30 Ağustos'un efsane olmuş zafer hikayesi! İngilizler imkanı yok diyordu...
30 Ağustos zaferinin bilinmeyenleri tam bir 'Çılgın Türkler' hikayesi. Zafer sürecinde yaşananları okuduğunuzda tüyleriniz diken diken olacak. Atatürk'ün meşhur pozunun hikayesi de bunun içinde...
145
Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı... O Büyük Taarruzun 96'ncı yıldönümü... 9 Eylül günü düşmanın İzmir'de denize dökülmesiyle taçlanan 30 Ağustos'un çılgın bir hikayesi var. Bu hikayede İngilizler'in Türkler 6 ayda geçemez dedikleri yığınaktan, Yunanlılara göbek attıran Atatürk'ün çay partisine kadar çok müthiş detaylar var. İşte Sosyal medyada @lordsinov nickli kullanıcının paylaştığı hem zafere giden Türk askerinin hem de Atatürk'ün meşhur fotoğrafının hikayesi:
245
TEK ATIMLIK BARUT KALMIŞTI : Atatürk'ün hayatındaki en zorlu gün 26 Ağustos 1922'dir. Çünkü bu tarih Türklerin Anadolu'daki son bağımsız günü olabilirdi. Atatürk de bunun bilincindeydi. Devlet 1911'den beri tam 11 yıldır savaştadır. Tükenmek üzeredir. Artık tek atımlık barutu kalmıştır. Atatürk 1921'de Sakarya Savaşı'nı kazandı fakat ordunun önemli bir kısmı firar etti. Üstelik mevcut subayların çoğu şehit oldu. Yunan ordusu ise Ankara önlerinden çekilip Afyon-Eskişehir eksenine İngiliz destekli "muazzam" bir savunma hattı kurmuştu.
345
İNGİLİZLERİN MUAZZAM SAVUNMA HATTI : İngilizler bu savunma hattı için "Türkler 6 ayda geçerse 6 günde geçmiş sayabilirler" diyordu. Savunma hattı o kadar sağlamdı. Atatürk de bunun bilincindeydi. Uzun süre vuruşamazlardı. Savaş uzarsa cephane, erzak, para vs yetmezdi. Batı Anadolu Yunan toprağı olurdu.
445
YA ZAFER YA BOZGUN : Bu nedenle düşmanı tek vuruşla imha etmek ve Anadolu'dan atmak gerekiyordu. Atatürk bu iş için riskli bir plan oluşturdu. Ya büyük bir bozgun ya da büyük bir zafer olacaktı. Bu planı sadece üç Mustafa biliyordu: Mustafa Kemal,Mustafa İsmet,Mustafa Fevzi...
545
ATATÜRK'ÜN ÇAY PARTİLERİ : Yunan ordusu Ertuğrul Bey, Osman Bey, Orhan Gazi gibi tarihi şahsiyetlerin mezarlarını çiğniyor, üç Osmanlı başkentinde Türkleri aşağılıyordu. Meclis savaşmak için Atatürk'e baskı yapıyor fakat o 27 Temmuz'da futbol maçı düzenliyor, Ağustos ortalarında Çay partisi veriyordu.
645
Türk'ün savaşı hileli olur. Attila'dan Kılıçarslan'a, Selçuk Bey'den Fatih'e, Timur'a ve Mustafa Kemal'e... Türk tarihi savaşta hileyi sanatçı gibi kullanan mareşallerle doluydu. Futbol maçı ve çay partisi işin hilesiydi. Mustafa Kemal savaşın son hazırlıklarını yapıyordu.
745
YUNANLILAR GÖBEK ATIYORDU: Meclis'te Atatürk öyle eleştiriliyordu ki... Bu eleştirileri duyan Yunan ordusu, Türklerin içine düştüğü durumdan keyif alıyor, rahat bir şekilde olan biteni izliyordu. Atatürk'ün istediği de buydu. O, muhaliflerini de hilenin bir parçası haline getirmişti.
845
Savaştan birkaç gün önce Çay partisi verildiği esnada hızlıca Konya'ya geçti. Telgraf ve posta teşkilatı basıldı. Kontrol altına alındı. Geldiğini duyurmak mümkün değildi. Oradan cepheye geçti. Savaş planı masaya kondu. Paşalardan itiraz eden oldu.
945
BU BİR ÇILGINLIKTI : Harbiye'nin eski stratejisti Yakup Şevki Paşa itiraz etti. Paşa'ya göre bu delilikti. Kaybetme riski yüksekti. Başarısızlık halinde Ankara düşer, Milli Mücadele kaybeder, Anadolu tamamen işgal edilirdi.
