Anneler babalar yeni doğacak çocuklarına en güzel ismi bulmak için çok uğraşır çok araştırır. 2024 Erkek bebek isimleri! En Trend Havalı Erkek İsimleri internette sık sık araştırılıyor. Biz de konuyla ilgili tüm bilgilere detaylarıyla haberimizde yer verdik.
Erkek bebek dünyaya getirecek kadınların en çok baktıkları konulardan birisi olan isim mevzusu internette günlük aramalar arasında yerini almaya devam ediyor. Eşleri ve aileleriyle çokça fikir alışverişinde bulunan hamileler, genel olarak güzel anlam taşıyan ve bebeklerine yakışacak isimleri gözden geçiriyor. İşte herkesin anlamlarını merak ettiği o isimler...
2023 A Harfi Erkek bebek isimleri - İlginç Erkek Bebek İsimleri
ABDULLAH: Allah’ın adamı- Allah’a ait olan, onun yolundan giden kişi
ABİDİN: Dua eden / Duacı
ADEM: Allah’ın yarattığı ilk insan / Adam
ADİL: Adaletli / Hakça davranan
ADNAN: İki gökyüzü, iki cennet anlamında
AFFAN: Kendini kötülüklerden uzak tutan
AGAH: Bilgili / Bilen / Haberli / Uyanık
AHMET: Övülmeye değer/ Beğenilmiş / Allah’a şükreden /
AHTER: Yıldız
AKAD: Soyluluk, Onurlu bir kişiliğe sahip olmak
AKCAN: Yüreği temiz, içi aydınlık
AKGÜN: İyi, mutlu sevinçli gün
AKIN: Hızlı bir biçimde düşmana yapılan saldırı
AKİF: Dünya işlerinden uzaklaşıp, ibadet için Allah’a yönelen
AKİL: Akıllı, Rüştünü kanıtlama konumuna gelmiş, yaptıklarının farkında olan
ALAATİN: Dini yükseltmek, yüceltmek için çalışan
ALDEMİR: Ateşte kıpkırmızı hale getirilen demir Al-Demir
ALİ: Yüce, yüksek, şanlı, onurlu kimse
ALİCAN: Cana yakın, içtenlikli, candan, sıcakkanlı, girişken
ALİM: Bilim adamı, bilgin ilim bilen, ilimle uğraşan kimse
ALP: Yiğit, soylu, kahraman Türkçe adlarda bazen başa ya da sona da konulan ek
ALPARSLAN: Korkusuz, yiğit, Soylu, aslan gibi anlamında
ALPER: Alp + Er Cesur erkek Soylu erkek anlamında
ALPTEKİN: Alp+ Tekin Soylu prens, güvenilir ve soylu
ALTAN: Al + Tan Kırmızı + şafak, güneşin şafaktaki kırmızı rengi
ALTAY: Yüksek orman anlamında. Orta Asya’da bir sıradağ
ALTUĞ: Al+Tuğ Kırmızı + Tuğ değerli taşlarla süslü tuğ
ANIL: Ölçülü davranan, hoşa giden kimse
ARAS: Kalın Yün, At kılı anlamında (Aras nehri)
ARDA: Halef, ardından gelen
ARGÜN: Temiz gün, günlük güneşlik, yaşama sevinci veren gün
ARTAÇ: Ar+ Taç Utanma duygusunu baş tacı eden
ASIM: Temiz, namuslu, sağlam karakterli
ASİL: Soylu, soylu bir aileden gelen, seçkin insan
ASLAN: Türklerin, güçlü insan tanımlarında genellikle seçtikleri ormanlar kralı
ASRIN: Bu asıra ait, bu devire uygun
ATA: Baba, ced, Ecdat, Büyükbaba, Bilge
ATABEY: Selçuklularda şehzadeleri eğitmekle görevli kişilere verilen ünvan
ATAHAN: Han soyundan gelen, soylu yiğit
ATAKAN: Atasının kanını taşıyan, atasının kanından gelen gücü barındıran
ATANUR: Atasından aldığı nuru taşıyan
ATAY: Herkesçe bilinen, tanınmış, ünlü
ATEŞ: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması
ATIF: Eğilimli, birine şefkatle eğilen, sevgi duyan / Bir şeye yönlendirilen
ATIL: İleri hamle yap, anlamında Atıl, atılmak
ATILAY / ATALAY: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse Atınç Atılgan / Atak
AVNİ: Yardım etmek, yardımda bulunmak, yardımla ilgili
ATİLLA: Attila Hunların “Tanrının Kırbacı” denilen büyük hükümdarı
ATLIHAN: At + Han kelimelerinden, İyi ata binen yiğit Han
AYBARS: Ay ve Pars kelimelerinden, Ay gibi güzel, pars gibi yırtıcı
AYCAN: İçi aydınlık olan
AYDAN: Aya benzer, ay gibi aydınlatan
AYDIN: Beyni çağdaş düşüncelerle aydınlanmış, bilgili kişi
AYGÜN: Ay gibi parlak ve ışıklı güzel gün
AYHAN: Ay gibi güzel ve ışıklı han
AYKAN: Kanı ay gibi parlak ve temiz Ay Kanlı
AYKUT: Kutlu ay, armağan, ödül
AYTAÇ: Ay gibi taçlı
AYTEKİN: Ay gibi parlak ve biricik. Çok değerli Ay + Tek
AYYÜCE: Ay gibi aydınlık nurlu ve yüce olan er
AZER: Azerbaycan kelimesinin kökü olan Azer’den..
AZİM: Bir şeyler yapmak için kararlı kişi, Azmeden, Azimli
AZİZ: Onur sahibi yüce, Saygıdeğer, Manevi gücü çok üstün
AZMİ: Kemikli, kemikle ilgili / Azim sahibi
2023 B Harfi Erkek bebek isimleri
BEKATA: (TR) İleri gelen, saygın. Soylu, isim yapmış sülaleden.
BEKBARS: (TR) (bkz. Bekata).
BEKDEMİR: (TR) (bkz. Bekata).
BEKDİL: (TR) Doğru sözlü, mert. Gönlü zengin.
BEKİL: (AR) Yakışıklı, süslü delikanlı, genç.
BEKİR: (AR) Sabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen kimse, bakir.
BEKRİ: (AR) El değmemiş, Bakir, Tertemiz, bozulmamış.
BEKRİYE: (AR) Her şeyin evveli, ilk çocuk. Genç ve taze kız. Dişi deve yavrusu.
BEKSAN: (TR) Tanınmış, ünlü, saygın. Bey ünvanı taşıyan.
BEKTAŞ: (FAR) Yaşıt, Akran. Eş, müsavi.
BEKTÖRE: (TR) Güçlü, değişmez töreleri olan, törelerine bağlı.
BENDER: (FAR) Deniz veya büyük nehir üzerindeki liman. Ticaret limanı.
BENGİ: (TR) Sonu olmayan, hep kalacak olan, sonsuz, ebedi.
BENGİALP: (TR) (bkz. Bengi).
BENGİSAN: (TR) (Bengi).
BENGİSOY: (TR) (bkz. Bengi).
BERA: (AR) Fazilet. Seçkin olma vasfı. Olgunluk.
BERAT: (AR) Resmi belge, imtiyaz belgesi.
BERCA: (FAR) Yerinde tam doğru ve münasip.
BEREN: (TR) Güçlü, kuvvetli, akıllı.
BERGİN: (TR) (bkz. Berkin).
BERHUZ: (FAR) Dağarcık, torba.
BERİ: (AR) Salim, kurtulmuş. Temiz, Arınmış.
BERİD: (AR) Haberci.
BERİN: (FAR) En yüksek, çok yüce. Soylu.
BERK: (TR) Sağlam, kuvvetli. Katı, sert. Şiddetli.
BERKA: (AR) Kuzey Afrika'da eski bir şehir.
BERKAN: (AR) Şakıma, parıldama. Kıvırcık tüylü kuzu postu kürkü.
BERKANT: (TR) Güçlü, bozulmaz, yemin.
BERKAY: (TR) (bkz. Berk).
BERKE: (TR) Kama. Altınordu hükümdarı.
BERKEL: (TR) Güçlü el.
BERKER: (TR) Güçlü, sağlam kişilikli.
BERKİ: (TR) Şimşek gibi parlak.
BERKİN: (TR) Sağlam güçlü kuvvetli.
BERKKAN: (TR) Güçlü soydan gelen.
BERKMAN: (TR) Güçlü, sağlam, kişilikli.
BERKSAN: (TR) Güçlü tanınan kimse.
BERKSOY: (TR) (bkz. Berksan).
BERKSU: (TR) Soğuk ve keskin su.
BERKÜN: (TR) Sağlam, güçlü tanınmış.
BESALET: (AR) Korkusuzluk, yüreklilik.
BESİM: (AR) Güleryüzlü, güleç adam.
BEŞAREDDİN / BEŞARETTİN: (AR) Dinin müjdesi.
BEŞİR: (AR) Müjde getiren müjdeci. Güleryüzlü güleç adam.
BETİK: (TR) Yazılı olan şey, yazılmış yapıt.
BETİM: (TR) Bir nesnenin kendine özgü belirtilerini tam ve açık bir biçimde, söz ya da yazıyla anlatma, tasvir. Herhangi bir şeyin resmi ya da heykeli.
BEYAN: (AR) Bildirme, söyleme, açıklama. Belli apaçık.
BEYATİ: (AR) Gece uyuma, gece iş görme, geceyi işiyle geçirme. Türk müziğinin en eski makamlarından.
BEYAZIT: (AR) (Bkz. Bayezit)
BEYBOLAT: (TR) Çelik gibi güçlü, saygın kimse.
BEYBARS: (TR) (bkz. Baybars).
BEYCAN: (TR) (bkz. Beybolat).
BEYHAK: (AR) Horasan'ın Nişabur eyaletinde bir bölge.
BEYKAL: (TR) (bkz. Beycan).
BEYKAN: (TR) (bkz. Beycan).
BEYREK: (TR) Çok nazik, efendi, bey. Hüzünlü.
BEYSAN: (TR) (bkz. Beycan).
BEYSUN: (TR) Nazik insan.
BEYZADE: (FAR-TR) Beyoğlu. Soylu kimse.
BİCAN: (FAR) Cansız, ruhsuz. Canını esirgemeyen, şehit.
BİLAL: (AR) Su gibi ıslatan, ıslatış, ıslaklık.
BİLAN: (TR) Süslü ve işlemeli kılıç kemeri.
BİLAY: (TR) Ay gibi asil ol.
BİLDAR: (FAR) Bel, belleyen, yer kıran, kürek çeken.
BİLEK: (TR) Güç, kuvvet.
BİLEN: (TR) Bilgili, görgülü, anlayışlı.
BİLGE: (TR) Bilgili, iyi geniş, derin, bilgi sahibi kimse.
BİLGEALP: (TR) (bkz. Bilge).
BİLGEHAN: (TR) Göktürk hakanı (683-734). Babası Kutluğ İlteriş Han'dır.
BİLGEKAĞAN: (TR) (bkz. Bilge). Bilge Kağan (683-734). Göktürk hakanı. İkinci Göktürk hanedanlığının kurucusu.
BİLGEKAN: (TR) Bilgin soydan gelen.
BİLGER: (TR) Akıllı, bilgili, bilge, bilgin.
BİLGİN: (TR) Bilgili kişi,alim.
BİLKAN: (TR) Bilgili.
BİLMEN: (TR) Bilen, anlayan, bilgili.
BİLTAY: (TR) (bkz. Bilmen).
BİNALİ: (AR) Ali'nin oğlu.
BİNALP: (TR) Yiğitler.
BİNKAN: (TR) Soylu kanlar.
BİRANT: (TR) Özel, tek yemin. Özelliği olan yemin.
BİRAT: (TR) Asil, soylu, bir aileye mensup. İlk erkek çocuğa verilen isim.
BİRAY: (TR) Ay gibi tek, eşsiz.
BİRCAN: (TR) Tek, eşsiz.
BİRGE: (TR) Kamçı. Birlikte, beraber.
BİRGİT: (TR) Birleşik, birleşmiş, birlik almış.
BİRHAN: (TR) Tek yönetici.
BİRKAN: (TR) Soylu.
BİRKE: (AR) Büyük havuz. Gölcük. Göğüs.
BİROL: (TR) Tek ad, bir ol.
BİRTAN: (TR) Bir tane, tek.
BİRUN: (FAR) Dışarı. Dış harici. Osmanlı Devleti'nde saray dışında görevli memurlar.
BİSTAMİ: (FAR) (bkz. Bistem).
BİSTEM: (FAR) Horasan eyaletinde El-Bürz eteklerinde bir şehir. 2. Bistam tarafından kurulduğu için bu ismi almıştır. Elmaslarıyla ünlüdür.
BİŞAR: (FAR) Esir tutsak. Altın, gümüş kakmalı işlemeler. Saçılan şey, saç. Güçsüz, dermansız.
BOĞAÇ: (TR) Küçük yaşta boğa öldürdüğü için kendisine bu ad verilen, Dede Korkut hikayelerindeki bir kahraman. Dirse Han'ın oğlu.
BOĞAÇHAN: (bkz. Boğaç).
BOĞATAŞ: (TR) Ünlü Türk beylerinden biri.
BOLGAN: (TR) Eski Türk adlarından.
BOLHAN: (TR) (bkz. Bolgan).
BORA: (İTA) Araziden çıkan şiddetli rüzgar.
BORAN: (Tür.) Rüzgar, şimşek, gökgürültüsü, sağanak yağmurun birlikte olduğu iklim olayı.
BORANALP: (bkz. Boran).
BORATAY: (bkz. Boran).
BOYLAN: (TR) Kibirli, mağrur.
BOYRAZ: (TR) Kuzey rüzgarı.
BOYSAN: (TR) Uzun boylu, yakışıklı delikanlı.
BOYSEL: (TR) Uzun boylu.
BOZBEY: (TR) Kır beyi, gri.
BOZBORA: (TR) Fırtına.
BOZDOĞAN: (TR) Bir şahin türü.
BOZER: (TR) Beyaz tenli.
BOZKAYA: (TR) (bkz. Bozer).
BOZKURT: (TR) Göktürk efsanelerinde yer alan kutsal hayvan.
BOZUN: (TR) Büyük Selçuklu emirinin adı. Sürülmemiş tarla.
BOZYEL: (TR) Yağmur getiren lodos rüzgarı.
BOZYİĞİT: (TR) (bkz. Bozer).
BÖKE: (TR) Kahraman, güçlü kimse. Önder, başkan, reis. Kabadayı, cesur efe. Güreşçi, pehlivan.
BÖRÇETİN: (TR) Tarihçilere göre Türkleri Ergenekon'dan kurtaran demircinin adı.
BUDAK: (TR) Ağacın dal olacak sürgünü. Dal. Dalın gövde içindeki sert bölümü.
BUDUN: (TR) Halk, kavim, ahali.
BUDUNALP: (bkz. Budun).
BUĞRA: (FAR) Büyük erkek deve, iki hörgüçlü deve. Turna kuşu, sürünün önünde uçan turna.
BUĞRAHAN: (FAR-TR) Bkz. Buğra
BUHRİ: (AR) Tütsüye ait. Denize ait.
BUKA: (AR) Ülke, yer. Büyük bina. Ben, benek.
BULAK: (TR) Kaynak, pınar, çeşme.
BULUT: (TR) Su buharlarının yoğunlaşmasıyla meydana gelen ve gökyüzünde farklı yükseklikte bulunan kütle.
BUMİN: (TR) Baykuş, Puhu kuşu. Göktürk devletinin kurucusu (Öl. 552).
BUMİNHAN: (TR) (bkz. Bumin).
BURAK: (AR) Berk sözcüğünden (Yıldırımdan) türetilmiştir.
BURÇ: (AR) Süryanice Burgus kelimesinin Arapçalaştırılmış biçimi.Kalenin köşelerine yapılan daha yüksek ve daha kalın çıkıntı kule. Güneşin ayrıldığı oniki kısımdan herbiri.
BURÇAK: (TR) Baklagillerden, taneleri yemiş olarak kullanılan bir bitki.
BURÇHAN: (TR) (bkz. Burç).
BURHAN: (AR) Delil, kanıt. İlahi aydınlık.
BURHANEDDİN / BURHANETTİN: (AR) Dinin delili.
BURKAN: (Tür.) Uygur Türklerinin Budaya verdikleri ad.
BURKHAN: (TR) Put, heykel, Buda heykeli.
BUYAN: (TR) Mutluluk, uğur, talih.
BUYRUK: (TR) Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı güç. Emir. Direktif.
BUYRUKALP: (bkz. Buyruk).
BÜLENT: (FAR) Yüce yüksek, ala, ulu.
BÜNYAMİN: (AR) Yakup peygamberin en küçük oğlu. İpanice Sözcük anlamı: Sağ elin oğlu
BÜRGE: (TR) Bir yerde duramayan canlı, taşkın kimse.
BURKAN: (AR) Yanardağ, volkan.
2023 C Harfi Erkek bebek isimleri
CABBAR: (AR) Güç ve kuvvet sahibi kimse
CABGU: (AR) Efendi. Bey. İleri gelen, saygın kimse.
CABİR: (AR) Cepeden, zorlayan. Galip gelen. Aziz ve kuvvetli olan.
CAFER: (AR) Küçük akarsu. Çay.
CAHİD / CAHİT: (AR) Cehdeden, elinden geldiği kadar çalışan.
CAHİZ: (AR) Gözü pek, yürekli, cesur kimse. Patlak gözlü. Daha çok lakap olarak kullanılmıştır.
CAİZ: (AR) Geçer. İşlenmesi, yapılması uygun anlamında.
CALİB: (AR) Çekici, celbedici, cazib.
CALP: (AR) Güçlü, kuvvetli, gayretli.
CAN: (FAR) Can, ruh. Hayat. Güç, kuvvet, hayatiyet, dirilik. Gönül, yakın dost, çok sevilen arkadaş.
CANAL: (TR) Gönül al. Kendini sevdir, sevilen biri ol.
CANALP: (TR) Özünde yiğitlik, güçlülük olan kimse. Cana yakın yiğit.
CANAY: (TR) Ay gibi temiz, saf, parlak kimse.
CANAYDIN: (TR) Özü temiz, aydınlık ruhlu kimse.
CANBEK: (TR) Özü pek. Güçlü kişilikli kimse.
CANBERK: (TR) Güçlü, sağlam kimse.
CANBEY: (TR) Canım gibi sevgili.
CANBULAT: (TR) CAN+POLAT 'tan Canbulat. Çelik gibi güçlü can.
CANDANER: (TR) İçten, samimi, dost kimse.
CANDAR: (TR) Silah taşıyan, can ve dar isimlerinden müteşekkil birleşik isim.
CANDEĞER: (TR) Uğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen.
CANDEMİR: (TR) Özü güçlü, demir gibi sağlam kişilikli.
CANDOĞAN: (TR) Cana doğan.
CANEL: (TR) İçten uzatılan el, dostluk eli.
CANER: (TR) Delikanlı, genç, dinamik. Can ve er kelimelerinden birleşik isim.
CANFEDA: (FAR) Canını veren, özverili kimse.
CANFER: (FAR) Aydın bilgili. Güçlü saygın.
CANGİRAY: (TR) CAN+GİRAY. Giray,Eskiden Kırım hanlarının ve han ailesinden olan prenslerin kullandığı san
CANGÜN: (TR) Doğduğu gün çok sevinilen kimse.
CANGÜR: (TR) Canlı, neşeli kimse.
CANİB/ CANİP: (AR) Ön taraf, cihet.
CANKAN: (TR) Soyu temiz, asil kimse.
CANKUT: (TR) Kişinin mutluluğu talihi, şansı, uğuru. Mutlu talihli kimse.
CANOL: (TR) Canım ol, can gibi içten ol.
CANSAL: (TR) Can ve sal kelimelerinden birleşik isim.
CANSEN: (TR) Sen cansın, sevilensin.
CANSER: (TR) CAN+ SER.
CANSOY: (TR) Asil, soylu, cana yakın.
CANSUN: (TR) Cansın'dan Cansun. Canını sunan.
CANTEKİN: (TR) Tek can, eşsiz can.
CANTEZ: (TR) Tez canlı, aceleci.
CANTÜRK: (TR) İyi hasletlere sahip Türk.
CANVER: (TR) Canlı, haşere.
CAVİD / CAVİT: (FAR) Sonrasız, sürekli kalacak olan, ebedi.
CAZİM: (AR) Kesin. Kesin kararlı.
CEBE: (AR) Zırh. Osmanlıda silah ihtiyacını karşılayan aracın adı.
CEBEL: (AR) Dağ. Tarıma elverişsiz arazi.
CEBERUT: (İp) İpanice "kudret" anlamına gelmektedir.
CEBİR: (AR) Zorlamak. Düzeltme, onarma. Kırık veya çıkık bir kemiği yerleştirip sarmak.
CEpAİL: (AR) Peygamberlere vahiy getiren dört büyük melekten biri. Cipil, İpanice Allahın kulu.
CEHDİ: (AR) Uğraşan, çalışan. Çaba ve gayret gösteren.
CEHİD / CEHİT: (AR) Çalışma, çabalama, uğraşma.
CELADET: (AR) Gözüpeklik. Yiğitlik. Kahramanlık.
CELAL: (AR) Büyüklük, ululuk azamet. Hiddet, öfke.
CELALEDDİN/ CELALETTİN: (AR) Dini savunan. Dinin ululadığı, övdüğü.
CELASUN: (TR) Kahraman, cesur, atak, delikanlı, yiğit. Genç sağlıklı, gürbüz.
CELAYİR: (TR) Moğol kavminin bir kolu olup birçok kabileyi bünyesinde toplamıştır.
CELİL: (AR) Büyük, ulu. (bkz. Celal). Allah için sıfat olarak kullanılır. Osmanlı devletinde vezir ve müşir rütbelerinde bulunanlar için bu sıfat kullanılırdı. Güzel sanatlarda bir yazı stili.
CELİLAY: (AR-TR) Ulu, yüce ay.
CELVET: (AR) Yerini yurdunu terk etmek. Tasavvufta, kulun, Allanın sıfatlarıyla halvetten çıkışına ve fena fillahda fani oluşuna denilir.
CEM: (AR) Toplama, biraraya getirme, yığma. Hükümdar, şah.
CEMAL: (AR) Yüz güzelliği, zahiri ve batıni güzellik. Allah'ın rahmetle tecellisi. Allah'ın lütuf, ihsan, rıza sıfatlarının karşılığı.
CEMALLEDDİN/ CEMALETTİN: (AR) Dinin cemali, parlak yüzü.
CEMALULLAH: (AR) Allah'ın lütfü, bağışı.
CEMİL: (AR) Güzel erkek. İyilikle anma. Eskiden okullarda verilen başan kağıdı.
CEMRE: (AR) Ateş. Kor halinde ateş. Şubat ayında azar azar artan sıcaklık.
CEMŞİD/ CEMŞİT: (FAR) Mitolojide İran'ın efsanevi dördüncü şahı.
CENAB/ CENAP: (AR) "Yan"manasına gelir. Şeref, onur ve büyüklük terimi olarak kullanılır.
CENAN: (AR) Yürek, gönül kalp
CENGAVER: (FAR) Savaşçı, silahşor. Savaşı seven, savaşkan, dövüşken.
CENGEL: (FAR) Orman.
CENGER: (FAR) (bkz. Cengaver).
CENGİZ: (TR) Cengiz Han. Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu, asıl adı Timuçin'dir. Moğolcada Çing sıfatının çoğulu olarak, güçlü, kuvvetli anlamındadır.
CENK: (FAR) Harp, savaş, kavga.
CENKER: (FAR-TR) İyi savaşan, savaşçı.
CERİB: (AR) Hububat için kullanılan bir ölçek.
CERİR: (AR) İp, halat. Yular anlamında.
CERİT: (AR) Verimsiz çorak yer. Bekar.
CESİM: (AR) İri, büyük, kocaman, ulu, mühim.
CESİMİ: (AR) İri, büyük.
CESUR: (AR) Er. - Cesaretli, yürekli, yiğit, gözüpek, atılgan.
CEVAD / CEVAT: (AR) Cömert, eli açık. İhsan eden.
CEVAHİR: (AR) Cevherler, elmaslar, kıymetli taşlar. Mayalar, özler.
CEVAN: (FAR) Genç, taze, delikanlı. (bkz. Civan).
CEVDET: (AR) İyilik, güzellik. Olgunluk. Büyüklük. Tazelik. Kusursuzluk.
CEVHER: (AR) Öz, maya. Başlı başına, kendiliğinden olan. Tıynet, cibilliyet, soydan gelen, haslet, tabii istidat. Kıymetli taş. Ebcet hesabında yalnız noktalı harfleri hesaplamaya dayanan tarih düşürme şekli. Kılıç namlusuna yapılan menevişli süs.
CEVVAL: (AR) Koşan, dolaşan, hareket eden, canlı.
CEVZA: (AR) Güneşin Mayıs ayında girdiği ikizler burcu.
CEYHAN: (TR) Güney Anadolu'da Toroslar'dan doğan ve Akdeniz'e dökülen nehir.
CEYHUN: (TR) Orta Asya'da Amu-Derya'ya Arap ve Farslıların vermiş olduğu ad. Tevrat'a göre cennetin 4 nehrinden biri.
CEZLAN: (AR) Mutlu.
CEZMİ: (AR) Cezm ile ilgili. Kesin karar ve niyete ait. Kesmek.
CEZRİ: (AR) Kökle ilgili, kökten.
CEZZAR: (AR) Deve kasabı. -Daha çok lakab olarak kullanılır.
CİHAD / CİHAT: (AR) Savaş. Din uğrunda düşmanla savaşma.
CİHAN: (FAR) Dünya, alem, kainat, yeryüzü, yerküresi. Dünyada yaşayan insanların tümü.
CİHANER: (FAR) Dünyaya bedel kişi, yiğit.
CİHANGİR: (FAR) Dünyaya egemen olan, dünyayı zabteden kimse. Fatih. Osmanlı şehzadelerinin ortak adıdır.
CİHANMERT: (FAR) (bkz. Cihaner).
CİHANNUR: (FAR) Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.
CİHANSER: (FAR) Cihan'ın başı.
CİHANŞAH: (FAR) Cihan'ın şah'ı.
CİLASUN: (TR) Babayiğit, boylu, boslu, delikanlı, gürbüz.
CİNAN: (AR) Cennetler, yedi göğün üstünde ve Arş ile Kürsi'nin altındaki sekiz cennet.
CİNUÇEN: (TR) Üstün, galip, zafer kazanmış.
CİVAN: (Fars.) Genç, delikanlı, yakışıklı. (bkz. Cevan).
CİVANBAHT: (FAR) Mutlu, şanslı (kimse).
CİVANMERT: (FAR) Cömert, eli açık genç, delikanlı.
COŞAN: (TR) Coşku duyan, heyecanlı (kimse).
COŞAR: (TR)(bkz. Coşan).
COŞKUN: (TR) Coşmuş, galeyana gelmiş. Duyarlı, aşın hareketli.
COŞKUNER: (TR) Coşan kimse.
COŞKUNSU: (TR) Sel, gürültüyle akan su.
CÖMERT: (Tür.) Elinde olanı harcayan, eli açık. Başkalarına yardımdan kaçınmayan.
CUDİ: (AR) Cömert, eli açık. İyilik severlikle ilgili. Dicle nehri kıyısında bir dağ. Nuh'un gemisinin tufandan sonra bu dağın üzerinde durduğu söylenir.
CUMA: (AR) Haftanın beşinci günü. Müslümanların ibadet ve Bayram günü. Cuma günü kılınan öğle namazı. Toplanma.
CUMALİ: (TR) Cuma günü doğan.
CUMHUR: (AR) Halk, ahali. Kalabalık, başıboş kalabalık. Takım, heyet.
CÜBEYR: (AR) Küçük kahraman, küçük yiğit.
CÜNEYD / CÜNEYT: (AR) Küçük asker, askercik.
2023 Ç Harfi Erkek bebek isimleri - İlginç Erkek Bebek İsimleri
ÇAĞA: (TR) Çocuk.
ÇAĞAÇAR: (TR) Çağ açacak kimse.
ÇAĞAKAN: (TR) Çağı yakalayan, çağdaş.
ÇAĞAN: (TR) Bayram, şenlik.
ÇAĞANAK: (TR) Körfez, liman.
ÇAĞAR: (TR) Bayram. Kalın ve kuvvetli deve kösteği. Doğan kuşu.
ÇAĞATAY: (TR) Yavru at, tay. Doğu Türklerine, lehçelerine dayanılarak verilan ad.
ÇAĞILI: (TR) Çağla ilgili. Çakıl. Çağla.
ÇAĞIN: (TR) Yıldırım, şimşek.
ÇAĞKAR: (TR) Canlı, dinamik, çalışkan.
ÇAĞLAR: (TR) Çağlayan, şelale (bkz. Şelale).
ÇAĞMAN: (TR) Çağın insanı.
ÇAĞNUR: (TR) Çağın nuru, zamanın nuru.
ÇAĞRI: (TR) Çakır gözlü. Mavi hareli göz.
ÇAKA BEY: (TR) Oğuzların Çavuldur boyundan olan Türk beyi. XI. yy. ilk yarısında İzmir bölgesinin hakimi oldu.
ÇAKAR: (TR) Parıldayan, ışık veren.
ÇAKIR: (TR) Mavimsi, mavi renkli, gri benekli gözleri olan kişi.
ÇAKMAN: (TR) Amacına erişen, ulaşan kimse. Süt mavisi.
ÇAKMUR: (TR) Yarı uykulu bakış. Sert taş. Pinti.
ÇALAPKULU: (TR) Tanrı kulu.
ÇALAPÖVER: (TR) Tanrı'nın övgüsüne mazhar olmuş kişi.
ÇALGAN: (TR) Yatağı taşlık olan ve gürültüyle akan su.
ÇALKIN: (TR) Alev.
