OHAL ne zaman bitiyor? OHAL devam edecek mi?
OHAL ne zaman bitiyor? OHAL devam edecek mi? soruları merak ediliyor. Peki yedi kez uzatılan OHAL ne zaman bitecek? tüm detaylar haberimizde.
OHAL ne zaman bitiyor? OHAL devam edecek mi?
Yedi kez uzatılan olağanüstü hal (OHAL), 19 Temmuz saat 01.00 itibarıyla sona erecek. OHAL'in kaldırılmasının ardından terörle mücadelede zaafiyet yaşanmaması amacıyla mülki idare amirleri ve güvenlik güçlerince kullanılan bazı OHAL yetkileri, gerektiğinde başvurulmak üzere başta Terörle Mücadele Kanunu olmak üzere çeşitli yasalara monte edilecek.
OHAL Sonrası Terörle Mücadele Düzenlemesi Geliyor
Seçim sürecinde OHAL'in kaldırılacağı yönündeki açıklamaların ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu yöndeki tereddütlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesinde dile getirdiği, bu görüşmenin ardından OHAL'in kaldırılması ancak bunun terörle mücadeleyi zaafiyete uğratmaması için yasalarda değişiklik yapılarak gerekli tedbirlerin alınmasına karar verildiği kamuoyuna yansımıştı. İlk etapta yasa değişikliklerinin OHAL KHK'sı yoluyla yapılması düşünüldü. Ancak anayasa uyarınca KHK'nın belli süre içinde Meclis'te yasalaştırılması gerekeceği dikkate alınarak, bunun doğrudan yasa teklifi olarak Meclis gündemine getirilmesi benimsendi. Ak Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre, MHP'nin hassasiyetleri de dikkate alınarak teklif üzerine yapılan çalışmalarda sona gelindi.
Valilere yetki
20-30 maddeden oluşacağı belirtilen teklif, başta Terörle Mücadele ile Devlet Memurları kanunları olmak üzere çeşitli kanunlarda değişiklik öngörüyor.
Parti kaynaklarının aktardığı bilgiye göre terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı belirlenenlerin meslekten ihraçlarına, soruşturma ile kovuşturmaların yürütülmesine yönelik düzenlemeler de yer alan teklif, terörle mücadele edilen yerlerde, "güvenli bölge oluşturma, geçici sokağa çıkma yasağı getirme, kentlerde düzenlenecek gösteri yürüyüşü veya etkinlikleri güvenlik gerekçesiyle iptal etme, terör faaliyeti veya aşırılık yanlısı fikirlerin propagandasının yapıldığı mekanları kapatma" gibi uygulamaları içerecek. Valilerin yetkileri genişletilecek. OHAL dönemine ilişkin yetkileri bir anlamda, "kalıcı" hale getirecek teklifte gözaltı süresinin uzatılması ve dosya üzerinden tutukluluğun uzatılması kararı verilebilmesi gibi hükümler de yer alacak.
Düzenleme ile OHAL İnceleme Komisyonu kararıyla göreve iade edilenlerin özlük haklarıyla ilgili mağduriyetlerine de son verilecek. OHAL Komisyonu kararıyla kamu görevine iade edilenlerin, görevden çıkarıldıkları tarihden görevlerine yeniden başlatıldıkları tarihe kadar geçen süreye karşılık gelen mali ve sosyal haklarının ödenmesiyle ilgili sıkıntı yaşandığını belirten parti kaynakları, yapılacak düzenleme ile bu sıkıntının giderileceğini kaydetti.
Teklifin en geç önümüzdeki hafta Meclis Başkanlığı'na sunulacağı, ardından komisyonda görüşülüp, süratle Genel Kurul'a indirileceği belirtiliyor. Bu düzenlemenin yasalaştırılmasının ardından da son dakika bir karar değişikliği olmazsa Meclis'in tatile girmesi bekleniyor.
