Jeffrey, Amerikan "Defense One" medya kuruluşunun yıllık savunma zirvesinde yaptığı konuşmada, ABD'nin terör örgütü YPG/PKK ile olan ilişkisine dair değerlendirmelerde bulundu.
ABD'li özel temsilcinin, Suriye bağlamında hem Türkiye hem de YPG/PKK ile aynı anda çalışmaları gerektiğine ilişkin açıklamaları dikkati çekti.
Jeffrey, Türkiye'nin SDG ismini kullanan YPG'yi "PKK'nın Suriye kolu" olarak gördüğü, bu durumda hem Türkiye ile hem de örgütle aynı anda çalışmayı nasıl dengelediklerine yönelik soruya şu yanıtı verdi:
"Suriye'de bugün yaptıklarımızı yapamazdık"
"Bu oldukça zor. Çünkü Türkiye'nin aktif katılımı, iş birliği ve koordinasyonu olmasaydı Suriye'de bugün yaptıklarımızın hiçbirini yapamazdık ama yerel bir ortak olmadan da ülkenin kuzeydoğusunda varlığımızı sürdüremezdik ve daha bitmemiş olan DEAŞ ile mücadeleyi devam ettiremezdik. Bu yerel ortak, 2014'ten bu yana PKK'nın Suriye uzantısı olan ancak PKK gibi terör örgütü olarak tanımadığımız PYD'dir. Bu konu Türkler için büyük kaygı ancak henüz yapmadık."
DEAŞ'ın yenilmesinin Türkiye'nin de güvenlik öncelikleri arasında yer almasından dolayı Ankara'nın ABD ile YPG/PKK arasındaki ilişkiye katlandığını iddia eden Jeffrey, "Suriye'de DEAŞ'ın yenilmesinin ötesinde bir politikamızın olmasına karar verdiğimiz zaman Türkler bizim için zorluk çıkarmaya başladı." dedi.
"Türklere anlatma konusunda başarılı olamadık"
Jeffrey, Türkiye'nin, ABD'nin öncelikleri olan DEAŞ'ın yenilmesi, İran ve İran destekli milislerin Suriye'den çıkarılması ve Suriye'de siyasi bir barış sürecinin başlaması önceliklerine katıldığını anlatan Jeffrey, şöyle devam etti:
"Ancak bizim kuzeydoğuda kalmamızın nedeninin bu olup olmadığından emin değiller. Onlara anlattığımız üzere bunun (YPG/PKK ile iş birliği) geçici bir alışveriş olduğunu söylemiştik. Hala öyle ama buna bazı koşullar ekledik. Bunu onlara (Türklere) anlatma konusunda başarılı olamadık. Bu da bizimle, Türkler ve PYD/SDG arasında sınır bölgesinde gerginliğe neden oluyor."
Jeffrey, Suriye'nin kuzeydoğusunda Türkiye ile YPG/PKK arasında bir tercih yapılmasına ilişkin soruya yanıt verirken de şu ifadeleri kullandı:
"Bu bizim için bir ikilemdir"
"Birini birine karşı tutmak konusu değildir. Türkiye'ye veya Suriye'nin kuzeydoğusundaki ortaklarımıza, kendilerince PKK'nın uzantısı olan PYD'nin evrimi olan SDG'ye sırt çevirmiş olsaydık Suriye'ye barış getirme misyonu çoktan bitmiş olacaktı. Bu bizim içinde bulunduğumuz bir ikilemdir ve iki tarafı da ortak hedeflere odaklanması konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Çünkü PYD de Suriye'de farklı bir hükümet görmek istiyor, İran'ın orada olmasını istemiyor ve DEAŞ'ın yenilmesini istiyor ancak burada sorun, Türkler anlaşılır sebeplerden dolayı güney sınırında PKK ile ittifak içinde olanları görmek istemiyor."
ABD'nin YPG/PKK unsurlarını Fırat'ın doğusuna çekerek Türkiye'nin kaygılarına yanıt vereceğini savunan Jeffrey, ABD'nin bölgede diğer gruplara verdiği gibi YPG/PKK'ya ağır silahlar vermediğini, sadece "bir tabur askerlik hafif taktik silahları" verdiğini ileri sürdü.
Jeffrey, YPG/PKK'ya taktiksel araçlar, HUMVEE tipi ancak üzerine silah monte edilmeyen zırhlı arazi araçları, hafif silahlar, havan topları ve makineli tüfekler verdiklerini, tank veya anti-tank füzeleri ile karadan havaya füze sistemleri gibi ağır silahlar vermediklerini iddia etti.
Suriyeli muhalif gruplara daha önce anti-tank TOW füzelerini verdiklerini ancak YPG/PKK'ya bunları vermediklerini ileri süren Jeffrey, "Tüm bunları sadece Türklere sinyal vermek için yaptık ve inanın bu bize az pahalıya mal olmadı, çünkü daha önce oraya Amerikan topçu birliklerini gönderdik, onlara ateş gücü sağladık çünkü ellerinde yoktu." ifadesini kullandı.
Jeffrey, Suriye Özel Temsilciliğine atanmadan önce birçok panelde YPG ve PYD'nin "PKK'nın Suriye uzantısı olduğunu" açıkça dile getirmişti.
Geçen haftalarda yaptığı bir açıklamada söylemini değiştiren Jeffrey, YPG'nin "ABD tarafından terör örgütü olarak tanınmadığını" ifade etmiş ve tartışmalara neden olmuştu.