ÇAPAN: (TR) Tatar, ulak, postacı.
ÇAVAŞ: (TR) Güneş. Güneşli yer. Güney.
ÇAVLAN: (TR) Büyük çağlayan.
ÇAVLI: (TR) Ava alıştırılmamış doğan.
ÇAYKARA: (TR) Küçük akarsu, yazın kuruyan küçük akarsu.
ÇELEBİ: Efendi, nazik ve kibar. Şehir terbiyesi almış okuryazar kimse. Osmanlı devletinin ilk devirlerinde şehzadelere verilen unvan.
ÇELEN: (TR) Yakışıklı delikanlı. Tepelerin kar tutmayan kuytu yeri. Açıkgöz, becerikli, kurnaz. Evlerin dışında bulunan saçak.
ÇELİK: (TR) Su verilip sertleştirilen demir. Çok güçlü kuvvetli. Kısa kesilmiş dal.
ÇELİKEL: (TR) Çelik gibi güçlü el.
ÇELİKER: (TR) Çelik gibi güçlü kimse.
ÇELİKHAN: (TR) Güçlü hakan, yönetici.
ÇELİKKAN: (TR) Güçlü soydan gelen kimse.
ÇELİKÖZ: (TR) (bkz. Çelik).
ÇELİKSU: (TR) (bkz. Çelik).
ÇELİKYAY: (TR) Güçlü, kuvvetli.
ÇERAĞ: (FAR) Yağ kandili, lamba, mum. Atın şaha kalkması.
ÇERME: (TR) Çay kıyılarında sulu ve yeşil yer. Kaynak.
ÇEŞMAN: (FAR) Gözler.
ÇEŞPAN: (FAR) Layık, uygun, münasip, yakışır.
ÇERİ: (TR) Asker, savaşçı.
ÇETİN: (TR) Sert, işlenmesi, elde edilmesi, çözümü zor, sarp, müşkil.
ÇETİNALP:(TR) (bkz. Alp).
ÇETİNAY: (TR) (bkz. Çetin).
ÇETİNEL: (TR) (bkz. Çetin).
ÇETİNER: (TR) (bkz. Çetin).
ÇETİNÖZ: (TR) (bkz. Çetin).
ÇETİNSOY: (TR)(bkz. Çetin).
ÇETİNSU: (TR) (bkz. Çetin).
ÇEVAR: (TR) Sabah vakti.
ÇİNTİK: (TR) Çabuk davranan, hızlı ve hareketli.
ÇEVİKCAN: (bkz. Çevik).
ÇEVRİM: (TR) Sınır. Girdap. Sürekli ve düzenli değişme.
ÇIDAM: (TR) Sabır, tahammül.
ÇINAR: (FAR) Çınar ağacı.
ÇIRAĞ: (FAR) Meşale, ışık, kandil (bkz. Çerağ).
ÇİLE: (FAR) Zevk ve sefadan el çekerek kuytu bir yerde yapılan ibadet. Eziyet, sıkıntı. İpişim, yün vs. demeti.
ÇİLTAY: (TR) Üzerinde benekler bulunan tay.
ÇİNEL: (TR) Doğru, dürüst, namuslu kimse.
ÇİNER: (TR) (bkz. Çinel).
ÇİNTAY: (TR) Soylu at.
ÇİNUÇİN: (TR) Üstün, galip, zafer kazanmış.
ÇİRAY: (FAR) Yüz çizgileri, yüz güzelliği. Beniz, yüz. İnsan resmi.
ÇİRE: (FAR) Maharetli, becerikli. Kahraman, yiğit.
ÇOĞA: (TR) Çocuk, yavru.
ÇOĞAHAN: (TR) (bkz. Çoğa).
ÇOĞAN: (TR) Kökü ve dalları sabun gibi köpüren bitki, çöven.
ÇOĞAŞ: (TR) Güneş.
ÇOĞUN: (TR) Çok defa, ekseriya.
ÇOKAY: (TR) Köy zengini, çiftlik sahibi.
ÇOKMAN: (TR) Topuz, gürz.
2023 D Harfi Erkek bebek isimleri
Dadaloğlu: 19. yy. da yaşamış. Anadolu halk Ozanı.
Dadaş: Erkek kardeş. 2. Delikanlı. yiğit kimse. 3. Doğu illerinde seslenme sözü olarak kullanılır. Dağaşan: Zor işlerin üstesinden gelen.
Dağdelen: Dağları delecek denli azimli olan.
Dağhan: Oğuz tanrılarından biri. 2. Dağlar hükümdarı.
Dağtek: Tek dağ.
Dağtekin: Issız, bozkır dağ.
Dahi: Olağanüstü zeki ve yetenekli.
Daim: Sürekli, Sonsuz.
Dalan: Bir şeyin biçimi. 2. Zariflik. 3. Lobi.
Dalay: Deniz.
Dalca: Dal gibi ince, uzun, narin.
Daldal: Kahraman, cesur kişi.
Dalkılıç: Kılıcı elinde olan, hazır bekleyen.
Dalokay: Çok beğenilen, sevilen.
Dalyan: Deniz, göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yeri. 2. Cüsseli ve sağlıklı kişi.
Damar: Canlıların kan akışını sağlayan sistem. 2. Madenin bol bulunduğu kanal. 3. İnsandaki inatçı karakter.
Danış: Bilgisi nedeniyle sürekli fikir sorulan kişi.
Danışman: Belli konularda bilgisine başvurulan kişi.
Danışment: Başvurulan kimse.
Daniş: Bilgi, bilim.
Danyal: Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi.
Daraş: Kartal.
Darcan: Sabırsız, aceleci.
Davas: İlaç, umar.
Davaz: Katık.
Daver: Doğru, adil yönetici.
Davran: Harekete geç, atak yap.
Davut: Sevgili. 2. Sesi güzel.
Dayanç: Dayanma gücü.
Dayanışma: Yardımlaşma, destekleme.
Dayar: Hazır, tamamlanmış olan.
Dayende: Bağışlayan
Dayı: Birini kollayıp gözeten kimse. 2. Annenin erkek kardeşi. 3. Külhanbeyi.
Dede: Ata, annenin ya da babanın babası. 2. Ata. 3. Bazı dervişlere verilen ad.
Değmer: Seçkin, nitelikli, kabul gören.
Deha: İnsan zekasının ulaştığı en yüksek nokta.
Dehal: Aziz, dost, canayakın.
Dehri: Çok bilgili kimse.
Delal: Hoş sevimli naz, işve.
Delal: Sevgide üstün tutulan.
Delali: Azizlik, aziz; naz.
Delice: Davranışları aşırı, deli gibi olan. 2. Buğdaygillerden, genellikle buğday tarlalarında yetişen,
tohumu zehirli yabani bir bitki.
Delikan: Coşkulu, yerinde duramayan. 2. Çocukluk çağından ergin1iğe eren kimse.
Demir: Birkaç işlemden geçirildikten sonra elde edilen sert ve sağlam bir tür maden.
Demirağ: Demiryolları.
Demiralp: Demir gibi güçlü, yiğit.
Demiray: Demir gibi sağlam ve ay gibi parıldayan.
Demirbağ: İlişkilerinde demir gibi sert olan.
Demirbaş: Her zaman için var olan. 2. Bir yerde kullanılan, bir yere kayıtlı olan, bir görevliden öbürüne
teslim edilen eşya.
Demirbilek: Bileği güçlü olan.
Demircan: Demir gibi, sağlam ve içten olan.
Demirdelen: Demiri delebilecek kuvveti olan.
Demiröz: Özünde demir gibi sağlam olan.
Demirpençe: Elleri demir gibi sert olan.
Demirsoy: Soyu güçlü olan kişi.
Demirsu: Demir gibi sağlam, su gibi berrak.
Demirşah: Demir gibi sağlam hükümdar.
Demirtaş: Demir gibi sağlam, taş gibi sert.
Demirtekin: Sağlam ve uğurlu.
Demirtürk: Demir gibi sağlam Türk.
Demiryürek: Yüreği demir gibi sağlam olan.
Demren: Okların ucunda bulunan metal parça.
Deng: Ses, seda, haykırma.
Dengiz: Deniz
Denizalp: Cesur denizci.
Demirdöven: Demirci, demiri işleyen.
Demirel: Demirden eli olan, güçlü kuvvetli.
Demirer: Demir gibi sağlam, yiğitliği ile bilinen.
Demirezen: Demiri ezebilecek kadar gücü olan.
Demirhan: Güçlü, sağlam hükümdar.
Demirkan: Özü, aslı demir gibi olan.
Demirkaya: Demir gibi sağlam, kaya gibi sert.
Demirkıran: Demiri kırabilecek kadar güçlü olan.
Demirkol: Demir gibi güçlü kollan olan.
Demirkök: Kökleri sağlam olan.
Demirok: Ok gibi hızlı ve demir gibi güçlü ve sağlam.
Demirol: Demir gibi sağlam ol.
Denizel: Eli deniz gibi bolluk getiren kişi.
Denizer: Denizci, deniz yiğidi.
Denizhan: Denizler hükümdarı.
Denizmen: Denizi seven adam.
Denk: Uygun. 2. Değer, biçim, ölçüt olarak eşit.
Denkel: Eşitlik, uygunluk, eşit insanlar.
Denker: Ölçülü, Uyumlu kişi.
Denktaş: Eşitliği, adaleti seven. 2. Yaşıt, akran.
Denli: Terbiyeli ve saygılı.
Denlisoy: Terbiyeli ve saygılı bir soydan gelen.
Denlitürk: Terbiyeli ve saygılı Türk.
Deren: Derleyen, toplayan.
Derinkök: Kökü çok eskilere dayanan.
Derinsoy: Soyu, geçmişi çok eskilere dayanan.
Derlen: Düzenli ol, hazırlan.
Derviş: Alçak gönüllü ve her şeye karşı hoş görülü kimselere verilen ad. 2. Bir tarikate girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse. 3. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse.
Deryavan: Denizci.
Devin: Hareket, dönüşüm. 2. Emek harcama, çaba gösterme.
Deviner: Emek harcayan yiğit.
Devlet: Toprak bütünlüğüne bağlı kalarak siyasi açıdan teşkilatlanmış tüzel varlık. 2. Mutluluk; talih.
Devrimer: Devrimin askeri, devrimci.
Dilgir: Kızgın, öfkeli.
Dilkeş: Çekici, cazip.
Dilkoçer: Sevimli, neşeli şakacı.
Dilmen:Dil ustası, birçok dil bilen.
Dilsozi: Samimi, içten,sadık.
Dinç: Güçlü ve sağlıklı.
Dinçalp: Cesur ve sağlıklı.
Dinçel: Eli güçlü ve sağlıklı, sağlam kişi.
Dinçer: Güçlü, sağlıklı yiğit, erkek.
Dinçerk: İktidarda olan güç. 2. Sağlam kişi.
Dinçgil: Sağlam, sağlıklı aileden gelen.
Dinçkal: Her zaman için sağlıklı ol anlamında.
Dinçkaya: Sağlıklı ve kaya gibi.
Dikbaş: İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmez. 2. Kurumlu.
Diken: Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri.
Diker: Başı dik duran erkek.
Dikmen: Doruk, zirve.
Diksoy: Baş eğmeyen gelenekten gelen.
Diktaş: Kırılmayan, taş gibi olan.
Dilaver: Yiğit, cesur kimse.
Dilbirin: Gönül çekmek, sevdalı.
Dildayı: Seven erkek.
Dinçkol: Sağlıklı ve güçlü koL.
Dinçkök: Kökü sağlam olan.
Dinçmen: Sağlam, güçlü, sağlıklı.
Dinçol: Sağlam, güçlü, sağlıklı ol.
Dinçöz: Özü sağlam.
Dinçsan: Sağlıklığıyla, anılan.
Dinçsay: Saygın ve sağlıklı kişi. .
Dinçsoy: Soyu sağlam.
Dinçtaş: Sağlıklı, taş gibi.
Dinçtürk: Türk gibi sağlıklı.
Dindar: Dini vecibelerini yerine getiren kimse.
Direnç: Dayanma karşı koyma gücü.
Diribaş: Kurnaz.
Dirican: Sağlık ve güçlü.
Dirisoy: Soyu canlı olan.
Doğan: Yırtıcı bir kuş. 2. Oluşma, dünyaya gelme.
Doğanalp: Doğan gibi yırtıcı ve yiğit.
Doğanay: Ay’ın ilk doğuş zamanı.
Doğanbey: Doğan gibi yırtıcı, bey gibi zengin.
Doğancan: Doğan kuşu gibi karakteri olan.
Doğaner: Doğan gibi yiğit kişi.
Doğanhan: Doğan gibi yırtıcı bir hükümdar.
Doğansoy: Soyu doğan gibi yırtıcı olan.
Doğruer: Yalanı olmayan.
Doğru: Doğru ol.
Doğu: Güneşin doğduğu ana yön, gün doğusu. 2. Bulunan yere göre güneşin doğduğu yönde kalan bölge.
Doğudan: Doğu tarafından.
Doğuhan: Doğunun hükümdarı.
Doğukan: Doğu halkından olan.
Doğuş: Doğma, dünyaya gelme. 2. Güneş ya da ay’ın doğuşu.
Doğuştan: Güneşin doğuş anı.
Dolay: çevre. 2. Hudut. 3. Dağ yamacı.
Donat: Hazırla, süsle, yerine getir.
Doru: Gövdesi kızıl ayakları ve yelesi siyah olan at.
Dorukhan: En büyük hükümdar.
Dorukan: En yüksekteki hükümdar.
Dost: Güvenilir, sevilen, yakın arkadaş, gönüldaş. 2. İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan. 3. Bir
şeye düşkün olan aşırı ilgi gösteren kimse.
Dölen: Dertsiz huzurlu insan.
Dönmez: Verdiği sözden, tuttuğu yoldan, inancından dönmeyen.
Dönmezer: Sözünde duran yiğit
Dönmezer: Sözünde duran yiğit.
Duman: Yanma sonucunda oluşan sis, gaz.
Dumlu: Tek namlu ve fişekli tüfek.
Dumrul: Dede korkut hikayelerinde bir kahraman.
Dundan: Nesil, soy.
Dura: Bırakın kalsın, yapılmasın.
Durak: Taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer. 2.Cümle sonundaki nokta. 3. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içinde durma yerleri.
Dural: Değişmeden kalan, sakin. 2. Sakin olması teminni edilen
Duran: Varlığını sürdüren. 2. Yerinde , kalan.
Duraner: Bekleyen.
Durgun: Kımıldanış ve canlılık göstermeyen, dingin, sakin. 2. Neşesiz, keyifsiz, sessiz, canlı olmayan. 3. Sönük,hareketsiz.
Durhan: İktidarda kalan, hükmü süren.
Durkaya: Eski kaya, yaşlı kaya.
Durmuş: Kalan, yaşayan.
Dursun: Kalsın. 2. Yaşasın varolsun.
Dursuncan: En içten, en yürekten dost.
Durucan: İçten, sevecen, temiz kişi.
Duruhan: Kendi gücünden emin olan.
Duruk: Hareketi olmayan belirli bir süre değişmeyen. 2. Berraklaşmış, arınmış, saf.
Durukan: Temiz saf kan.
Durul: Berraklaşma, saflaşma, arınma.
Duruöz: Özünde içten, sevecen ve temiz insan olan.
Durusoy: Berrak, temiz soydan gelen.
Duruşah: Kendi gücünden emin olan.
Duruşan: Şanına ve şöhretine rağmen mütevaziliğini sürdüren.
Durutan: Tan vaktinin derin sessizliği.
Durutürk: Temiz Türk.
Dülge: Deste.
Düzel: Düzgün, doğru olması temenni edilen.
Düzenç: Düzenlilik, sistemlilik.
Düzey: Bir nesnenin veya kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye.
Düzgün: Doğru, pürüzsüz, muntazam, 2. Eksiksiz ve yerli yerinde, kusursuz.
Dülger: Yapıların kaba ağaç işlerini yapan usta.
Dündar: Arkayı gözeten, artçı asker. 2. Erkete.
Düşün: Duyularla değil, zihni olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay.
Düşünsel: Düşünceyle ilgili, düşünce sonucu ortaya çıkan, düşünceye dayanan.
2023 E Harfi Erkek bebek isimleri - Çok Kullanılmayan Erkek İsimleri
ECEVİT: Çevik,çalışkan,açık fikirli- Yaramaz,sinirli
EDİP: Edepli terbiyeli / Edebiyatla ilgilenenkişi
EDİZ: Değerli yüksek
EFDAL / EFTAL: En değerli en yüksek.
EFE: Ağabey – Yiğit,cesur – Kabadayı
EFGAN: Ağlayıp inleme – feryat
EFLATUN: Açık mor, leylak rengi ile erguvan arası / Bilgin, bilgili, herşeyi bilerek doğan çocuk
EGE: Yüce, büyük ulu / Ülkemizin Batısındaki deniz
EGEMEN: Bir yere hakim olan
EJDER: Bir masal yaratığı, korkulan, güçlü
EKBER: Kebir kelimesinden, En büyük
EKİN: Tahılın ekiminden, harman dönemine kadarki hali / Kültür
EKREM: Pek cömert, iyiliksever
ELDEM: Sevimli, cana yakın
ELVAN: Renk renk, çok renkli
EMİN: Güvenilen, inanılan kimse
EMİR: Reis, aşiret başı, Emreden
EMİRHAN: Emir veren hükümdar, hanın emri
EMRAH: Saz çalıp oynayan
EMRE: Aşık, dost, Beylerbeyi, Büyük erkek kardeş
EMRULLAH: Allah’ın emri
ENDER: Seçkin, eşi benzeri az bulunan
ENER: En yiğit, en kahraman
ENGİN: Ucu bucağı olmayan genişlik
ENGİNSU: Açık deniz
ENİS: Dost, arkadaş
ENSAR: Hz. Muhammed’i Medine’ye davet edenlere verilen isim
ENVER: En ışıklı, en parlaki
ERALP: Yiğit
ERAY: Ay gibi parlak erkek
ERBATUR: Cesur, yiğit
ERBERK: Şimşek gibi yiğit
ERCAN: Er canlı, korkusuz yiğit
ERCÜMENT: İtibarlı, haysiyetli, değerli
ERÇİN: Erken doğan, En erken davranan
ERDAL: Erken yeşeren dal / Er + Dal
ERDEM: Fazilet, insanın insan yapan değerleri
ERDEN: Bekaret / İnsan eli değmemiş /Erkenden
ERDİNÇ: Dinç erkek Er + Dinç
ERDOĞAN: Doğuştan yiğit / Erken doğan
EREM: Ulaşmak, kavuşmak için çaba gösteren
EREN: Ermiş kişi Ermekten
ERENAY: Ermiş olan Ay gibi nurlu
ERGİN: Olgunlaşmış, güngörmüş
ERGUN: Oynak, hızlı giden at
ERGÜN: Yumuşak huylu, uysal
ERHAN: Yiğit hakan
ERHUN: Hunlu yiğit
ERİM: Sevgi, mutlu haber
ERİNÇ: Rahat, dirlik
ERKAL: Erkek kal
ERKAN: Erkek kanlı
ERKİN: Özgür, serbest. Koşulsuz iş gören
ERKUT: Kutlu yiğit
ERMAN: Erdemli yiğit
EROL: Erkek ol sözünde dur anlamında
ERSAN: Adıyla ün salmış
ERSEN: Kolay, zor olmayan
ERSİN: Erkeksin anlamında
ERŞAT: Doğru yolu bulan
ERTAÇ: Erkekliği taç gibi taşıyan
ERTAN: Tan gibi ateş renkli er
ERTEM: Erdem / Fazilet
ERTEN: Sabah, gündoğumu anı
ERTUĞRUL: Temiz yürekli doğru yiğit
ERYAMAN: Güçlü, becerikli
ESAT: Çok uğurlu ve mutlu
ESEN: Sağ, sağlıklı
ESER: Nişan, iz – Etki – Yapıt – Soğuk esen rüzgar
EŞREF: Şerefli, şeref sahibi / Uğurlu
EVGİN: Telaşlı, aceleci
EVREN: Kainat, yaratılmışların tümü
EVRİM: Aşamalarla kendini gösteren ilerleme,değişim
EYÜP: Sabırın simgesi olmuş bir peygamber
EZEL: Başlangıcı olmayan
Ecehan : Hanların başı.
Ecmel : En güzel, en yakışıklı.
Ecvet : En cömert, varını yoğunu dağıtan. En iyi olan.
Ede : Ata, büyük kardeş, ağabey.
Edhem : Kara donlu, yağız at.
Efe : Batı anadolu yiğidi, zeybek.
Efken : Atıcı, yıkıcı.
Eflah : Tamamiyle kurtulan, en çok talihe kavuşan.
Ekmel : En olgun, mükemmel.
Ekrem : Çok cömert, iyiliksever, keremi lütfu çok olan.
Elvan : Renkli, renk renk.
Emced : Çok şerefli, ve haysiyet sahibi.
Emir : Bir kavmin, şehrin başı, reisi.
Emre : Aşık, dost, abi. Beylerbeyi.
Enes : İnsan.
Engin : Uçsuz bucaksız deniz.
Enver : Çok nurlu, çok ışıklı, çok parlak, çok güzel.
Ercümend : Muhterem, şerefli, itibarlı.
Erdem : Fazilet.
Ergün : Sert başlı, oynak ve hızlı giden at.
Erhan : Yiğit hakan.
Erkam : Rakamlar, isimler.
Erkan : Esaslar, direkler, reisler.
Erkin : Bağımsız hareket eden.
Erman : Arzusu, isteği olan.
Erol: Sözünde duran er.
Ertuğrul : Temiz, yürekli, doğru insan.
Esat : Çok uğurlu ve mutlu.
Esed : Aslan, gazanfer, cesur.
Esved : Siyah, esmer.
Eşref : En çok şerefli, itibarı en çok yüksek olan.
Etem : Kusursuz, noksansız.
Evran : Baht, büyük yılan.
Eymen : Daha uğurlu, çok talihli, hayırlı. Sağ taraftaki.
Eyüp : Tevbe eden, hatalarına pişman olan.
Ezrak : Mavi, gök renkli. Su gibi saf ve temiz olan.
2023 F Harfi Erkek bebek isimleri
Fazlı : İyilik, fazilet, erdem, lütuf.
Fahreddin : Dinin büyüğü, dinde övülmeye layık.
Fâlih : İsteğine kavuşan, başaran. Çiftçi.
Faris : Yiğit, mert, binici, at yetiştiricisi.
Faruk : Hak ile bâtılı ayıran.
Fasih : Güzel, düzgün ve açık konuşan.
Fatih : Fetheden, zapteden, aşan.
Fatin: Zeki, anlayışlı.
Faysal : Kesin hüküm vereni. Keskin kılıç.
Fazlullah : Allahü teâlânın lütfu. Üstün ve değerli
Feda : Kurban olma, gözden çıkarma.
Fedai : Canını esirgemeyen, can vermeye hazır.
Feramuz : Şanlı, şerefli, ün kazanmış.
Feramuş : Hatırdan çıkan, unutulan.
Ferhan : Sevinçli, neşeli, ferahlı, şen, memnun.
Ferhat : Sevinç, neşe sahibi.
Feridüddin : Dinin en üstünü.
Feridun : Tek, eşi ve benzeri olmayan, kıymetli cevher.
Ferman : Emir. Padişahların tarafından verilen emir.
Ferruh : Uğurlu, mübarek, yüzü nurlu, aydın.
Fettah : Fetheden, her türlü müşkülleri kolaylaştıran.
Feyyâz : Feyz, bereket ve bolluk veren.
Feyzullah : Allahü teâlânın feyzi.
Fuat : Kalb, gönül.
Furkan : İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren.
Fuzuli : Fazla, anlamsız, yersiz.
FADIL Faziletli, ahlaklı, fazıl
FAHİR İftihar edilecek, övülecek
FAHRETTİN Diniyle övünen
FAHRİ: Şeref ve itibar için yapılan iş
FAİK: Üstün, yüksek
FALAZ: Toz savuran rüzgar
FARUK: Haklıyı haksızı ayırabilen, keskin
FATİH: Fetheden, hüküm veren
FAZIL: Faziletli, ahlaklı
FERDİ: Kişiye özgü
FERHAT: Güçlükleri yenip bir yeri ele geçiren
FERHAN: Sevinç, mutlu
FERİD: Eşsiz, tek, benzeri olmayan
FERİDUN: Eşsiz, tek
FERMAN: Emir
FERİT: Avcı kuş
FERRUH: Uğurlu, kutsal
FETHİ: Fetih ile ilgili
FEVZİ: Kurtuluşla, zaferle ilgili, galip üstün gelen
FEYYAZ: Faydalı, verimli, bereketli
FIRAT: Tatlı su, Türkiye'nin en uzun akarsuyu
FİKRET: Düşünce, akıl, anlayış
FUAT: Kalp, gönül
FURKAN: Doğruyu yanlıştan ayırma
2023 G Harfi Erkek bebek isimleri
Gaffar: Bağışlayan, affeden.
Gaffur: Bağışlayan, acıyan.
Gafir: Bağışlayan, atfeden.
Galip: Üstün gelen.
Gani: Çok zengin, varlıklı. 2. Bol.
Garip: Kimsesi olmayan, zavallı. 2. Yabancı, gurbette yaşayan. 3. Yadırganan, anlaşılmamış, gizli yönleri olan, yabansı, tuhaf. 4. Dokunaklı, hüzün veren.
Gayret: Olağanüstü çalışma, çaba, çalışma isteği. 2. Koruma kayırma,esirgeme duygusu.
Gazanfer: Yüreği ve bileği sağlam olan.
Gazi: Savaşta yaralanmış kişi. 2. Şehirlere ya da komutanlara göstermiş oldukları üstün başarılarından ötürü verilen ünvan, 3. Savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kişi.
Gedik: Dağ geçidi. 2. Boşluk, eksiklik. 3. Güçlük, güç durum.
Gediz: Çukurdaki su birikintisi. 2. Ege’de akarsu adı.
Gencal: Genç al.
Gencalp: Genç yiğit 2. Cesur kişi.
Gencaslan: Arslan gibi yiğit.
Gencel: Genç eli.
Gencer: Delikanlı.
Genco: “Genç” isminden türetilmiş. .
Genç: Yaşı ilerlememiş olan. 2. Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç.
Gençalp: Genç yiğit.
Gençer: Kuvvetli delikanlı.
Gençkal: Her zaman için genç ol anlamında.
Gençsoy: Dinç insan, soyu genç olan.
Gençtan: Tan vaktinin çok canlı görünüşü.
Gençtaş: Taş gibi sert olan genç. .
Gençtürk: Genç Türk.
Geray: Açık maviye yakın, gök rengi.
Gerçeker: Delikanlılığın hakkını veren.
German: Hisar, kale.
Gernas: Kahraman.
Gerok: Etkin, faal.
Gevheri: Özlü, değerli.
Gezgin: Geziye çıkan, dolaşan.
Gıyas: Yardım.
Gıyaseddin: Dinin yayılmasına yardımcı olan.
Giray: Uygun, laik.
Girayalp: Halk tarafından sevilen kahraman kişi.
Girayhan: Sevilen hükümdar.
Girgin: İnsanlarla kolayca yakınlık kuran.
Gizer: Destansı yiğit.
Gizmen: Sırları olan kişi.
Gorani: Şarkı, türkü.
Göçer: Göçebe yaşamı süren.
Göçmen: Kendi ülkesinin dışında yaşayan.
Gökalp: Gök gözlü yiğit kahraman.
Gökay: Gökteki ay, mavi ay.
Gökbay: Saygın, gök gibi mavi anlamında.
Gökbel: Mavi geçit.
Gökberk: Mavi gözlü sert bakışlı.
Gökbey: Mavi gözlü bey.
Gökbora: Fırtınalı gökyüzü.
Gökbulut: Bulutlu gökyüzü.
Gökcan: Can dost, mavi gözlü,
Gökçebel: Mavi geçit
Gökçebey: Mavi gözlü yiğit bey.
Gökçer: Mavi gözlü yiğit.
Gökçesu: Mavi su, yiğit su.
Gökçül: Gökyüzü ile ilgili.
Gökdağ: Göğe ermiş dağ.
Gökdal: Göğe ermiş dal.
Gökdemir: Demir gibi gökyüzü.
Gökdeniz: Masmavi.
Gökdoğan: Gökyüzünün doğuşu.
Gökduman: Dumanlı gök.
Gökel: Mavi el.
Göker: Gök gözlü erkek, mavi gözlü,
Gökhan: Gök Tanrısı.
Gökhun: Mavi gözlü savaşçı.
Gökmen: Mavi gözlü, sarışın.
Gökmenalp: Mavi gözlü sarışın yiğit.
Gökmener: Mavi gözlü sarışın yiğit.
Göknel: Mavi gökyüzü.
Göksal: Mavi gözlerinin güzelliğiyle tanınan.
Göksan: Mavi gözlerinin güzelliğiyle tanınan.
Göksay: Mavi gözlerinin güzelliğiyle tanınan.
Göksenin: Gökyüzü senin anlamında.
Gökser: Gökle ilgili.
Göksever: Gökyüzüne hayran.
Göksoy: Gökyüzünden gelen.
Göksun: Gökyüzüne Sun.
Göktan: Tan vakti.
Göktaş: Mavitaş, göktaşı.
Göktay: Mavi gözlü çocuk.
Gökten: Gökyüzünden gelen.
Göktuğ: Mavi tuğ.
Göktuna: Mavi Tuna.
Göktunç: Tunç renkli gökyüzü.
Göktürk: 552- 745 yılları arasında Orta Asya’da hüküm süren Türk devleti.
Gönder: Bayrak direği.
Gönen: Mutlu ol, sevin.
Gönenç: Varlık ve bolluğun verdiği rahatlık.
Gönüldaş: Birbirleriyle uyum içinde olanlar.
Görkay: Güzel ay.
Görkel: Heybetli el,
Görker: Heybetli yiğit.