OLAĞANÜSTÜ HAL (OHAL) NEDİR?
Olağanüstü hal, yani kısaca OHAL durumunda yönetim makamlarının yetkisini genişlemesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır. OHAL'in tartışmalı yönü yaygınlaştırılması ve genellikle bunlara karşı yargı yolunun kapalı olmasıdır. OHAL, doğal afet, salgınlar, ekonomik bunalım, yaygın şiddet olayları gibi hallerde uygulanmaktadır. Türkiye'de olağanüstü hal; 27 Ekim 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu kapsamında tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar, ağır ekonomik bunalım ve "anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması" olarak nitelendirilen durumlardır. OHAL gerektiren durumların görülmesi durumunda Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulu'nun görüşünü de aldıktan sonra, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hâl ilan edebilir.
SIKIYÖNETİM NEDİR?
Sıkıyönetim, askeri otoritenin, genellikle resmi bildirgesi altında adli yönetimi kontrol altına alması ie işlemeye başlayan kurallar sistemidir. Sıkıyönetim, savaş, doğal afetler, sivil kargaşa, işgal altındaki topraklar, veya askerî darbe gibi durumlarda, normal adlî kurumların yeni duruma hâkim olamayıp, vazifesini yerine getiremediği veya yavaş getirdiği takdirde, askerî otoritelerin ve kurumların tercih edilmesi ile kullanıma girer ancak, askerî adalet bazen diktatörler, özellikle askerî diktatörler, tarafından kurallarını uygulamak için kullanılır.
Sıkıyönetim, sadece maddi düzen ve güvenin sağlanması ile ilgili olduğundan; ülkenin her yerinde değil, yalnız kamu düzeni bozulan bir veya birkaç bölgesinde ilan edilir. Gerekirse tamamında da ilan edilebilir. Anayasa sınırları içinde ve önceden tespit edilen kurallara göre uygulanan hukuka uygun bir yönetim şeklidir. Sıkıyönetimle ilgili her şey kanunla düzenlenmiş, keyfiliğe yer bırakılmamıştır. Sıkıyönetimin bütün işleri yargı denetimine tabidir. Fakat alınacak tedbir ve kararlarda, sıkıyönetim komutanına Sıkıyönetim, 1982 Anayasasının 122. maddesine göre 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunuyla düzenlenmiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasasına göre sıkıyönetimin yetkisini arttırmıştır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun bazı maddeleri 1982 Anayasası'nın emirleri doğrultusunda, 1982 tarihli, 2766 sayılı kanun ve 1983 tarihli, 2836 sayılı kanunla değiştirilmiştir.
OHAL İLE SIKIYÖNETİM ARASINDAKİ FARKLAR
Sıkıyönetimin OHAL'den farkı ise OHAL'in sıkıyönetim gerektiren durumların daha hafiflerinin meydana gelmesidir. Yine sıkıyönetimde yetki askeri makamlarda olurken, OHAL'de ise mülki makamlardadır. Ayrıca sıkıyönetim halinde sıkıyönetim mahkemeleri kurulur, OHAL'de ise bu mahkemeler yoktur.
TÜRKİYE'DE SIKIYÖNETİMLER
Ülkemizde daha önce çeşitli tarihlerde sıkıyönetim ilan edilmiştir. İlk olarak 24 Şubat 1925'te Güneydoğu Anadolu'da merkezi yönetime karşı girişilen hilafet taraftarı bir ayaklanma olan Şeyh Sait İsyanı üzerine Muş, Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari, Malatya, Erzurum illerinde ilan edilmiştir. Sıkıyönetim 23 Aralık 1927'de sona ermiştir.
İzmir'in Menemen ilçesinde yedek subay olarak askerlik yapan Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesi ve tarihte Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı olarak bilinen olayın ardından Menemen, Balıkesir ve Manisa'da 1 Ocak 1931'de sıkıyönetim ilan edildi. 9 Mart 1931'de sona erdi.
