Ramazan Ay’ında ‘yakınlarımız’
Toplumsal düzlemde insanların bir birleri üzerine yükledikleri anlamlar vardır. Aynı toplumda yaşayan insan olarak bizler amca, dayı, teyze ve hala ne anlama gelir, biliriz. Öyle ki bu statüde olanlara yüklenen anlamlar olduğu gibi bunlara bu şekilde hitap eden genel ismiyle yeğenlerin de üstlendiği bir anlam vardır. Bunun da ne anlama geldiğini biliriz.
Toplumsal düzlemde oluşan bu akrabalık bağını anlamlı kılmak ve oluşabilecek karışıklığı önlemek için verilen farklı isimler kümesine ait aktörlerin sorumlulukları toplumdan topluma değişmekle birlikte aileden aileye de değişebilmektedir. Ama değişmeyen bir şey var ki dayı, amca, hala ve teyze olanlar yeğenlerine karşı şefkatli, yardımcı ve yakınlık ilişkisi gibi bir korumacı güdüye bürünmeleridir. Aynı şekilde de yeğen olanlar da bu koruyan yakın akrabalarına karşı saygılı, içten, samimi ve güven duyan biri olması gerektiğini bilir. Bu soyut kavramların somut göstergeleri bu ilişkilerin yolunda gidip gitmediğini gösterecektir. Akrabalarımla görüşmüyorum diyen birinin dayı, amca, teyze ve halası veya yeğenleri ile sorunu vardır diyebiliriz. Ya da bunların türevleri olan akrabalarıyla. Eğer İslam dünyasında yaşıyorsanız bu sorun öyle uzun süreli olmamalıdır. Çünkü İslam akrabalığa değer vermekte ve de küslüğü dargınlığı pek de tasvip etmemektedir.
Şöyle ki akraba olmanın mahiyetine atıf yapan Kur’an’a bakalım: Akraba olanların, birbirlerine diğer müminlerden daha yakın olduklarını vurgular(Enfal, 8/75; Ahzab, 33/6). Bu ayetler, diğerlerine nispetle akraba olan müminlere, miras hukuku bakımından bir öncelik verildiğini göstermektedir. Bütün fakih ve müfessirler, akrabadan olan müminlerin, ilgi, yardım ve dayanışmada önceliği bulunduğu hususunda ittifak etmişlerdir.
Toplumsal düzlemde insanların akrabalık ilişkileri yanında komşuluk, dostluk ve arkadaşlık gibi mekansal ve duygusal bağ kurduğu anlamlı ilişkiler de söz konusudur. Bu türden bağların da temelinde tek taraflı bir beklenti yerine karşılıklı anlayış ve sevgi yer almaktadır. Komşumuz aç iken tok olunmayacağı en önemli ön kabullerimizdendir.
Toplumsal düzlemde yakınlık kurulan, akrabalık, komşuluk, dostluk ve arkadaşlık dışında bir de ortak kültürü paylaştığımız insanlar vardır. Aynı ulus devlet sınırları içinde yaşayan vatandaşların gerek eğitimle gerekse de çevresel faktörlerin etkisiyle topluma faydalı olma kaygısını içselleştiren, benzer davranış kalıpları sergileyen, ortak duyguları taşıyan, birlikte olmayı, birlikte yaşamayı benimsemiş ortak bir durum olarak bireye yön veren bir motivasyon aracı: Kültür.Toplumsal düzlemde işlerin yolunda gittiğini düşünüyorsak bu düzenin bozulmaması için imece usulü çaba gösteririz. Gerekirse bazı istek ve arzularımıza ket dahi vurabiliriz. Nihayetinde iyi bir akraba, iyi bir komşu, iyi bir dost, iyi bir arkadaş ve de iyi bir vatandaş olmayabiliriz. Ama bu süreklilik arz eden bir iyi olmama hali değildir. En aksi komşumuz bile bir gün bizden bir ihtiyacı sebebiyle iletişime geçecektir. En sevilmez akrabamız da olsa bayramlarda ortak bir mekânda karşılaşırsak selamlaşır, kucaklaşabiliriz. İyi olmaya yönlendiren bir mekanizma vardır: Bizi alttan almaya, idare etmeye, bu seferlik olsun diye motive eden bir çevre. En olmadık ihtimalde bile olumlu düşünmeye sevk eden çevre.
Toplumsal düzlemde oluşan bu ilişkilerde biz birçok şeyizdir. Yeğen, dayı, amca, teyze, hala, komşu, arkadaş ve o kültürü yaşayan bir vatandaş gibi. Bu durumların her birinde taşıdığımız sorumluluklar vardır omuzlarımızda. Bu sorumlulukları aynı şekilde omuzlarına yükleyen başkaları olduğu gibi. Ramazan Ay’ında olduğumuz bu günlerde akraba, komşu, dost ve çevremizdeki arkadaşların önemine istinaden, onları iftarlara davet etmek ve davetlerine icabet etmek, çay içmeye gitmek veya bir mesaj ile hayırlı iftarlar demek mümkünse telefonla aramak, hem Allah’ın istediği(Sıla-i Rahim) hem de kültürümüzün haliyle gönlümüzün rahatlığı için gereklidir.
Kendi kabuğumuza büründüğümüz son yıllarda Ramazan bir fırsat olarak değerlendirip ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Ramazan’ın rahmet ve bereket Ay’ı olmasını yaşayarak, hissederek tecrübe etmiş olalım.