Görkmen: Heybetli, yakışıklı.
Göymen: Gözleyen, araştıran.
Gözdetürk: Beğenilen Türk.
Gurur: Çalım, övünme
Gücal: Kuvvet al.
Güçalp: Güçlüklerin üstesinden gelen yiğit.
Güçel: Güçlü el.
Güçer: Çetin yiğit.
Güçeren: Güçlü ermiş.
Güçlü: Dayanıklı, zorlu, sözü geçen.
Güçlüer: Güçlü, kuvvetli.
Güçlühan: Kuvvetli hükümdar.
Güçlütürk: Kuvvetli Türk.
Güçmen: Kuvvetli kişi
Güçsal: Gücün ve kuvvetinle nam sal anlamında.
Güçsan: Gücü ve kuvvetiyle nam salmış olan.
Güçyeter: Gücü her şeye yeten.
Güder: Amacının peşinde olan
Gülan: Ortadoğu takvimine göre bahar ayı.
Gülbay: Gül gibi zarif ve saygın kişi.
Gülbey: Gül gibi zarif ve saygın kişi.
Güldoğan: Gül ağacının çiçeğinin doğuşu.
Güleç: Güler yüzlü.
Gülek: Yüzünden tebessümü eksik etmeyen.
Gülener: Sempatik yiğit kişi.
Gülkan: Güler yüzlülüğü içten olan.
Gülmen: Güler yüzlü insan, güleç,
Gültekin: Uğurlu gül.
Günaç: Günün doğması gibi doğ anlamında.
Günak: Ak gün.
Günal: Kırmızı güneş.
Günalan: Güneş gören alan.
Günalp: Güneş gibi yiğit
Günaııan: Kızıl sabah güneşi.
Günaltay: Kızıl güneş.
Günbay: Günün adamı, günün kişisi.
Gündaş: Aynı günde doğanlar anlamında.
Gündemir: Güneş gibi sıcak demir gibi soğuk anlamında.
Gündeş: Aynı günde doğanlar anlamında.
Gündoğan: Doğan güneş, doğan gün.
Gündoğar: Güneşin doğuşu.
Gündoğdu: Güneş doğdu, gün başladı anlamında.
Gündüz: Bir günün başlangıcından akşama kadar süren zaman.
Gündüzbey: Saygın kişi.
Gündüzhan: Gündüz hükümdarı.
Güneri: O günün popüler kişisi.
Günhan: Güneş hükümdarı.
Günkan: Sıcakkanlı.
Günkaya: Güneş gibi sıcak, taş gibi sert.
Günkul: Günün uğuru.
Günol: Aydınlık ol.
Günşiray: Aydınlık yüzlü.
Güntekin: Güneş gibi.
Güntürk: Işık saçan Türk.
Günver: Bereketli, ışıklı.
Günyol: Aydınlık yol.
Gür: Bol ve güçlü çıkan fışkıran. 2. Bol verimli:
Güral: Bolca, çokca al.
Gürakın: Sıkça akın.
Güral: Sıkça gelip al.
Güralp: Güçlü yiğit.
Güran: Güçlü an.
Güray: Çok ışıklı, aydınlık.
Gürbüz: Canlı, güçlü, iri, sağlam.
Gürçay: Bol sulu akarsu.
Gürdağ: Bol ağaçlı dağ. 2. Gür ormanlı tepe.
Gürdemir: Güçlü demir, demir gibi.
Gürel: Canlı hareketli. 2. Çetin bir gücü içeren.
Gürer: Gürbüz yiğit.
Güreralp: Gürbüz yiğit kişi.
Güresin: Sert esinti.
Gürgen: Karadeniz’de yetişen bir ağaç türü.
Gürgüner: Gürbüz, aydınlık yiğit.
Gürhan: Güçlü, gürbüz hükümdar.
Gürkal: Güçlü kal,
Gürkan: Bol ve güçlü kan, fışkıran kan.
Gürkaya: Güçlü ve de kaya gibi sert.
Gürkök: Kökleri güçlü olan.
Gürler: Gürül gürül haykıran kalın ses.
Gürman: Gücü kuvveti yerinde olan, gürbüz kişi.
Gürmen: Gücü kuvveti olan gürbüz kişi.
Gürol: Bol ve güçlü olarak çıkış, güçlü olma.
Gürpınar: Gürül gürül akan pınar.
Gürsal: Her tarafa nam salmış olan.
Gürsan: Namıyla anılan.
Gürsay: Güçlü, saygın.
Gürsel: Güçlü sel, dağları, taşları sarsan sel suyu.
Gürses: Güçlü ses.
Gürsoy: Güçlü soy, soyu güçlü olan.
Gürtan: Bol aydınlık.
Gürtekin: Uğurlu, çok şanslı kişi.
Güvenç: Güvenme duygusu, güven, itimat.
Güvenel: Cesaret al, cesaretlen.
Güvener: Güvenli yiğit.
Güventürk: Güvenilir Türk.
Güzcan: Sonbaharda doğan.
Güzek: Yer yuvarlağı, küre, dünya, yeryüzü.
Güzelbey: Yakışıklı ve saygın erkek.
Gürtuğ: Bereketli tuğ,
Gürtuna: Gürül gürül akan Tuna.
Gürtunca: Gürül gürül akan Tunca.
Gürtunç: Sağlam tunç
Gürtürk: Güçlü Türk.
Güven: Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, itimat. 2. Yüreklilik cesaret.
Güvenalp: Güvenilen yiğit.
2023 H Harfi Erkek bebek isimleri
HABİB: (AR) Sevgili. Seven, dost.
HABİBULLAH: (AR) Allah'ın sevgilisi.
HABİL: (AR) Adem'in oğullarından, Kabil'in kardeşi, Kabil tarafından öldürülmüştür. Yeryüzünde ilk öldürülen kişidir.
HACI: (AR) Hacca giden, Kabe'yi ziyaret eden, hacı. Dini bir mahalli ziyaret eden kimse.
HACİB / HACİP: (AR) Birinin bir yere gitmesine engel olan. Kapıcı.
HACİR: (AR) Hicret eden, bir başka yere geçen. Sayıklayan.
HADİ: (AR) Yenilene yardım eden, yardımcı. Hidayet eden, doğru yolu gösteren. Kılavuz, rehber. Önde giden kimse. Mızrak ucu.
HADİM: (AR) Hizmetkar, yardım eden.
HAFİ: (AR) Çok ikram eden, insanı güler yüzle karşılayan. Yalınayak yürüyen, koşan adam.
HAFİD: (AR) Erkek torun.
HAFİZ: (AR) Allah'ın adlarındandır. Muhafaza eden, saklayan, esirgeyen, koruyan. Kur'an'ı ezbere bilen ve usulüne uygun okuyan kimse.
HAKAN: (TR) Eski Türk ve Moğol hükümdarlarının kullandığı unvanlardan biri, hanlar hanı. Kağan.
HAKEM: (AR) Bir uzlaşmazlığın halli için tarafların üzerinde anlaştıkları kimse. Çeşitli yarışmaları, müsabakaları idare eden kimse.
HAKİ: (FAR) Yeşile çalan koyu sarı renk, toprak rengi. Topraktan, toprağa mensup. Mütevazi kişi.
HAKİM: (AR) Hükmeden, dava yargılama işine memur olan, yargıç. Üstte bulunan. Hekim, akıllı, becerikli. Kadı, vali, amir, hükümdar, emir.
HAKKI: (AR) Doğruluk ve insaf sahibi. Bir insana ait olan şey. Dava, iddiada hakikate uygunluk. Emek. Pay, hisse. Layık, münasip.
HAKTAN: (TR) Allah'tan gelen, Allah'ın verdiği.
HAKTANIR: (AR-TR) Herkesin hakkını gözeten kimse.
HALAS: (AR) Kurtuluş, kurtulma.
HALASKAR: (AR) Kurtarıcı.
HALDUN: (AR) Devamlılar, sürekli olanlar.
HALEF: (AR) Babadan sonra kalan oğul. Memurlukta, birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse.
HALİD / HALİT: (AR) Sonsuz, daim, ebedi. Bir yıldan çok yaşayan.
HALİDDİN: (AR) Dinin sonsuzluğu ölümsüzlüğü.
HALİFE: (AR) Halef, naib. Peygamber'in vekili.
HALİL: (AR) Samimi dost, Allah'ın dostu.
HALİLULLAH (AR) Allah'ın dostu.
HALİM: (AR) Sakin, sessiz. Tabiatı yavaş olan, yumuşak huylu.
HALİS: (AR) Hilesiz, katkısız. Karışmamış, katışıksız, saf, hilesiz. Temiz. Yalnız, sadece.
HALLAC: (AR) Pamuk, yatak, yorgan atan kimse.
HALUK: (AR) İyi huylu, insaniyetli, geçim ehli olan.
HAMDİ: (AR) Allah'ı övmek. Allah'a şükretmek. Şükreden, şükredici.
HAMDULLAH: (AR) Allah'ın övgüsü.
HAMİ: (AR) Himaye eden, koruyan, koruyucu, sahip çıkan, gözeten.
HAMİD / HAMİT: (AR) Övülmeye değer.
HAMİL: (AR) Yüklü. Gebe. Sahip, malik. Taşıyan, gözeten.
HAMZA: (AR) Arslan. Heybetli, azametli demektir.
HANBELİ: (AR) Ehli sünnetin dört ana mezhebinden birisi olan Hanbeli mezhebinin imamı.
HANEDAN: (FAR) Kökten, asil ve büyük aile.
HANEF: (AR) Doğruluk, istikamet.
HANEFİ: (AR) Ebu Hanife'nin mezhebinden olan. Hanefi mezhebine mensup kişi.
HANİF: (AR) Tek Allah'a, Allah'ın birliğine inanan.
HANSOY: (TR) Han sülalesine mensup.
HARİS: (AR) Muhafız, bekçi, gözcü. Koruyan, koruyucu. Son derece hırslı olan.
HARMAN: (AR) Tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması. Bu işin yapıldığı mevsim, sonbahar. Birçok çeşitten birer parça alıp yeni bir bileşim oluşturmak.
HARUN: (AR) İnat edip yerinde duran, huysuz. İnatçı kimse.
HASAN: (AR) Güzellik, iyilik,(hüsn) sahibi olmak.
HASBEK: (TR) Dürüst, iyi, saf insan. Bey'lerin hası.
HASBİ: (TR) İsteyerek ve karşılık beklemeksizin yapılan.
HASEKİ: (AR) Hükümdarların hizmetine tahsis edilmiş şahıs ve zümrelere verilen ad. HASEN: (AR) Güzel, süslü. Güzel işler, hayırlar. Hasan şeklinde kullanılır.
HASİB: (AR) Hayır sahibi, eliaçık, cömert. Değerli, itibarlı, soyu temiz, muhterem, saygın, şahsi meziyet sahibi. Muhasebeci, sayman.
HASİF: (AR) Aklı başında olgun adam.
HASLET: (AR) İnsanın yaratılışındaki huyu, tabiatı, mizacı.
HASPOLAT: (TR) Katışıksız, saf, çelik gibi. Polat'ın, çeliğin hası.
HAŞİM: (AR) Haşmetli, gösterişli, muhteşem. Ezen, kıran, yaran, parçalayan.
HAŞMET: (AR) İhtişam, gösterişlilik, heybet, büyüklük.
HAŞMEDDİN / HAŞMETTİN: (AR) Dinin büyüklüğü, ihtişamı.
HATEM: (AR) Mühür, üstü mühürlü yüzük. En son.
HATIR: (AR) Şan ve şeref sahibi. Yüce, ulu. Tehlikeli.
HATİB: (AR) Hitab eden, söz söyleyen. Camide hutbe okuyan. Güzel, düzgün konuşan kimse.
HATİM: (AR) Sona erdiren, bitiren. Mühürleyen, mühürleyici.
HAYATİ: (AR) Dirilik, canlılık. Büyük önem taşıyan. Hayata, yaşayışa ait, hayatla ilgili.
HAYDAR: (AR) Arslan, esed, gazanfer, şir. Cesur, yiğit adam. Hz. Ali'nin lakabı.
HAYRAN: (AR) Şaşmış, şaşa kalmış, şaşırmış. Çok tutkun. Aşırı derecede sevgi duyan.
HAYRAT: (AR) Sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler, iyilikler. Sevap için kurulan müessese.
HAYREDDİN / HAYRETTİN: (AR) Dinin hayırlı eylediği mübarek kıldığı insan.
HAYRİ: (AR) Hayırla, iyilikle ilgili, uğur ve kutluluğa ait.
HAYRULLAH: (AR) Allah'ın hayırlı ettiği erkek.
HAYSİYET: (AR) Şeref, onur, itibar, değer.
HAYYAM: (AR) Çadırcı.
HAZER: (AR) Deniz, bahr, büyük su.
HAZIM: (AR) Hazmeden, hazimli, ihtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık, sağlam olan.
HÂZİM: (AR) Zafer kazanan, galip, hazimete uğratan.
HAZİN: (AR) Hüzünlü, üzüntülü, acıklı. Üzüntü veren, gamlandıran, kederlendiren.
HAZLAN: (AR) Terketmek.
HEDEF: (AR) Nişan, nişan alınacak yer alanı. Meram, maksat, gaye, amaç.
HEKİM: (AR) İnsan hastalıklarının teşhis ve tedavisi ile uğraşan kimse, doktor. Hikmet sahibi kişi, filozof.
HEPER: (TR) Cesur, yiğit kimse.
HEPYENER: (TR) (bkz. Heper).
HEYBET: (AR) İnsanlarda korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş. Karizma, doğal etkileyiş.
HEZÂR: (FAR) Bülbül. Çok, pek çok. Bin.
HEZARFEN: (FAR) Çok bilen, elinden her iş gelen. Bin türlü iş beceren.
HIDIR: (AR) (bkz. Hızır).
HIFZI: (AR) Saklama, koruma ile ilgili. Ezberleme, akılda tutma.
HIFZULLAH: (AR) Allah'ın koruması, saklaması.
HINCAL: (TR) Öc al.
HIZIR: (AR) Yeşil. Yeşillik. Halk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse.
HIZLAN: (TR) Hız kazan, hızını artır.
HİCAB: (AR) Utanma, sıkılma. Perde, ikişeyi birbirinden ayırmaya yarayan perde.
HİCABİ: (AR) (bkz. Hicab).
HİÇSÖNMEZ: (TR) (bkz. Sönmez).
HİÇYILMAZ: (TR) (bkz. Yılmaz).
HİDAYET: (AR) Hak yoluna doğru yola girme. Müslüman olmak.
HİDAYEDDİN / HİDAYETTİN: (AR) Dinin gösterdiği doğru yol.
HİKMEDDİN / HİKMETTİN: (AR) Dinin hikmeti.
HİKMET: (AR) Hakimlik, feylesofluk. Neden. Felsefe. Ahlaki söz, öğüt verici, kısa öz, öğretici söz.
HİKMETULLAH: (AR) Ancak Allah'ın bileceği iş. Allah'ın hikmeti.
HİLMİ: (AR) Yumuşak huylu, sakin tabiatlı.
HİMAYET: (AR) Koruma, korunma.
HİMMET: (AR) Emek, çalışma, çabalama. Yüksek irade. Ermiş kimsenin tesiri.
HİRAM: (FAR) Salınma, salınarak yürüme.
HİSAR: (AR) Kuşatma, etrafını sarma. Kale etrafı islihkamlı bent.
HİŞAM: (AR) Nisam el-Melik: Emevi halifesi.
HUDAVENDİGAR: (FAR) Sahip, hükümdar, bay.
HUDAVENDİ: (Fars.) Hükümdarlık. Efendi, sahip, maliklik. Hakim, hükümdar.
HUDAYİ: (FAR) Allah'a mensup, Allah'ın yarattığı.
HULAGU: (FAR) Moğol hükümdarı olup, İran'da Moğol hanedanının kurucusudur.
HULKİ: (AR) Hulk, yaratılışla ilgili, doğal tabi. İyi ahlaklı, iyi huylu.
HULUSİ: (AR) Halis olan, saf, iç temizliği. Samimi, candan.
HUNALP: (TR) Cesur, kahraman.
HURŞİD / HURŞİT: (FAR) Güneş, aftab, mihr, şems.
HUSREV / HÜSREV: (AR) Hükümdar, padişah.
HUZUR: (AR) Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç.
HÜCCET: (AR) Senet, belge, delil. Seçkin alimlere verilen unvan.
HÜDAVENDİGAR: (FAR) Amir, hükümdar.
HÜMA: (AR) Devlet kuşu. Saadet, mutluluk.
HÜNKAR: (FAR) Uğurlu.
HÜR: (AR) Özgür, bağımsız.
HÜRAY: (AR-TR) Ay gibi özgür, ay kadar bağımsız.
HÜRCAN: (AR-TR) Özgür can.
HÜRDOĞAN: (AR-TR) Doğuştan özgür.
HÜRKAL: (TR) Esir olma. Hep özgür ol.
HÜRKAN: (TR) Özgür soydan gelen.
HÜRMÜZ: (FAR) Zerdüştlerin hayır tanrısı. Eski İran takviminde güneş yılının ilk günü. Jüpiter, müşteri, erendiz.
HÜROL: (TR) Hep özgür ol.
HÜRSEL: (TR) Özgürlük seli.
HÜRSEV: (TR) Hürriyeti seven kişi.
HÜRYAŞAR: (TR)Özgür yaşayan.
HÜSAM: (AR) Keskin kılıç.
HÜSAMEDDİN / HÜSAMETTİN: (AR) Dinin keskin kılıcı.
HÜSEYİN: (AR) Küçük sevgili.
HÜSMEN: (TR) Hüseyin'den yapılan isim.
HÜSNİ: (AR) Güzelliğe ait, güzellikle ilgili
HÜSREV: (FAR) Padişah, hükümdar, sultan.
2023 İ Harfi Erkek bebek isimleri
İBADULLAH: (Ar.) Er. 1. Allah'ın kullan, insanlar, (bkz. Abdullah). 2. Çok, pek çok.
İBER: (Ar.). - İpetler, alınan kötü dersler. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İBHAC: (Ar.). - Sevindirme, sevindirilme. - Erkek ve kadın adı olarakkullanılır.
İBİŞ: (Tür.) Er. l. Ortaoyunu ve kukla tiplerinde gülünç şahıs. 2. Avanak, sersem. Daha çok takma isim olarak kullanılır.
İBN: (Ar.) Er. - Erkek çocuk demektir. Araplarda birçok şahıs babalarının isimleriyle anılmıştır. İbn Abbas (Abdullah): Rasulullah 'in amcası Abbas'ın oğlu. Sahabedendir.
İpA: (Ar.). Beri kılma, beraat etme, temize çıkarılma, aklanma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İpAHİM: (Ar.) Er. 1. İnananların babası. 2. Hakların babası. 3. Kur'an'da ismi geçen İpahim peygamber.
İpET: (Ar.) Ka. 1. Bir olaydan, kötü bir durumdan ders alma. 2. İpet alınacak olay, iş, acaip, tuhaf.
İpİN: (Ar.) Ka. - Yüzü parlak, güzel olan sevgili.
İpİNŞAK: (Ar.) Ka. - Ağaçta, çiçek açma, ağacın çiçeğinin tomurcuğunu yarıp çıkması.
İpİZ: (Ar.). - Halis, saf altın. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İBSAN: (Ar.) Er. - İnsanın yüzü veya huyu güzel olma.
İBŞAR: (Ar.) - Müjde verme, müjdeleme, muştulama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İCAZET: (Ar.) Ka. 1. İzin, ruhsat. 2. Diploma.
İCAB: (Ar.) Er. 1. Lazım gelme, gerçek. 2. Bir sözleşme için ilk söylenen söz. 3. Olumlama, olumlu hale gelme.
İCÂBET: (Ar.) Ka. 1. Kabul etme, kabul edilme. 2. Razı olma, uyma.
İCÂBİ: (Ar.) Er. - (bkz. İcab).
İCİ: (Fars.) Er. 1. Hükümdar veziri vekili. 2. Atmaca.
İCLÂL: (Ar.) Ka. 1. Büyültme, saygı gösterme, ikram. 2. Büyüklük, kudret ve kuvvet. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İCMA: (Ar.) Ka. - Dağınık şeyleri toplama, biraraya getirme.
İCMÂL: (Ar.). 1. Özetleme. 2. Özet. 3. Cem, toplama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İÇKİN: (Tür.). - Varlığın içinde bulunduğu varlığın yapısına karışmış olan. 2. Yalnızca bilinçte olan. 3. Deney içinde kalan, deneyi aşmayan. 4.Dünya içinde dünyada olan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İÇÖZ: (Tür.) Er. - İçli, özlü değerli.
İÇTEN: (Tür.). - Yürekten, candan, samimi. En önemli, can alıcı noktasından. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İDİCANAN: (Ar.) Ka. - Sevgilinin bayramı.
İDİKUT: (Tür.) Er. 1. Kutlu, saadetli. 2. Yüksek rütbeli. 3. Eski Türklerde bir hükümdar ünvanı.
İDİL: (Yun.i.) Ka. 1. Kır hayatını konu edinen yazı veya şiir, aşk hakkında. 2. Küçük ve şairane resim. 3. İçten ve saf aşk.
İDLÂL: (Ar.) Ka. - Naz etme, nazlanma, aşın derecede nazlanma.
İDRİS: (Ar.) Er. 1. Meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. İlim ve fende ileri seviyede olan anlamında. 3. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen İdris peygamber. 4. İlk kez giysi dikip giydiği için terzilerin, ilk kez kalem kullandığı için yazarların piri sayılmaktadır.
İFAKAT: (Ar.) Ka. 1. Hastalıktan kurtulma, iyileşme. 2. Ayılma.
İFAZA: (Ar.). 1. Feyizlendirme, feyz ve nur verme. 2. Kabı taşıncaya kadar doldurma. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.
İFDAL: (Ar.). 1. Lütuf ve bağış. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İFFET: (Ar.) Ka. 1. Afiflik, temizlik. 2. Namus.
İFHAR: (Ar.) Er. - Onurlandırma, üstün etme.
İFTİHAR: (Ar.). 1. Şeref, şan. 2. Övünme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İĞDEMİR: (Tür.) Er. - Marangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç.
İHLAS: (Ar.) Er. 1. Halis, temiz doğru sevgi. 2. Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. 3. Kur'an-ı Kerim'in 112. suresinin adı.
İHMİRÂR: (Ar.) Ka. Kızarma, kızıllık.
İHSAN: (Ar.) Er. 1. İyilik etme. 2. Bağış bağışlama. 3. Verilen bağışlanan şey. 4. Lütuf, iyilik.
İHTİMAM: (Ar.) Er. - Dikkatle çalışma, önemle inceleme.
İHTİRAM: (Ar.) Er. - Saygı, hürmet.
İHTİŞAM: (Ar.). - Büyüklük, göz alıcılık, gösterişlilik, görkem. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İHVAN: (Ar.). 1. Sadık, samimi candan dostlar. 2. Aynı tarikata mensup insanlar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İHYA: (Ar.). 1. Diriltme, diriltilme, canlandırma. 2. Taze can verircesine iyilik lütfetme. 3. Yeniden kuvvetlendirme. 4. Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. 5. Allah'ın sıfatlarından. - İsim olarak kullanılmaz.
İKAN: (Ar.). - Sağlam biliş, bilme. – Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKBÂL: (Ar.). 1. Birine doğru dönme. 2. Baht-talih. 3. İşlerin yolunda gitmesi, bahtlı, saadetli, mutlu olması. 4. Arzu, istek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKBAR: (Ar.). Büyük, ulu görme, görülme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKDAM: (Ar.). 1. İlerleme. 2. İlerlemeye çalışma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKLİL: (Ar.) Ka. - Taç esfer.
İKLİM: <(Yun.). - Bir ülke ya da bölgenin ortalama hava durumunu belirleyen meteorolojik olayların tümü. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKRAM: (Ar.). 1. Hürmet, saygı gösterme. 2. Ağırlama. 3. Bir şeyi hediye, armağan olarak verme. 4. Hesap dışı yapılan inceleme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKRAMULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın ikramı, nimeti, bağışı.
İKSİR: (Ar.). 1. Ortaçağ kimyacılarının olağanüstü etkili güçte varsaydıkları cisim. 2. Etkili, yarar şurup. 3. En etkili neden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İKTİDAULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a tabi olma, uyma.
İLBAŞI: (Tür.) Er. - Selçuklular'da köy yöneticisi.
İLBEY: (Tür.) Er. - Bir müddet "vali" karşılığında resmen kullanılan uydurma kelime.
İLBEYİ: (Tür.) Er. - Eski Türkler'de ve Osmanlılarda bazı oymak beyleri ve ileri gelenler için kullanılan ünvan.
İLBİLGE: (Tür.) Er. - Bir ülkenin tanınmış saygın, bilgin kişisi.
İLCAN: (Tür.) Er. - Ülkenin canı, sevdiği kişisi.
İLDEMİR: (Tür.) Er. - Ülkenin en sağlam, güçlü, kuvvetli kişisi,
İLDENİZ: (Tür.). 1. Ülkenin denizi. İldeniz Şemseddin: Azerbaycan Atabeyleri diye de anılan İldenizler Sülalesinin kurucusu. Kıpçaklardandır. (Öl. 1175). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLENÇ: (Tür.) Er. - İlenmek amacıyla söylenen söz, ilenme.
İLEY: (Fars.). 1. Huzur. 2. Yan, yön, karşı taraf. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLGAR: (Tür.) Er. 1. Eski Türklerde at koşularına ve tören olarak yapılan koşulara verilen ad. 2. Atın dört nala koşması.
İLGARİ: (Tür.). 1. Artukluların Mardin ve Silvan kolundan iki Atabeyin adı. 2. Komutan, önder.
İLGİ: (Tür.). 1. İki nesne arasındaki bağ, alaka. 2. Kimyada bir cismin başka bir cisimle birleşmeye olan meyli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLGÜ: (Tür.). Engel, mania. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLGÜL: (Tür.) Ka. 1. Ülkenin gülü. 2. Çok güzel kadın.
İLGÜN: (Fars.) Ka. - Halk, ahali.
İLHAM: (Ar.). 1. Allah tarafından insanın gönlüne doldurulan şey. 2. Peygamberin gönlüne gelen ilahi düşünceler. 3. Günlük, olağan şey. 4. İçe-gönüle doğma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLHAMİ: (Ar.) Er. - (bkz. İlham).
İLHAN: (Fars.) Er. - Moğol hükümdarlarına verilen unvan.
İLİG: (Tür.) Er. - Hükümdar ve hükümdar ailesi mensuplan.
İLİGHAN: (Tür.) Er. Karahanlı hükümdar.
İLKAN: (Tür.) Er. 1. İlk kan. 2. İran'da İlhanlılar'dan sonra bir devlet kuran Türk hükümdarı.
İLKAY: (Tür.). - Yeni ay, ayın ilk hali. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLKBAHAR: (Tür.) Ka. - Yılın ilk mevsimi, bahar.
İLKBAL: (Tür.) Ka. - İlk doğan kız çocuklarına verilen ad.
İLKCAN: (Tür.) Er. - İlk doğan erkek çocuklarına verilen ad.
İLKE: (Tür.) 1. Kendisinden türetilen ilk madde. 2. Temel düşünce, temel kanı, umde, prensip. 3. Temel bilgi. 4. Öncül. 5. Davranış kuralı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLKEHAN: (Tür.) Er. - Yeni ilkeler, kanunlar koyan hükümdar, yönetici.
İLKER: (Tür.) Er. - İlk doğan çocuk.
İLKİM: (Tür.). - İlk doğan çocuklara verilen ad. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLKİN: (Tür.) - Önce, öncelikle, uydurma bir kelime. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLKNAZ: (Tür.) Ka. - İlk doğan kız çocuklarına verilen isim.
İLKNUR: (Tür.) Ka. - İlk ay, ayın ilk hali.
İLKSEL: (Tür.) - Uzun süre çocuğu olmayanların daha sonra ikiz ve üçüz çocukları olduğunda verilen isim. -Erkek ve kadın adı olarak kulanılır.
İLKSEN: (Tür.) - (bkz. İlknaz). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLKSER: (Tür.) Er. - İlk baş, ilk önce, birinci.
İLKSEV: (Tür.) Ka. - (bkz, İlknaz).
İLKSEN: (Tür.) Ka. - (bkz. İlksen).
İLKUT: (Tür.) Er. - Kutlu, mutlu, uğurlu ülke.
İLKUTAY: (Tür.) Er. - Kutsal ülke.
İLKYAZ: (Ar.) Ka. - İlkbahar, yaz başlarında doğanlara verilen ad.
İLLİYYUN: (Ar.) . - Gökyüzünün ve cennetin en yüksek tabakası. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLMA: (Ar.). 1. Parlatma. 2. Belirleme, işaret etme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLMEN: (Tür.) Er. - Bir ülke halkından olan kimse, yurttaş. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLMİ: (Ar.) Er. - İlimle, bilgi ile ilgili.
İLMİYE: (Ar.) Ka. - İlme ait, ilme mensup.
İLSAK: (Ar.) - Birleştirme, kavuşturma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLSAVUN: (Tür.) Er. - Ülkeni düşmanlardan koru.
İLSEV: (Tür.) - Ülkeni sev, ülkesini seven. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLSEVEN: (Tür.) - (bkz. İlsev).
İLSU: (Tür.) - Ülkenin suyu, bereketi, bolluğu. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLŞEN: (Tür.) Ka. - Mtlu, şen ülke.
İLTAN: (Tür.) Er. - Ülkeni tanı, ülkesini tanıyan seven.
İLTAY: (Tür.) Er. - (bkz. İltan).
İLTEBER: (Tür.) Er. - Eski Türklerde vali, kumandan anlamlarında unvan.
İLTEKİN: (Tür.) Er. - Tek ve eşsiz ülke.
İLTEMİR: (Tür.) Er. - (bkz. İltekin).
