Şafiî mezhebi hakkında bilgi verir misiniz? Diyanet İşleri Başkanlığı
Kurucusu İmam Şafii’ye nisbetle anılan Şafiî mezhebi Hanefî mezhebinden sonra en fazla bağlısı olan fıkıh mezhebidir.
Şafiî mezhebinin kurucusu İmam Şafiî Hicrî 150/767 yılında Gazze’de doğmuştur. Küçük yaşta babasını kaybeden İmam Şafiî devrinin değişik ilim merkezlerinde tahsil gördü. Rey ekolünün karşısında hadis ekolünün temsilcisi olan İmam Şafiî, İmam Malik, Ahmed b. Hanbel ve İmam Muhammed gibi birçok diğer mezhep imamlarıyla da görüşüp onlardan istifade etme imkânı bulmuştur.
İmam Şafiî ilk önce Bağdat’ta fıkhî görüşlerini ortaya koymuş ve bu görüşler Şafiî mezhebinde imamın eski görüşlerini ifade etmek için “eski mezhep” diye anılmıştır. Daha sonra Hicrî 200 yılında Mısır’a göç eden İmam Şafiî burada sonraları “yeni mezhep” diye anılacak görüşlerini ortaya koymuştur. İmam Şafiî ilk olarak fıkıh usulüne dair görüşlerini içeren er-Risale isimli eserini kaleme alarak fıkıhtaki usulünü ortaya koymuştur. İmam Şafiî’nin el-Hucce isimli eseri eski mezhebine ait görüşlerini, el-Ümm ise yeni mezhebine ait görüşlerini içermektedir. İmam Şafiî Hicrî 204 yılında Mısır’da vefat etmiş ve orada Karafe denilen yere defnedilmiştir.
Şafiî mezhebi hadis ve kıyasa meselelerin çözümünde büyük önem vermiştir. Hanefîlerin sıkça kullandığı istihsan ve Malikilerin kullandığı maslahat ilkesini işletmemiş ve bu iki delilin fıkhî meselelerin çözümünde kullanılmasına karşı çıkmıştır. Şafiî mezhebinde sahabe kavlinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. Başka bir delilin bulunmadığı yerde sahabe kavli de Şafiî mezhebinde delil olarak kabul edilmiştir.
Şafiî mezhebinin yayılmasında Eyyubîler’in ve yargıçların dört mezhebe göre atanmasını emretmekle beraber Şafiî mezhebine daha fazla önem veren Memluk sultanı Baybars’ın önemli katkıları olmuştur.
Hanefî mezhebinden sonra en fazla bağlısı bulunan Şafiî mezhebi Mısır, Irak, Endonezya adaları, Suriye, Ürdün başta olmak üzere günümüzde Anadolu’nun doğusu, Kafkasya, Azerbaycan, Hindistan, Filistin, Seylan ve Malaya Müslümanlarının ekserisini teşkil etmektedir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı