12 Eylül darbesi , olayları nedir? Darbe tarihi ne zaman? Nasıl oldu?

12 Eylül darbesi , olayları nedir? Darbe tarihi ne zaman? Nasıl oldu? Darbeyi kim yaptı? 12 Eylül Darbesi ile ilgili yazılar, sözler, mesajlar nelerdir? Erdal Eren kimdir? 12 Eylül ve ülkücülüler ilişkisi nasıldır? soruları internette araştırılmaya başlandı. Biz de sizler bu merak edilenleri araştırdık. İşte tüm merak edilenler.

12 Eylül tarihinin gelmesiyle birlikte arama motorlarında bu gün araştırılmaya başlandı. Peki 12 Eylül Darbesi , olayları nedir? Darbe tarihi ne zaman? Nasıl oldu? Darbeyi kim  yaptı? 12 Eylül Darbesi ile ilgili yazılar, sözler, mesajlar nelerdir? Erdal Eren kimdir? 12 Eylül ve ülkücülüler ilişkisi nasıldır? Tüm merak edilenler haberimizde...

12 EYLÜL DARBESİ NEDİR? NASIL OLDU?

12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türk Silahlı Kuvvetlerinin 12 Eylül 1980 günü emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî müdahale.

27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesidir.

Bu müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan olduğu hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir askerî dönem başladı. Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürdü.

12 Eylül 1980 darbesinin ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gözetim altında tutuldu, ardından yargılandı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, radyodan okunan ilk bildiriye göre:

İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde ve emirle yerine getirme kararını almış ve ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur.

12 Eylül tarihli 2 numaralı bildiriyle ülke genelinde 13 sıkıyönetim bölgesine 13 general sıkıyönetim komutanı olarak atanmıştır. 7 numaralı bildiriyle siyasi partilerin faaliyetleri yasaklanmış olduğunu ve Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetlerinin de durdurulmuş olduğunu duyurulmuştur.

Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere polis teşkilatı Jandarma Genel Komutanlığının emrine verilmiştir. Darbe günü Emniyet ve MİT üst düzey yöneticileri Genelkurmay Başkanlığına davet edilmiş ve TRT ile PTT Genel Müdürleriyle beraber tecrit edilmişlerdir.

20 Eylül'de Kenan Evren eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülend Ulusu'yu başbakan olarak görevlendirmiş ve 21 Eylül'de Ulusu'nun sunduğu bakanlar kurulu listesi Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır.

Darbenin gece 03.00'da ilanından sonra aynı gün sabah saat 5.30'da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'a Genelkurmay başkanı Kenan Evren tarafından birer tebliğ gönderildi.

Tüm tebliğlerde, "TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına uyunuz" ifadesiyle birlikte gidecekleri adresler belirtilmektedir. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel için Hamzaköy Gelibolu adresi belirtilirken, Necmettin Erbakan'a ise Uzunada İzmir adres olarak verilir.

Ecevit ve Demirel eşleriyle birlikte aynı uçakla Hamzakoy'a götürülür. Yaklaşık bir ay boyunca, 11 Ekim 1980'e kadar burada kaldılar. Necmettin Erbakan aynı gün uçakla Uzunada'ya götürülür. Alparslan Türkeş evinde bulunamadığı için Milli Güvenlik Konseyi, 13 Eylül'de bir bildiri ile teslim olmaması halinde suçlu duruma düşeceğini belirtir. Bunun üzerine 14 Eylül'de Ankara Merkez Komutanlığına teslim olur ve Uzunada'ya gönderilir.

Darbe ardından geçen 3 yıl içerisinde önemli kanunların tamamına yakını değiştirildi ve askerî yönetimin belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Anayasa, 7 Kasım 1982 yılında yapılan ve aleyhte konuşmanın ve propaganda yapmanın yasak olduğu referandumda, yüzde 92'lik "Evet" oyu ile büyük farkla kabul edildi.