İLTEMİZ: (Tür.) Er. - (bkz. İltekin).
İLTEMÜR: (Tür.) Er. - (bkz. İltekin).
İLTER: (Tür.) Er. - Yurdunu seven, koruyan, gözeten.
İLTİCAULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a sığınma, iltica etme.
İLTİFAF: (Ar.) Ka. 1. Sarınma, bürünme, örtünme. 2. Çiçeklerin bürüm bürüm katmerleşmesi.
İLTİFAT: (Ar.) 1. Yüzünü çevirip bakma. 2. Dikkat. 3. Hatır sorma, gönül alma. 4. Sözünü başka bir kişiye çevirme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İLTİKA: (Ar.) Ka. - Rast gelme, kavuşma, karşılaşma, buluşma.
İLTİKAULLAH: (Ar.) - Allah'a kavuşma, hidayete erme.
İLYAS: (İp.) Er. - Yağmurlara hükmeden İsrail peygamberi. Kur'an-ı Kerim'de 3 yerde adı geçen peygamberin ismidir. Hızır (a.s.) olduğunu söyleyenler vardır.
İMAD: (Ar.) Er. - Direk, kolon.
İMADEDDİN: (Ar.). 1. Dinin direği. Daha çok unvan olarak kullanılır. -Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
İMAM: (Ar.) Er. 1. Namazda kendisine uyulan kimse. 2. Önde bulunan, önayak olan kimse. 3. Halife. Devlet başkanı. 4. Mezhep kuran yüksek dereceli alim. 5. Hz. Ali neslinden gelen. 6. İmam-ı Âzam: Hanefiyye mezhebinin kurucusu.
İMÂR: (Ar.) Er. - Şenlendirme, bayındırma.
İMAREDDİN: (Ar.) Er. - Dini alanda yenilik yapan, dinin yönlendirdiği kimse. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
İMDÂD: (Ar.) Er. 1. Yardım eden. 2. Yardıma gönderilen kuvvet. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
İMER: (Tür.) - Çok zengin, varlıklı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İMGE: (Tür.) - Hayal karşılığı olarak kullanılan ve Fransızca İmaj kelimesine benzetilerek uydurulan kelime.
İMRÂN: (Ar.) Er. 1. Evine bağlı kalan. 2. Hz. Meryem'in babası, Âl-i İmran: İmran ailesi. Musa, Harun-Meryem ve İsa. - Kur'an-ı Kerim'in 3. suresi.
İMREN: (Tür.) - Görülen bir şeyi veya herhangi bir isteği elde etmek istemi, gıbta. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İMRUZ: (Fars.) - Bugün. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İNAK: (Ar.) Er. - Gerçek dost, arkadaş, sırdaş.
İNAKA: (Ar.) Ka. - Aşın güzelliği ve çekiciliği ile hayat verme, verilme.
İNALKUT: (Tür.) Er. - İnanılan doğru, uğurlu ve kutlu kimse.
İNALTEKİN: (Tür.) Er. - (bkz. İnalkut).
İNAMULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın nimeti, iyiliği.
İNAN: (Ar.) Er. 1. Dizgin. 2. İdare etme, yürütme. 3. (Tür.) Bir kimse ya da şeyin doğruluğunu büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman.
İNANÇ: (Tür.) Er. 1. Bir fikre olan bağlılık, kesin kabul. 2. İman. 3. Kesin kabulle bağlanılan şey. 4. İnanılır şey. 5. Doğru, emin.
İNANÖZ: (Tür.) Er. - Özünde inanç olan, iman eden.
İNARE: (Ar.). - Nurlandırma, aydınlatma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İNAYET: (Ar.) Ka. 1. Dikkat. 2. Gayret, özenme. 3. Lütuf, ihsan, iyillik.
İNAYETULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın lütfü. Allah'ın ihsanı. İnayetullah Kenbu: Şah Cihan dönemini anlatan, Şahcihanname isimli yapıtın sahibi. Hintli tarihçi, yazar.
İNCİ: (Tür.) Ka. 1. İstiridye cinsinden deniz hayvanlarının içinde çıkan parlak, yuvarlak ve ziynet eşyası olarak kullanılan kıymetli taş. 2. Küçük, temiz ve sevimli. 3. Kıymetli.
İNCİFEM: <(t.a.i.) Ka. - İnci gibi güzel ağızlı.
İNCİFER: <(t.f.i.) Ka. - İnci gibi parlak güzel.
İNCİLÂ: (Ar.) Ka. 1. Parlama, cilalama. 2. Görünme, belli olma. 3. Parlaklık, ışık.
İNCİLAY: (Tür.) Ka. - Ay'ın en ince olan zamanı. - İnci ve ay kelimelerinden birleşik isim.
İNCİSER. <(t.f.i.) Ka. - Baş inci, en güzel inci.
İNDİRA: (Ar.) 1. Girişim. 2. Öne geçme. 3. Bulut altından sıyrılma. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İNFAKULLAH: (Ar.) . - Allah'ın yardımı, nafakası, infakı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İNKİYADULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a boyun eğme, teslim olma, kendini teslim etme.
İNŞAT: (Ar.) Er. - Neşelendirme, (bkz. Neşet).
İNŞAULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın yapması, meydana getirmesi.
İNŞİLÂL: (Ar.) 1. Şelale oluşturma. 2. Şiddetle dökülme, atılarak akma.-Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İNŞİRAH: (Ar.) Er. 1. Açılma. 2. Açıklık, ferahlık. - Kur'an-ı Kerim'de bir süre adı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İNŞİRAK: (Ar.) 1. Çatlayıp yarılma, yarık olma. 2. Parlama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İPAR: (Tür.) Ka. 1. Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtrak çiçekleri, kurusa bile uzun süre kokusu gitmez.
İPEK: (Tür.) Ka. - İpekböceği denilen ve dut yaprağı ile beslenen kurdun ördüğü koza çözülerek elde edilen, kumaş dokumada kullanılan parlak ve ince tel.
İRADE: (Ar.) Er. 1. İstem. 2. Emir. 3. (bkz. İstem).
İRCA: (Ar.) 1. Geri çevirme, geri döndürme. 2. (Kim.) indirgeme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İREM: (Ar.) 1. Cennet bahçesi. 2. Ok veya kurşun atılan nişan tahtası. 3. Cenk denilen musiki aleti ve bunu icad edenin adı. 4. Ad kavmi zamanında, Şeddad tarafından cennete benzetilme amacıyla yapılan bahçe olup, Şam'da veya Yemen'de bulunduğu söylenir. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İREN: (Ar.) 1. Özgür, hür. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İRFAN: (Ar.) 1. Bilme, anlama. 2. Gerçeği sezme, kavrama gücü. 3. Dini gerçek ve sırlan biliş. 4. Kültür. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İRFAT: (Ar.) Er. - Yardım etme, bir şey verme.
İRGÜN: (Tür.) - Sabahın erken saatleri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İRMAN: (Fars.) 1. Çağrısız gelen kimse. 2. Dalkavuk. 3. Eğreti. 4. Arzu, istek. 5. Pişmanlık. - Erkek ve ka¬dın adı olarak kullanılır.
İRMEGÂN: (Fars.) Ka. 1. Uğurluluk, saadet, ikbal. 2. Terbiye eden.
İRSAD: (Ar.) Ka. 1. Hazırlama. 2. Hazır olma.
İRSALULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın göndermesi, yollaması, Allah'tan gelen.
İRSEN: (Ar.) - Miras olarak, anadan babadan geçerek. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İRŞAD: (Ar.) 1. Doğru yolu gösterme uyarma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İRŞADULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın irşadı.
İRTEK: (Tür.) Er. 1. Şafak vaktinde doğan. 2. Masal, efsane.
İRTİZA: (Ar.) Er. - Razı olma, uygun bulma, beğenme, seçme.
İRVA: (Ar.) Ka. - Suya kandırma.
İRZA: (Ar.) - Gönlünü etme, hoşnut etme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İRZİZ: (Ar.) Ka. 1. Titreme. 2. Dolu tanesi. 3. Dik ses.
İSA: (Ar.) Er. - Dört büyük peygamberden biri. Dört büyük kitaptan İncil'in kendisine gönderildiği, Fir'avunlarla verdiği muhteşem mücadeleyle bilinen büyük peygamber. Kur'an'da 25 yerde ismi geçmektedir.
İSABET: (Ar.) 1. Düşme, (isabet). 2. Düşme, çıkma. 3. Değme, tutma. 4. Yerindelik, yazılmazlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSAD: (Ar.) Er. 1. Yüceltme, yükseltme. 2. Kutlu kalma.
İSADE: (Ar.) Ka. - (bkz. İsad).
İSAF: (Ar.) Er. - Bir isteği, dileği yerine getirme.
İSAR: (Ar.) Er. 1. İkram, bahşiş. 2. Cömertlikle verme. 3. Dökme, saçma, serpme. 4. Kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme.
İSARE: (Ar.) Ka. - (bkz. İsar).
İSASE: (Ar.) Ka. 1. Göz ucuyla bakma. 2. Camiyet. 3. Zenginlik, servet.
İSFENDİYAR: (Fars.) Er. - İran mitolojisinde adı geçen hükümdarın adı.
İSFİD: (Fars.) 1. Ak, beyaz renkli. 2. (bkz. Esfid). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSHAK: (İp.) Er. 1. İpanice "Gülme" anlamına geldiği söylenir. 2. Hz. İpahim'in 2 oğlundan biri olan ve Ya'kub (a.s.)'un babası. Peygamberdir. Kur'an'da 17 yerde ismi geçen peygamberlerdendir.
İSKENDER: Er. - M.Ö. 356-323 yıllan arasında yaşayan ve 20 yaşında hükümdar olan Makedonya kralı, Aristo'dan ders almıştır. Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye, Mısır, Hindistan'ı istila eden hükümdara, Büyük İskender lakabı takılmıştır. 33 yaşında ölmüştür.
İSLÂM: (Ar.) Er. 1. Muhammed(s.a.s)'e nazil olan ve kendisi tarafından insanlığa tebliğ edilen din, Allah'ın en son dini. 2. Allah'a teslim olma, onun emirlerine uyup, yasaklarından kaçınma. 3. İyi geçinme, barış içinde olma.
İSMÂH: (Ar.) Er. 1. Semahatli, cömert kılma. 2. Mülayim ve itaatli.
İSMAİL: (Ar.) Er. - Hz. İpahim (a.s.)'in oğlu. İpahim (a.s.) O'nu Allah'a kurban olarak adamış ve sözünde durmak için harekete geçmiştir.
Fakat Allah (c.c.) O'nu son anda Cepail aracılığıyla durdurmuş ve bu imtihanı kazandığını bildirmiştir. İsmail (a.s.) Kur'an'da ismi geçen peygamberlerdendir ve babasıyla beraber Ka'be'yi inşa etmişlerdir.
İSMET: (Ar.) 1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan namusa dokunan hallerden çekinme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Peygamberin sıfatlarındandır.
İSMİHAN: (Ar.) - Hükümdar isimleri. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSMİNAZ: <(a.f.i.) Ka. 1. Naz isminde. 2. Çok nazlı olan.
İSMİNUR: (Ar.) Ka. - Nur ismini alan.
İSMİRAR: (Ar.). - Esmerleşme, kara olma, kararma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılabilir.
İSNÂ: (Ar.) 1. Övme, şükretme. 2. Değerini yükseltme. 3. Bir yerde uzun zaman kalma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSRA: (Ar.) Ka. 1. Yürütme, geceleyin yürütme gönderme. 2. Hz. Peygamberin miraç gecesi. 3. Kur'an-ı Kerim'in 17. suresi.
İSRÂC: (Ar.) 1. Yakma, yandırma. 2. Aydınlatma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSRAFİL: (Ar.) Er. - Dört büyük melekten sura üfürme görevi verilen melek.
İSRAİL: (İp.) - Ya'kub peygamberin lakabı. Sonradan onun soyundan gelenler İsrailoğullan diye anılmışlardır. İsrailoğullan, Kur'an'da çok sık kullanılan bir isimdir.
İSTÂRE: (Fars.) Ka. - Yıldız, necm, sitare.
İSTEM: (Ar.) 1. Zulüm ve sitem. 2. İsim olarak kullanılması uygun değildir.
İSTEMİHAN: (Tür.) - Göktürk devletinin kurucusu Bumin kağanın kardeşi olan Türk hakanı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSTİHSAN: (Ar.) - Güzel bulma, beğenme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İSTİKBAL: (Ar.) 1. Gelecek zaman. 2. Geleni karşılama. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İŞCAN: (Tür.) Er. - Çalışmayı seven, çalışkan.
İŞVE: (Ar.) Ka. - Güzellerin gönül alıcı, gönül aldatıcı, nazlı davranışı.
İTKAN: (Ar.) Er. 1. Sağlamlaştırma. 2. İnanma.
İVAR: (Fars.) Ka. - Düzülmüş, koşulmuş, hazırlanmış.
İYEM: (Tür.) - Güzellik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İYİSAN: (Tür.) - İyi adla anılan, iyi tanınan kimse. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İZAN: (Ar.) 1. Anlayış, kavrayış, akıl. 2. Terbiye, edeb. 3. Boyun eğme, göz dinleme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İZANULLAH: (Ar.) Er. - Allah'a boyun eğme, Allah'ın terbiyesi.
İZEM: (Ar.) - Büyüklük, ululuk. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İZGİ: (Tür.) - (bkz. İzgü).
İZGÜ: (Tür.) - İyi güzel, akıllı, adaletli. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İZGÜL: (Tür.) Ka. - (bkz. İzgü).
İZGÜN: (Tür.) Er. - (bkz. İzgü).
İZHAN: (Tür.) Er. - İyiliğin, güzelliğin hakimi, yönetici.
İZHANIM: (Tür.) Ka. - (bkz. İzhan).
İZHAR: (Ar.) Er. - Gösterme, meydana çıkarma.
İZRA: (Ar.) 1. Aşın övme. 2. Altın arama. 3. Korkutma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
İZZET: (Ar.) Er. 1. Değer kıymet yücelik, ululuk. 2. Kuvvet, kudret. 3. Hürmet, saygı ikram izan.
İZZETTİN: (Ar.) Er. 1. Dünün kıymeti, kudret, ulviyeti. 2. Asıl şekli "İzzü'ddin"dir. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
İZZİ: (Ar.) Er. - Sabırlı, dayanıklı kimse.
2023 J Harfi Erkek bebek isimleri
JARİN Yakınmak, haykırmak.
JERFİ Derinlik
JEYN Kızgın, hışımlı
2023 K Harfi Erkek bebek isimleri
Kaan: Hükümdar. 2. Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Kabil: Olabilir, mümkün. 2. Tür, cins.
Kadem: Adım, ölçü. 2. Uğur.
Kadim: Eski. 2. Başlangıcı olmayan, öncesi bilinmeyen, eski, ezeli, 3. Bir yere ayak basan, varan, ulaşan.
Kadir: Değer, kıymet, güçlü, gücü yeter. “Her şeye gücü yeter” anlamında Tanrı’nın sıfatlarından biri.
Kadri: Değer, kıymet.
Kadrihan: Değerli, kıymetli ve de güçlü hükümdar.
Kafar: Batırıcı, kahreden.
Kağan: Hanların bağlı olduğu devlet başkanı, İmparator.
Kahir: Kahredici, yok eden, ezici kuvvet.
Kahraman: Yiğit. 2. Bir olayın başlıca kişisi.
Kalender: Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçak gönüllü, bulduğuyla yetinen. 2. Kalenderiye
tarikatinden olan.
Kalgay: İzci başı.
Kalkan: Koruyucu.
Kaman: Dağların zirvesine yakın olan yer.
Kamber/Kanber: Halife Ali’nin yanından hiç ayrılmayan kölesi. 2. Sadık hizmetkar.
Kamet: Endam.
Kamil: Olgun. 2. Tam mükemmel, kusursuz. 3. Yaşını başını almış, tecrübeli. 4. Çok bilgili kimse.
Kamran: Mutlu, muzaffer, isteğine kavuşmuş olan
Kanbore: Kahraman.
Kandemir: Sağlam kan, güçlü kan.
Kaner: Yiğit soydan gelen
Kanık: Elindekinden hoşnut olan, azla yetinen, yetingen, kanaatkar. 2. Tok gözlü.
Kani: Kanmış, inanmış.
Kani: Sitemkar söz söyleyen.
Kanka: Kan kardeş. 2. Can ciğer arkadaş.
Kantürk: Türk soyundan olan.
Kanun: Kaide, kural, yasa.
Kaplan: Kedigillerden yırtıcı bir hayvan.
Kaptan: Gemideki en yüksek görevli. 2. Takımbaşı.
Kara: En koyu renk, siyah. 2. Esmer.
Karaalp: Esmer yiğit.
Karabaş: Hiç evlenmemiş erkek.
Karabay: Esmer ve saygın kişi.
Karabey: Esmer bey.
Karabulut: Yağmur yüklü bulut.
Karaca: Esmer. 2. Geyikgillerden, boynuzları küçük bir av hayvanı.
Karacabey: Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk beyi.
Karacael: Karayağız el.
Karacan: Göz pek dost, can arkadaş.
Karaçelik: Çelik gibi güçlü esmer delikanlı.
Karademir: Demir gibi sert esmer delikanlı.
Karadeniz: Türkiye’nin kuzeyindeki deniz.
Karadoğan: Bir kuş türü.
Karaduman: Siyah duman anlamında.
Karaer: Esmer yiğit.
Karagöz: Gözleri siyah olan. 2. Hoş sohbet insan. 3. Işık verilerek yansıtma yoluyla oynatılan oyun.
Karahan: Tarihte bazı hanlara verilen ad. 2. Anadolu’da bir devlet.
Karakaş: Kara kaşları olan.
Karakaya: Siyah kaya.
Karakoç: Siyah koç.
Karakoyun: Kara koyun.
Karakurt: Siyah kurt.
Karakuş: Siyah kuş.
Karaman: Esmer, karayağız insan. .
Karamuk: Böğürtlen.
Karan: Kahraman, korkusuz.
Karaoğlan: Esmer delikanlı.
Karasın: Esmersin.
Karasu: Ağır akan su, esmer su, acı su.
Karatan: Alaca karanlık.
Karataşı Siyah taş.
Karatay: Anadolu Selçuklu devlet adamı.
Karatekin: Uğurlu esmer.
Karayağız: Yağız delikanlı.
Karayel: Kuzeybatıdan esen yel, soğuk rüzgar.
Kardani: Eylem.
Kardeş: Aynı ana babadan doğmuş veya ana babalarından biri aynı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Yaşça küçük olan kardeş. 3. Aralarında çok değer verilen ortak bir bağ bulunanlardan her biri.
Kardeşcan: Çok yakın arkadaş, dost.
Karer: Kar renkli, ak yiğit.
Karer: Bingöl’de bir bölge.
Karhan: Karların hükümdarı anlamında.
Karındaş: Kardeş.
Karlık: Kar kuyusu.
Kartal: Çok güçlü iri yırtıcı kuş.
Kartay: Kar gibi beyaz tay.
Kartekin: Kar gibi beyaz ve de uğurlu kişi.
Kasar: Hatır.
Kasım: Bölen, taksim eden. 2. ll. ay.
Kasırga: Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi.
Kaşif: Keşfeden.
Katip: Yazman.
Kava: M. Ö. 612’de Şedadilerin kralı Dehak’ı öldürerek bir ihtilal yapan ve o günden beri Nevroz bayramının kutlayıcısı olan Kürt kahramanı.
Kavas: Koruyan, koruyucu.
Kavruk: Kara sevdalı, aşık.
Kaya: Büyük ve sert taş.
Kayaalp: Kaya gibi sert yiğit:
Kayacan: Kaya gibi güçlü dost.
Kayaer: Kaya gibi güçlü yiğit.
Kayagün: Kaya gibi sert gün
Kayahan: Güçlü hükümdar, hükmeden.
Kayan: Dağdan inen sel. 2. Kayarak yer değiştiren.
Kayansel: Gürül gürül gelen sel.
Kayar: Gurur.
Kayasoy: Güçlü soydan gelen.
Kayaş: Sülale, akraba.
Kayatekin: Uğurlu kaya.
Kayatürk: Kaya gibi sert ve sağlam Türk
Kaygısız: Endişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kayhan: Güçlü hükümdar.
Kayı: Fırtına, yağmur.
Kayıhan: Güçlü kuvvetli hükümdar.
Kaymaz: Dağ eteği.
Kaynak: Bir suyun çıktığı yer. 2. Sevinç, neşe.
Kayra: Saygın bir kimseden gelen iyilik.
Kayraalp: Yardımsever yiğit.
Kayrabay: Yardımsever saygın kişi.
Kayrabey: Yardımsever saygın kişi.
Kayrahan: Yardımsever hükümdar.
Kayrak: Ekime elverişli olmayan toprak. 2. Yassı, düz taş.
Kayral: Gözetilen, esirgenen.
Kayran: Orman içindeki ağaçsız çıplak alan.
Kayrasoy: Himaye edilmiş, korunmuş soydan gelen kişi anlamında.
Kazan: Su çevrisi, girdap.
Kazgan: Kazan
Kazım: Öfkesine gem vurabilen kimse.
Kebir: Ulu, yüce.
Kelami: Sözle ilgili.
Kelemer: Kuvvetli karakteri olan adam.
Keleş.: Güzel, yakışıklı.2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal: Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, eksiksizlik. 2. En yüksek değer.
Kemalettin: Dinin eksiksizliği.
Kemali: “Kemal” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Kemar: Cumhuriyet.
Kenan: Vaat edilmiş ülke, cennet Filistin.
Kent: Şehir.
Kenter: Şehirli, kentli.
Kerami: Mert, cesur soylu kişi.
Kerem: Soyluluk, ululuk. 2. Bağış olarak verme, iyilik, ihsan.
Kerim: Soylu asil. 2. Eli açık, cömert.
Kerimhan: Soylu ve cömert hükümdar.
Kerman: İran’da Kürt bölgesi.
Kervan: Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı.
Keser: Hüzün, keder.
Keskin: Etkili, sert 2. Görevini iyi yapan.
Keskinay: Parıltıyla ışıldayan ay.
Keskinel: Elleri sert olan.
Keskiner: Sert ve yiğit.
Keskinsoy: Sert soydan gelen.
Keskintürk: Sert Türk.
Kevin: Yaşlı, ihtiyar, eski.
Keyhan: Dünya. Far
Kezer: Kahraman.
Kılıç: Kın içinde iki ucu sivri bele takılan çelik silah.
Kılıçali: 1500-1578 yılları arasında yaşamış olan Türk denizcisi.
Kılıçalp: Kılıcı ve yiğitliğiyle namsalmış olan.
Kılıçaslan: Selçuklu şehzadesinin adı.
Kılıçbay: Kılıcıyla saygınlık kazanmış olan.
Kılıçbey: Kılıcıyla saygınlık kazanmış olan.
Kılıçel: Kılıç gibi keskin eli olan.
Kılıçer: Kılıç gibi keskin yiğit.
Kılıçhan: Kılıcıyla nam salmış hükümdar.
Kılıçsoy: Kılıcıyla nam salmış bir soydan gelen.
Kılıçtürk: Kılıç gibi keskin Türk.
Kınay: Çok çalışkan, etkin, faaL.
Kınaytürk: Çok çalışkan Türk.
Kıncal: İnce, zayıf.
Kıraç: Verimsiz toprak.
Kıralp: Saçları beyazlaşmış yiğit.
Kıran: Çevre, kıyı, kenar. 2. Dağ sırtı, tepe, bayır .. •
Kırat: Deger; düzey. 2. Kır renkli at.
Kıray: Genç, delikanlı.
Kırbay: Saygın genç.
Kırbey: Saygın genç.
Kırca: Yarı kırlaşmış saçları olan.
Kırdar: İtidalli olan.
Kırgız: Kırgızistan’da yaşayan Türk soyundan gelme halk.
Kırhan: Saygın hükümdar.
Kırman: Saçları kırlaşmış kişi.
Kırtay: Genç yaşta saçları kırlaşmış olan.
Kıvanç: Övünme, övünç duyma.
Kıyas: İki ayrı şeyi karşılaştırıp değerlendirme.
Kızan: Erkek çocuk 2. Delikanlı; silahlı köy delikanlısı.
Kızıl: Parlak, kırmızı renk. 2. Altın.
Kızılalp: Kızıl yiğit.
Kızılateş: Alevli, harlı ateş.
Kızılcan: Kızıl soydan gelen.
Kızıldemir: Kor halindeki demir.
Kızıler: Kızıl asker.
Kızılgün: Gökyüzünün kızıllığı.
Kııilkurt: Kızıl renkli kurt.
Kızıltan:Şafak vaktinin kızıllığı.
Kızıltaş: Kırmızı taş.
Kızıltuğ: Kızılrenkli tuğ.
Kızıltunç: Kırmızı tunç.
Kinyas: Geniş yüzlü kişi.
Kiper: İdareli, dayanıklı, yiğit
Kiram: Soylu, cömert.
Kirman: Hisar, kale.
Kiyan: Dağdan hızla inen sel, 2. Dede korkut kahramanı.
Kopa: Zehirli bir yılan türü.
Koca: Kadının eşi. 2. Büyük, iri. 3. Yaşlı, ihtiyar. 4. Büyük, ulu.
Kocabay: Yüce ve saygın kişi.
Kocaalp: Büyüklüğü ve iriliğiyle nam salmış yiğit.
Kocabey: Yüce bey.
Kocademir: Büyük demir.
Kocaer: Büyük, ulu, yiğit.
Kocataş: Büyük taş.
Kocatay: Genç irisi.
Kocatürk: Büyük Türk.
Koç: Sağlıklı, gürbüz genç erkek.
Koçak: Cömert, eli açık. 2. Yürekli, yiğit, kabadayı.
Koçakalp: Yiğit, kabadayı.
Koçar: Döğüş için yetiştiriImiş iri boynuzlu koç.
Koçaş: Yol gösteren, klavuzluk eden. 2. Yağmur bulutu.
Koçay: Koç gibi güçlü, ay gibi parıltılı.
Koçer: Koç gibi güçlü ve yiğit kişi.
Koçhan: Koç gibi gösterişli hükümdar.
Koçkan: Yiğit, yürekli kan bağından gelen.
Koçsoy: Kahramanlık soyundan gelen.
Koçtürk: Koç gibi gösterişli ve güçlü Türk.
Koçubey: Koç gibi gösterişli ve saygın kişi.
Koçyiğit: Yiğitler yiğidi.
Kolçak: Pazıbent. 2. Zırhın kola geçirilen parçası.
Koldaş: İş arkadaşı.
Koman: Umut.
Konan: Misafir,
Kongar/Kongur: Kestane rengi.
Konur: Açık kestane renginde olan.
Konuralp: Kahraman yiğit
Kopan: Muzaffer.
Kopuz: Ozanların çaldığı telli Türk sazı.
Koral: Sınır muhafızı. 2. Kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası.
Koralp: Ateş gibi yakıcı, kahraman.
Koraltan: Kızıl tan.
Koraslan: Ateş gibi Yakıcı, arslan gibi yırtıcı.
Koray: Kor renkli ay.
Korcan: İçi içine sığmayan.
Korçak: Heykel.
Korçan: Çağlayan.
Korday: Kuğu kuşu.
Korel: Kızgın el.
Korer: Ateş gibi yiğit.
Korgan: Kale, burç.
Korban: Kor gibi kızgın hükümdar.
Korkan: Kor gibi bir geçmişi olan kişi.
Korkmaz: Hiçbir şeyden korkmayan.
Korkut: Korkusuzluğuyla başkalarını korku salan yiğit kişi. 2. Büyük dolu tanesi.
Korkutalp: Korkusuzluğuyla başkalarını korku salan yiğit kişi.
Korman: Kor gibi kızgın ve hareketli insan.
Kortan: Görünümüyle kor renginde olan, şafak vakti,
Kortaş: Kızgın taş.
Kortay: Kızgın tay.
Koryak: Kıpkırmızı
Koryiğit: Ateşli yiğit.
Koryürek: Ateş gibi sıcak yüreği olan.
Kostak: Çalımlı, iyi giyinmiş Yakışıklı. 2. Yiğit, kabadayı, yürekli.
Koşa: çift, eş, ikiz.
Koşak: Taş yığını. 2. Çokgüzel.
Koşal: Çok güzel çift.
Kovan: Hüzün, keder.
Koyak: Vadi, dere, dağlar arasındaki doğal çukurlar, etkili, dokunaklı.
Koyaş: Güneş.
Koygun: Dokunaklı, etkili, acıklı.
Koytak: Rüzgar olmayan çukur yer.
Koytan: Yalçın, kesik, kaya.
Kozak: Kozalak. 2-Padişah mektuplarının konulduğu kutu.
Kökcan: Asıl dost.
Kökel: Sağlıklı el.
Köken: Bir şeyin çıktığı dayandığı temel neden. 2. Soy, asıl.
Köker: Köklü, soydan gelen.
Köksal: Kökünle nam sal anlamında.
Köksan: Köküyle tanınmış kimse.
Köksoy: Tanınmış bir soydan gelen.
Köksu: Derinden çıkan su.
Köksur: Soyunun devam etmesini sağla.
Köktan: Kökleri çok eskiye dayanan.
Köktaş: Toprakta kalıcı taş.
Köktay: Sağlam, genç.
Kökten: Çok eskiden gelen. 2. Soylu.
Köktürk: Nam salmış Türk.
Köroğlu: Kocanın karısı için kullandığı sözcük. 2. Türk halk hikayesinin kahramanı.
Köse: Bıyığı, sakalı çıkmayan, seyrek sakallı.
Kösten: Ilıca.
Köymen: Köylü.
Köz: Küçük kor parçası.
Közcan: Ateş gibi dost.
Közer: Ateş gibi yiğit.
