1 Muharrem 1438 (02 Ekim 2016 Pazar günü) Yeni Hicri Yıl’a giriyoruz. Muharrem ayı, Kameri Yılın ilk ayı. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicret tarihi; Hz. Ömer (r.a.) zamanında Hicri-Kameri Takvim’in başlangıcı olarak kabul edildi.
Kameri yıl 12 ay ve 355 gündür. Adından da anlaşılacağı üzere, kameri yılda-güneşin değil, ayın hareketleri esas alınmaktadır.
Hz. Ömer devrine gelinceye kadar Araplar, düzenli bir tarih belirleme sistemine sahip değillerdi. Fil vakası gibi önemli olayları kıstas olarak benimsemişlerdi. Hz. Ömer devrinde, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yıl (Miladi 622) İslami takvimin başlangıç yılı (Hicri 1) olarak, Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edildi.
Muharrem Ayını önemli kılan en belirgin özellik budur. 11 Ekim Salı günü de Muharrem’in 10. Günü olarak bilinen Aşure Günüdür.
Hicrî takvimde kullanılan Kameri ayların adları sırasıyla şunlardır: 1) Muharrem, 2) Safer, 3) Rebî'ül-evvel, 4) Rebî'ül-âhir, 5) Cemâziyel evvel, 6) Cemâziyel âhir, 7) Receb, 8) Şâban, 9) Ramazan, 10) Şevval, 11) Zilka'de, 12) Zilhicce.
Kameri ayın hesaplanmasında, gökteki ayın dünyamızın çevresindeki döndüğü zaman esas alınmıştır. Kameri aylar bazen 29, bazen de 30 gün çeker. İslâm Dininde, ibadetlerin bu aylara göre yapılması emredilmiştir. Bunun sebeplerinden biri, Ramazan ayıdır. Zira Ramazan ayı hicrî-kameri aylardandır. Miladi seneye göre her yıl 10-11 gün evvel başlamaktadır. Onun için 33 senede tam bir devir yaparak senenin bütün günlerinde oruç tutulmuş olmaktadır.
Hicri Takvimin ilk ayı olan Muharrem Ayının İslam tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu ayın onuncu gününe "Aşura Günü" denilmektedir. “Aşr ve âşir Arapça’da “on” demektir. Aşura Günü, dinler tarihinde çok büyük öneme haiz olan bir gündür. Dinler tarihindeki bir-çok önemli olaylar bu günde meydana gelmiştir.
Hz. Âdem’in (a.s.) tövbesinin kabul edilmesi, Hz. Musa’nın (a.s.) Firavunun elinden Kızıldeniz’in ikiye yarılarak kurtulması, firavunun ve askerlerinin denizde boğulması, Hz. Yusuf’un (a.s.) kuyudan kurtulması, Hz. Yakub’un (a.s.) Hz. Yusuf’a (a.s.) kavuşması ve gözlerinin açılması, Hz. Nuh’un (a.s.) tufandan kurtulması ve gemisinin bugünde Cûdi Dağına oturduğu rivayet edilir.
Aşure tatlısının menşei de buna dayanır. Gemidekiler o günü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte aşure pişirme âdeti buradan kalmıştır.
Oruç tutmak isteyenler; Muharrem’in başında bir-kaç gün, dokuzuncu-onuncu veya onuncu-on birinci günlerini oruçlu olarak değerlendirmelidirler.
Sünnet olan aşure orucu: Muharrem'in onuncu günü, bir gün öncesiyle, yani dokuzuncu ve onuncu günlerini veya bir gün sonrasıyla, yani onuncu ve on birinci günlerini oruçlu geçirmek sünnettir. Efdal olan, dokuzuncu ve onuncu günleri birlikte tutmaktır. Medine'ye hicretten sonra Yahudiler Hz. Musa'nın bu günde oruç tuttuğunu bildirince, Hz. Peygamber (s.a.s.);
"Ben Musa'ya, sizden daha yakınım" buyurmuş ve aşure gününde oruç tutulmasını istemiştir. (Buharî, sıyâm, 69; İbn Mâce, sıyâm, 41)
Peygamber (s.a.s.) Aşure orucunun sevabı konusunda, şöyle buyurur: "Aşure orucunun önceki yılın günahlarına keffaret olacağını umarım." (Tirmizî, savm, 48; İbn Mâce, sıyâm, 41)
Muharrem Ayı’nın önemini belirten bir-kaç Hadis-i Şerif meali verelim;
‘’Nafile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut! Çünkü o, Allahu Teâlâ’nın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahu Teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tövbesini kabul etti. Yine o gün, tövbe edenlerin günahlarını da affeder.’’ (Tirmizi)
‘’Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan Oruçtur.‘’ (İbni Mâce, Sıyam:43)
İslam Dini, dünyevi ve dini konularda ifrata düşmeden itidalli bir üslup gözetmeyi tavsiye eder. Daima teenni ile, orta yolu takip ederek her şeyi kıvamında kullanmayı tavsiye eder.
Bu açıdan Aşure Gününü, bir "yas merasimi" haline dönüştürmek ehl-i sünnet inancına aykırıdır. Bizler ölülerimizi sabır ile anar, kendileri için dua eder, Allahtan rahmet ve günahlarının affı için mağfiret dileriz. Müslüman’ın sevinci de, kederi de Kur’an ve Sünnet dairesinde olmalıdır.
Ayeti Kerimede; ‘’Onlar, başlarına bir musibet gelince, ‘Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz’ derler.’’ (Bakara S. 156) Buyurulmaktadır.
Hicri 1438. Yılının İslâm Âlemine ve bütün insanlığa hayırlara vesile kılmasını C. Hak’tan niyaz eder, tüm mümin kardeşlerimizin yeni hicri yılını ederim.
Abdullah YADİGAR-01/10/2016