Halk oylamasında 'Hayır' oyu kullananları sandık başında baskı altında tutmak için rengi dışarıdan görünen oy pusulaları kullandırıldığı iddia edildi ama bu, Anayasa'nın çok büyük çoğunlukla kabul edilmesini açıklayan tek neden değildi.

Anayasa'nın kabulünün bir başka önemli etkeni olarak, ihtilal öncesi iç savaş ortamı nedeni ile vatandaşların kendi hayatlarından endişe etmesi oldu.

Aynı halk oylamasında, Kenan Evren otomatik olarak Cumhurbaşkanı seçildi. Kabul edilen Anayasa'da bulunan, askerî yönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyen, geçici 15. madde, 2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumuna kadar kaldırılmadı.

Darbe sonrası devlet yöneticilerinin emri ile anarşist ilan eden 1 milyon 683 bin kişi fişlendi,

Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

7 bin kişi için idam cezası istendi ve 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (26 siyasi suçlu, 23 adli suçlu, 1'i Asala terör örgütü militanı).  İdamları istenen 259 kişinin dosyası Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderildi.

71 bin kişi Türk Ceza Kanunu'nın 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı,

98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı.

388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.

14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.

300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelendi.

937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

Aynı dönem 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı. 3 gazeteci silahla öldürüldü.

12 Eylül 2010'daki referandumda % 58 evet oyu çıktı ve 13 Eylül 2010 sabahından itibaren 12 Eylül'ün sorumluları hakkında suç duyuruları yapılmaya başlandı.

12 Eylül 2010 tarihinde sonuçlanan referandum sonrasında değiştirilen yasalar çerçevesinde 12 Eylül 1980 yılında gerçekleştirilmiş olan ihtilalden mağdur olanların ilgililere dava açma hakkı doğdu. Bunun sonucunda referandum tarihinin ilk gününden itibaren savcılığa binlerce suç duyurusunda bulunuldu. Bütün bu suç duyuruları toplanıp Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma açıldı. Darbenin üzerinden geçen 31 yıl sonunda açılabilen ilk soruşturma oldu.

Dava sonucunda Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 765 sayılı TCK'nın "Devlet kuvvetleri aleyhine cürümler" başlıklı 146. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldılar. Eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın, Kenan Evren’den iki ay sonra, 90 yaşında ölmesiyle Yargıtay aşamasındaki dava düştü.

12 EYLÜL İLE İLGİLİ SÖZLER, MESAJLAR, YAZILAR

Tarih 12 Eylül 1980’i saat de 03.00’ü gösterdiğinde, tanklar şehirlerde gezmeye başladığında bu aynı zamanda yeni bir dönemi işaret ediyordu. 12 Eylül 1980 sabahından sonra birçok şey eskisi gibi olmayacaktı, olmadı da…

Hiç unutmayın ki Eylül, bu ülkenin iyi insanları için kasvetli bir mevsimin; yani hazanın başlangıcıdır.

Ne Sizleri Ne De Eylülleri Unuttuk.. !

Bugün 12 Eylül 2018…1 milyon 683 bin kişinin fişlendiği, 650 bin kişinin gözaltına alındığı 5o kişinin asıldığı 171 kişinin işkencede öldüğü, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendiği Türkiye’nin bu en karanlık sayfasının üzerinden 38 yıl geçti..

En kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha evladır.