Kral: En yüksek devlet otoritesini, bütün devlet başkanlığı yetkilerini, kalıtım veya soylularca seçilme
yöntemiyle elinde bulunduran kimse. 2. Başkalarından üstün olan kimse. 3. Çok başarılı zengin iş adamı.
Kuban: Rusya’da bir nehir adı.
Kubar: Kibar, nazik.
Kubat: Kaba, biçimsiz. 2. Davranışları kaba olan.
Kubilay: Moğol İmparatorluğu’nun ünlü hükümdarı.
Kuddus: Temiz. 2. Tanrının adlarından biri.
Kuddosi: Kutsal kişi.
Kudsi: Kutsal kişi.
Kula: Sarışın, mavi gözlü.
Kulan: Muzaffer olan.
Kulubey: Uğurlu bey.
Kunaylı: Soylu, zengin aile. 2. Etkin, faal.
Kunduz: Postu değerli bir kemirgen.
Kunt: Sağlam ve iri yapılı, dayanıklı.
Kuntay: iri yapılı genç.
Kunter: iri yapılı yiğit.
Kuntman: iri yapılı, dayanıklı insan.
Kuntürk: Sağlam ve güçlü Türk.
Kuntyiğit: İri yapılı yiğit.
Kuraner: Kuran’ın koruyucusu.
Kuray: Ay gibi güzel.
Kurban: Dinin bir buyruğu, adağı yerine getirmek için kesilen hayvan. 2. Bir amaç uğruna feda edilen ya da kendini feda eden,
Kurcan: Çabala, uğraş,
Kurçak: Heykel.
Kurman: Üstün ve yetenekli kişi.
Kurt: Kurnaz kişi, işini bilen.
Kurtalp: Kurnaz ve yiğit kişi.
Kurtar: Zor durumda olana yardım et.
Kurtaran: Kurtulmasını sağlayan.
Kurtbay: Kurnaz ve saygın kişi.
Kurtbey: Kurnaz ve saygın kişi.
Kurtcebe: Zırhlı kale burcu.
Kurtdemir: Kurnaz ve sert.
Kurtdoğan: Kurnaz ve yırtıcı.
Kurtel: Yırtıcı el.
Kurter: Çevik, atak yiğit.
Kurthan: Kurnaz hükümdar.
Kurtul: Zor bir durumdan kendini kurtar.
Kurtulmuş: Aydınlığa kavuşmuş
Kurtuluş: Kötü bir durumdan kurtulma.
Kuruç: Cesur. 2. Çelik. 3. Toprak içinde bulunan büyük taş.
Kuşay: Uzaklaşmak.
Kut: Uğur, talih, baht. 2. Mutluluk.
Kutal: Mutlu ol, mutlu yaşa.
Kutaldı: Mutlu oldu.
Kutalmış: Mutlu olmuş.
Kutan: Dua etme. 2. Sakakuşu.
Kutalp: Mutlu olmuş yiğit kişi.
Kutat: Mutlu olmuş kişi.
Kutay: Uğurlu ay.
Kutbay: Mutlu, uğurlu ve saygın kişi.
Kutcan: Kutlu ve uğurlu can.
Kutel: Uğurlu el.
Kuter: Kutlu uğurlu kişi.
Kuterdem: Mutlu ve faziletli kişi.
Kuterden: Mutlu ve yiğit kişi.
Kutgün: Uğurlu gün,mutlu gün.
Kuthan: Kutlu hükümdar.
Kutkan: Saygın, kutlu Soydan gelen.
Kutlan: Kutlu, mutlu ol.
Kutlar: Mutluluklar.
Kutlubey: Uğurlu bey,
Kutluad: Uğurlu isim.
Kutlualp: Uğurlu yiğit.
Kutluay: Uğurlu ay.
Kutlucan: Uğurlu dost.
Kutluel: Uğurlu, kutlu el.
Kutluer: Şanslı, yiğit.
Kutluğ: Mutlu, uğurlu.
Kutluhan: Uğurlu hükümdar.
Kutlutay: Uğurlu genç.
Kutlutekin: Çok şanslı.
Kutlutürk: Şanslı Türk.
Kutman: Kutlu, uğurlu kimse.
Kutsal: Güçlü bir dinsel saygı uyandıran kişi, mukaddes. 2. Yolunda can verilecek kadar sevilen. 3. Üstüne titrenilen. 4. Tanrıya adanmış olan.
Kutsalan: Uğur getiren.
Kutsan: Uğurlu, talihli.
Kutsel: İyi su.
Kutsoy: Mutlu soydan gelenler.
Kutun: Kutsal, mukaddes.
Kutunalp: Kutsal, yiğit.
Kutuner: Kutsal yiğit.
Kutyar: Uğurlu kimse.
Kuzgun: Kara karga,
Küce: Etkileyici.
Küçümen: Çok ufak, küçük.
Kültigin: Göktürk prensi.
Küntay; Gün- tay.
Kür: Yürekli, bileği güçlü.
Küre: Yer yuvarlağı. 2. Daire biçiminde olan
Küren: Bir at rengi.
Kürhan: Yiğit, yürekli han.
Kürşat: Eski Türklerde yiğit, alp.
Kürümer: Topluluk.
2023 L Harfi Erkek bebek isimleri - Çok Kullanılmayan Erkek İsimleri
Lala: Çocuğun eğitimi ve öğretimiyle görevli kişi. 2. Padişahların vezirlerine seslenirken kullandıkları
hitap sözü.
Lami: Parlayan, ışıldayan.
Latif: Yumuşak, hoş, ince bir güzelliği olan
Lavekar: İstekli. arzulu, hevesli.
Lavani: Genç, gençlik, tazelik.
Lavik: Destan.
Layık: Yaraşır, yakışır.
Lebib: Akıllı, zeki.
Ledün: Tanrı katı.
Lehatin: Şans, talih.
Lemi: Parlama, parıltı.
Levent: Osmanlı donanmasında görevli denizci asker. 2.Boylu, poslu, yakışıklı kişi,
Levin: Renk, boya.
Levne: Renkler, türler.
Levniz: Renk. 2. Yüz.
Lezgin: Hızlı, süratli, acele.
Lezir: Akıllı. 2. Akla uygun.
Lider: Önder, şef.
Liva: Bayrak.
Livin: Hareket, devinim.
Lokman: Eski kavimlerdeki hekim.
Lut: Bir peygamber adı.
Lutfullah / Lütfullah: Tanrının lütfu.
Lütfü: Hoşluk. güzellik.
Lütufkar: İyi davranan, hoş görülü.
2023 M Harfi Erkek bebek isimleri
Macit: Onurlu, ün kazanmış
Mağrur: Gururlu kurumlu. 2. Gurur belirten.
Mahabat: Mehebat, eski İran’da tanınmış bir peygamber.
Maharet: İş görmeye becerikli, beceri, ustalık, yetenek.
Mahfi: Gizli, saklı.
Mahir: Hünerli, yetenekli.
Mahmur: Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Süzgün ve dalgın bakışlı göz.
Mahmut: Övülmeye değer.
Mahra: Değerli kimse.
Mahser: Huy, özellik
Mahsun: Güçlendirilmiş, güçlü.
Mahsut: Biçilmiş ekin.
Mahya: Ramazan ayında camilere ışıkla yazılan yazı, resim.
Mahzar: Yüksek makamlı bir kimsenin yanı, huzuru. 2. Yüksek bir makama sunulmak için yazılan çok imzalı dilekçe.
Mahzun: Üzgün, üzüntülü.
Mail: İstekli. 2. Eğik
Makal: Söz, kelam. 2. Söyleyiş,
Makbul: Kabul olunmuş, beğenilen.
Maksum: Taksim edilen, bölünmüş.
Maksur: Kısaltılmış. 2. alıkonulmuş. 3. Elinde olmadan zoraki.
Maksut: Ulaşılması istenen şey.
Makul: Akla uygun, mantıklı.
Malik: Hakim olan, egemen.
Malkoç: Osmanlıda akıncılar ocağının komutanı.
Mançer: Yabani kiraz ağacı.
Manço: Manda yavrusu.
Mansur: Tanrının yardımıyla üstün gelmiş.
Manzur: Nazar olunan, bakılan. 2. Beğenilen gözde olan.
Maruf: Herkesçe bilinen, tanınmış. 2. Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu.
Masum: Suçsuz, günahsız. 2. Küçük çocuk.
Maşuk: Sevilen, aşık.
Matuk: Özgürlüğü bağışlanmış.
Mazhar: Bir şeyin göründüğü yer. 2. Erişmiş, erişen kimse.
Mazlum: Sessiz, uysal, boynu bükük. 2. Zulüm gören.
Mepuk: Kutlamaya değer kimse.
Mebus: Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili. 3. Öldükten sonra diriltilmiş olan.
Mecit: Şan ve şeref sahibi (Tanrı sıfatı). 2. Büyüklük, ululuk.
Mecnun: Çıldırmış, deli.2.Sevdadan ötürü kendini kaybetmiş.
Medeni: Uygar, terbiyeli, görgülü, kibar.
Medet: Yardım, imdat.
Medih: Övme, övgü.
Medit: Uzun, çok uzun süren.
Meftun: Tutkun, gönül yermiş, vurulmuş.
Mehcur: Ayrı, uzak.
Mehdi: Doğru yolda giden. 2. Kıyametin habercisi.
Mehmet: Aşure ayı. 2. Kutsal.
Mekin: Temkinli.
Melen: İşlenmemiş, bakir toprak.
Meli: Çılgın aşık.
Melih: Güzel, şirin, sevimli.
Melik: Hükümdar, hakan,padişah.
Melikcan: Hükmeden kişi.
Melikhan: Hükümdar.
Melikşah: Büyük Selçuklu İmparatoru.
Memduh: Övülecek, övülen.
Memik: “Mehmet” adının kısaltılarak söyleniş biçimi.
Memiş: “Mehmet” adının kısaltılarak söylenmiş başka bir biçimi.
Memnun: Sevinç duyan, kıvançlı, mutlu.
Memo: “Mehmet” adının kısaltılarak söylenmiş bir başka biçimi.
Memun: Cesaret sahibi, sağlam
Menderes: Bu akarsuyun ‘S’ şeklindeki yatağı.
Mengü / Mengi: Ölümsüz, sonsuz.
Mengüç: Yaşlı, ileri yaş.
Mengüer: Ölümsüz, yiğit.
Mengütaş: taş gibi ölümsüz olan.
Mengütay: Ölümsüz genç
Mensur: Saçılmış, serpilmiş. 2. Düzyazı.
Menşur: Yayılmış, dağıtılmış. 2. Ferman.
Menzur: Adanmış, adak olarak belirtilmiş.
Meran: Sis, duman.
Merani: Cesaret.
Merdan: Erkek, yiğit, mert.
Merdemer: Cömert, yüce gönüllü.
Merdi: Cesaret, mertlik, yüreklilik.
Mergen: Usta, nişancı.
Mergup: istenilen, aranan nitelikte. 2. Beğenilir, gözde.
Merksas: Cesur, yiğit.
Mert: Yiğit. 2. Sözünün eri, güvenilir kimse.
Mertcan: Yiğit can.
Mertel: Özü sözü doğru kişi.
Merter: Sözünün eri.
Mertkal: Her zaman sözünün eri ol.
Mertkan: Mert soydan gelen.
Mertkol: Yiğitliği her yerde konuşulan.
Mertol: Her zaman sözüne ve kendine karşı dürüst ol.
Merttürk: Yiğit Türk.
Merzuk: Mutlu. 2. Rızkı verilmiş, rızklı.
Mesih: İsa peygambere verilen adlardan biri.
Mesrur: Memnun, sevilen.
Mestan: Sarhoş, kendinden geçmiş kimse.
Mestur: Örtülü. 2. Gizli, saklı. 3. Namuslu.
Mesut: Mutlu: sevinçli, ongun.
Meşed: Şehitlik, şahadet.
Meşhur: Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen.
Meşkur: Beğenilmiş, övgüye değer.
Meşru: Yasaya, kurallara uygun.
Mete: Büyük Hun İmparatoru.
Metehan: Büyük Hun imparatoru.
Metin: Sağlam, dayanıklı, güçlü. 2. Kaynak yazısı.
Metiner: Sağlam ve yiğit.
Metinkaya: Kaya gibi sağlam.
Mevlana: 1207-1273 yılları arasında yaşamış, Mevlevi tarikatinin kurucusu. 2. Sahibimiz, efendimiz.
Mevlevi: Efendiliği, hazretliği haketmiş. 2. Mevlevilik tarikatine bağlı kimse
Mevlüd / Mevlüt: Doğma, dünyaya gelme.
Mevzun: Biçimli düzgün.
Mezit: Artırılmış.
Mezun: İzinli, izin almış. 2. Diploma almış kişi. 3. Yetki verilmiş.
Mihin: Büyük, ulu.
Mihri: Güneş ile ilgili. 2. Sevgi.
Mikail: Nimetleri bölüştüren melek.
Mir: Baş, komutan, amir, bey.
Mir: Emir
Miraç: Göğe çıkma; 2. Hz. Muhammed’in göğe çıktığı gece.
Miran: Beyler.
Miran: Botanda Kürt aşireti.
Miras: Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet. 2. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir
özellik. 3. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey.
Mirat: Ayna. 2. Bir çeşit lale.
Mirat: Miras, kalıt
Mirek: Prens.
Mirkelam: Hatiplik yeteneği olan kişi.
Mirza: Bey, ağa.
Mirzat: Amir, komutan.
Mithat: Övme, methetme.
Mocan: Soğukkanlı, dayanıklı, direngen.
Molla: Büyük kadı. 2. Medrese öğrencisi. 3. Büyük bilgin.
Moran: Irmak,nehir, akarsu;
Moran: Sis, duman.
Moray: Mor renkteki ışık.
Muaffak: Başarılı olan, başarı kazanan.
Muallim: Öğretmen.
Muammer: Yaşayan, ,yaşamını sürdüren.
Muazzam: Çok büyük. 2. Saygıdeğer. 3. Önemli.
Mucip: Neden. 2. İcap eden gereken.
Mucit: İcat eden, buluş yapan.
Muhammed: Hz. Muhammed peygamber.
Muharrem: Haram kılınmış. 2. Kerbala olayının yıl dönümü.
Muhiddin/Muhittin: Dini geliştiren, canlandıran.
Muhlis: Katıksız, Saf. 2. Samimi, dost canlısı
Muhsin: İhsan eden.
Muhtar: Seçilmiş seçkin. 2. Kendi iradesiyle istediği gibi davranan.
Munar: Pınar, çeşme.
Mungan: Cömert
Munis: Cana yakın, sevimli. 2. Alışkın,
Murat: istek, arzu. 2. Amaç.
Muratcan: istekli kişi, arzulu.
Murathan: istekli hükümdar.
Murtaza: Beğenilmiş, seçilmiş. 2. Hz. Ali’nin lakabı
Musa: Musevi dininin kurucusu İsrail peygamberi. 2. Kanun koyucu.
Musaddık: Onaylayan.
Mustafa: Seçilmiş, seçkin. 2.Hz. Muhammed’in adlarından.
Muştu: Müjde, sevindirici haber.
Mut: Kader, talih, kısmet.
Mutahhar: Temizlenmiş, temiz.
Mutalip/Muttalip: Arzu eden, talep eden.
Muti: Boyun eğen, itaat eden, yumuşak başlı.
Mutlu: Mutluluğa ermiş olan, mesut.
Mutlualp: Yiğit ve mutlu kişi.
Mutluay: Mutluluğu ay parıltısı gibi yüzüne yansımış olan.
Mutlubay: Mutlu ve saygın.
Mutlubey: Mutlu ve saygın.
Mutluer: Mutluluğa ermiş kişi.
Mutluhan: Mutlu hükümdar.
Mutlukan: Geçmişi mutluluklar içinde olan.
Mutlutekin: Mutlu ve uğurlu.
Mutlutürk: Mutlu Türk.
Muvaffak: Başarılı olan, başarı kazanan.
Muvakkar: Ağır başlı olan.
Mübarek: Verimli, bereketli. 2. Kutlu.
Mübin: İyiyi kötüyü ayırabilen. 2. Apaçık, besbelli.
Mücahit: Kutsal ülküler uğruna savaşan.
Mücap: Duası kabul edilen.
Müderris: Medrese öğretmeni.
Müdrik: Anlayan, kavrayan. 2. Yaklaşan, ulaşan. 3. Ergin.
Müfit: Yararlı, faydalı. 2. Anlatan, ifade eden.
Müjdat: Müjdeler.
Mükerrem: Saygı değer, soylu.
Mükremin: İyilik sever, konuk sever.
Mükrim: Güleryüzlü.
Mülayim: Yumuşak huylu ağır başlı.
Mülazım: Bir kimseye bağlı olan.
Müldür: Berrak.
Mülhim: İlham eden.
Mülket: Ülke.
Mümin: İnanmış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış.
Mümtaz: Ayrı tutulmuş. 2. Seçkin.
Münci: Kurtaran, kurtarıcı.
Münib: Tanrıya yönelmiş kişi.
Münif: Yüksek, ulu.
Münim: Nimet veren, Yedirip içiren. 2. İyiliksever, velinimet
Münip: Tövbe eden. 2. Bereketli yağmur.
Münir: Işık veren, aydınlatan.
Münür: Yüksek, ulu, büyük.
Müren: Irmak, nehir, akarsu.
Mürit: Buyuran. emreden,
Mürsel: Gönderilmiş, yollanmış.
Mürşit: Doğru yolu gösteren, kılavuz, önder. 2. Tarikat şeyhi,
Müslüm: İslam dininden olan.
Müşfik: Sevecen, şefkatli, acıyan.
Müşir: Haberveren, bildiren, emir ve işaret eden. 2. Mareşal.
Müştak: Özleyen, can atan.
2023 N Harfi Erkek bebek isimleri
Nabi: Haber veren. 2. Yerden kaynayıp fışkıran. 3. 17. yy. şairi.
Nad: Kurtulmuş, selamete ermiş. 2. Cennetlik.
Nadi: Haykıran, çağıran. 2. Meclis, toplantı.
Nadim: Pişmanlık duyan, pişman olan.
Nadir: Seyrek, az bulunur.
Nafi: Yararlı.
Nafih: Genizden gelen ses.
Narız: Delip geçen. 2. İçe işleyen. 3. Sözü geçen, çok etkili.
Nahit: Zühre, Venüs gezegeni, çoban yıldızı.
Nail: Muradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.
Naim: Bolluk, varlık içinde yaşayış. 2. Cennetin tabakası.
Nakıp: Bir kavim, kabile başkanı.
Naki: Temiz, pak. 2. Çok ince, güzel, zarif.
Namal: Adın her yere namını salsın
Namdar: Nam salan.
Namık: Yazıcı, katip
Nami: Ünlü, namlı, şöhretli. 2. Yerde biten.
Namzet: Aday.
Nart: Yürekli, yiğit,
Narter: Cesur, yürekli kimse.
Nas: İnsanlar, halk, herkes.
Nasert Uzman, iş bilir.
Nasıf: Ekmek.
Nasıh: Öğüt veren.
Nasih: Kopyasını çıkaran. 2. Battal eden.
Nasip: Hisse. 2. Tanrının kısmet ettiği şey. Elde edilebilen şey.
Nasir: Yayan, saçan. 2. Nesir yazan.
Nasrettin: Dine Yardımcı olan.
Nasri: Tanrı yardımıyla üstünlük.
Nasrullah: Allah’ın yardımcısı.
Nasuh: Öğüt veren. 2. Temiz, saf.
Nasuhi: Kesin şekilde tövbe eden, tövbekar.
Naşir: Yayan, dağıtan, yayımlayan.
Naşit: Şiir okuyan, şiir söyleyen.
Natık: Konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren.
Natuk: Düzgün konuşan, konuşmayı seven.
Navdari: Ün, şöhret.
Navdayi: Aday, namzet.
Nayır: Dost, arkadaş, kankardeş.
Nayman: Moğolistan’da yaşayan Türk topluluğu.
Nazım: Düzenleyen, tanzim eden. 2. Ölçülü ve kafiyeli yazı.
Nazır: Bakan, gözeten. 2. Bir yüzü bir yöne bakan.
Nazif: Temiz, pak.
Nazir: Naz, eş, niyaz, taze.
Nazmi: Düzenleyen, düzenleyici.
Nebez: Boyun eğmeyen.
Nebi: Haberci, peygamber.
Nebih: Namlı, ünlü, onurlu.
Nebil: Şerefine düşkün olan. 2. Yüksek zekalı. 3. Faziletli.
Necabet:Asalet.
Necaip: Onurlu, soylu kişi.
Necat: Kurtulma, kurtuluş.
Necati: Kurtulmuş.
Necear: Dülger, marangoz.
Necdet: Kahramanlık, yiğitlik. gözüpek.
Necil: Soylu,soyu temiz. 2. Evlat, çocuk.
Necip: Soylu.
Necmettin: Dinin yıldızı.
Necmi: Yıldızlara ait.
Nedim: Sohbet, toplantı arkadaşı. 2. Güzel öykü anlatan kimse. 3. Yakın dost.
Nefer: Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.
Nefi: Çıkar ile ilgili faydacı. 2, Divan şairi.
Nehar: Gündüz.
Nehidar: Yararlı, faydalı, iyi.
Nehip: Korku salan.
Nehri: Nehire ait.
Nejat: Soy, nesiL.
Nemır: Ölümsüz.
Nemutlu: Çok mutlu. 2. Sevinçli.
Nenkvaz: Çetin, sert.
Nerim: Pehlivan, yiğit.
Nesihet: Nasihat, kollama.
Nesim: Hafif ve tatlı tatlı esen rüzgar.
Nesimi: Esen rüzgarla ilgili
Nesip: Soylu, soydan.
Neşat: Sevinç. 2. Keyif. 3. Gönül çoşkusu.
Neşet: Yetişme, oluşma. 2, İleri gelme.
Neşit: Sevinçli, neşeli.
Nevcivan: Genç, delikanlı.
Nevit: İyi, sevinçli haber, müjde.
Nevrettin: Dinin ışığı.
Nevri: Işıltıyla ilgili.
Nevroz/Nevruz: Eski bir İran takvimine göre, yılın ve baharın ilk günü sayılan martın yirmiikisine rastlayan gün. 2. Nevruz günü kırlara çıkılarak yapılan bayram.
Nevsal: Yeni yıl
Nevşekar: Şair, ozan.
Nevzat: Yeni doğmuş, yeni doğan.
Neyzen: Ney çalan kimse.
Nezih: Temiz, pak. 2. Saf ruhlu,
Nezihi: Temizlik, saflıkla ilgili
Nezir: Kendini Tanrıya, ibadete adayan. 2. Bir işin yapılması, için korkutma, tedirgin etme.
Nida: Bağırma, sesle çağırma, haykırma.
Nidai: Haykırmayla ilgili, haykıran.
Nihat: Tabiat, huy, yaradılış.
Nilova: Şimdiki Musul.
Nimetullah: Tanrı’nın nimeti.
Nisani: Nisan ayında doğan.
Nişan: İz, belirti. 2. Onurlandırmak üzere devletçe verilen paye.
Niviskar: Yazar, yazıcı.
Niyaz: Yalvarma, yakarış. 2. İhtiyaç hissetme. 3. Dua etme.
Niyazan: Açık yürekli, saf.
Niyazi: Duayla ilgili.
Nizam: Usul, tertip. 2. Kural.
Nizami: Tertipli, düzenli. 2. Kurallara uyan.
Nizar: Zayıf.
Noyan: Baş komutan, bey.
Nuh: İnanışa göre üçüncü peygamber.
Numan: Kan, gelincik.
Nuralp: Aydınlık yiğit.
Nurani: Işık saçan
Nuratay: Aydın genç, entellektüel.
Nurbaki: Üzerinden aydınlık, parıltı eksik olmayan.
Nurbay: Nur saçan saygın kişi.
Nurer: Aydın ve yiğit.
Nurettin: Dinin ışığı.
Nuri: Nurlu, ışıklı, aydınlık.
Nurihak: Allah’ın ışığı, aydınlığı,
Nurkan: Temiz, aydınlık soydan gelen.
Nursal: Işık saç.
Nurşah: Nur saçan.
Nurtekin: Eşsiz aydınlık.
Nurullah: Tanrı’nın ruhu.
Nurver: Işık ver.
Nurzat: Nurlu, aydınlık kişi.
Nusret: Tanrı yardımı. 2. Başarı, üstünlük.
Nusrettin: Dinin başarısı.
Nuyan: Şehzade, prens.
Nücivan: Genç, delikanlı.
Nüjen: Modem, yeni.
Nüvedan: Mucit, yaratıcı.
Nüvit: Müjde, iyi haber.
Nüza: Yeni, yeni doğan.
2023 O Harfi Erkek bebek isimleri
Oba: Üstün yetenekli. 2. Göçebelerin meydana getirdiği topluluk.
Obe: Aşiretin bir bölümü.
Oben: Kendisine bir başka kişiyi örnek alan kişi.
Obuz: Su kaynağı. 2. Karların erimesiyle oluşan dere.
Ocak: Ev, aile.
Ocak: Soyluların oturdukları yer.
Ocan: O dost 2. İçten kişi.
Odhan: Ateşli, hareketli ve hükmeden kişi.
Odkan: Canlı, çoşkulu kişi.
Odman: Ateşli, canlı, çoşkulu kişi.
Oflaz: İyi, güzel, mükemmel.
Oflaz: Sevimli.
Oflazer: İyi, güzel, eksiksiz kimse.
Ogan: Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli.
Oganalp: Güçlü, kuvvetli yiğit.
Oganer: Güçlü, kuvvetli, yiğit.
Ogansoy: Güçlü ve kuvvetli bir soydan gelen.
Ogeday: Akıllı, zeki.
Ogün: Belirli bir günde doğan.
Oğan: Tanrı.
Oğaner: İlahi gücü olan.
Oğansoy: İlahi bir güce sahip soydan gelen.
Oğantürk: İlahi bir güce sahip Türk.
Oğul: Evlat, erkek çocuk.
Oğulbey: Beyin oğlu.
Oğulcan: Can dost.
Oğultan: Tan vakti gibi.
Oğultay: Genç.
Oğultekin: Uğurlu evlat
Oğultürk: Genç Türk.
Oğur: Uğur.
Oğuz: İyi huylu kimse. 2. Büyük bir Türk boyu.
Oğuzalp: İyi huylu yiğit kişi.
Oğuzata: İyi huyluluğu atalarından, soyundan gelen.
Oğuzbay: İyi huylu, saygın kişi.
Oğuzcan: İyi huylu, candan dost.
Oğuzer: İyi huylu, yiğit kişi.
Oğuzhan: Hükümdar.
Oğuzkan: Hükümdar soyundan gelen.
Oğuzman: İyi huylu, kuvvetli kişi
Oğuztan: İyi huylu kişi.
Oğuztay: İyi huylu genç kişi.
Okan: Anlayışlı. 2. ilahi.
Okanalp: İlahi bir güce sahip olan.
Okanay: Anlayışlı.
Okaner: İlahi bir güce sahip olan yiğit.
Okat: Ok atan, savaşcı.
Okay: Beğeni, ok gibi delici, ay gibi aydınlık.
Okbay: Ok gibi delici, saygın ve zengin kimse.
Okcan: Tez canlı, hareketli.
Okçun: Uzak, ilerde, uzaklaşmış.
Oker: Hızlı ve kuvvetli.
Okhan: Ok gibi hızlı, delici hükümdar.
Okkan: Ok gibi delici soydan gelen.
Okman: Ok gibi hızlı, delici, okçu,
Oksal: Okçuluğu ile tanınmış.
Oksar: Okları hazırlayan.
Oksu: Ok gibi delici, su gibi berrak ve temiz kişi.
Oktan: Ok gibi delici, tan yeri gibi ışıklı.
Oktar: Ok atan, okçu,
Oktaş: Ok gibi delici, taş gibi sert.
Oktay: Öfkeli, asabi.
Oktuğ: Ok atan, okçu.
Oktunç: Tunçtan yapılmış ok.
Oktürk: Hızlı Türk.
Okumuş: Bilgili, öğrenimli.
Okur: Bilgilenmeyi, okumayı seven.
Okuş: Akıl, zeka, mantıklılık.
Okutan: Öğreten.
Okutman: Öğreten.
Okuyan: Okumayı seven.
Okyan: Okçular, okçuluk.
Okyar: Ok gibi delici ve güzel olan.
Olcan: Canlı, dinamik, hareketli ol.
Olcayhan: Kısmetli hükümdar.
Olcayto: Şanslı kişi.
Olcaytu: Şanslı; talihli, kısmetli.
Olcaytuğ: Şans getiren başlık.
Olcaytürk: Şansı olan Türk.
Olçum: Bilgiçlik taslayan.
Olçun: Eli işe yatkın, becerikli, usta.
Oldaç: Şişman, iri yapılı.
Oldağ: Dağ gibi yüksek ol.
Older: Dindar, sofu.
Olgun: Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, kamil.
Olgunay: Dolunay.
Olgunel: İyi el.
Olguner: İyi yetişmiş kimse.
Olgunsoy: Olgun bir soydan gelen.
Olguntürk: İyi yetişmiş Türk.
Olpak: Her zaman temiz, dürüst olan.
Olperest: Dinine sıkıca bağlı kimse, dindar, dinini çok seven.
Olsan: Adınla nam sal, ünlen.
Oluş: Varlık halini alma, meydana gelme. 2. Bir durumdan öteki duruma geçiş.
Omaç: Hedef, amaç, gaye, erek.
Omariya: Mardin, Nusaybin’de Kürt aşireti.
Omet: Ümmet, topluluk.
Omur: Omurgayı oluşturan kemiklerin herbiri, herhangi bir şeyin iskeletinin her bir parçası.
Omurtak: Küçük kartal.
Onan: Mutlu olan, dertten kurtulan, iyileşen. 2. Tevrat’ta özü geçen Onan’ın adından.
Onar: İyileşen, hastalıklardan kurtulan.
Onaran: Başaran. 2. Tedavi eden. 2. Düzelten.
