Sokaklar gün geçtikçe hem can güvenliğimiz hem mal güvenliğimiz açısından tehlikeli olmaya devam ediyor. Özellikle 12 yaşından küçük çocukların cezai ehliyetleri olmadığı için hırsızlık yaptıran çetelere Emniyet birimleri büyük oranda mesai harcıyor. Bu kanuni boşluktan yararlanan çeteler küçük çocukları sokaklarda hırsızlık için kullanıyor.
Son örneği İstanbul Pendik Esenyalı mahallesinde yaşandı. 8 yaşındaki B. G. isimli çocuğun sokaktaki insanların ceplerinden ve sırt çantalarından cüzdanlarını çalarak, paralarını alıp kaçtığı anlar güvenlik kameraları tarafından anbean kaydedildi. Vahim gerçek hırsızın kimliği belirlenmesi sonrası oraya çıktı. B.G. tam 310 ayrı suçtan gözaltına alınmış fakat hiç ceza almamış...
PENDİK ESENYALI'DA HIRSIZLIK ANI KAMERALARA KAYDEDİLDİ
Yasalar gereği 12 yaşından küçüklerin cezai sorumluluğu bulunmuyor. Bu kanuni boşluktan yararlana çeteler küçük çocukları sokaklarda hırsızlık için kullanıyor. Son örneği İstanbul Pendik Esenyalı mahallesinde yaşandı. 8 yaşındaki çocuk sokaktaki insanların ceplerinden ve sırt çantalarından cüzdanlarını çalarak, paralarını alıp kaçtığı anlar güvenlik kameraları tarafından anbean kaydedildi.
CEZA ALMIYOR
Hırsızlık anları kamera görüntülerinden incelenerek, hırsızın kimliği belirlenmesi sonucu 8 yaşındaki hırsızın tam 310 defa göz altına alındığı fakat yaşının 12 den küçük olması sebebiyle defalarca serbest bırakılmak zorunda kalındığı ortaya çıktı.
12 YAŞINDAN KÜÇÜK OLDUĞU İÇİN SERBEST BIRAKILDI
İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı Pendik bölgesinden sorumlu güven timlerinin takibi sonucu 8 yaşındaki çocuk hırsız suç üstü yakalandı fakat yine kanunlardaki boşluk dolayısıyla yaşının küçük olması gerekçe gösterilerek çocuk şube emniyet amirliğinde kimlik tespiti ardından serbest bırakılmak zorunda kalındı.
8 yaşındaki çocuk hırsız mağdurları, yasalardaki bu boşluğun bir an önce düzeltilmesi ve çetelerin çocukları kullanarak hırsızlık yapma fırsatı sunulmaması gerektiğini dile getiriyor.
YAŞ GRUPLARINA GÖRE ÇOCUKLARIN CEZA SORUMLULUĞU NEDİR?
Çocuklar hakkındaki ceza yargılamaları, çocuk ceza mahkemeleri tarafından yerine getirilir. Çocuğun cezai ehliyeti mahkemenin çözmesi gereken en önemli hukuki uyuşmazlıktır.
CEZA SORUMLULUĞU YAŞI KAÇTIR?
Yaş küçüklüğü dikkate alınarak çocukların cezai ehliyeti üç grup halinde tasnif edilerek belirlenmektedir:
Oniki (12) Yaşından Küçük Çocukların Cezai Ehliyeti Nedir?
12 yaşında küçük çocukların cezai ehliyeti ve sorumluluğu mutlak surette yoktur. Bu yaştan küçük çocukların cezai sorumluluğunu belirlemek için rapor alınmasına veya inceleme yapılmasına gerek yoktur. Bu nedenle, mutlak surette kusur yeteneğinden yoksun olduğu kabul edilen 12 yaşından küçük çocuklar, suç işledikleri takdirde, haklarında ceza davası açılamaz. Bu çocukların cezai sorumluluğu yoksa da haklarında aşağıda bir başlık halinde açıkladığımız “çocuklara özgü güvenlik tedbirleri” uygulanabilir (TCK md.31/1).
Nüfus kaydına göre yaşı büyük olup da gerçek yaşı 12 yaşından küçük olan çocuğun yaşı Adli Tıp Kurumu tarafından tespit edilmelidir. Soruşturma aşamasında çocuğun gerçek yaşının nüfus kaydına aykırı bir şekilde oniki yaşın altında olduğu görüldüğünde, çocuk hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmelidir. Kovuşturma aşamasında çocuğun oniki yaşından küçük olduğu anlaşıldığında, mahkeme, yaş küçüklüğü nedeniyle “suça sürüklenen çocuğun kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar vermelidir.