Türkiye, II. Dünya Savaşı'na dahil olmasa da, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de bu devasa savaştan etkilendi. 20 Ekim 1940 tarihinde İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edilirke, 23 Aralık 1947'de sona erdi.
6-7 Eylül Olayları, Türkiye'de sıkıyönetim uygulandığı zamanlardandır. İstanbul'da Rumlar başta olmak üzere azınlıklara yönelik başlatılan tahrip ve yağma olaylarının sonucunda 7 Eylül 1955 - 7 Haziran 1957 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir'de sıkıyönetim uygulanmıştır.
28 Nisan 1960'da iktidarda bulunan Demokrat Parti'nin baskı uygulamalarını protesto etmek isteyen öğrencilerin Ankara ve İstanbul'da düzenledikleri gösterilerin giderek yurdun tamamına yayılmasının ardından 28 Nisan 1960'da sıkıyönetim ilan edildi. 27 Mayıs 1960 tarihinde ise Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk askeri darbe gerçekleşti. İstanbul ve Ankara'da uygulanan sıkıyönetim 1 Aralık 1961'e kadar sürdü.
Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşlarının, ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için, 20 Şubat günü başlatılan atama ve gözaltına almalara karşı direnişi ile 20 Mayıs Ayaklanması yaşandı. 21 Mayıs 1963'te İstanbul, Ankara ve İzmir'de ilan edilen sıkıyönetim 20 Temmuz 1964'e kadar devam etti.
15-16 Haziran 1970 tarihlerinde Türkiye'de İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri olan 15-16 Haziran Olayları üzerine İstanbul, Kocaeli merkez ve Gebze'de 16 Haziran 1970 - 16 Eylül 1970 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulanmıştır.
12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandığı askeri müdahalenin ardından İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt'te 26 Nisan 1971 - 26 Eylül 1973 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı ve 14 Ağustos 1974'te Lefkoşa'ya girmesiyle sonuçlanan Kıbrıs Türk Barış Harekatı üzerine İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay'da sıkıyönetim ilan edildi. Bu durum 20 Temmuz 1974 - 2 Eylül 1975 tarihleri arasında sürdü.
Irak'ta yaşanan iç savaş sebebiyle Diyarbakır, Hakkari, Mardin ve Siirt'te 27 Mart 1975'te sıkıyönetim ilan edildi ancak TBMM onaylamadı.
Yaygın şiddet hareketleri üzerine Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde 26 Aralık 1978 - 12 Eylül 1980 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulandı.
12 Eylül Askeri Darbesi (1980 İhtilali) üzerine 12 Eylül 1980'de tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Uygulama 19 Temmuz 1987'ye kadar sürdü.
Türkiye 15 Temmuz akşam saatlerinden itibaren tarihin en kritik anlarını yaşamıştır. FETÖ üyesi olduğu anlaşılan bu grup tanklarla silahlarla devlete ve milete karşı saldırıya geçmiştir.
Şahsım ve hükümetin kararlı duruşu milletimizin darbecilere karşı cesurca dikilmesi sayesinde hamdolsun bu teşebbüs amacına ulaşamamıştır.
Geleceğine sahip çıkan milletimiz kahramanlık destanı yazmıştır. Darbeciler karşısında tek vücut olmuştur.
Gözlerinin önünde onlarca kişi şehit olurken yaralı kardeşlerimiz de sabaha kadar direnişlerini sürdürmüşlerdir. Milletimiz 1960 darbesinde Menderes ve arkadaşlarına sahip çıkmamanın üzüntüsünü yıllarca yaşamıştır. 1980 darbesinde toplumumuzun acısı hala tazedir. 15 Temmuz tarihi bu kötü gidişe dur denilen bir dönüm noktası olmuştur. İlk defa bir darbe girişimi millet tarafından akamete uğratılmıştır.