1045
MAKİNALIYA KARŞI KILIÇ : Plana göre cephanenin ikmali mümkün olmayacaktı. Yani kurşun biterse işimiz kılıçlara kalacaktı. Makineli tüfeğe karşı kılıç... Yakup Paşa buna onay veremiyordu. Haksız sayılmazdı. Atatürk "İkmali düşmandan yaparız" demişti. Yani düşman ele geçmezse imha riski olacaktı.
1145
Tartışma uzayınca Atatürk "Uğraşa uğraşa, ancak 1 yılda düşmanla az çok denk bir hale gelebildik. Bir daha bu gücü yaratamayız. Bu sefer kesin sonuç almak, savaşı bitirmek zorundayız. Bunun için de, tehlikesine rağmen, bu planın uygulanmasından başka çare göremiyorum" dedi.
1245
Yakup Paşa "Bu planla kaybedersek bize vatan haini derler. Bu meclis bizi asar" diye itirazını sürdürünce Atatürk net konuştu: "Korkmayın paşam. Sorumluluk bana aittir. Kaybedersek beni hemen asarsınız!"
1345
Peki ne yapılacaktı? Plan neydi? Esasen Yakup Paşa haklıydı. Atatürk'ün planı ters cepheydi. Taarruzdan bir gece önce ordunun neredeyse tamamı mevzileri terk ederek yer değiştirecekti. Bu durum fark edilirse koca ordu hareketli halde yakalanır ve bir gecede imha olabilirdi.
1445
Taarruzdan bir gece önce, 25 Ağustos günü, hava karardıktan sonra ordu harekete geçti. Cepheyi terk ederek, Şuhut dağları arasından, bir patika vasıtasıyla Yunan hattının güneyine sızdı. Kimse fark etmedi.
1545
Koca milletin kaderini değiştirecek ordu, koca toplar, silahlar, onca yük... Sessiz sedasız şekilde varması gereken yere vardı. Sabahın ilk ışıklarından biraz önce bombardıman başlayacaktı. Dakikalar geçmek bilmiyordu.
1645
Tan ağarmaya başladığında İsmet Paşa bombardımanı başlatacaktı. Fakat hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Etrafı sis bastı. Toplar kör olmuştu. Bu şekilde bombardıman başlamazdı. Herkes şaşkındı.
1745
Hava gittikçe aydınlanmaya ve fark edilme riski yükselmeye başlamıştı. Sis dağılmıyordu. Mustafa Kemal tepedeki karargahından çıktı. Canı çok sıkılmıştı. sis dağılmıyordu. Yapacağı hiç bir şey yoktu.
1845
Oldukça stresli görünüyordu. Vakit akıp gidiyordu. Bir ara yerinden ayrıldı. Bölgedeki kayalıkların bulunduğu yere gitti. Yalnız başına kayaların arasına girdi. Etraftakiler şaşkındı. Kayalıktan çıkıp yürüdüğü esnada ekipten biri makinesini aldı ve o tarihi anı fotoğrafladı.
1945
Havanın iyice aydınlanmaya başladığı saniyelerde sis bir anda dağılmaya başladı. Düşman mevzileri görünür hale geliyordu. Vakti gelmişti. Derhal bombardıman için İsmet Paşa'ya talimat verildi. 26 Ağustos 1922 günü, saat 05:30'da Türk topları sessizliği bıçak gibi yırttı.
2045
Cephane kısıtlıyıdı. Topların mevziyi yok edene dek bitmemesi gerekiyordu. Aksi halde taarruz yapılamazdı. Üstelik ordu dağlık arazide çok ters bir halde kalacaktı. Toplar birbirini ardına ateşlenirken, Mustafa Kemal'in stresi arttıkça artıyordu!
2145
Yaveri ve koruması Yarbaz Muzaffer Kılıç onunla birilikte bombardımanı izlerken, Mustafa Kemal'in fısıldadığı cümleleri işitti: "Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et! Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!"
2245
İsmet Paşa'nın bombardımanı bir sanat tablosu gibiydi. Yunan mevzileri tam isabet vuruluyordu. Yunan karargahı bu baskını "gerçek taarruzu gölgelemek isteyen kandırmaca" olarak algılamıştı. Asıl hamle doğudan bekleniyordu. Oysa ordu güneydeydi. Hile adım adım işliyordu.
