlar'da da Türkiye NATO'nun Kosova'daki barışı koruma harekatıyla bölgede istikrarının inşasına katkı sağlıyor.
İttifaka 1952'de katılan Türkiye, İttifakı oluşturan uluslar topluluğunun çok değerli bir üyesi olmaya devam ediyor. Genel Sekreter olarak, İttifakımıza sağladığı tüm katkılardan dolayı Türkiye’ye takdir duygularıyla doluyum.
-Tarihin en uzun ömürlü ve başarılı askeri ittifakı olarak NATO yakın zamanda 70'inci yılını kutladı. Size göre NATO'nun başlıca güçlü ve zayıf yönleri neler olmuştur? Giderek daha karmaşık hal alan güvenlik tehditleri karşısında NATO yakın gelecekte nelere yoğunlaşmalıdır?
NATO, 70 yıl boyunca yeni güvenlik sınamaları karşısında kendisini sürekli uyarlayarak ülkelerimizin ve halklarımızın güvenliğini sağladı. NATO, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'nin olası bir saldırısını başarılı bir şekilde caydırmıştır. 1990'lara geldiğimizde Avrupa'da yeni güvenlik sınamalarıyla karşılaştık ve Batı Balkanlar'da çatışmaların sonlandırılmasına yardımcı olduk. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Afganistan’da yürütülen uluslararası çabalara öncülük eden NATO, halihazırda bu ülkenin yerel kuvvetlerini eğitmeye devam etmekte.
Bugün ise Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki istikrarsızlık, daha saldırgan bir Rusya, siber ve hibrit tehditler ve süregelen terörizm tehdidiyle son yılların en belirsiz güvenlik ortamıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Bu tehditler karşısında NATO yeniden sorumluluk alarak aynı anda birçok sınamaya cevap veriyor.
Karadeniz bölgesi dahil birçok yerde mevcudiyetimizi güçlendirdik. Silahlı kuvvetlerimizin hazırlık seviyelerini yükselttik, siber ve hibrit tehditlere karşı dayanıklılığımızı artırdık. Bunları Rusya ile diyalog kanallarını açık tutarak yaptık. DEAŞ ile Mücadele Uluslararası Koalisyonuna katkımız ve Irak'ta eğitim ve gözetleme uçaklarımızla terörle mücadelede rolümüzü artırdık.
Dünyamız değişirken NATO da onunla birlikte değişiyor ancak değişmeyen bazı şeyler var; müttefiklerin birbirlerine olan taahhütlerinin daimi olması, farklılıkların üstesinden gelebilmemizi ve her türlü sınamaya cevap verebilmemizi sağlıyor. Belirsizliklerin her geçen gün arttığı bir dünyada, NATO gelecek nesiller için de bir istikrar unsuru olmaya devam edecektir.