12-15 Yaş Grubundaki Çocukların Cezai Ehliyeti Nedir?
12 yaşını tamamlamış olup da 15 yaşını tamamlamamış çocukların cezai ehliyeti olup olmadığı araştırma yapılarak tespit edilir. Bu yaş grubundaki çocukların cezai ehliyeti iki ayrı kısımda incelenmelidir:
12-15 yaş grubunda olup da işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmeyen çocukların da cezai sorumluluğu yoktur. Suça sürüklenen bu çocuklar hakkında da “çocuklara özgü güvenlik tedbirleri” uygulanabilir.
12-15 yaş grubunda olup da işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını “algılama” veya davranışlarını “yönlendirme” yeteneği gelişmiş çocukların cezai sorumluluğu vardır.
Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20. maddesine göre bu yaş grubundaki çocukların cezai sorumluluğunun tam olarak belirlenebilmesi için şu iki raporun alınması hukuki bir zorunluluktur :
Kusur Yeteneğine İlişkin Adli Rapor: 12-15 yaş grubundaki çocuklarda; suç teşkil eden fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını “algılama” ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını “yönlendirme” yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediğinin tespiti bakımından “adli rapor” alınması hukuki zorunluluktur. Algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneği yönünden Adli Tıp uzmanından, ruh ve sinir hastalıkları hastanesinden ya da tam teşekküllü bir devlet hastanesinin çocuk psikiyatrisi bölümündeki uzman hekimden “adli rapor” alınmalıdır. Adli raporda çocuğun suçlandığı her bir suç için ayrı ayrı “algılama” ve “yönlendirme” yeteneklerinin olup olmadığı açıklanmalıdır.
Sosyal İnceleme Raporu: Çocuk hakimi veya çocuk mahkemesi tarafından çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren bir inceleme yaptırtılarak uzmanından “sosyal inceleme raporu” alınmalıdır. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hakim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri gözönünde bulundurur. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde önemli bir ölçüttür (Çocuk Koruma Kanunu md. 35/1). Sosyal inceleme raporu alınmadan karar verildiği takdirde, sosyal inceleme raporu alınmamasının gerekçesi kararda ayrıntılı bir şekilde açıklanmalıdır.
Çocuk hakkında alınan adli rapor ile sosyal inceleme raporu birbiriyle uyumlu olmalıdır. Raporlar arasında çelişki olması halinde, mahkemenin üçüncü bir rapor alarak çelişkiyi giderdikten sonra karar vermesi gerekir.
Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluğu, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin varlığına bağlıdır. Bu yaş grubundaki çocukların ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı açılacak kamu davası sonucunda çocuğun sosyal inceleme raporundaki ailevi, sosyal, ekonomik, psikolojik koşulları ile eğitim durumuna dair tespitler ve adlî tıp uzmanı, psikiyatrist ya da zorunluluk hâlinde uzman hekimin görüşü dikkate alınarak bizzat çocuk mahkemesi tarafından belirlenir. Bu değerlendirme sonucunda mahkemece çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği kabul edilirse, ceza sorumluluğunun olmayacağı böyle bir durumda çocuk hakkında 5271 Sayılı CMK’nın 223/3-a. maddesi uyarınca “kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilecek ve çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır (YCGK-K:2013/101).
Özellikle belirtelim ki; fiili işlediği sırada 12 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış bulunan çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdir yetkisi kusur yeteneğine dair adli rapor ve sosyal inceleme raporunu dikkate alarak münhasıran mahkemeye aittir.
12-15 yaş grubunda olup cezai ehliyeti bulunan çocukların işlediği suça ilişkin ceza indirimi şu şekildedir:
İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişilerin işlediği suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmedilir (TCK md.31/2).
Suç, müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK md.31/2).
Diğer süreli hapis cezalarının yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz (TCK md.31/2).
Örneğin, 14 yaşındaki bir çocuğun başka bir çocuğa karşı nitelikli cinsel saldırı suçu işlemesi halinde, TCK md.31/2 uygulandıktan sonra suçun cezası 7 yıldan fazla olduğu için; sonuç ceza 7 yıl olarak belirlenecek ve bu ceza üzerinden TCK md.59 gereği sadece takdiri indirim yapılacaktır.