"Pamuk eller cebe!" Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 500 bin TL tazminat ödeyecek!
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret etmesi sebebiyle 500 bin TL tazminat ödeyecek.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay'ın Canan Kaftancıoğlu için verilen cezaları onaması ardından CHP il binasının önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Erdoğan sen iki yüzlüsün, fırsatçısın, zorba ve manipülatörsün. Canan cesurdur, yüreklidir" sözlerini sarf etmişti. Bunun ardından Kılıçdaroğlu'na verilen ceza belli oldu. Kılıçdaroğlu için verilen karar "Pamuk eller cebe" yorumlarını beraberinde getirdi.
500 BİN TL TAZMİNAT ÖDEYECEK
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret eden Kılıçdaroğlu için verilen kararda "Erdoğan'ın kişilik haklarının ihlal edildiği, Kılıçdaroğlu'nun kullandığı mülteci ölümlerinin sorumlusu olduğu, milletin huzurunu ve geleceğini, mahallelerini parayla satmakla, Avrupalılar rahat etsin diye ülkeyi terör örgütü haline getirmekle, beşli çetelere imkan sağlamakla, fırsatçı olmakla itham etttiği ifadeler kullandığını kaydetti. Bu ifadelerin gerçek dışı ithamlar içermesinin yanında Başkan Erdoğan'ın kişilik haklarına ağır bir saldırı da teşkil ettiğini aktaran Avukat Aydın dilekçesinde, 'Davalının konuşmalarında ileri sürdüğü hususların tamamı gerçek dışıdır. Bu iddialarla ilgili olarak daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapılmış, iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekâya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir. Ancak aynı iddiaların tekrarlanmasından anlaşılacağı üzere davalı, eleştiri ile hakaret arasındaki farkı idrak edemediği gibi, Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi de alışkanlık haline getirmiştir. Davalının bu bağlamda dile getirdiği söylemlerin, demokratik siyasi kültürde bir yeri bulunmamaktadır. Davalı, düşünce ve ifade hürriyetinin sağladığı olanakları açıkça kötüye kullanmakta, ifade hürriyetini siyasi rakiplerinin kişilik haklarını ihlal için bir araç olarak görmektedir. Demokratik bir rejimde muhalefetin iktidarı ve uygulamalarını eleştirmesi en doğal hakkıdır ve tabidir.
Ancak bu yapılırken bir kısım hukuki sınırlar olduğu gibi etik ve ahlaki sınırlar da bulunmaktadır. Davalının konuşmaları bir bütün olarak gerçek dışı varsayımlar üzerine kurulu ve bu varsayımlar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını ağır bir şekilde zedelemek amacıyla kurgulan konuşmalardır. Bu konuşmalar hiçbir şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. İfade özgürlüğünün sınırları aşılarak Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik hakları ihlal edilmiştir. Kuvvetler ayrılığının cari olduğu demokratik hukuk devletinde yargısal faaliyetlerden dolayı yasama ve yürütme itham edilemez. Yargılama faaliyeti, bağımsız ve tarafsız mahkemelerin yetkisi dahilindedir. Mahkemelerin, tabi oldukları usuller çerçevesinde yaptıkları yargılama faaliyetlerine ve hüküm olarak ortaya koydukları iradeye herkes saygı göstermek zorundadır.
Yargıtay kararlarında isabetle belirtildiği üzere 'başta siyasi kişiler olmak üzere, en geniş halde dahi, ifade özgürlüğünün kişilerin itibarına zarar verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa'nın 12. maddesinin ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur' Davalının, dava konusu beyanları, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan, kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi olmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın itibarına zarar veren, siyasi eleştiriden çok kişisel saldırı niteliğinde açıklamalardır" ifadeleri yer aldı.