Onart: Düzenli, sistemli.
Onat: Özenli, düzgün, uygun. 2. Yararlı. 3. Dürüst, iyi ahlaklı.
Onatkan: İyi, dürüst soydan gelen.
Onatkut: Kutlu insan, özünde dürüst ve iyi olan.
Onel: Elleriyle her tarafı sarmalamış olan.
Oner: Güçlü kuvvetli.
Ongan: Verimli, eksiği olmayan. 2. Mutlu. 3. Uğurlu. 4. Yarar duruma gelmiş.
Ongay: Kolay, zorluğu olmayan.
Ongun: Verimli, eksiği olmayan. 2. Mutlu. 3. Uğurlu. 4. Yarar duruma gelmiş. 5. Totem.
Ongunalp: Mutlu, uğurlu yiğit.
Onguner: Gelişkin, gürbüz ve yiğit kişi.
Ongunsu: Gürbüz ve su gibi duru kişi.
Ongur: Kurtuluş.
Ongün: Uğurlu gün.
Onkut: Daha iyi ve şanslı yaşa.
Onuk: Sevgili, hürmetli, aziz.
Onuker: Herkesçe sevilen, sayılan kişi.
Onuktan: Sevilen, saygı duyulan ve tan gibi ışıltılı kişi.
Onuktekin: Sevilen, saygı duyulan, uğurlu.
Onul: İyi ol, sağlıklı ol.
Onultan: İyileştiren, sağlığa kavuşturan.
Onural: Şanlı, şerefli kal.
Onuralp: Şerefli ve yiğit kimse.
Onurhan: Şeref sahibi hükümdar
Onurkan: Onurlu, şerefli soydan gelen.
Onursal: Saygı, şeref timsali kişi.
Onursan: Dürüstlüğüyle nam salmış kişi.
Onursay: Şeref sahibi saygın kişi.
Onursev: Kendin gibi olanı sev.
Onurseven: Onurlu insanları seven.
Onursoy: Onurlu bir soydan gelen.
Onursu: Saygın, şerefli ve su gibi temiz.
Orak: Hasat, ekin biçilen araç.
Orakay: Orak ayı. 2. Temmuz.
Oral: Zaptetmek, ele geçirmek.
Oralmış: Zaptedilmiş yer.
Oraltan: Tan vakti yapılan savaş. Oran: Nispet. 2. Uygunluk. 3. Tahmin.
Oraner: Anlayışlı, hesaplı ve yiğit kimse.
Oray: Ateş gibi kızıl renkteki ay.
Orbay: Ordu komutanı.
Orbek: Kentli bey.
Orbey: Ordu komutanı.
Orean: Direnen kişi.
Oreaner: Direngen ve yiğit kimse.
Orçun: Ardıl, halef, oğul.
Orgun: Sır olan.
Orgunalp: Sır dolu yiğit.
Orgunay: Bulutların arkasında kalmış ay.
Orguner: Sır dolu yiğit.
Orgunhan: Sır dolu hükümdar.
Orgunkan: Geçmişi sır dolu olan.
Orgunsoy: Sır dolu bir soydan gelen.
Orguntay: Sır dolu genç.
Orgün: Kapalı havası olan gün.
Orhan: Bir yerin hükümdarı.
Orhun: Orta Asya Türklerinde eski yazı türü.
Orkan: Hükümdar soyundan gelen.
Orkun: Çoban beyi.
Orkut: Kutsal şehir.
Orman: Ağaçlarla örtülü geniş alan.
Ortaç: Mirasçı, veliaht, 2. Yüksek yer. 3. Fiil asıllı kelime.
Ortak: Ortak zevkleri paylaşanlar, arkadaşlar. 2. Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri. 3. Kuma.
Ortan: Rengi kızıl tan.
Ortun: Ortanca kardeş.
Ortunç: Kıpkızıl tunç.
Oruç: Haz veren şeylerden sağlanan yoksunluk. 2. Tanrı’ya ibadet amacıyla yeme, içme gibi birçok şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma.
Oruk: Çare, yol, imkan.
Orun: Özel yer. 2. Mevki makam. 3. Özellik.
Orus: Saadet, mutluluk, talih.
Oruz: Düşünce, düşün, ide.
Oskan: Zeki kişi.
Oskay: Neşeli, sevinç içinde olan.
Osma: Bulgaristan Türklerinin yaşadığı yörelerden birindeki nehrin adı.
Osman: Bir tür kuş, ejderha. 2. Osmanlılarla ilgili.
Oşan: Şanlı, şöhretli, adı duyulmuş olan.
Otacı: Hekim, doktor.
Otağ / Otak: Büyük, süslü çadır.
Otamış: İyileştiren, düzelten.
Otaran: Beğenip arzu eden.
Otay: Ateş renginde ay.
Oxır: Uğur.
Oyal: Düşünceye önem veren, görüş alan.
Oyalp: Düşünceli ve yiğit.
Oyhan: Düşünceli hükümdar.
Oykan: Düşünce ve fikir erbabı soydan gelen.
Oykut: Düşünceli ve kutlu insan.
Oymak: İzcilikte küçük birlik. 2. Göçebe ya da yerleşik nitelikteki topluluk, aşiret.
Oyman: Belli bir görüşe sahip kişi.
Oysan: Düşünce, fikirleriyle tanınan.
Oytun: Beğenilen, güzel yer, kutsal.
Oytunç: Düşünce sahibi sağlam kişi.
Ozan: Halk şairi, 2. Şiir yazan kimse, şair.
Ozanalp: Güzel dilli. 2. Şair ve yiğit kimse.
Ozanar: Namuslu, şerefli, şair kişi.
Ozanay: Güzel dilli ve aydın kimse.
Ozaner: Güzel dilli yiğit, delikanlı.
Ozansoy: Şairler soyundan gelen.
Ozansu: Şair dilli ve su gibi berrak kişi.
2023 Ö Harfi Erkek bebek isimleri
Öge: Çok akıllı olmasıyla ünlenmiş kişi.
Ögeday: Akıllı bilgili.
Öger: Bilge, akıllı, zeki kişi.
Öget: Akıllığıyla beğenilen kişi.
Ögetürk: Akıllı, bilge Türk.
Öğe: Unsur. 2. Bir sınıf ya da topluluğun her biri.
Öğmen: Nitelikleriyle sevilen kişi.
Öğrünç: Sevinç.
Öğür: Akran.
Öğüş: Methedilen,çok fazla övülen.
Öğütal: Söylenen sözleri dinle anlamında.
Ökcan: Akıllı, zeka sahibi.
Ökeer: Bilge kişi.
Öker: Bilge, akıllı, zeki kişi.
Ökkeş: Örümcek.
Öklü: Akıllı.
Ökmen: Bilge kişi
Ökte: Üstün zekalı.
Öktem: Haysiyet sahibi.
Öktemer: Haysiyet ve cesaret sahibi.
Ökten: Haysiyet ve cesaret sahibi.
Öktürk: Bilge Türk.
Ölçüm: Yetenekli.
Ölçün: Tahmin etme.
Ölen: Çiçek açmış çayır, şarkı, sulak arazi.
Ömer: Yaşam. 2. n. halifenin adı.
Ömüral: Çok yaşa, uzun ömürlü ol.
Ömürcan: Yaşam boyu süren dostluk.
Ömürlü: Çok uzun yaşayacak kişi.
Önad: Adıyla tanınan.
Önal: Her işte lider olan
Önalan: Liderliği benimseyen.
Önaydın: Öğrenimi, bilgisi ve görgüsü olan. 2. İleri düşünceli.
Öncel: Bir görevde bir meslekte kendinden önce yerini tutmuş olan kimse.
Öncü: Kılavuz. 2. Bir sanat ya da düşünce akımını, çağına göre belli bir görüşü başlatan kimse ya da eser.
Öncübay: Başarılı ve saygın kişi
Öncübey: Başarılı ve saygın kişi.
Öncüer: Başarılı ve cesur kişi.
Öncül: Önce gelen. 2. Rehber. 3. İlk.
Önder: Yöneltme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef.
Öndeş: Yol gösteren.
Öndünç: Lider olan, önder.
Önel: Bir iş için verilen süre.
Önemli: Değerli
Önen: Hak, hukuk.
Öner: Önde gelen, lider.
Öneri: Öne sürülen görüş, düşünce, teklif.
Öneş: Kılavuz, inat.
Öney: Önde gelen, lider olan.
Öngay: Jüpiter gezegeni.
Öngel: Oturaklı ve olgun kişi.
Önger: Ön görülü, ileri düşünerek davranan.
Öngör: Göz önünde tut anlamında
Öngören: ileriyi düşünerek davranıp bunları göz önünde tutan.
Öngü: Bir önceki gün, arife.
Öngüt: Sızarak baskın yapan.
Önkal: Liderliği benimseyen.
Önol: Lider olan.
Önsav: Liderliğinle övün.
Önsay: Saygı gören lider.
Önsel: Hiçbir denemeye dayanmayan yalnız akıl yönüyle yapılan.
Önsoy: Her zaman lider bir soydan gelen.
Öntaş: Taş gibi sert lider.
Önür: İlk. 2. Liderliği, yakalayan.
Ör: Köz haline gelmiş kömür. 2. Köken, öz. 3. Ulu, büyük.
Ören: Eski yapı, kent kalıntısı, harabe.
Örener: Eskiden beri bilinen yiğit.
Örfi: Törenlerle, adetlerle ilgili.
Örs: Çelik yüzeyli demir araç.
Örsan: Adının büyüklüğüyle anılan.
Örscan: Sağlam dost
Önel: Sağlam el
Örskan: Sağlam bir kandan gelen.
Örtan: Tan vakti gibi.
Örük: Yüksek, yüce, 2. Saç örgüsü.
Örüner: Buğday renkli insan.
ötnü: Yalvararak isteme.
Ötüken: oğuz destanında ormanlık kutsal bir yer.
Ötün: Yalvararak isteme.
Öveç: iki-üç yaşındaki erkek koyun.
Övet: Tanrı’ya minnet duygusunu sunmak.
Öymen: Evcimen.
Öz: Bin kimsenin benliği, kendi manevi varlığı. 2. Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü. 3. Kan bağı ile bağlı, üvey olmayan. 4. İçine saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan.
Özak: Temelinde parıl parıl bir kişi.
Özakan: Temiz ve duru akan.
özakar: Temiz ve duru akar.
Özakay: Dolunay gibi parıltılı bir kişilik.
Özakın: Akıncı, savaşan.
Özal: Özlü, içli, yürekli kişi.
özalp: Özünde yiğitlik olan kişi.
özalpman: Özünde yiğitlik olan kişi.
özalpaslan: Yiğitler yiğidi.
özaltan: Yürekli ve tan yeri gibi ışıklı kişi.
Özaltay: Altaylı, Altay yöresinin yedisi.
Özaltın: Altın gibi bir geçmişi olan.
Özan: Özü düşünceli, düşünen.
özar: Özü namuslu, temiz, dürüst.
Özarda: İşaretlenmiş, işaret çubuğu.
Özarı: Çok çalışkan kişi.
Özark: Çok dürüst kişi.
Özarkın: Özünde sakin bir kişilik barındıran.
Özaslan: Aslan gibi, güçlü kişi.
Özata: Özü soyu bilinen, iyi olan.
Özatay: Geçmişi herkesce bilinen kişi.
Özay: Özü ay gibi parıltılı olan.
Özaydın: Özü temiz aydınlık bilge kişi.
Özbal: Kişi1ikli, sevecen kişi.
Özbay: Efendi, zengin, soylu kişi.
Özbek: Cesaretini özünde taşıyan.
Özben: Özü bilinen.
Özberk: Güçlü, sağlıklı kişi.
Özbey: Efendi, zengin, soylu kişi.
Özbil: Özünü tanıtan, bilgili.
Özbilek: Güçlü, kuvvetli bilek.
Özbilen: Bilen, bilgili kişi.
Özbilge: Okumuş, bilge kişi.
Özbilgin: Özünde bilginlik olan.
Özbmr: Kendini iyi tanıyan anlamında.
Özbir: Yüreğiyle görünüşü bir olan.
Özçam: Çam gibi sağlam kişiliği olan.
Özçelik: Çelik gibi sağlam kişi.
Özçevik: Her şeye yetebilen.
Özçınar: Özü çınar gibi ulu olan.
Özdağ: Dağ gibi yüksek ve cüsseli.
Özdal: Güçlenen, uzanan, büyüyen.
Özdamar: İnatçı kişiliği olan.
Özdeğer: Değerli bir kişilik anlamında.
Özdek: Duyularla algılanabilen, nesne, madde. 2. İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği
veya yararlandığı doğal cisimler, nesneler.
Özdemir: Demir, gibi güçlü bir kişiliğe sahip olan.
Özdener: Korkusuz bir kişiliğe sahip olan.
Özdeş: Ayırt edilmeyecek kadar benzer olan.
Özdil: Dili, sözü, özü bir kişi
Özdilek: İçten gelen bir temenni,
Özdinç: Canlı: dinç, hareketli.
Özdinçer: Canlı, dinç, hareketli.
Özdoğa: Doğa hayranı olan.
Özdoğal: Çok içten, kimse.
Özdoğan: Hayata gelen, doğan
Özdoğdu: Kişilikli doğdu anlamında.
Özdoğru: Temiz ve dürüst bir kişiliğe sahip olan.
Özduran: Özü kalan, isim bırakan.
Özduru: Sakin bir kişiliğe sahip olan.
Özdurul: Sakin bir kişiliğe sahip olması temenni edilen
Özek: Yürekli, sıcak canlı, gözüpek. 2. Merkez.
Özel: Sadece bir kişiye ait olan.
Özenç: İstek. 2. İmrenme.
Özender: Zor bulunan.
Özengin: Geniş, derin kişiliği olan.
Özenir: Çaba gösteren, en iyiyi yapan.
Özer: Dürüstlük timsali olan.
Özercan: Yiğit, doğru, özü doğru.
Özerdem: Bütün erdemleri kişiliğinde toplayan.
Özerdinç: Dinç, canlı, hareketli erkek.
Özerinç: Gerçek, tam mutluluk.
Özerhan: Dürüst hükümdar.
Özerk: Kendi kendini idare eden, yetkin.
Özerkin: Özgür kişi.
Özerman: Özü yiğit kişi.
Özerol: Dürüst kişi ol.
Özertan: Erdemli kişi.
Özertem: Erdemli kişi.
Özgebay: Korkusuz kişi.
Özgeer: Korkusuz, yiğit kişi.
Özgen: Rahat, gamsız kişi.
Özgenalp: Korkusuz, yiğit kişi.
Özgenç: Kişiliği genç olan.
Özgener: Gamsız, yiğit kişi.
Özger: Dürüst, iyi, özgür kişi.
Özgüç: Güçlü kişiliği olan kişi.
Özgürcan: Özünden içtenlik fışkıran. 2. Yürekli dost
Özgürel: Özgürlüğünü kollayıp gözeten. 2. Özgürlüğüne düşkün.
Özgüven: Kendine güvenme duygusu çok olan.
Özhakan: Hükümdar soyundan gelen.
Özhan: Gerçek hükümdar olan.
Özilhan: Gerçek hükümdar olan.
Özilter: Vatanı için her şeyini feda edebilecek olan.
Özinal: İnanılan kime.
Özinan: Özünde inançlı olan.
Özkal: Karekterinin her zaman için dürüst olması temenni edilen.
Özkan: İyi ve dürüst bir kandan, soydan gelen.
Özkar: Kar gibi bembeyaz, temiz.
Özkaya: Kaya gibi sert, sağlam öz
Özker: Sağlam, temiz, yürekli er.
Özkoç: Koç gibi kavgacı kişiliği olan.
Özkök: Geçmişi köklü bir aileye dayanan.
Özkul: Tanrının sevgili kulu.
Özkurt: Kurt gibi korkusuz olan.
Özkutsal: Kutsal bir benliği olan.
Özkutal: Tüm mutluluklar benliğinde bulunsun.
Özlek: Üstün güçlere sahip olan.
Özlen: Özüne kavuş. 2. Özlenen kişi.
Özler: Hasretlik çeken.
Özlü: Kişilik sahibi. 2. ilişkilerinde samimi olan.
Özlüer: Temiz karakterli, yiğit kişi.
Özmen: Sağlam karakterli.
Özmert: Paylaşımcı, yardımsever mert ve dürüst kişi.
Özok: Aceleci bir kişiliği olan.
Özol: Olduğun gibi görün.
Özozan: Duygusal bir kişiliği olan.
Özön: Liderlik vasfı yüksek olan. 2. Yüreği herkese açık olan, sevecen.
Özönder: Liderlik vasfı olan.
Özpala: Keskin ve yırtıcı bir kişiliği olan.
Özpeker: Güçlü kişi.
Özpolat: Çelik gibi karakteri bulunan.
Özsan: Karakteriyle nam salmış kişi.
Özsel: Öze ilişkin.
Özsoy: Dürüst, temiz ve kişilikli bir soydan gelen.
Özsöz: Özü sözü bir.
Özsun: Özverili kişi.
Özsungur: Soğukkanlı bir kişiliğe sahip olan.
Özşahin: Şahin gibi yırtıcı bir kişiliğe sahip olan.
Özşan: Şan yapmış, ünlü.
Özşen: Neşeli kişiliği olan.
Öztan: Tan yeri gibi aydınlık.
Öztanır: Kişiliğiyle tanınan dürüst kişi.
Öztaş: Taş gibi sağlam.
Öztay: Tay gibi atik, hızlı.
Öztaylan: Kibar ve zarif bir kişiliğe sahip olan.
Öztekin: Uğurlu bir kişi.
Öztimur: Demir gibi sağlam.
Öztin: Sağlam ruh yapısı olan.
Öztuna: Tuna gibi gür olan.
Öztunç: Özü tunç gibi sağlam olan.
Öztürk: Türk kişiliğini özünde barındıran.
Özüak: Saf ve temiz bir kişiliğe sahip olan.
Özüdoğru: Doğruluk, dürüstlük timsali.
Özül: Özü sözü olan, sözünü yerine getiren, gerçek, verimli.
Özün: Şöhretli bir kişiliğe sahip olan.
Özüpek: Özü sağlam olan.
Özütok: Gözü gönlü tok olan. 2. Kalender kişi.
özver: Herkese kendi kişiliğinden bir şeyler katabilen. 2. Özverili.
Özveri: Karşılık beklemeden veren, verimli
Özvermiş: Yoluna baş koymuş.
Özyurt: Anayurt, anavatan.
Özyürek: Güçlü, korkusuz.
2023 P Harfi Erkek bebek isimleri
Padaş: Ödül, mükafat.
Pak: Temiz
Pakar: Savaşçı, mücadele
Pakdaw: Erdem, fazilet, adil.
Pakalın: Dürüstlüğüyle tanınan kişi.
Pakan: Kutsal kişiler.
Pakbaz. Sadık. 2. Kutsal.
Pakel: İyiliksever kimse.
Paker: Temiz dürüst.
Paki: Doğruluk, dürüstlük.
Pakman: Dürüst ve saygın bir kişilik.
Paksan: Dürüstlüğüyle, saygınlığıyla nam salmış kişi.
Paksoy: Dürüst ve saygın bir soydan gelen.
Paksu: Temiz su, billur gibi duru.
Pakzat: Dürüst kişilik.
Pala: Kısa ve geniş kılıç. 2. Gür bıyıklı kişi. 3. Azametli.
Palaalp: Azametli, yiğit,
Palatekin: Uğurlu kılıç.
Palatürk: Kılıç gibi keskin Türk,
Palay: Yedek at
Palaz: Varlığı artmak, zenginleşmek. 2. Kuş yavrularının irileşip semirmesi.
Palepal: Sağlam, dayanıklı.
Palmiye: Süs olarak kullanılan hurma ağacı,
Pamir: Ortasya’da 7000 mt’yi geçen yayla. 2. Dünyanın çatısı.
Pamirhan: Pamirlerin hükümdarı.
Parani: Lütuf.
Pardari: Ortak, paylaşımcı
Parez: Oruç
Parlar: Hiç durmaksızın ışık saçan.
Pars: Kedigillerden yırtıcı bir hayvan.
Parsbay: Güçlü, çevik ve saygın kişi.
Parshan: Pars gibi güçlü ve çevik hükümdar
Parskan: Kanında atılgan, saldırganlık taşıyan.
Pasin: Eski bir Türk oymağının adı.
Pasiner: Türk oymağındaki yiğitler.
Paşa: Osmanlı Devleti’nde yüksek rütbeli asker. 2. Cumhuriyet döneminde general. 3. Uslu, ağırbaşlı,
Paşabeyim: Çok saygın ve ağırbaşlı kişi.
Paşeroj: Gelecek.
Payan: Ortak, şerik.
Payam: Badem.
Payan: Son, sonuç, nihayet. 2. Uç, kenar.
Paydan: Üleştiren, paylaştıran.
Paydaş: Ortak.
Paye: Aşama, rütbe.
Payidar: Kalımlı, kalıcı, sabit.
Payiz: Sonbahar, güz.
Payzen/Payzın: Tutsak. 2. Ayağına pranga vurulmuş kişi.
Pedük: Ulu, yüce, yüksek kişi.
Pehlivan: Güreşçi. 2. Boylu poslu ve güçlü kimse.
Pejn: Yankı, eko.
Pekak: Sağlam, dayanıklı ve temiz kişi.
Pekal: Sağlam ol.
Pekalp: Sağlam ve dayanıklı kahraman.
Pekant: Yeminine düşkün olan.
Pekar: Savaşçı.
Pekay: Çok aydınlık, Ay gibi ışıklı.
Pekbay: Çok zengin.
Pekean: Çok can, çok cana yakın.
Pekçetin: Yaman kişi.
Pekdemir: Sert, sağlam demir gibi.
Pekel: Sağlam, güçlü el.
Peker: Güçlü yiğit, çok sağlam,
Pekergin: Vaktinden evvel olgunlaşmış kişi.
Pekin: Doğruluğu kesinlikle bilinen.
Pekiner: Kesinlikle bilinen.
Pekkan: Sağlam bir soydan gelen.
Pekkoç: Maşallah dedirtecek kadar sağlıklı olan.
Pekkurt: Çok kurnaz kişi.
Pekol: Sağlıklı ve sağlam ol temennisi.
Peköz: Özü. manevi varlığı sağlam.
Peksoy: Çok soylu, çok güçlü bir aileden olan.
Peksu: Çok su.
Pekşen: Şen şakrak, neşeli, mutlu.
Pektaş: Güçlü sert taş.
Pektay: Oldukça genç.
Pektürk: Sağlam ve sağlıklı Türk.
Pekün: Gücüyle şöhret sağlamış kişi.
Peküstün: Nitelikleriyle çoğu kişiden, üstün olan.
Pele: Yer, mevki.
Pelit: Meşe ağacının meyvesi.
Penah: Sığınma.
Pend: Öğüt, nasihat
Perek: Uç kenar.
Peren: Ülker yıldızı, pervin.
Pereng: Ateş.
Perinçek: Özverili.
Perk: Güçlü.
Perkel: Güçlü el.
Perkem: Güçlü kimse
Perker: Güçlü ve yiğit kişi.
Perkin: Gücü ve kuvveti çok üstün olan.
Persin: Sonraki, en son.
Pertav: Sıçrama.
Pertev: Işık, parlaklık, yalım.
Pesen: Kırağı, sis, çisenti.
Pesın: Övgü.
Peşk: Kıvılcım.
Peşkari: Gayret, şevk, didinme.
Peşki: Öncü, kılavuz.
Peşweru: ilerici.
Petal: Meşale.
Peveman: Direnen, direngen.
Peyam: Haber. 2. Başkasından alınan bilgi.
Peyami: Haberle, bilgiyle ilgili.
Peyda: Hemen, acil.
Peyhev: Sürekli, kesintisiz.
Peyivdar: Sözcü.
Peykan: Başak. 2. Okun ucunda bulunan sivri demir.
Peyman: Yemin, ant.
Peymane: Büyük kadeh, bardak.
Peyrev: Ardı sıra giden, arkasından giden.
Pıroz: Kutlu, yasal.
Pilewer: Kalaycı, tenekeci.
Piling: Kaplan.
Pir: İhtiyar, yaşlı. 2. Bir tarikat ya da sanatın kurucusu. 3. Tecrübe kazanmış kimse.
Pirali: Yaşlı ve yüce insan.
Pircan: Karşılık gözetmeyen dost.
Pirhan: Yaşlı hükümdar.
Pirhane: Yaşlılara yakışır şekilde.
Pirhasan: Yaşlı ve iyi insan.
Piri: Yaşlılık, ihtiyarlık. 2. Her meslek ve işin kurucusu.
Piribey: Saygın ve yaşlı kişi.
Pirol: Kutlu, kutsal.
Piroz: Kutsal yaşa.
Pirsultan: Anadolu’da bir halk ozanının adı.
Piruz: Kutlu, hayırlı, uğurlu.
Pişe: Görev, vazife.
Piştivan: Koruyucu, hami.
Pivan: Ölçü, ölçülü.
Piyale: Kadeh şarap kadehi.
Piyar: Nazik, merhametli.
Pola: Çelik.
Polat: Çelik. 2. Güç, kuvvet.
Polatalp: Çelik gibi güçlü.
Polatbay: Çelik gibi güçlü ve saygın bir kişilik.
Polathan: Çelik gibi güçlü hükümdar.
Polatkan: Çelik gibi güçlü soydan gelen.
Poreş: Esmer.
Porzer: Sarışın.
Poyraz: Kuzeydoğudan esen rüzgar.
Pozan: Üzüm bağı.
Pütün: Olgun, deneyimli.
2023 R Harfi Erkek bebek isimleri
Rabbani: Tanrıyla İlgili.
Rabes: Tutum.
Rabi: Dördüncü.
Rabih: Faydalı, karlı.
Raci: Ait, ilişkin. 2. Geri dönen. 3. Rica eden, yalvarıp yakaran. 4. Umutlu, umudu olan.
Radi: Kabullenen rıza gösteren. 2. Boyun eğen.
Rafet: İyilik, çok acıma, esirgeme.
Rafettin: Dinen acıma ve esirgeme hissi 2. Kollayan, gözeten.
Rafi: Kaldıran, yükselten. 2. Tanrı sıfatlarındandır.
Rafih: Bolluk içinde, rahat yaşayan. 2. Huzurlu
Ragıp: Arzu eden, istekli, rağbet eden.
Rahi : Yol ile ilgili.
Rahim: Acıma, acıyıp esirgeme.
Rahman: Bütün canlılara merhamet eden.
Rahmani: Tanrı ile ilgili, tanrısal.
Rahmet: Birinin suçunu bağışlama, merhamet etme. 2. Yağmur.
Rahmetullah: Tanrı’nın bağışlaması.
Rahmi: Acıyan.
Raif: Esirgeyici, merhametli.
Raik: Sade, saf, katıksız.
Rakım: Yazan, yazıcı. 2. Yükselti.
Raki: Namaz kılarken ellerini dizlerine koyarak eğilen,
Ram: İtaat eden, boyun eğen, razı gelen.
Raman: Fikir, düşünce.
Ramazan: Oruç tutulan ay.
Rami: Atan, atıcı, 2. Hükümran.
Ramis: Gerçekleri söylemeyen.
Ramiz: Çok akıllı.
Raperin: Ayaklanmak, bir yerden kalkmak.
Raser: Üstün.
Rasih: Sağlam, kökten güçlü. 2. Din bilimle, rinde çok bilgisi olan.
Rasim: Resim yapan, resmeden.
Rasin: Sağlam, dayanıklı, güçlü.
Rasti: Doğruluk.
Raş: Serpinti.
Raşit: Doğru yoldan giden, hak dinini kabul etmiş kişi. 2. Akıllı.
Ratip: Tertipleyen, düzenleyen.
Rauf: Çok merhametli, pek esirgeyen.
Raydan: Etkili.
Razı: Rıza gösteren, Kabul eden, gönlü olan.
Reber: Rehber, kılavuz.
Rebi: Bahar.
Rebii: Baharla ilgili.
Recai: Yalvaran, rica eden.
Recep: Heybetli, gösterişli, saygıdeğer. 2. Üç ayların ilki.
Refet: İyilik, çok acıma, esirgeme.
Refettin: Dinen acıma ve esirgeme hissi.
Refi: Yüksek, yüce.
Refih: Rahatlık ve huzur içinde yaşayan kişi.
Refiğ: Rahatlık ve huzur içinde yaşayan kimse.
Refii: Yüce kişi.
Refik: Arkadaş, yol arkadaşı. 2. Ortak. 3. Koca. 4. Ağırbaşlı.
Regaib: Tutulan, beğenilen, rağbet olunan şeyler.
Reha: Bolluk ve zenginlik içinde olma 2. Kurtulma, kurtuluş.
Rehber: Yol gösteren, kılavuz.
Reis: Başkan.
Rekin: Gururlu, ağırbaşlı.
Remiz: İşaret, sembol, simge.
Remzi: Remizle ilgili. 2. Simgesel.
Renan: İnleyen, ağlayan.
Resul: Haberci. 2. Kitaplı peygamber.
Reşat: Doğru yolda, hak yolunda yürüme, hak yolunu gözetme.
Reşid/Reşit: Doğru yolu tutan. 2. Olgun, yetkin.
Revan: Akan, yürüyen, giden. 2. Ruh, can.
Rewşen: Aydın kişi.
Rexman: Rahman kutsal.
Rezan: Ağırbaşlı.
Rezber: Eylül, eylül ay’ı.
Rezzak: Tüm canlıların rızkını veren Allah.
Rıdvan: Razılık, hoşnutluk. 2. Kabullenmek.
Rıfat / Rifat: Yücelik. 2. Yüksek rütbe.
Rıfkı: Yumuşaklık, na-
ziklik. 2. Zerafet
Rıza: Hoşnut kalma, memnun olma. 2. Razı olma, kabullenme. 3. Kendi isteği. 4. Kaderine boyun eğme.
