Op. Dr. Özkul: "Kıl dönmesi modern tedavi yöntemlerinde hastanede yatmaya ve pansumana gerek yok”
Kıl dönmesi hakkında bilgiler veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Faruk Özkul, vücudun herhangi bir yolunda oluşabilen bu problemin modern teknikler ile pansuman bile olmadan tedavi edilebileceğini söyleyerek, "Kuyruk sokumunda sıra sıra kıl köklerinde del
Kıl dönmesi hakkında bilgiler veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Faruk Özkul, vücudun herhangi bir yolunda oluşabilen bu problemin modern teknikler ile pansuman bile olmadan tedavi edilebileceğini söyleyerek, "Kuyruk sokumunda sıra sıra kıl köklerinde delikler, akıntı veya şişlik görülür. Ağrısı hastanelik eder" dedi.
VM Medical Park Kocaeli Hastanesinden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Faruk Özkul, halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen "pilonidal sinus" ile ilgili önemli bilgiler verdi. Kıl dönmesinin her insanda görülebileceğini ifade eden Op. Dr. Özkul, hastalığın tedavisinin ise cerrahi operasyonla olabileceğini kaydetti. Kıl dönmesinin tedavisinin klasik cerrahi yöntemlerle yapılabildiği gibi yeni modern sistemlerle de yapılabildiğini kaydetti. Klasik cerrahi teknikte kıl dönmesi olan bölgenin etraf dokuyla birlikte tamamının basitçe çıkartılması ve çıkartılan alana deri yama yapılabildiğini söyleyen Op. Dr. Özkul, bu tedavi yönteminde operasyonun yapıldığı bölgede uzun süren ağrıların olabileceğini söyledi. Kıl dönmesinin modern tedavi yöntemleriyle pansuman bile yapılmadan gerçekleştirildiğini kaydeden Op. Dr. Özkul, hastanın tedavi günü taburcu edildiğini ve hiçbir ağrıya maruz kalmadığını dile getirdi.
Tıp dilinde "pilonidal sinus" diye adlandırılan kıl dönmesi hakkında bilgiler aktaran Op. Dr. Özkul, "Kıl kökünün apseli iltihabı ile başlayan süreçte kıl normal doğrultuda gitmesi gerekirken yön değiştirip geri veya yana doğru büyümesiyle oluşur. İçe dönen kıllar bir yumak oluşturup kendine bir kese meydana getirirler. Bu kese içinde ve etrafında apse iltihap enfeksiyon meydana gelir. Bu iltihap eğer kapalı kalırsa sert kızarık ağrılı bir şişlik yapar. Hastalar bu safhada gece yarısı da olsa acil servise başvuracak kadar ağrı hissederler. Eğer iltihap kendisi deriden delik açıp dışarı akarsa hasta kısmi olarak rahatlar. Kötü kokulu akıntı gelir. Ancak enfeksiyon ve sebebi olan kıl yumağı oradan temizlenmedikçe tam iyileşme gerçekleşmez. Daha çok kuyruk sokumunda makata yakın bölgelerde olan hastalık vücudun orta hattında herhangi bir bölgesinde görülebilir. Erkeklerde yüzde sakal bölgesinde kadınlarda göğüs orta hattında bile görülebilir. Toplumda yaygın olarak rastlanır. Kötü kokulu ve hastanın çamaşırını kirleten akıntı dolgunluk hissi ağrı ile devam eder" dedi.
Kronikleşip yayılabilir, tek çaresi cerrahi tedavi
"Kıl dönmesinin teşhisi ve tedavi süreci hakkında da açıklamalarda bulunan Dr. Özkul sözlerini şöyle sürdürdü:
"Teşhis direk muayene yani gözle görmekle konur. Kişinin kuyruk sokumunda sıra sıra kıl köklerinde delikler, akıntı veya şişlik görülür. Başka tetkike ihtiyaç yoktur. pilonidal sinus dediğimiz hastalık apseleşir, fistül dediğimiz akıntın yapabilir veya kronikleşip yayılabilir ama asla kansere dönüşmez. Tüm hastalarımız şunu iyi bilmeleri gerekir ki kıl dönmesinin kesin tedavisi cerrahidir. Mekanik bir olay olduğu için yazının başında da mekanizmasını anlattığım gibi bu yumak şeklindeki kılın ve kıl yatağının temizlenmesi şarttır. Öncelikle etraf dokulara yayılan enfeksiyonun tedavi edilmesi ve apseleşen iltihabın boşaltılması şarttır. Daha sonra yumak haline gelmiş kılların temizlenmesi gerekir. İşte bu noktadan sonra cerrahi seçenekleri çeşitlidir. Eskiden beri uygulanan klasik cerrahi teknikte o bölgenin etraf dokuyla birlikte tamamının basitçe çıkartılmasıdır. Çıkartılan ve boş kalan alana flep tekniği dediğimiz deri yama yapılabilir veya açık bırakılıp kendi kendine et dolması beklenir. Bu tekniklerde hastanın tam iyileşmesi haftalar alır. Pansuman, yatak istirahati, dren, dikiş, ağrı gibi hastaların canını sıkan birçok istenmeyen yanları vardır."
"Hastanede yatmaya, pansumana bile gerek yok"
Eski klasik cerrahi tekniklerin yerine daha modern üç tedavi yönteminin kullanıldığını ifade eden Op. Dr. Özkul, "Hastalarımıza artık 3 adet modern tedavi seçeneği sunuyoruz. Bunlardan birincisi; mikrosinusektomi yöntemi. Bu teknikte sürahi gibi ağzı küçük alt kısmı büyük şekilde bir kesi yapıyoruz. Ağız kısmını açık bırakıyor veya eriyen dikişlerle kapatıyoruz. İkinci teknik ise kristalize fenol yöntemidir. Bu yöntemde de kıllar temizlenip yaraya kimyasal olarak kıl köklerini tahrip eden kristalize fenol denen madde konur. Bir daha bu bölgeden kıl çıkmayacağı için hastalığın tam anlamıyla kökü kimyasal maddeyle kurutulmuş olur. Üçüncü yöntem ise lazer yöntemi. Son teknoloji kullanılarak üretilen lazer çubuğunda yüksek enerji ile kıl kökleri tahrip edilmekte hastalık ortadan kaldırılmaktadır. Bizim uyguladığımız bu üç yöntemde de hastanede yatmaya pansumana gerek yoktur. Ağrısız dikişsiz kanamasız dediğimiz ameliyatlardır. Hasta işlemden birkaç saat sonra ayağa kalkıp evine gider. Ertesi gün de normal hayatına dönebilir. İşinden gücünden normal spor aktivitelerinden geri kalmaz. Çok konforlu ameliyatlardır. Daha doğrusu cerrahi müdahalelerdir. Son olarak şunu belirtmek isterim ki; hastalık ilerlemeden ve büyük doku kaybına neden olmadan yapılan müdahaleler her zaman kozmetik açıdan ve yara iyileşmesi açısından iyi sonuçlar vermektedir. Bu yüzden benzer şikayetleri olanların vakit geçirmeden genel cerrahi uzmanına başvurmalarını öneririz" şeklinde konuştu.