Şener Kır kimdir? | Neden öldü? | Kardak krizi nedir? | Kardak krizi neden çıktı?
1995'te Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimi tırmandıran Kardak kayalıkları olayında operasyonun Harekat Subayı olan emekli Deniz Kurmay Albay Şener Kır'ın hayata gözlerini yumduğu öğrenildi. Peki Şener Kır kimdir? | Neden öldü? | Kardak krizi nedir? | Kardak krizi neden çıktı? Detaylar haberimizde...
1995'te Türkiye ile Yunanistan arasında gerilimi tırmandıran Kardak kayalıkları olayında TCG Yavuz Fırkateyni'nin komutanı ve operasyonun Harekat Subayı olan emekli Deniz Kurmay Albay Şener Kır'ın hayata gözlerini yumduğu öğrenildi. Bu haber sonrası Şener Kır kimdir? | Neden öldü? | Kardak krizi nedir? | Kardak krizi neden çıktı? sorularının yanıtı merak konusu oldu. İşte ayrıntılar...
ŞENER KIR KİMDİR?
1995 yılında Türkiye ile Yunanistan Kardak krizi sebebiyle savaşın eşiğine gelmişti
Kardak Krizi esnasında TCG Yavuz Fırkateyni Komutanı ve operasyonun Harekât Subayı olan emekli Deniz Kurmay Albay Şener Kır'ın yaşamını yitirdiği öğrenildi.
ŞENER KIR NEDEN ÖLDÜ?
Şener Kır'ın ölüm nedenine ilişkin henüz bir açıklamada bulunulmazken, naaşının Selimiye Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ihlamurkuyu Mezarlığı’nda defnedildiği duyuruldu.
KARDAK KRİZİ NEDİR?
Figen Akat isimli Türk kargo gemisi 25 Aralık 1995 tarihinde Ege Denizi'ndeki Bodrum'un 6,1 kilometre (3,8 mi) uzaklığındaki Kardak Kayalıkları'nda karaya oturdu. Yunan yetkilileri geminin kaptanıyla irtibata geçip yardım teklifinde bulundu. Bunun üzerine geminin kaptanı kayalıkların Türk karasularında olduğunu belirterek yardımlarını istemedi. Gemi kaza yerinden kendi motorlarıyla kurtulmayı başardı.
KARDAK KRİZİ NEDEN ÇIKTI?
Hem Yunanistan hem de Türkiye söz konusu kayalıkların kendi sınırları içerisinde olduğunu öne sürmekteydi. Bir Yunan gazetesi olayları manşete taşıyıp kamuoyuna duyurdu. Bunun üzerine çevre adalardan birisinin belediye başkanı yanında Yunan bir papaz ile birlikte doğudaki kayalıklara Yunan bayrağı dikip Yunan Marşını okudu. Dönemin Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Onur Öymen'e göre Yunanistan, kendilerine notalar gönderip kayalıkların kendi sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ederek bir kriz çıkarmaya başlamıştı. Söz konusu kayalıkların kime ait olduğu anlaşmalarla belirlenmemişti. Türk tarafı da tepki olarak nota gönderdi. Daha sonra 27 Ocak'ta Türk gazeteciler Yunan bayrağını indirip kayalığa Türk bayrağı diktiler. Bunun üzerine Yunanistan Ordusu kayalıklara asker çıkarıp kayalıkları denizden abluka altına aldı.
29 Ocak 1996 gecesi başkent Ankara'da dönemin başbakanı Tansu Çiller, dışişleri bakanı Deniz Baykal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya Yunanistan'a nasıl karşılık verileceği üzerine toplanmıştı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller, "O bayrak inecek, o asker gidecek" diyerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin savaşa hazır olduğunu belirtti ve en yakın zamanda batıdaki kayalıklara asker çıkarılmasını istedi. Tansu Çiller'in açıklaması ve Türk Deniz Kuvvetlerinin de uluslararası sulara inmesiyle tam bir kriz oluştu ve iki ülke savaşla burun buruna geldi.
Türk komandolarının Yunan gemilerini geçip doğudaki adaya sızması gerekiyordu. SAT komandoları operasyon için Atatürk Havalimanı'na yönlendirildi. Komandoların hazırlıkları eksikti ve onları Bodrum'a götürecek uçağın pilotu yanlarındaki botlarda kullanacakları yakıtların uçağa alınmasına izin vermemişti. Komandolar boş yakıt bidonları ile Bodrum'a yol aldılar. 30 Ocak 1996 gecesi komandolar Bodrum'daki askeri kampa vardılar.
Operasyonda görev yapan SAT komandolarının verdikleri röportajlara göre operasyon bir aldatma harekâtıydı. 12 komando bir sahil güvenlik gemisi eşliğinde 2 bot ile Yunan gemilerine doğru ilerleyecekti. Türk Sikorsky helikopterleri TCG Yavuz firkateynine asker indiriyormuş gibi gösterilip Yunan filosunun dikkati dağıtılacak ve bu sırada komandolar gemiden ayrılıp botlarla irili ufaklı Yunan gemilerinin arkasına, Batı Kardak Kayalıkları'na sızacaktı. SAT komandolarının başarısız olması durumunda ise helikopterler havadan personeli kayalıklara çıkaracaktı.