Rızgar: Kurtulmuş.
Rızkullah: Allah’ın verdiği nimet, rızk.
Rical: Rütbe ve makam bakımından en üst düzeyde olanlar.
Riva: Suya doymuşlar.
Robar: Irmak, çay gibi akarsuların en büyüğü.
Roj: Gün, güneş.
Rojkan: Bitlis’te bir aşiret.
Ronahi: Işık aydınlık.
Ronak: Parlak. 2. Aydın, ilerici.
Rubar: Nehir, ırmak.
Ruhan: Güzel, kokan.
Ruhi: Ruhsal.
Ruhsal: Ruhi, ruhla ilgili.
Ruhşan. Şöhretli ruh.
Ruşen: Aydınlık, parlak. 2. Belli, ortada, açık.
Ruzan: Günler, gündüzler.
Rücum: Akan, kayan yıldız.
Rüknettin: Dinin temeli.
Rükni: Saygıdeğer kişi.
Rüstem: Yiğit, kahraman.
Rüştü: Doğru yolda olan. 2. Doğru yoldan ayrılmayan
Rüveyha: Zariflik, incelik.
2023 S Harfi Erkek bebek isimleri
Saadettin: Dinin mutluluğu.
Sabahattin: Dinin zarifliği.
Sabit: Yerinde durup kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, saptanmış.
Sapi: Sapa ilişkin, sabırlı kişi, sapeden.
Sacit: Secde eden, yere yüz süren.
Sada: Ses. 2. Yankı.
Sadak: İçine ok konulan torba veya kutu biçiminde kılıf.
Sadettin: Dinin mutluluğu.
Sadık: Doğru. gerçek. 2. Dostluğu ve bağlılığı içten olan.
Sadi: Mutlulukla ilgili.
Sadir: Yürek. 2. Başkan. 3. Sadrazam sözünün kısaltılmışı
Sadrettin: Dinin lideri.
Sadri: Yürekle, göğüsle ilgili.
Sadullah: Allah’ın mutlu kulu.
Sadun: Mutlu.
Sara: Dertsizlik, rahatlık. 2. Berraklık ve saflık.
Sarfet: Saflık. temizlik.
Safi: Katışıksız, duru.
Safter: Düşman saflarını yaran yiğit.
Sağcan: Canlı, yaşayan, sağlıklı.
Sağdıç: Düğünde gelin veya damada kılavuzluk eden.
Sağın: Doğruluk kuralına uygun olan.
Sağınç: Arzu, istek, düşünce.
Sağlam: Dayanıklı, yıkılmaz. 2. Sağlıklı, sıhhatli. 3. Güvenilir. 4. İnanılır bir temeli olan.
Sağlamer: Güvenilir yiğit.
Sağlar: Sağlıklı olan.
Sağlık: Hasta olmayan, esenlik.
Sağman: Sağlıklı.
Sağun: Ağıt söyleyen, ağıtçı
Sahabi: Hz. Muhammedi görme mutluluğuna ermiş olan.
Sahip: Koruyan, arka çıkan, gözeten.
Sahir: Geceleri uyuyamayan, uykusuz kalan. 2. İnsanı büyüleyecek derecede güzel olan.
Saim: Oruçlu.
Saip: Doğru.
Sair: Seyreden ve yürüyen.
Sait: Kutlu, uğurlu. 2. Cennetlik kimse.
Sakın: Tedbiri elden bırakma temennisi.
Sakıp: Parlak ışık veren. 2. Delip geçen.
Saki: Su veren, su dağıtan. 2. Kadehle içki sunan. 3. Kırağı.
Sakin: Durgun, hareket etmeyen, kımıldamayan. 2. Sessiz. 3. Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık gösteremeyen 4. Bir yerde oturan kimse.
Salah: İyilik, iyileşme düzelme. 2. Barış. 3. Dine bağlılık.
Salahan: Cuma veya cenaze namazına çağrı için minareden salavat okuyan müezzin.
Salahattin: Dine bağlı kişi.
Salahi: İyilik ve barışla ilgili.
Salar: Komutan, lider.
Salat: Namaz.
Salcan: Baş.
Saldam: Ciddiyet.
Salık: Bir olgu ile ilgili verilen bilgi, haber 2. İyi, uygun olduğunu söylemek.
Salıkbey: Haberci.
Salih: Yararlı, iyi elverişli. 2. Yetkili. 3. Dinin buyruklarına uyan.
Salim: Sağlıklı, sağlam, esen. 2. Eksiksiz. 3. Korkusuz, kendinden emin.
Salkın: Güneşsiz serin yer.
Salman: Kendi başına buyruk, özgür.
Saltan: Yalnızlığı seven gezgin.
Saltı: Gezgin.
Saltık: Kendi başına var olan, bağımsız.
Saltuk: Bağımsız.
Saltukalp: Bağımsız yiğit.
Saltukbey: Bağımsızlığına saygı duyulan.
Sam: Nuh’un üç oğlundan biri.
Samet: Çok yüksek ulu. 2. Tanrı adı. 3. Hiçbir şeye ve kimseye gereksinimi olmayan.
Sami: Duyan, işiten. 2. Yüce, ulu, yüksek 3. Dinleyen, dinleyici.
Samih: Cömert.
Samim: Bir şeyin içi, özü, merkezi, temeli, kökü.
Samin: Sekizinci.
Samir: Darı, ekin.
San: Ün, şan, şöhret, 2. Bir şeyi neyse o yapan nitelik.
Sanaç: Dağarcık.
Sanak: Anlık zaman.
Sanal: Adın duyulsun.
Sanalp: Yiğitliğinle tanın.
Sanay: Ay sanı.
Sanbay: Saygınlığıyla tanınmış olan.
Sanberk: Gücüyle tanınmış.
Sancak: Bayrak.
Sancaktar: Bayrak taşıyan kimse.
Sancar: Kısa kama.
Sancarhan: Bayrak hükümdarı.
Saner: Ünlü tanınmış.
Sani: Yapan, yaratan, işleyen 2. Dönen, çeviren
Sanih: Düşünmeden, kendiliğinden oluşan düşünce, fikir.
Sanlı: Ünlü, tanınmış.
Sanver: Şan, şöhret ver.
Saraç: Koşum ve eyer takımları yapan.
Saral: Sarıl, dolan.
Saran: Kuşatan, çeviren.
Sarbek: Sarışın.
Sargan: Verimsiz arazide biten ot.
Sargın: İçten yürekten.
Sargut: Bağış, ödül.
Sarıalp: Sarışın yiğit.
Sarıbay: Sarışın, saygın.
Sarıbey: Sarışın erkek.
Sarıca: Sarıyı andıran, sarıya yakın. 2. Yaban arısı.
Sarıcabay: Sarışını andıran.
Sarıer: Sarışın yiğit.
Sarıhan: Sarışın hükümdar.
Sarıkan: Sarışın bir soydan gelen.
Sarıkaya: Sarı renkli kaya.
Sarıtaş: Sarı renkli taş.
Sarim: Keskin.
Sarkan: Bir işin üzerine çok düşen.
Sarp: Dik, çıkılması ve geçilmesi güç.
Sarper: Zoru başaran kişi.
Sarphan: Zorlukların üstesinden gelen hükümdar.
Sarpkan: Sert güçlü soydan gelen
Sarvan: Deveci,
Satılmış: Doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
Satvet: Atılma,hücum etme, saldırma.
Sav: İddia, tez. 2. Haber, söz. 3. Atasözü.
Savacı: Haberci, müjdeci. 2. Peygamber.
Savaş: Silahlı mücadele, harp. 2. Uğraşma, kavga.
Savaşer: Savaşan.
Savaşkan: Savaşçı bir soydan gelen.
Savat: Gümüş üzerine işlenen kara nakış.
Saver: Sağlam, zinde.
Savran: Deveci.
Savtekin: Uğurlu olduğunu iddia eden.
Savtunç: Sözünün eri.
Savun: Tehlikelerden kendini koru temennisi.
Sayar: Hürmetkar. saygı gösteren.
Saybey: Saygın bey, beyfendi.
Saygıner: Hürmet edilen.
Sayıl: Hürmet gör.
Sayılgan: Saygı duyulan.
Sayıner: Saygın yiğit.
Saykal: Gösterişli.
Saykut: Azizliğine saygı duyulan kişi.
Saylan: Sayılan, seçkin.
Sayman: Hesap uzmanı, muhasebeci.
Saymaner: Zeki kimse.
Sayvan: Güneşten, yağmurdan korunmak için yapılan çardak.
Sazak: Soğuk ve sert esen rüzgar.
Sazan: Sazlık yerde yaşayan tatlı su balığı.
Sehat: Bir işi sonuna değin sürdürme, direşme.
Sebati: Sözünde duran.
Sebih: Yüzücü, iyi yüzen.
Sebil: Kutsal günlerde karşılık beklemeden, hayır için dağıtılan içme suyu. 2. Genellikle camilere bitişik
özel bir biçimde yapılmış, hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı.
Seçkin: Niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, elit.
Seçkiner: Üstünlüğüyle övgü alan kimse.
Sedat: Doğruluk, haklılık. 2. Dikkat.
Sefa: Gönül rahatlığı, sakin olma. 2. Eğlence, zevk, neşe.
Sefer: Yolculuk. 2. Savaşa gitme, savaş
Seferi: Yolculukla ilgili olan. 2. Savaşla ilgili olan. 3. Yolculuk anında, oruç tutmak ve namaz kılmak zorunda olmayan.
Seffah: Hatiplik yönü kuvvetli olan. 2. Cömert, eli açık.
Sefil: Sefalet çeken, yoksul kalan.
Sefir: Elçi. 2. Zengin, soylu.
Segman: Er, piyade eri. 2. Er kişi.
Seha: Cömertlik, el açıklığı.
Sehhar: Büyüleyici, büyülü gibi.
Sehran: Geceleri uyumayan, uykusuzluk çeken.
Selah: “Selahattin”in kısaltılmışı,
Selahattin: Dinine bağlı kişi.
Selahi: Barış, huzur.
Selam: Sonu iyi hayırlı çıkma. 2. Barış, huzur. 3. Ölümsüzlük. 4. Nezaket gösterisi yapmak. 5. Esenlenme.
Selamet: Salim olma, esenlik. 2. Kurtulma. 3. İyi son. 4. Güvenme, emin olma.
Selamettin: Dinin selamete ermesi.
Selami: İyilik, salim olma, esenlik.
Selatin: Sultanlar.
Selcan: Yüreği çoşku dolu olan.
Selçuk: Hatiplik yeteneği olan.
Selef: Bir makamda, bir görevde kendisinden önce bulunmuş kimse, öncel
Selek: Eli açık, cömert.
Selekman: Cömert.
Selgüç: Gücünün çoşkunluğu dışarı taşan.
Selhan: Haberci.
Selışık: Işık seli.
Selim: Sağlam, kusursuz. 2. Doğru, temiz. 3. Kolayca iyileşen.
Selkan: Sel gibi coşkulu.
Selman: İçinde barış ve mutluluk umutları taşıyan.
Selmi: Barış yanlısı, barışsever.
Selok: Sel gibi çoşkun, ok gibi hızlı.
Semai: Bir kurala bağlı olmayıp ancak işitmekle öğrenilen söz . 2. Türk müziğinde iki basit usülden biri. 3. Bir halk şiiri türü.
Semavi: Göksel.
Semender: Ateşte yanmadığı halde ateşi söndürdüğü söylenen efsane hayvan.
Semih: Cömert, eli açık.
Semin: Çok değerli.
Semir: Arkadaş, dost. 2. Meyve veren.
Semiray: Ay gibi dost canlısı.
Semuh: Cömert.
Semyan: Haşmet.
Sena: Övme, övgü.
Senai: Övme ile ilgili.
Sencan: Can kadar sevilen.
Sencer: Kale, askeri siper.
Sener: Yiğit ve güçlüsün.
Senger: Siper. 2. Korugan.
Sengin: Ağırlığı olan.
Senih: Süs,
Ser: Baş. 2. Başkan. 3. Tepe. 4. Uç, kenar, kıyı. 5. Son, nihayet.
Serad: Adı lider olan.
Seralp: Yiğitlerin lideri.
Seratir: Üstün, yüksek.
Serezad: Serbest, hür. 2. Derdi olmayan, rahat ve huzurlu.
Serbay: Önder,lider.
Serbaz: Subay. 2. Korkusuz cesur.
Serbest: Özgür, bağımsız.
Serbülent: Başı yüksek, yüce, ulu.
Sercihan: Sevilen hükümdar.
Serdar: Askerin başı, başkomutan, başbuğ.
Serdar: Lider.
Serdarhan: Hükümdar.
Serdengeçti: Fedai.
Serdeste: Seçkin kimse, mümtaz.
Serdinç: Sakin, rahat.
Serener: Gönderi çeken kişi.
Sereng: Üç renk.
Serfiraz: Kazanan, galip.
Sergen: Raf, vitrin, düzlük yer, yorgun.
Sergüzeşt: İnsanın başından geçen olay. 2. Serüven, macera.
Serhas: Dikenli bitki.
Serhat: Sınır, hudut. 2. Uç.
Serhun: Asil kan, soylu kan.
Seri: Çok hızlı, süratli
Serian: Aceleci.
2023 Ş Harfi Erkek bebek isimleri
Şaban: Ay takviminin sekizinci ayı. 2. Üç aylardan ikincisi.
^abaº: Armağan.
Şader: Neºeli, sevinçli.
Şadıman: Neşe, sevinç.
Şadi: Neşe, sevinç. 2. Gönül rahatlığı.
Şafi: Şifa verici, iyileştirici. 2. Kandıran, inandıran. 3. Yeter görülen. 4. Şefaat eden, birinin bağışlanması için aracı olan. 5. Ahrette ceza gününün şefaatçisi Hz. Muhammet
Şah: Hükümdar. 2. Satranç oyununda en önemli taş. 3. Benzerlerine oranla en üstün, en iyi, en güzel. 4. Taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek.
Şahabettin: Dinin yıldızı.
Şahadet: Tanıklık, şahitlik. 2. Yüksek bir ülkü uğruna ölme, şehit olma.
Şahadettin: Dinin şahitliği.
Şahan: Padişahlar, hükümdarlar, şahlar.
Şahap: Akan yıldız.
Şahbaz: iri ve beyaz bir doğan (kuş) türü. 2. Kahraman, yiğit. 3. Becerikli, çevik kimse.
Şahbey: Saygın ve yüce kişi.
Şahin: Yırtıcı bir kuş türü.
Şahinalp: Yırtıcı ve yiğit.
Şahinbay: Yırtıcı ve saygın kişi.
Şahinbey: Yırtıcı ve saygın kişi.
Şahiner: Gücünü yırtıcılığından alan.
Şahir: Şair,ozan.
Şahsüvar: Ata çok iyi binen.
Şahzade: Şah oğlu.
Şaik: İstekli, arzulu.
Şair: Ozan, şiir yazan kişi.
Şakir: Şükreden, gördüğü iyiliğin kadrini bilen.
Şamil: Kaplayan, içine alan, çevreleyen. 2. Genel olan, herkese ait olan.
Şanalp: Şanlı, şöhretli yiğit.
Şanar: Namuslu, dürüst. 2. Ünlü.
Şanazi: Gurur, kibir.
Şaner: Şanlı, şöhretli kişi.
Şanlı: Şanlı şöhretli kişi.
Şansal: Şanın, şöhretin tüm dünyaya yayılsın.
Şanver: Yaptıklarınla şanın, şöhretin yayılsın.
Şarez: Devrim, ihtilal.
Şarık: Doğan, parlayan.
Şaristani: Kentli.
Şatır: Şen, neşeli.
Şayan: Yakışır, yaraşır. uygun.
Şayeste: Yaraşır.
Şaylan: Sevinç, neşe, neşelenmek.
Şazi: Neşe, sevinç. 2. Gönül rahatlığı.
Şebap: Gençlik, tazelik.
Şefik: Acıyan, merhamet eden, şefkatli.
Şehamet: Zeka ile aklı birleştiren. 2. Cesaret, yiğitlik.
Şehim: Akıllı, ve zeki yiğit.
Şehmuz: Şah soyundan gelen.
Şehsuvar: Ata çok iyi binen, usta binici.
Şehzade: Hükümdar oğlu.
Şekip: Sabır, tahammül.
Şemdin: Dinin ışığı.
Şemi: Güzel kokulu.
Şems: Güneş. 2. Güneş ışığı.
Şemsettin: Dinin güneşi, aydınlığı.
Şemsi: Güneşli, güneş gören.
Şenalp: Sevimli, mutlu, yiğit.
Şener: Şen yiğit, neşeli er.
Şenkal: Mutlu kal, mutlu yaşa.
Şenol: Neşeli ve mutlu yaşa.
Şensal: Etrafına neşe saç.
Şensoy: Mutlu soydan gelen.
Şentürk: Neşeli Türk.
Şerafet: Şerefli, onurlu. 2. Soyluluk. 3. Hz. Muhammed soyundan gelme.
Şerafettin: Dinin şerefi, onuru.
Şeref: Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel, değer, onur. 2. Erdem, yetenekle kazanılmış iyi şöhret.
Şeren: Çevik.
Şerif: Kutsal, mübarek. 2. Soylu. 3. Şerefli. 4. Hz. Muhammed soyundan gelen.
Şevket: Ululuk, yücelik. 2. Güç, kuvvet, kudret.
Şevki: Şevk ile ilgili. 2. Neşeye sevince dair.
Şılgın: Fırtına ile yağan yağmur.
Şıvan: Çoban. 2. Bekleyen, koruyan.
Şide: Güneş ışığı.
Şimşek: Bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. 2. Parıltı.
Şinasi: Bilmek tanımakla ilgili. 2. Tanzimat edebiyatı kurucusu.
Şinaver: Yüzen. 2. Yüzücü.
Şipal: Kahraman.
Şirvan: Arslan barınağı.
Şirjav: Değerli, layık.
Şorej: Devrim, ihtilal.
Şuayip: Cemaat, topluluk.
Şükrettin: Dinin minnettarlığı.
Şükrü: Şükretmek, gönül borcu.
Şükür: Minnettarlık.
Şüriş: İsyan, ayaklanma, başkaldırı.
2023 T Harfi Erkek bebek isimleri - Modern erkek isimleri
Tanrıöver: Güzelliği ve dürüstlüğüyle Tanrı övgüsüne kavuşmuş olan. 2. Tanrıcı.
Tanrıverdi: Tanrı’nın sevgili kulu. Allah vergisi olan.
Tansal: Güzelliğiyle nam salan.
Tansan: Güzelliğiyle nam salmış olan.
Tansel: Tan vaktinin güzelliğini kendinde yansıtan.
Tansen: Gerçekten güzelsin.
Tanser: Güzelliğin bilinsin.
Tansev: Güzelliği sev.
Tanseven. Güzeli seven.
Tansever: Güzeli sever.
Tansı: Tan kadar güzel.
Tansoy: Tan gibi güzelliğe sahip bir soydan gelen.
Tantürk: Güzel, ay
dınlık Türk.
Tanuğur: Uğurlu güzel.
Tanver: Güzelliğin yansısın.
Tanyel: Güzelliğin rüzgar gibi etkili.
Tanyeri: Güneş doğmak üzereyken aydınlanan yer.
Tanyıldız: Göz kamaştıran bir güzelliğe sahip olan. 2. Çoban yıldızı.
Tanyol: Şafak yolu. 2. Tan vakti.
Tanyüz: Güzel yüzlü.
Tanzer: Güzelliğiyle değer kazanan.
Taran: Geniş alan.
Tarcan: Ayrıcalıklı dost.
Targan: Ayrıcalıklı, saygın.
Tarhan: Oğuzlarda demirci ustası, esnaf.
Tank: Sabah yıldızı, venüs. 2. Yol.
Tarım: Toprak üzerinde yapılan çalışma.
Tarımanı Ekip biçen, tarım yapan kişi.
Tartmert Tarımla uğraşan.
Tarkan: Savaşçı.
Taşad: Adı gibi kendisi de sert olan kişi.
Taşan: Çoşkulu olan.
Taşar: Coşkulu, coşkun.
Taşcan: Taş gibi sağlam can dost.
Taşdemir: Çoşkusunu belli etmeyen. 2. Demir gibi sert kişi.
Taşel: Sağlam güçlü el.
Taşert Güçlü kuvvetli, sağlıklı.
Taşhan: Sert hükümdar.
Taşkan: Taş gibi sert bir soydan gelen.
Taşkent: Özbekistan’ın başkenti. 2. Şehrin zorlukları karşısında sert olabilen.
Taşkın: İçi içine sığmayan, coşkulu. 2. Su baskını.
Taşkınad: Adı gibi kendisi de coşkulu olan.
Taşkınalp: Coşkulu yiğit.
Taşkınay: Ay gibi güzel ve coşkulu.
Taşkınel: Coşkulu el. 2. Coşkun kişi.
Taşkıner: İçi içine sığmayan yiğit
Taşkınhan: Coşkulu hükümdar.
Taşkınkan: Coşkulu bir soydan gelen.
Taşkınsoy: Coşkulu bir soydan gelen.
Taşkıntay: Coşkulu genç.
Taşkıntürk: Coşkulu Türk.
Taşkıranı Güçlü kuvvetli.
Tatar: Bir Türk kavmi. 2. Posta sürücüsü.
Tatarhan: Tatar hükümdarı
Tatarkan: Tatar soyundan gelen kimse.
Tatarsoy: Tatar soyundan gelen kimse.
Tav: Işık.
Tav: İşlenecek bir nesnede ısının, nemin yeterli olması. 2. En uygun durum ve zaman.
Tavık: Güneşli havada yağan yağmur.
Tavlan: Tavlanmak işi.
Tavlı: Tavlanılmış. Tay: At yavrusu. 2. Denk eşit, eş. 3. Genç.
Tayak: Sığınılacak şey, esirgeyen koruyan.
Tayanç: Dayanma gücü, sabır.
Tayaydın: Nur yüzlü çocuk.
Taybars: Genç ve pars gibi güçlü.
Taybek: Genç ve güçlü.
Tayberk: Genç ve güçlü.
Tayboğa: Boğa kadar güçlü.
Taycan: Gençliği ve içtenliği kaynaşmış olan.
Taydaş: Gençler.
Taydemir: Genç ve güçlü.
Tayfun: Güçlü fırtına.
Tayfur: Bir kuş türü.
Taygan: Tek olan.
Taygun: Çocuk, torun.
Tayguner: Yiğit çocuk.
Tayı: Bir işi kendi isteğiyle yapan.
Tayip: İyi, hoş güzel.
Taykut: Kutlu, uğurlu çocuk.
Taylan: Yakışıklı ve sırım gibi genç.
Taylaner: Yakışıklı ve güçlü kişi.
Tayman: Genç, deneyimsiz.
Taymaz: Dengeli kişi.
Taypars: Pars gibi güçlü genç.
Tayyar: Uçan, uçucu.
Tayyip: İyi, güzel, hoş.
Teber: Dervişlerin taşıdıkları yarım ay biçimindeki balta.
Tecelli: Görünme, ortaya çıkma
Tecer: Her şeyden uzaklaşma.
Tecik: Tutumlu, idareli.
Tecimen: Ticaretle uğraşan.
Tecimer: Ticaretle uğraşan.
Tecir: Celepçilikle uğraşan.
Teda: Esin.
Tedü: Deneyimli, zeki.
Tefik: Yalan söyleme, iftira atma.
Tegin: Uğurlu
Tekalp: Eşi, benzeri olmayan yiğit.
Tekant: Sarsmak.
Tekay: Eşi benzeri görülmemiş, ay gibi güzel.
Tekbay: Eşsiz bir saygınlığı olan
Tekcan: Eşsiz dost.
Teker: Eşi benzeri bulunmayan yiğit
Tekeş: Birbirine uyan.
Tekil: Eşsiz.
Tekin: Uğurlu. 2. Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğul,
Tekinad: Uğurlu ad.
Tekinalp: Tek ve eşsiz yiğit,
Tekinay: Uğurlu ay.
Tekindağ: Uğurlu dağ,
Tekinel: Uğurlu el.
Tekiner: Uğurlu kişi
Tekinhan: Uğurlu hükümdar.
Tekinkan: Uğurlu soydan gelen.
Tekinkılıç: Uğurlu kılıç.
Tekinsoy: Uğurlu soydangelen.
Tekinsu: Temiz su.
Tekintay: Uğurlutay.
Tekintuğ: Uğurlu başlık. .
Tekintürk: Uğurlu Türk.
Tekmil: Olgunlaştırma. 2. Bitirme, tamamlama, bütünleme.
Tekol: Benzersiz ol.
Tekoşer: Bilinçli, şuurlu.
Tekoşin: Kavga, mücadele.
Teköz: Benzersiz bir dürüstlük karakteri taşıyan.
Teközer: Benzersiz bir dürüstlük karakteri taşıyan yiğit kişi.
Teksen: Benzersiz olan.
Teksoy: Eşsiz soydan gelen.
Tektaş: Çok değerli, kolay kolay bulunmayan.
Tekün: Çok ünlü.
Telim: Kibir, kibirli.
Temel: Bir şeyin gelişimi için gereken ilk öğeler. 2. En önemli, esas.
Temen: Değer.
Temir: Demir.
Temirkut: Demir gibi güçlü.
Temiz: Her anlamda temiz olan.
Temizad: Adı gibi kendide dürüst oları.
Temizalp: Dürüstlüğü ve yiğitliği konuşulan.
Temizcan: Dürüst ve içten dost.
Temizel: Dürüst insan.
Temizer: Dürüst kişi.
Temizhan: Dürüst hükümdar.
Temizkal: Her anlamda dürüstlüğünü koru.
Temizkan: Dürüst bir soydan gelen.
Temizol: Her anlamda dürüstlüğünü koru.
Temizöz: Dürüst karakterli.
Temizsan: Dürüstlüğüyle anılan.
Temizsoy: Dürüst bir soydan gelen.
Temiztürk: Dürüst Türk.
Temiztay: Dürüst genç
Temren: İlkel silahların ucundaki sivri demir.
Temuçin: “Timuçin” adının bir başka söyleniş biçimi.
Temür: Demir.
Tengiz: Deniz.
Teoman: Hun imparatoru Mete Han’ın babası.
Tercan: Delikanlı.
Terim: Belirli bir kavramı olan özel söz.
Terşeref: Şerefli, namuslu, saygın.
Teşrif: Şereflendirme, onurlandırma.
Tetik: Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık. 2. Dikkat ve özen gerektiren nazik iş. 3. Ateşli silahları ateşlemek için çekilen küçük manivela.
Tetikel: Becerikli el 2. El hüneri olan.
Tetiker: Dikkatli, uyanık yiğit,
Tevfik: Uygun duruma getirme. 2. Uzlaştırma. barıştırma. 3. Tanrı’nın yardımına kavuşma.
Tevhid/Tevhit: Birleştirme. 2. Tanrı’nın tek olduğuna inanmak. 3. Allah’ın birliği inancını işleyen
manzume. 4. Tektanrıcılık.
Tevs: Sakinlik, durgunluk.
Tevsen: İnatçı.
Teyan: Botanda Kürt aşireti.
Teytik: “Tevfik” isminin bir başka biçimde söylenişi.
Teymin: Uğurlu olsun.
Tez: Çabuk olan, süratli olan.
Tezal: Hızlan.
Tezalp: Çabuk, hızlı, yiğit.
Tezel: Bir işin üstesinden kolaylıkla gelebilen.
Tezer: Çevik kişi.
Tezeren: Hızla yakalayan.
Tezkan: İçi içine sığmayan, kanıkaynayan.
Tezol: Çabuk davran, hızlan.
Tıtan: Yunan mitolojisinde güçlü kişi.
Tibet: Çin’in batısında özerk bölge.
Tilmaç: Çevirmen.
Timuçin: Moğol İmparatorluğu’nun kurucusu.
Timur: Moğol İmparatoru. 2. Demir.
Timurcan: Demir gibi olan.
Timurhan. Büyük hükümdar.
Timurkan: Hükümdar soyundan gelen.
Timurlenk: Timurlular hanedanının kurucusu ve ilk hükümdarı.
Timuröz: Karakteri demir gibi olan. 2. Sağlam kişilik.
Timurtaş: Demir ve taş gibi sert olan
Tin: Tepe, zirve, sağlam.
Tinkut: Şanslı ve kutsal bir kişiliği olan.
Tirmeh: Temmuz
Tokalp: Gözü gönlü tok olan yiğit.
Tokay: Dolunay, zengin, nehir kıvrımı.
Tokcan: Gönlü tok olan
Tokdemir: Sağlam demir.
Toker: Gözü gönlü tok yiğit.
Tokgöz: Gözü gönlü tok olan.
Tokhan: Gözü gönlü tok hükümdar.
Toktamış: Bir yere
yerleşmiş olan.
Tolay: Cemaat. 2. Topluluk.
Tolga: Savaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
Tolgahan: Güçlü lider.
Tolgan: Gezinen.
Tolgay: Çevre.
Tolon: Ay’ın on dördü, dolunay.
Tolonay: Dolunay, mehtap.
Tolun: Dolunay.
Tolunay: Dolunay.
Tolunbay: Kişiliği gelişmiş.
Tongal: Zengin, varlıklı.
Tongar: Ulu, yüce, kudretli.
Tonguç: İlk çocuk.
Topaç: Vücutça toplu ve sağlıklı. 2. Koni biçiminde ucu sivri oyuncak.
Topak: Avuç içinde yuvarlak bir biçim verilen hamur parçası.
Topdemir: Top şeklinde yuvarlak demir.
Toper: Güçlü, yiğit.
Toperi: Güçlü, yiğit.
Topuz: Ucu top biçiminde eski bir silah. 2. Top biçiminde toplanmış saç. 3. Bir şeyin elle tutulabilen çıkıntısı.
Tor: Toy, işe alışkın olmayan. 2. Olgunlaşmamış. 3. Çekingen, acemi, utangaç.