12 Eylül Kemalizm'in reddidir. - Yalçın Küçük

Eylülizm, Türkiye'de İslam'ın altın çağıdır. - Yalçın Küçük

Eylülizmi, büyük sermaye ile bütünleşmiş kemalistlerin kemalizmin son kalıntılarını da kazıma dönemi olarak düşünebiliriz; eylülist darbeden hemen önce, gelmekte olan askeri darbenin çok koyu bir islamcı politika izleyeceği kestirimim de bunu haber veriyordu, artık gerçekleşmiş olduğunu hep biliyoruz. - Yalçın Küçük



Türk Silahlı Kuvvetleri'nin zoruyla, ülkeye görülmemiş bir dinsellik giydirdiler. Daha önceden başlamıştı, ancak, eylülist rejim, dincilikte, ölçü tanımıyordu. - Yalçın Küçük

Şimdi çok daha kapsamlı bir askeri müdahalenin tersini yapması mümkün. Tersi şu: Erbakan'ı Türkiye siyaset sahnesinden silip Erbakan'ın temsil ettiği İslamcı dinsel politikayı daha yoğun bir biçimde uygulamak.(1979) - Yalçın Küçük

"İslam Devleti", tekeliyetin ve Türk plütokratlarının yeni anayasasıdır. Daha önceki Tayyip Erdoğan münazaralarında Ertuğrul Özkök'ün, televizyon üzerinden, "üniversitede türbanı savunduk, lisede olmamasını istedik" sözü, ılımlı "İslam Devleti" tarifini vermektedir. "İslam Devleti", Harika Altmışlı Yıllar'ın sonundan itibaren bir devlet politikasıdır.

Bakmayın darbeyle hesaplaşma ortaoyunlarına. 12 Eylül 1980'de TRT radyo ve televizyonlarındaki konuşmasını milletine "mutlu ve aydınlık yarınlar" dileyerek bitiren Kenan Evren'in de zaferidir, bu seçim. Kenan Evren'in 'aydınlık yarınlarını' yaşadığımız günlerdir. (Haziran 2012) - Cemal Dindar

Biz dünyanın en legal illegal örgütleriydik! İstanbul'da beni mahalle bekçisi tanıyordu yahu, bırakın siyasi şubeyi toplum polisini... Bunda şaşıracak hiçbir şey yok! Zaten öbür türlüsü olsa hakikaten şaşırmak lazımdı, 'Yahu bu devletin hiç mi istihbaratı yok' diye... Bir de, bu işi olgunlaştırıp yaptılar. Bütün istihbaratlar, bilgiler toplanmıştı bizim hakkımızda. Olmuşu topladılar! Silkelediler sadece ağacı!

ERDAL EREN KİMDİR?

Erdal Eren 25 Eylül 1964 yılında Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinde doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner'in 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti'li Bakan Cengiz Gökçek'in koruması Süleyman Ezendemir tarafından öldürülmesi üzerine, Ankara Yapı Meslek Lisesi'nde okuyan Erdal Eren, Suner'in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 günü düzenlenen gösteride yer aldı. Gösteride çatışma çıkması sonrasında gözaltına alınan 24 kişiden biri olan Erdal Eren, çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Tutuklanır tutuklanmaz 19 Mart 1980 gününde hakkında idam kararı verilen Erdal Eren'in ailesi de arkadaşları da şoktaydı.

 Erdal Eren'in doğum tarihi 25 Eylül 1961 olan Erdal Eren'in ailesinin nüfusa büyük yazdırdığı yönündeki ifadesi üzerine biyolojik yaşının 18'in altında olduğu ve gerçek yaşının tespiti için kemik yaşı tespiti yapılması istense de Askeri Yargıtay Daireler kurulu, ' doğum tarihinde bir ihtilaf olmadığı' yönünde karar vererek idam cezasını onayladı.

Erdal Eren'in ağabeyi Erkan Eren'in ifadesine göre, Erdal Eren, Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu kaldığı dönemde işkenceye uğramıştı. Erkan Eren işkence izlerine tanık olduğunu dile getirirken infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal'ın kimsesizler mezarlığına gömülmek istendiğini anlatmıştı.

13 Aralık 1980'de asılarak infaz edilen Erdal Eren, ailesine yazdığı veda mektubunu hücresinde yazarak iç çamaşırında muhafaza etmiş ardından avukatına ulaştırmıştı.