Komandoların kumanya ve benzin sıkıntısı zaman kazanmak için yerel tedarikçilerden tedarik edildi. Yerel halkın da yardımıyla komandolar kısa süre içerisinde denize açıldılar. Helikopterlerin aldatması eşliğinde botlar başarı ile Batı Kardak Kayalıkları'na ulaştı. Adadaki Yunan bayrağı Türk komandoları tarafından indirildi ve yerine Türk bayrağı dikildi.
Türk bayrağının dikilme haberi Ankara'da büyük bir sevince yol açtı. Bu haber ABD'ye de ulaştı. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, her iki tarafa itidal çağrısı yapıyor, bölgede 'küçük kayalıklardan daha önemli meseleler, ortak çıkarlar olduğunu' söylüyordu. Geceyi sabaha bağlayan saatlerde Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke, Türk Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Onur Öymen'e haberi doğrulamak için telefon açtı. Hattın bir ucunda Yunan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos da vardı. Holbrooke'un Onur Öymen'e "Türkiye'nin Kardak'a asker çıkarmayı planladığını duyduk, doğru mu?" diye sormasından sonra Öymen "Hayır, böyle bir plan yok, askerler zaten orada." diyerek haberi doğruladı. Yunanistan gerçekten Türk askerlerinin Yunan gemilerini geçip adaya çıkarma yapıp yapmadıklarını görmek için adaya bir helikopter gönderdi. Keşif uçuşu sonrasında gece 3 sularında Türklerin kayalıklardaki askeri varlığı doğrulandı. Türk medyasına göre keşif uçuşunu gerçekleştiren Yunan helikopteri arızalandı ve TCG Yavuz'un yardım tekliflerini reddetti. Yunan helikopteri düştü ve helikopterin 3 Yunan mürettebatı kazada hayatını kaybetti.
Onur Öymen, Holbrooke'a tüm diplomatik yöntemleri denediklerini, krizin çözümü için Yunanistan'ın askerlerini çekmesi gerektiğini söyledi. Onur Öymen'e göre telefon trafiği sabaha kadar devam etmiş ve Yunan tarafı Türklerin de aynısını yapmaları şartıyla askerlerini çekip bayraklarını indirmeyi kabul etmişti. Teklif, dışişleri bakanlığına ve hükûmete iletildikten sonra kabul edildi. Sabah 5 sularında iki taraf anlaşmaya vardı. İki taraf da askerlerini kayalıklardan çekip bayraklarını indirdi ve kriz dindirilmiş oldu.
KARDAK KRİZİNİN ARDINDAN YAŞANANLAR
Stelyo Berberakis'e göre 1996'da Türkler Batı Kardak Kayalıkları'na asker konuşlandırdıklarında Yunanistan Genelkurmay Başkanı sonucu savaş olacaksa bile kayalıkların bombalanmasını önerdi. Konstantinos Simitis bu olaydan sonra istifa etmesini istedi ve Yunanistan Genelkurmay Başkanı istifa etti.
8 Ekim 1996'da bir çift Yunan Mirage 2000, Ege adası Sakız adası yakınlarında 2 Türk F-16'sı ile karşılaştı. F-16'lar simüle edilmiş bir SEAD misyonuna (4 Türk F-4E) eşlik ediyordu. Uzun bir it dalaşından sonra, Türk F-16'larından birinin Thanos Grivas tarafından yönetilen Yunan Mirage 2000 tarafından ateşlenen Magic II füzesi ile vurulduğu iddia edildi. Yunan makamları jetin mekanik arıza nedeniyle düştüğünü söylerken, Türk Savunma Bakanlığı 2014 yılında jetin Yunan pilotu tarafından düşürüldüğünü söyledi. Bazı Yunan medya organları bunun bir kaza olduğunu ve Türk uçağının istemeden düşürüldüğünü bildirdi. Türk pilot Nail Erdoğan öldürüldü, arka koltuk pilotu Osman Çiçekçi kurtarıldı. Bir Yunan helikopteri tarafından kurtarıldı ve Türk tarafına teslim edildi. Yunanistan resmen Türkiye'ye Türk savaş uçağı bulma ve kurtarma çabalarında yardımcı olmayı teklif etti.
2013 yılının Ocak ayında Yunanistan'ın Altın Şafak partisi milletvekili İlias Panayotaros, parlamentodaki konuşmasında Yunan hükûmetinin Kardak’a Yunan bayrağını dikmesini yoksa bunu kendilerinin yapacağını söyledi. Partinin lideri Nikos Mihaloliakos ise Türk komandoların kayalara çıkıp Türk bayrağı çektiği 30 Ocak gecesinin kendileri için “utanç gecesi olduğunu” söyledi.
2013 yılının Şubat ayında Radikal Sol Koalisyon Partisi SYRIZA’nın İnsan Hakları Komitesi üyesi avukat Nasos Theodoridis, İmia kayalıklarının adı bence Kardak’tır. İtalya 12 Adaları, Yunanistan’a bıraktığında, bu adalara yakın kayalıkları dahil etti. Kardak Kilimli adasına kıyasla Türkiye’ye daha yakın şeklinde açıklamada bulununca İnsan Hakları Komite üyeliğinden alındı ve SYRIZA, Teodoridis'in partinin değil kendi görüşlerini dile getirdiğini belirtti. Yunan medyası "Theodoridis vatan hainidir" yorumları yaptı.