Kimilerine göre 28 Şubat; Anneler günü, öğretmenler günü… gibi senede bir defa yaldızlı sözlerle geçiştirilen bir gündür. Lâkin çeken bilir kara şubatın derdini.
28 Şubat denilince derneklerin, vakıfların, pek çok market-bakkal ve işyerlerini irticacı damgasıyla yaftalayarak engelledikleri günleri hatırlıyorum.
28 Şubat denilince ardı arkası kesilmeyen meşhur ‘’Brifingleri’’, koca-koca insanların brifing almak için koşa-koşa salonları doldurdukları günleri hatırlıyorum.
28 Şubat denilince; Üniversitelerin pek çoğunun kışlaya döndüğü, bir kısım öğretim üyelerinin fişlenip ya sürgüne gönderildiği veya istifaya zorlandığı dönemleri hatırlıyorum.
28 Şubat denilince; Üniversitelerde kurulan ikna odalarını, binlerce kız öğrencinin okulundan edildiği, yüzlerce bayan memurelerin işlerinden edilip hayatlarının karartıldığı günleri hatırlıyorum.
28 Şubat denilince; Sözde Sivil Toplum Örgütü tabelası altında, 28 Şubat sürecinin infaz elemanlarına başörtülü çalışan öğretmen ve memurları ihbar eden, muhbir kuruluşları hatırlıyorum.
28 Şubat denilince; Bu ihbarlardan birinde sınıfta ders yapan bir bayan öğretmeni yedi tane müfettiş’ in baskın yapıp (avını yakalamış bir avcı gibi) öğrenciler huzurunda öğretmene ve okul müdürüne yaptıkları hakaretleri hatırlıyorum.
28 Şubat denilince on, on beş yıllık öğretmen iken başörtüsü taktığı gerekçesiyle görevinden alınan, birde adliyelerde ceza davaları açılıp mahkeme huzuruna çıkarılan ve Mahkeme Hâkimi tarafından ‘’Başörtülü mahkeme salonuna giremezsiniz’’ diyerek mahkemeden kovulan bayan öğretmenleri hatırlıyorum.
Senelerce Milli Eğitimde sorun olmadan öğretmenlik yapmış, 28 Şubat sürecinden sonra sakıncalı konuma getirilip mesleğinden atılan öğretmenleri, devlet memuru bayanları hatırlıyorum.
O günlerde muhakkik olarak görevlendirilip bu görevlerini sadakatle! yerine getiren; şube müdürlerini hatırlıyorum.
Milletimize yaşatılan o kara günler geçeli 24 yıl oldu. 28 Şubat sürecinde sert esen Kara Yelin soğukluğunu hala ciğerlerinde hisseden bir grup var ki; Başörtü mağdurları. Şubat ayında düşen cemreler bile onlara hiç etki etmedi!
28 Şubat sürecinde, 2000-2001 yıllarında başörtülü oldukları gerekçesiyle görevden ihraç edilen öğretmenler; 2006 da çıkarılan sicil affı ile ‘’sadece affedildiniz geriye dönük hiç bir hak talep edemezsiniz diyen 5525 sayılı kanunla’’ affedildiler(!) Tazminatları dahil bir çok özlük haklarını alamadılar.
28 Şubat Mağdurları iade-i itibar istiyorlar. Şimdiye kadar hep bireysel olarak ulaşabildikleri Milletvekili, Bakan, Bürokrat ve siyasetçilere içlerini döktüler fakat sonuç alamadılar.
Geçtiğimiz Çarşamba günü; Memur-Sen Kadınlar Komisyonu 81 ilde eş zamanlı basın toplantısı organize ederek, 28 Şubat Sürecindeki mağduriyetlerin giderilmesi çağrısında bulundu.
Yapılan açıklamada 28 Şubat sürecinin ülkemizde yaptığı tahribatlar ve mağduriyetler dile getirildikten sonra şu ifadelere yer verildi;
‘’28 Şubat zihniyetinin tarihin çöp sepetinde gerçek anlamda yerini alması sadece faillerinin mahkûm edilmesiyle değil mağduriyetlerin telafisi, zararlarının tazminiyle mümkün olabilir. 28 Şubat’ın bin yıl süreceği iddiasında bulunanların heveslerini kursaklarında bırakan millet iradesi ve inancı; mağdurların hukukunu koruyan, haklarını sağlayan, zararlarını karşılayan iradeyi de kayda ve hayata geçirecektir. Bu iradenin tesisi ve teşkilinde yetkili ve ilgili herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz.’’
28 Şubat’ın soğuk günlerinde terini silen (Savunan Adam) merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamızı vefatının sene-i devriyesinde rahmetle anıyorum.
28 Şubat sürecinde; Başörtüsü zulmü gören tüm mağdurlara iade-i itibarlarının verilmesini Devlet büyüklerimizden arz ve talep etmektedirler. Dileriz haklı talepleri başka Şubat’a ertelenmez.
Abdullah YADİGAR-26/02/2021