12 EYLÜL VE ÜLKÜCÜLER İLİŞKİSİ

Mustafa Pehlivanoğlu, 12 Eylül'de Kenan Evren ve darbeci ekibin mahkemelerinde yargılanıp idam edilen ülkücülerden yalnızca biriydi. Tıpkı sol'dan Erdal Eren gibi o da sağ'dan bir sembol olarak 34 yıl sonra bile hafızalardaki yerini korudu.

Bir zamanlar Alparslan Türkeş'in sağ kolu olan Yaşar Okuyan'ın 12 Eylül dönemine dair anılarını anlattığı "O Yıllar" adlı kitabı Doğan Kitap tarafından yayınlandı.
12 Eylül darbesi sonrası idam edilen ilk ülkücü

Kitapta Alparslan Türkeş'in gizli evliliğinden MHP'deki MİT ajanlarına, Mamak, Metris ve Diyarbakır cezaevlerindeki işkencelere kadar birçok ayrıntı bulunuyor. Ancak kitapta en dikkat çekici bölüm ise 12 Eylül Darbesi sonrası idam edilen ilk ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ile ilgili ayrıntılar.
Evren: Artık çok geç infazdan dönemeyiz

Mahkemenin idam kararının ardından, Pehlivanoğlu'nun olayda silah kullanmadığı tespit ediliyor. Ancak bunun üzerine yapılan idamı durdurma girişimlerine, Kenan Evren engel oluyor. Evren, "Bana da öyle bilgi geldi. Ama artık çok geç infazdan dönemeyiz." diyor.
Denge olsun diye idam ettik

İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan daha sonra anlattığı anılarında, Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılan solcu Necdet Adalı'ya denge olsun diye idam edildiğini belirtmişti.

Balgat'ta, 10 Ağustos 1978 gecesi, teravih vakti, mahalledeki 5 kahvehane, kimliği belirsiz kişilerce tabancalarla tarandı, 5 kişi yaşamını yitirdi. Tarihe 'Balgat katliamı' olarak geçen bu olayda, sol görüşlülere ait üç kahvehanede 3, ülkücülere ait iki kahvehanede de 2 kişi yaşamını yitirdi. Olaydan sonra operasyona başlayan polis, 3 kilometre uzakta, Ülkücülerin yoğun olarak oturduğu Karapınar Mahallesi'ne baskın düzenledi ve bir grup genci gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında, 22 yaşındaki Mustafa Pehlivanoğlu da vardı. 12 Eylül 1980 askerî darbesinden önce yapılan yargılama sonunda idam cezasına çarptırılmıştı. 2 yıl kadar hapis yatan Mustafa Pehlivanoğlu ile aynı davadan yargılanan İsa Armağan, yatmakta oldukları ve çok sıkı korunan Mamak Askerî Cezaevi'nden kaçtılar. Planları yurtdışına kaçmaktı. Ancak aynı günlerde 12 Eylül darbesi yapıldı, sıkıyönetim ilan edildi. Mustafa Pehlivanoğlu ile İsa Armağan, 18 Ağustos 1980'de Kütahya'da saklandıkları bağ evinde yakalanarak tekrar cezaevine kondular. 7 Ekim 1980 tarihinde idamı onaylanan Mustafa Pehlivanoğlu, 7 Ekim'i 8 Ekim'e bağlayan gece yarısından sonra, solcu militan Necdet Adalı'dan birkaç saat sonra, Mamak Cezaevi'nde asıldı. Pehlivanoğlu, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'na gömüldü.
Mahkeme boyunca suçsuzum dedi

Mustafa Pehlivanoğlu mahkeme süresi boyunca polis ifadesinin işkence zoruyla alındığını ve kendisinin masum olduğunu iddia etti.

Ailesi idamı ancak infazdan 3 gün sonra çocuklarını ziyarete geldiklerinde öğrenebildi.

Gündem Haberleri