2345
İsmet Paşa'nın topları kısa sürede Yunan mevzilerini parçaladı. Sıra Türk askerindeydi. Tepeler birer birer sarılıp ele geçirilmeye başlandı. Bu sırada Yunan karargahı, İzmir'de bulunan Yunan başkomutana erişemiyordu. Çünkü telgraf hatları kesilmişti.
2445
Gelen haberler nedeniyle karargahın kafası karışıktı. Güneydeki baskın gerçek bir taarruz muydu yoksa şaşırtmaca mıydı karar verilemiyordu. Komutan Trikupis her ihtimale karşı birlik kaydırmaya başladığı sırada Yunan başkomutandan telgraf geldi.
2545
Başkomutan Hagi Anesti, baskının bir şaşırtmaca olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle birlik kaydırma hamlesi durduruldu. Bu esnada Türk ordusu bölgeyi iyice ele geçirmeye başladı. Yunan başkomutan İzmir'deydi. Ama Türk başkomutan bizzat cephedeydi!
2645
Ertesi gün, hava ağarırken ikinci bir taarruz gerçekleşti. Türk askeri Afyon'a girdi. Mustafa Kemal, karargahını derhal Afyon'a aldırdı. Savaşın içinde olmak istiyordu. Taarruzun adı Kurt Kapanı'ydı! Fevzi Paşa'nın planı sayesinde git gide Yunan ordusu çevreleniyordu.
2745
Yunan ordusu gittikçe çekilmeye başladı. Yunan karargahı hileyi geç de olsa tamamen sezmiş ve tüm ağırlığı güneye kaydırmaya başlamıştı. Bu defa Yakup Şevki Paşa kuzeyden taarruza kalkmış ve Yunan ordusunu şaşkına çevirmişti.
2845
ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDER İLERİ... Ağustos'un 30. günü Yunan ordusu imha edildi ve kaçmaya başladı. Fakat ordunun geri çekilip mesafeyi yeniden mevzilenmemesi gerekiyordu. Bu nedenle Atatürk o tarihi emrini verdi: Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir! İleri!
2945
Ağustos'un 30. günü kovalamaca başladı. İzmir'e 400 km vardı. Asker yorgundu ama emir kesindi. Önce Uşak'a girildi. Akabinde Yunan ordu komutanı Trikupis, 2 Eylül'de esir alındı. Mustafa Kemal de orduyu takip ediyordu.
3045
TÜRK ORDUSU İZMİR'E GİRİYOR... Türk ordusu 400 km'lik hattı 9 günde geçerek harp tarihi açısından emsali görülmemiş bir iş yaptı. 2 Eylül'de Eskişehir'i, 6 Eylül'de Balıkesir ve Bilecik'i, 7 Eylül'de Aydın'ı, 8 Eylül'de Manisa'yı geri aldı ve 9 Eylül'de İzmir'e girdi.
3145
Türk askerinden hemen sonra, 10 Eylül günü Mustafa Kemal İzmir'e girdi. Tüm Anadolu bayram ediyordu!
3245
İzmir kurtarıldıktan kısa süre sonra, bir gemi limana yanaşıyordu! Mustafa Kemal taarruzdan hemen önce Fethi Bey'i İngiltere'ye göndermiş, sorunu savaşsız çözmenin çarelerini aramakla görevlendirmiş, fakat işe yaramayınca önce Roma'ya akabinde İzmir'e geçmesini emretmişti.
3345
Fethi Bey de, "Herhalde Yunan ile yeni görüşmelere başlayacağız, zaten Yunan başkomutan da İzmir'de, o yüzden oraya gönderiyor" diye kafası karışık bir şekilde emri kabul etmişti.
3445
Fakat Mustafa Kemal Fethi Bey'i Yunan'ın Smyrna'sına değil Türk'ün İzmir'ine çağırmıştı. Fethi Bey'in gemisi limana yanaştığında, limanda Yunan değil Türk vardı. Atatürk İzmir'e Fethi Bey'den önce varmıştı! 35'e selam olsun!
3545
Bir kaç gün sonra Atatürk ve diğer paşalar Kordon'daki Kosti'nin meyhanesine gider. Manzaralı masaya geçilir. Atatürk "Hagi Anesti burada rakı içti mi" diye sorar! Hayır içmediler diye cevap verilir. Atatürk cevap verir: Madem rakı içmeyecekti, ne halt etmeye İzmir'e geldi!
3645
30 Ağustos Zaferi üzerine yayınlanan bir broşür...: Fatih, Alparslan ve Mimar Sinan tarafından tebrik edilen Atatürk, İnönü ve Çakmak...