Toralp: Utangaç yiğit.
Toraman: Güçlü, kuvvetli. 2. Genç irisi.
Toran: Genç irisi.
Torcan: Utangaç.
Torban: Utangaç hükümdar.
Toril: Mardin bölgesinde bir bölge.
Torin: Soylu, asil.
Torkal: Mütevazi
Torkan: Mütevazi bir soydan gelen.
Torlak: Çok yakışıklı.
Toros: Güney Anadolu’da bir dağ.
Torumtay: Deve yavrusu.
Torun: Bir kimseye göre çocuğunun çocuğu.
Tosun: Sağlıklı delikanlı.
Toy: Gençliği nedeniyle deneyimsiz olan. 2. Ziyafet.
Toyboğa: Genç boğa.
Toycan: Deneyimsiz.
Toydemir: Deneyimsiz
Toydeniz: Deneyimsiz.
Toyga: Kalın sopa.
Toygar: Tarla kuşu.
Toygun: Genç delikanlı.
Toyka: Kalın sopa.
Tozan: Toz tanesi. 2. Tozu çok olan yer.
Tozun: Çok gezinen.
Tökel:Çok.
Töregün: Gündemde. 2. Geleneğe uygun.
Töreban: Görgülü hükümdar.
Törel: Töreyle ilgili.
Törüm: Yaradılış.
Töz: Kök, asıl, cevher.
Tözüm: Mütevazi.
Traje: Gökkuşağı.
Truske: Işın.
Tufan: Şiddetli yağmur. 2. Çok yoğun, çok şiddetli. 3. Nuh peygamber zamanında yağdığı ve bütün dünyayı su baskını altında bıraktığı anlatılan şiddetli yağmur.
Tugay: Askeri birlik.
Tuğ: Sorguç.
Tuğal: Çalış, çabala, başar.
Tuğal: Sancaktar.
Tuğalp: Başarının peşinde olan yiğit.
Tuğbay: Başarılı ve saygın kişi. 2. Tugay komutanlığı yapan albaylara eskiden verilen ad.
Tuğcu: Tuğ taşıyan.
Tuğkan: Başarılı bir soydan gelen.
Tuğlu: Başarılı.
Tuğra: Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan işaret. 2. Metal paranın resimli yanı, tura.
Tuğrul: Ak doğan, yırtıcı kuş. 2. Selçuklu devletinin kurucusu.
Tuğrultekin: Uğurlu kişi.
Tuğsan: Başarılarıyla nam salmış olan.
Tuğsel: Başarıları dilden dile dolaşan.
Tuğser: Başarılarının karşısında alçak gönüllü olan.
Tuğtaş: Başarılı ve sert kişi.
Tuğtay: Başarılı genç.
Tuğtekin: Başarılı ve Uğurlu.
Tuhfe: Armağan.
Tulga: “Tolga'” adının bir başka söyleniş biçimi.
Tulgar: Güçlü karakter.
Tuli: Doğma, doğuşla ilgili.
Tulun: Dolun. Tuman: Don, şalvar, külot.
Tun: Gizli yer.
Tuna: Avrupa’nın en uzun ırmağı. 2. Çok havalı.
Tunacan: Havasından geçilmeyen.
Tunaer: Çok yakışıklı yiğit kişi.
Tunak: Işıklı, mehtaplı gece.
Tunakan: Kendine güvenen bir soydan gelen.
Tunca: Meriç Irmağı ‘nın bir kolu.
Tuncal: Al renginde tunç.
Tuncay: Tunç renginde ay.
Tuncel: Tunç gibi olan.
Tuncer: Tunç gibi güçlü.
Tunç: Bakır, çinko, kalay alaşımı, ponz. 2. Sağlamlık. 3. Koyu kızıl renkte olan.
Tunçad: Adı gibi kendi de güçlü Olan.
Tunçalp: Tunç gibi güçlü kuvvetli yiğit.
Tunçaslan: Çok güçlü olan.
Tunçay: Güçlü ve güzel.
Tunçbilek: Güçlü kişi.
Tunçdağ: Güçlü ve azametli.
Tunçdemir: Altedilmesi imkansız olan.
Tunçel: Tunç gibi güçlü el,
Tunçer: “Tuncer” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Tunçhan: Hakanlar hakanı.
Tunçkan: Çok güçlü bir soydan gelen.
Tunçkol: Güçlü, kuvvetli.
Tunçkurt: Güçlü ve kurnaz kişi.
Tunçsoy: Çok güçlü bir soydan gelen.
Tunçtan: Altedilmesi imkansız olan.
Tunçtürk: Çok güçlü Türk.
Tunguç: “Tonguç” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Tunguz: Sibirya’da yaşayan göçebe bir topluluk.
Tura: Tuğra. 2. Halat gibi örülmüş iplik çilesi. 3. Bazı oyunlar da vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil.
Turaç: Soyu azalmış bir kuş türü.
Tural: Durur, yaşar.
Turalp: Genç yiğit.
Turan: Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı amaçladıkları devletin adı.
Turatekin: Koruyucu yiğit.
Turcan: Samimi genç.
Turfa: Az bulunur.
Turgay: Tarla kuşu.
Turgut: Yaşanılan konut.
Turhan: Hükümdar Soyundan olan.
Turkan: Fedai.
Tuti: Konuşmayı seven. 2. Papağan türünden taklitli sesler çıkaran kuş, dudu kuşu.
Tutun: Ev, aile.
Tuyan: Zengin.
Tuygun: Genç irisi. 2. Duygusal.
Tuyuğ: Şarkı, türkü.
Tuz: Sevimlilik.
Tuzer: Sevimli delikanlı.
Tüblek: Asalet akan.
Tükel: Tam, bütün.
Tülek: Delikanlı. 2. Zengin ve saygın kişi.
Tümcan: Uğruna feda olsun canım.
Tümel: “Temel” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Tümen: Büyük küme, yığın. 2. On binlerden oluşan birlik. 3. On bin, pek çok.
Tümer: Yiğit.
Tümerdem: Faziletli.
Tümerk: Güçlü, kuvvetli.
Tümerkan: Yiğit soydan gelen.
Tümerkin: Olgun.
Tümkan: Canlı, sağlıklı.
Tümkurt: Güçlü ve kurnaz.
Tümkut: Güçlü ve aziz kişi.
Tüner: Delikanlı kişi.
Türabi: Toprakla ilgili.
Türe: Adalet.
Türegün: Adaletli gün.
Türehan: Adaletli hükümdar.
Türel: Hukuksal.
Türeli: Haktan yana olan.
Türemen: Hukukçu.
Türev: Ortaya çıkan.
Türk: Türk soyundan gelen halk.
Türkad: Adıyla ve Türklüğüyle gurur duyan.
Türkalp: Yiğit Türk.
Türkbay: Saygın Türk.
Türkbey: Saygın Türk.
Türkcan: İçten, samimi Türk.
Türkdoğan: Türk doğan.
Türkdoğdu: Bir Türk’ün özelliklerini taşıyarak doğdu.
Türker: Yiğit Türk.
Türkeş: Orhun yazıtlarında söz konusu edilen bir kahramanın adı.
Türkiz: Peşinden gidilmesi gereken Türk.
Türkkan: Türk kanı taşıyan.
Türkmen: Oğuz Türklerinden bir boy ve bu boydan olan kimse.
Türkol: Türk gibi ol.
Türköz: Türk gibi karakterli.
Türksan: Türklüğüyle nam kazanmış olan.
Türksay: Saygın Türk.
Türksel: Çoşkulu Türk.
Türksev: Sevilen Türk.
Türkseven: Sevilen Türk.
Türkyılmaz: Hiçbir şeyden yılmayan Türk.
Türkşen: Neşeli Türk.
Türünk: Çalışkan.
Tüvan: Güç, kuvvet.
Tüzeer: Hukuktan yana olan.
Tüzel: Hukuki.
Tüzemen: Adaletli.
Tüzmen: Adaletli.
Tüzünalp: Sakin yiğit.
Tüzüner: Sakin yaradılışta olan.
Tüzünkan: Soylu kandan gelen.
Tüzünsoy: Soyluların soylusu.
Tüzüntürk: Soylu Türk, asil Türk.
2023 U Harfi Erkek bebek isimleri
Ubeydullah: Tanrı’nın kölesi, kulu.
Ubeyt: Köle, kölecik, kulcuk.
Uçanay: Bulutların arkasındaki ay.
Uçanok: Ok gibi hızlı olan.
Uçantürk: Uçan Türk.
Uçar: Uçan, uçucu.
Uçarer: Hayal dünyasında dolanan, hayal kuran.
Uçarı: Ele avuca sığmayan.
Uçbay: Sınır beyi.
Uçbey: Sınır beyi.
Uçhan: Sınır, şehir hanı.
Uçkan: İçinde uçmak özlemi yanan.
Uçkun: Ateşten fırlayan kıvılcım.
Uçma: Uçmak işi.
Uçmak: Aşırılmak. 2. Çok sevinmek. 3. Yok olmak, ortadan kaybolmak. 4. Uçar gibi dalgalanmak.
Uçuk: Uçmuş, soluk renkli. 2. Hafif belirsiz.
Uçur: Doğumuyla herkesi sevince boğan.
Ufukay: Ufuktaki ay.
Ufukdeniz: Denizin gökle birleştiği görüntü.
Ufuktan: Ufukta gökyüzünün aydınlanması.
Ugan: Yüce, yüksek, güçlü.
Uğurad: Uğurlu adı olan
Uğural: Şansını değerlendir.
Uğuralp: Uğurlu yiğit.
Uğurata: Geçmişi uğurlu olan.
Uğuray: Uğurlu ay.
Uğurbay: Uğurlu ve saygın kişi.
Uğurbey: Uğurlu ve saygın kişi.
Uğurcan: Uğurlu, hayırlı dost.
Uğurel: Eli uğurlu olan.
Uğurhan: Uğurlu hükümdar.
Uğurkan: Uğurlu bir soydan gelen.
Uğurlu: İyilik getirdiğine inanılan, kutlu, kademli.
Uğurluad: Adı gibi kendisi de uğurlu olan
Uğurlualp; Uğurlu yiğit.
Uğurlucan: Uğurlu ve candan kimse.
Uğurluel: Eli uğurlu kimse.
Uğurluhan: Halkına uğur getiren hükümdar.
Uğurlukan: Uğurlu bir soydan gelen.
Uğurlusan: Uğurluluğuyla tanınmış olan .
Uğurlutay: Uğurlu genç.
Uğurlutürk: Uğurlu Türk.
Uğurol: Bereket getir
Uğursal: Uğurlu.
Uğursan: Uğuruyla tanınmış.
Uğursay: Uğurlu ve saygın kişi.
Uğursel: Coşkulu ve uğurlu.
Uğursev: Uğurlu, sevilen.
Uğurseven: Uğruna inanan.
Uğursoy: Uğurlu soydan gelen.
Uğurtan: Tan vaktinin uğuruna inanan.
Uğurtay: Uğurlu genç.
Uğurtürk: Uğurlu Türk.
Uğut: Baygın kendinden geçmiş. 2. Çimlenmiş buğdayın kaynatılmasıyla yapılan bir çeşit yemek.
Uhuvvet: Kardeşlik, arkadaşlık, dostluk.
Ulaç: Bağlayan, bağlayıcı sınır.
Ulaçhan: Hükümdarlığın sınırı.
Ulak: Haber götüren, postacı.
Ulakbey: Haberci.
Ulaş: Elde etmek, erişmek.
Ulcan: Oğul can.
Ulcay: “Olcay” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Ulu: Erdemleri bakımından çok büyük, yüce.
Uluad: İsmi gibi kendiside yüce olan.
Ulualp: Yüce ve yiğit kişi.
Uluant: Büyük yemin.
Uluata: Geçmişi yüce olan.
Ulubaş: Başı göğe ermiş kişi.
Ulubay: Yüce ve saygın kişi.
Ulubek: Yüce ve saygın kişi.
Uluberk: Sağlam, kuvvetli ve yüce kişi.
Uluca: Yüce kişi.
Ulucan: İçtenliğiyle yüce kişi.
Uluç: Ünlü Türk denizcisi Kılıç Ali Paşanın adı. 2. Selçuklularda Türkmen beyleri.
Uluçkan: Saygın bir geçmişi olan.
Uludağ: Azametine ve yüceliğine saygı duyulan.
Uludoğan: Yüceliği doğuştan gelen.
Uludoğmuş: Yüceliği doğuştan gelen.
Uluer: Saygın, uğurlu.
Uluergin: Olgunluğu yüceliğinden gelen.
Uluerkan: Yüce, kuvvetli bir soydan gelen.
Uluğ: Yüce ve saygın kişi.
Uluhan: Çok değerli hükümdar.
Ulukaan: Yüce savaşçı.
Ulukan: Yüce bir soydan gelen.
Ulukut: Kutsal bir yüceliğe sahip olan.
Ulum: Değerlim.
Uluman: Değerli, yüce ve saygın kişi.
Ulun: Ulu.
Ulunay: Ay’ın yüceliği.
Uluöz: Karakteriyle yücelen kişi.
Ulusan: Yüceliğiyle tanınan kişi.
Ulusay: Yüce ve saygın kişi.
Ulusev: Yüce olanı sev.
Uluseven: Yüce olanı seven.
Ulusoy: Büyük, yüce bir soydan gelen.
Ulusu: Kudreti bilinen su.
Uluşan: Yüceliğiyle şan, şöhret yapmış kişi.
Ulutan: Tan vakti gibi yüce.
Ulutaş: Değerli taş.
Ulutay: Gençliğine rağmen yüceliği, ululuğu özünde barındıran.
Ulutekin: Yüceliğiyle uğur saçan.
Ulutürk: Yüce Türk.
Ulvi: Yüce, ulu, yüksek.
Umaç: Amaç.
Uman: Bir şeyin olmasını istemek, bekleyen.
Umar: çare.
Umde: İlke, prensip.
Umdu: Çıkar yol.
Umman: Engin deniz, okyanus.
Umur: Aldırış etme, önem verme. 2. Tecrübesi çok olan, deneyimli.
Umurad: Adı gibi kendi de deneyimli olan.
Umural: Görgülü, bilgili yiğit.
Umuralp: Görgülü, . bilgili yiğit.
Umurbay: Deneyimli ve saygın kişi.
Umurbey: Deneyimli, saygın kişi.
Umurtaş: Deneyimleri sayesinde taş gibi sağlam olan.
Umutlu: Umudu olan.
Unan: Bağlılık.
Unat: Akıllı, ergin.
Ungan: Mutlu kişi, yiğit kişi.
Unsur: Öğe.
Ural: Hazar Denizi’ne dökülen ırmak. 2. Rusya’da sıra dağ.
Urağan: Beraberinde yağmur getirmeyen güçlü fırtına.
Uralp: Yiğit.
Uraltan: Kızıllık.
Uraltay: Gençlik.
Uram: Gezinti yolu.
Uran: Maharetli kişi. 2. Teknik.
Urandu: Seçkin, seçilmiş, tekniğiyle beğenilmiş.
Urangu: Yetenekli savaşçı.
Uras: Şanslılık.
Uraytay: Yükseklik.
Uraz: Şanslılık.
Uraza: Hediye, armağan. 2. Misafir yemeği.
2023 V Harfi Erkek bebek isimleri
Vacip: Yapılması gerekli olan. 2. İslam dininde farzdan sonra gelen emir.
Vacit: Yaratan, ortaya çıkaran.
Vali: Yeter, tam. 2. Sözünün eri, sözünde duran.
Vatir: Fazlasıyla çok olan.
Vatit: Elçi.
Vaha: Çöl ortasında sulak ve yeşillik yer.
Vahap: Bağışlayan, ihsan eden.
Vahdet: Bir ve tek olma, birlik. 2. Tanrıya ulaşma. 3. Yalnızlık, kendi kendine kalış.
Vahdettin: Dinin tekliği
Vahim: Korkulu, çok tehlikeli.
Vahip: Tek, yalnızca bir tane olan.
Vahit: Bir tek olan.
Vahittin: Dinin tekliği.
Vaiz: Dini öğütler veren kimse.
Vakar: Ağırbaşlı olan.
Vakıf: Bilen. 2. Bir şeyi vakıf durumuna getiren.
Vakkas: Okçu, iyi ok atan, savaşçı.
Vakur: Ağırbaşlı, onurlu.
Vala: Şanı, adı sanı yüce olan.
Varal: Var olanı al. 2. Yetiş al.
Vardar: Balkanlarda bir ova ve ırmak.
Vargın: İstediğini elde eden.
Varış: Çabuk kavrayan, anlayış, güçlü seziş, 2. Bir yarışın son bulduğu yer, finiş. 3. Varmak durumu veya biçimi.
Varlık: Var olma durumu, mevcudiyet. 2. Önemli, yararlı şey. 3. Para, mal, mülk, zenginlik. 4. Ömür,
hayat.
Varol: Her zaman yaşa.
Vasfi: Nitelikli.
Vasıf: Nitelik.
Vasıl: Ulaşan, varan.
Vassaf: Nitelendiren, tanımlayan.
Vatan: Yurt, ülke.
Vataner: Vatanını seven.
Vatansever: Vatanını seven.
Vecahet: Güzellik, güzel yüz. 2. Saygınlık, onur, haysiyet.
Vecaip: Vecibeler, ödevler.
Vecdet: Zenginlik.
Vecdi: İçi içine sığmamak.
Vechi: Taraf, yan, yüz.
Vecid: Coşkulanmak, sevinç.
Vecih: Yol; tarz. 2.Yüz, çehre.
Vecihi: Yüz, çehre.
Vecit: Çoşkunluk. 2. Kendinden geçme.
Veciz: Kısa ve anlatımı etkili söz.
Vedat: Sevgi, dostluk.
Vedayi: Emanet olarak bırakılan.
Vedid: Sevgisi çok olan, dost.
Vefa: Sevgi bağlılığı, sevgide sebat etme.
Vefi: Vefalı kişi.
Vefik: Yoldaş. 2. Aynı düşüncede olan.
Vehbi: Tanrı vergisi, doğuştan.
Vehip: Bağışlama.
Vejın: Yaşamak.
Vekil: Başkasının yerine hareket eden, konuşan.
Vel: Sığ.
Vela: Yakınlık, sahiplik:
Veli: Ermiş, eren, evliya.
Velican: Candan dost.
Velit: Yeni doğmuş çocuk.
Ven: Amaç, erek.
Verdi: Güle ait.
Vergin: Özverili olan.
Verim: Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç.
Verka: Güvercin, açık boz.
Verşan: Şan, şöhret saç.
Vesamet: Güzellik.
Vesim: Yüz güzelliğine sahip olan.
Veyis: Garibanlık.
Veysel: Garibanlık.
Veysi: Gariban, zavallı.
Vezir: Bakan.
Virni: Mevsiminde olmayan.
Viyan: İstek, arzu.
Volkan: Yanardağ.
Vural: Elde et.
Vurcan: Tutkun dost
Vuska: Çok sağlam kuvvetli.
2023 Y Harfi Erkek bebek isimleri
Yaban: İnsan yaşamayan ıssız yer. 2. Yabancı, el.
Yadigar: Bir kimseyi veya bir olayı hatırlatan nesne.
Yafes: Nuh peygamberin 3.oğlu.
Yağan: Yağmur, kar. 2. Yağış.
Yağar: Yağacak olan. 2. Parlayacak olan, parıldayan.
Yağın: Yağmur.
Yağız: Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit.
Yağızad: Adı gibi kendide yağız olan.
Yağızalp: Esmer yiğit.
Yağızbay: Esmer ve saygın kişi.
Yağızcan: Esmer, güçlü yiğit kişi.
Yağızer: Esmer erkek.
Yağızhan: Esmer, yiğit hükümdar.
Yağızkan: Esmer bir soydan gelen.
Yağızkurt: Esmer, yiğit ve kurt gibi de kurnaz.
Yağıztay: Esmer, yiğit genç.
Yağıztekin: Uğurlu esmer yiğit
Yağıztürk: Esmer Türk.
Yahşibey: İyi tanınan, saygın kimse.
Yahya: Kutsal kitaplarda adı geçen bir peygamber.
Yakup: Takip eden, izleyen.
Yalav: Alev, ateş.
Yalaz: Alev, ateş, bayrak.
Yalaza: Alev.
Yalazalp: Ateşli yiğit
Yalazan: Berk, şimşek.
Yalazay: Alev ve ay gibi olan.
Yalazbay: Ateşli ve saygın kişi.
Yalazhan: Ateş gibi hükümdar.
Yalazkan: Ateş gibi bir soydan gelen.
Yalçın: Düz, sarp 2. Düz, kaygan.
Yalçıner: Zorlu yiğit.
Yalçınkaya: Zorlu, kayagibi.
Yalçuk: Parlayan, parlak, elçi.
Yaldırak: Ak, parlak, ışıklı.
Yaldıran: Parlayan, ışıldayan, bezdiren.
Yalgı: Büyü, sihir,
Yalgın: Serap, ılgın, yalgın.
Yalım: Alev. 2. Kılıç, bıçak gibi kesici araçların keskin yüzü.
Yalımbay: Alev gibi olan.
Yalımhan: Kılıcının keskinliğiyle bilinen hükümdar.
Yalımkan: Alev gibi bir soydan gelen.
Yalımsoy: Alev gibi bir soydan gelen.
Yalımtay: Alev gibi genç.
Yalımtürk: Alev gibi Türk.
Yalın: Sade, gösterişsiz. 2. Çıplak. 3. Alev.
Yalınad: Mütevazi ad, yalın ad.
Yalınalp: Mütevazi, yiğit kişi.
Yalınay: Bulutsuz gecedeki Ay.
Yalınbay: Mütevazi ve saygın kişi
Yalınbey: Mütevazi ve saygın kişi.
Yalınç: Sade, yalın, yapılması kolay olan.
Yalınhan: Mütevazi hükümdar.
Yalınkan: Mütevazi bir soydan gelen.
Yalınsoy: Mütevazi bir soydan gelen.
Yalıntay: Mütevazi ve genç.
Yalıntürk: Mütevazi Türk.
Yalkı: Yalın.
Yalman: Eğik. 2. Kesici ve batıcı araçların kesen yada batan yüzü. 3. Sarp.
Yaltar: Parlak, ışıldayan.
Yaltırak: ışıldayan, parıldayan.
Yaltaray: Parıldayan ay.
Yalvaç: Kitap getirmiş peygamber, elçi.
Yamaç: Dağın veya tepenin herhangi bir yanı.
Yaman: Gücü ve becerisi alışılmışın üzerinde olan. 2. Korkulan.
Yamanad: Adı gibi kendisi de yaman olan.
Yamanalp: Korku salan yiğit.
Yamanbay: Cesur ve saygın kişi.
Yamanbey: Cesur ve saygın kişi.
Yamancan: Candan dost, koruyucu.
Yamaner: Cesur, korku salan.
Yamanöz: Karakterinde korkusuzluğu taşıyan.
Yamansoy: Korkusuz soydan gelen.
Yamantay: Korkusuz genç.
Yamantürk: Korkusuz Türk.
Yamanyiğit: Yiğitler yiğidi.
Yamçı: Sürücü.
Yanaç: Yön.
Yanal: Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, iki renkli.
Yanar: Yanan.
Yanbey: Karşı tarafın zengini.
Yanık: Yanmış olan. 2. Rengi koyulaşmış. 3. Duygulu, dokunaklı, etkili, acılı. 4. Bıkkın, üzüntülü, dertli.
Yarar: Yarayan, elverişli, uygun.
Yaren: Arkadaş, yakın dost.
Yargı: Hüküm, muhakeme. 2. Birini ya da bir nesneyi eleştirici bir biçimde değerlendirme.
Yarıgar: En içten dost.
Yarka: Büyük piliç.
Yarkan: Yüksek mahkeme.
Yarkaya: Sarp, uçurumdaki kaya.
Yarkın: Şimşek.
Yarkurul: Komisyon, encümen.
Yarlık: Hükümdar buyruğu ferman.
Yarluk: “Yarlık” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Yasa: Değişmezlik ve mecburiyet göstermeyen kural. 2. Kanun. 3. Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması yaşamın bir mecburiyeti olan toplum alışkılarının bütünü. 4. Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel.
Yasan: Belirlenmiş kuralların içinde bulunan. 2. Yönelim.
Yasef: “Yafes” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Yaser: Varlık içinde olan, zengin.
Yasin: Kuran’ın surelerinden biri.
Yasun: Toplumsal edinim.
Yaşa: Rahat ve huzurlu bir ömrün olsun.
Yaşartürk: Yaşayan Türk
Yaşdaş: Aynı yaşta olanlar.
Yaşlak: İhtiyar.
Yatkın: Bir yana eğilmiş, yatık. 2. Benimsemiş, alışmış, eğilimli. 3. Yetenekli becerikli.
Yatman: Mütevazi kişilik.
Yatuk: Kanun benzeri sazların ortak adı.
Yavaş: Hızlı olmayan. 2. Yumuşak huylu, yumuşak başlı.
Yaver: Yardımcı. 2. Görevli subay, emir subayı.
Yavuz: Güçlü, çetin 2. İyi, güzel.
Yavuzad: İsmi gibi kendi de güçlü olan.
Yavuzalp: Yiğitler yiğidi.
Yavuzbey: Güçlü ve saygın kişi.
Yavuzcan: Güçlü kişiliği olan kişi.
Yavuzer: Cesur, güçlü erkek.
Yavuzhan: Güçlü hükümdar.
Yavuzkan: Güçlü bir oydan gelen.
Yavuzsoy: Cesur, güçlü soydan gelen.
Yavuztay: Genç ve güçlü.
Yavuztürk: Güçlü Türk.
Yayak: Yürüyerek yol kateden.
Yaygır: Gökkuşağı.
Yazan: Yazar.
Yazar: Yazarak yapıt üreten kişi.
Yazı: Yazılan şey.
Yazır: Bir Türkmen boyunun adı.
Yedier: Büyük ayı takım yıldızı.
Yeğen: Birine göre kardeşin çocuğu. 2. Birine göre amca, hala, dayı, teyzenin çocuğu.
Yeğin: Zorlu katı, şiddetli. 2. Baskın, üstün.
Yeğinalp: Üstün yiğit.
Yeğiner: Üstün yiğit.
Yekbun: Birleşmek.
2023 Z Harfi Erkek bebek isimleri İlginç Erkek Bebek İsimleri, Çok Kullanılmayan Erkek İsimleri
Zabit: Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker. 2 Tutuğunu koparan, dediğini yaptıran.
Zade: Evlat, oğul. 2. Doğmuş.
Zadegani: Köklü aile.
Zafer: Savaşta kazanılan başarı. 2. Çaba sonucunda elde edilen başarı.
Zağnos: Bir tür doğan kuşu.
Zahir: Yardım eden, destekleyen, arka çıkan. 2. Açık belli. 3. Dış görünüş.
Zahit: Dini vecibelerini yerine getiren kişi
Zaho: Musul ve Cizre arasında Kürt kasabası.
Zahor : Sarp kayalık.
Zaid: Artam.
Zail: Yok olan, ortadan kalkan.
Zaim: Kefil, prens, şef.
Zait: Çoğalan. artıran.
Zakir: Zikreden, dua eden.
Zalal: Gölge veren.
Zamir: İnsanın içyüzü.
Zana: Bilgin, bilginç, alim.
Zara: Sivas’a bağlı bir ilçe.
Zarif: Yakışıklı, kibar tavırlı.
Zati: Kişisel.
Zaza: Bir Kürt lehçesi. 2. Bir Kürt kolu.
Zekai: Zeki, akıllı.
Zekeriya: Erkek
Zeki: Anlama, kavrama yeteneği olan, zekası olan. 2. Çabuk ve kolay kavrayan. 3. Zeka varlığı gösteren.
Zemin: Taban, döşeme, yer. 2. Temel, dayanak. 3. Yeryüzü, dünya.
Zengin: Varlıklı. 2. Gösterişli. 3. Verimli.
Zerage: Güneş’ten süzülen ışık.
Zerak: Mavi, gök renkli
Zerdeş: M. Ö. 850 yıllarında yaşamış Merusi dininin kurucusu.
Zeren: Zeki.
Zereng: Zeki, akıllı.
Zerin: Altından ya da altın benzeri olan.
Zerka: Gök gözlü.
Zerver: Altın yaldızlı.
Zevafir: Parlak yıldızlar.
Zeval: Sona erme, yerinden ayrılıp gitme.
Zevkan: Zevkli, zevk alınan.
Zeynel: Süs, süsleme.
Zeyni: Bezek, süs.
Zeynullah: Tanrı’nın süsü.
Zeynur: Aydınlık.
Zeyrek: Anlayışlı, uyanık, zeki.
Zeyyat: Zeytinyağcı.
Zıhar: Ejder, canavar.
Zılan: Sert rüzgar.
Zıryan: Kar fırtınası.
Zihni: Akıllı, zeki.
Zikra: Öğüt.
Zikri: Anma, anılma.
Zikrullah: Tanrı’nın anılması.
Zinar: Dağın Güneş görmeyen yüzü.
Ziren: Dinç.
Zirve: Doruk, en yüksek nokta, tepe.
Ziver: Süs.
Ziya: Işık, aydınlık.
Ziyat: Fazlalık.
Zobu: Toraman delikanlı.
Zoral: Zorlanarak elde edilme.
Zorbey: Zorlu ve saygın kişi.
Zorlu: Güçlü kuvvetli. 2. Tuttuğunu koparan.
Zuhur: Görünme, baş gösterme.
Zuhuri: Komik, çok matrak.
Zübeyr: Kısa not.
Züheyr: Çiçeklik. 2. Küçük çiçek.
Zülfekar: Hz. Muhammet’in Hz. Ali’ye armağan ettiği kılıç.
Zülfi: Kılıcın kabzasına iliştirilen süs.
Zülfikar: İki parçalı çatallı kılıç.
Zülfü: Zülüfle ilgili.
Zülküf: Makam sahibi.
Zümer: Gruplar, zümreler.