Ocak Ayında Enflasyon Rakamları Kaç Oldu 2018
TÜFE’de 2018 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre %1,02, bir önceki yılın Aralık ayına göre %1,02, bir önceki yılın aynı ayına göre %10,35 ve on iki aylık ortalamalara göre %11,23 artış gerçekleşti.
TÜFE’de 2018 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre %1,02, bir önceki yılın Aralık ayına göre %1,02, bir önceki yılın aynı ayına göre %10,35 ve on iki aylık ortalamalara göre %11,23 artış gerçekleşti.
DOLAR NE TEPKİ VERDİ?
Dolar kuru, haftanın ilk işlem gününe yatay hareketle başladı. Dolar endeksindeki zayıf hareketten bulduğu destekle geçtiğimiz hafta genel olarak 3.75 civarında seyreden kur, cuma günü beklentilerin üzerinde gelen ABD tarım dışı istihdam verisi sonrası yukarı yönlü hareketlenerek haftayı 3.77'den kapatmıştı. Dolar/TL saat 09:50'de 3.7740 seviyesinde yer aldı. Aynı dakikalarda euro/TL 4.7010'dan işlem gördü.
BEKLENTİLER NE YÖNDEYDİ?
Ocak 2017'de yüzde 2,46 artış gösteren TÜFE’nin bu yıl ocak ayı artışında normale, yani yüzde 1'in biraz üstünde bir artışa dönmesi bekleniyordu. TÜFE'de ocak ayında yüzde 1.28 artış bekleniyor, yıl sonu beklentisi ise yüzde 9.34 olması yönündeydi.
ENFLASYON NEDİR? NELER ENFLASYONU BELİRLER?
Piyasaya fazla kağıt para çıkarılması haline denir. Paranın satın alma gücü azalır, eşya fiyatları yükselir.
Enflasyona, üretimin aksaması, tekelin gelişmesi, bankaların kredi hacmini genişletmesi, dış ticaret kısıntıları, vasıtalı vergilerin artırılması sebep olabilir. Fakat en çok rastlanan enflasyon sebebi, ödeme güçlükleriyle karşılaşan hükümetlerin kağıt para çıkarmalarıdır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra dünya çapında enflasyonlar olmuştu. Bunların en büyüğü harp borçlarını ödeyemeyen Alman hükümetinin enflasyona gidişidir.
Öyle ki bir ara her gün, hatta her saat paranın kıymeti düşmüş, birkaç lira kıymetindeki bir mala yüzbinlerce lira ödemek lazım gelmişti. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise hükümetler daha basiretli davranarak, krizlerin büyümesini önlemişlerdir. Enflasyon başlangıçta ekonomik faaliyetler üzerinde canlandırıcı bir tesir yapar. Fakat sonra verim azalır, maliyet yükselir. Devalüasyon ve takaslı alışveriş, enflasyonu daha da artırır. Bu bakımdan bugünkü ekonomi biliminde enflasyonun siyasi ve İçtimai düzeni, savaştan çok daha fazla sarsıp etkilediği kabul edilmektedir.
Enflasyonu; "ölçülen iki devre arasında reel milli gelir artışından daha fazla para arzı, artışı olması" şeklinde de tarif etmek mümkündür. Buna mukabil enflasyonu toplam arz’daki bağımsız değişmeler ile açıklayan görüşler de vardır. Ne var ki, toplam talep hesaba katılmadıkça, nihai olarak, enflasyonu açıklamanın imkanı yoktur. Toplam talepteki değişmelerin para arzındaki artışlardan bağımsız olarak meydana gelebileceğini de belirtmek gerekir.
Mesela para arzında hiçbir değişiklik olmamak kaydı ile sadece gelir dağılımının mevcut kompozisyonu değişirse toplam talepte de buna bağlı olarak bir dizi değişiklik olacağı muhakkaktır. Enflasyonun sebeplerini ekonominin arz yönünde arayan çeşitli açıklamaları, aralarındaki ayrıntı sayılabilecek farklılıklar bir yana, faktör ve mal piyasalarındaki serbest rekabetten uzak ilişkilere indirgemek mümkündür.
Ancak bu tür bağımsız maliyet artışlarına bağlı fiyat yükselişleri, talebi besleyen unsurlarla desteklenmedikçe (mesela, para arzı artışı doğacak), iktisadi durgunluğa paralel olarak eninde sonunda yavaşlamak, durmak zorundadır. Bu düşünce bazı iktisatçıları, arz (maliyet) enflasyonu diye birşey olmayacağını, nihai tahlilde her enflasyonun talep enflasyonundan ibaret sayılması gerektiğini söylemeye götürmüştür. Enflasyon ile "fiyat artışları" her zaman eş anlamlı olmayabilirler.
Her enflasyon beraberinde fiyat artışı getirir. Ancak belli bir devrede fiyat artışları olması mutlaka enflasyon var demek değildir. Enflasyon bir vetire (süreç), fiyat artışı ise bir sonuçtur. Bazı iktisatçılar tarafından, bazı fiyat artışları ile mücadelenin enflasyon ile mücadeleden farklı olduğu veya olması gerektiği savunulmuştur.
Bunlara göre fiyat artışlarındaki enflasyon dışı sebepler şunlardır
1. Reel milli gelirin düşmesi.
2. Ticaret hadlerinin ülke aleyhinde bozulması. Yani ihraç mallarının fiyatlarının ithal mallarının fiyatlarının nisbi olarak gerisinde kalması.
3. Ekonomisi tarıma dayalı ülkelerde iklim şartlarının elverişsiz gitmesiyle üretimin düşmesi. Kuraklık, sel vs.
4. Sanayi kesiminde uzun süren ve yaygın grevler olması.
5. Harp, iç harp ve büyük karışıklıklar gibi sebeplerle üretim sisteminden, buralara kaynak transferi olması.
6. Dış ticaret dengesinin bozulması sebebiyle sanayi hizmetleri ve tarım kesimlerinde girdi noksanlarının ortaya çıkması.
7.Nüfus artışı ve iç göçler dolayısıyla köy-kent nüfus dağılımının değişmesi.