ABD'nin Suriye’den Çekilme Kararı Ne Anlama Geliyor?

ABD Başkanı Donald Trump’ın en kısa sürede Suriye’den çekileceğini açıklamasından sonra Türkiye’deki bazı uzmanlar bu kararın sebebini değerlendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın en kısa sürede Suriye’den çekilecekleri sinyalini vermesine karşın Türkiye’deki bazı uzmanlar, çekilme sonrasında neler olacağını görmek gerektiği ve bunun ABD tarafından PYD-YPG’ye desteği sonlandırmak anlamına gelmeyebileceği yorumunu yapıyor.

Trump Twitter’dan paylaştığı mesajda bugüne kadar Suriye’de sadece IŞİD’le mücadele nedeniyle asker bulundurduklarını kaydederek, çekilme mesajı verdi. Şimdi Türkiye’de, PKK bağlantısı nedeniyle terör örgütü olarak kabul edilen PYD-YPG’nin kontrol ettiği Fırat’ın doğusunda neler olacağı ve ABD’nin bu örgüte verdiği destekten vazgeçip vazgeçmediği merak ediliyor.

Trump’ın mesajını yorumlayan uzmanlar, esasen sahadaki gelişmeleri izlemek gerekeceğini ancak yine de gelişmenin Türkiye’nin lehine bir hamle gibi göründüğünü ifade ediyor.

CNN TÜRK'te Buket Aydın'ın sunduğu 40'a konuk olan güvenlik ve terör uzmanı Abdullah Ağar, "Amerika'nın Suriye'den çekilmesi ne anlama geliyor?'" sorusuna yanıt verdi. Ağar, "Amerika, Suriye'den çekildiğine dair bir cümle kuruyor. Doğru ama bunun anlamı ne? Ve sahaya nasıl yansıyacak? Bir kere sahadaki taktiksel etkisini mi yoksa üslerle ilgili varlığını mı ortadan kaldıracak. Çünkü DEAŞ'la mücadele gerekçesiyle deniz piyadelerini getirmişti. Onunla beraber 155'lik obüsleri getirmişti, ateş desteği sağlıyordu. Şimdi onların çekilmesini mi gündem edip konuşuyor, yoksa 23 tane üs var, 23 tane üssü derdest edip, toparlayıp Suriye'den tamamen çıkmaktan mı bahsediyor? Bu belli değil. Bir diğer tarafı cümle eksik kurulmuş durumda" dedi.

"Garantiye ihtiyaç duyar"

Yaşanan gelişmenin garantiye ihtiyaç duyduğunun altını çizen Ağar," DEAŞ'la mücadele için ABD orada değil. O bir gerekçe. O gerekçe üzerinden İsrail'in güvenliği başta olmak üzere coğrafyayı bir şekilde domine eden bir başka terör örgütü. Yaklaşık 50 bin kilometre, Suriye'nin 3'te biri. 175 bin kilometre karenin 3'te birini YPG-PKK'ya tahsis etmiş durumda. ABD yaptı bunu. Şimdi orası ne olacak? Yani çıktı kelimesi YPG-PKK'nın etkisizleştirilmesi anlamına geliyor mu? Veya YPG-PKK kalırsa orada nasıl bir denklemle beraber varlığı devam edecek, buna Türkiye nasıl bakacak, Türkiye'nin bunun üzerinde ortaya koyacağı etki ne olacak? Bir diğer tarafıyla sorumuz şu; Türkiye'nin operasyon yapmasını engelleyen bir vaatle mi karşı karşıyayız? Trump ağzından bir cümle ile mi karşı karşıyayız? Bu önem taşıyor. Vekâletler savaşında şunu gördük; Lider seviyesinde kamu diplomasisi yapılıyor. Lider seviyesinde psikolojik harekât yapılıyor. Lider seviyesinde aldatma, şaşırma, yanıltma, oyalama, kandırma yapılıyor. Böyle bir fotoğraf varken bu neye ihtiyaç duyar; tamamiyle ve tamamiyle garantiye ihtiyaç duyar" ifadelerini kullandı.

Türkiye, Amerika'ya güvenebilir mi?

Abdullah Ağar, Buket Aydın'ın "ABD, biz çekiliyoruz deyince bu acaba Türkiye'nin önünü kesme amaçlı mı? Yarın biz oraya bir harekât düzenlesek dünya kamuoyunda DEAŞ'a karşı savaşan YPG-PYD'yi vurmaya kalkan Türkiye gibi bir algı yaratmaya çalışıyor ABD bu hamlesiyle? Bir tuzak mı? Müdahaleye engel mi? Ya da Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dost döneminin sinyali mi? Türkiye, Amerika'ya güvenebilir mi?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Türkiye, Amerika'ya bu koşullarda güvenemez"

"Türkiye, Amerika'ya bu koşullarda güvenemez. Gerekçelerini ortaya koymamız lazım. Yakın dönemde dost ve müttefik olarak iddia üretirken, bir düşman gibi, hatta bir sinsi bir düşman gibi davrandı. Bu bir gerçek. Biz devlet yöneticisi değiliz. Bu konuda rahat cümleler kurabiliriz. Belki devlet bu cümleleri istediği gibi kuramıyor. Ama ABD, Türkiye'nin üniter yapısına tehdit olan YPG-PKK başta olmak üzere FETÖ'yü bir şekilde destekledi. Şu an onu bir şekilde himaye ediyor. Bir diğer tarafıyla da Türkiye ve İslam dünyası için çok büyük bir tehdit olan DEAŞ gibi radikal bir örgütü, kendi hedef ve menfaatleri doğrultusunda gerekçe üreterek kullandı. Örneğin bir cümle kuruyor; 'DEAŞ'la mücadele için buradayım.' Ama o cümlenin arkasına baktığın zaman Türkiye'nin, Suriye'nin, Irak'ın üniter yapıların bozulmasıyla ve Ortadoğu coğrafyasının yeniden dizaynı ile ilgili bir temel denklem ortaya çıkıyor.

"2011 senesi çok önemli bir milat"

Şimdi burada ABD'nin gizli bir ajandasının olduğunu herkes görüyor. Sadece bu gizli ajanda kendisi tarafından açıklanmadığı için herkes bununla ilgili isabet oranları farklı farklı olmak üzere doğru veya yanlış analizleri var. Ve buna dair ortaya koymuş oldukları stratejiler var. Buradan bakıldığında açıkçası Türkiye, Cumhuriyet tarihinde karşı karşıya kaldığı risklerin en büyüğü, en zorlusu, en tehlikelisi ile çok değişik seviyelerde ve katmanlarda son 3-5 sene içerisinde karşı karşıya kaldı. Aslında bununla ilgili de 2011 senesi çok önemli bir milat. 2011'de Irak'ta doğrusal işgal bitti, asimetrik işgal başladı. Suriye'de iç savaş başladı. Şemdinli, Yüksekova ve Beytüşşebap olayları yaşandığı halde Türkiye'de çözüm sürecinin taşları döşendi. Ve ondan sonra çözüm süreci Cumhuriyet tarihinin en büyük isyan girişimine sebebiyet verdi."

TOBB–ETÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Nihat Ali Özcan VOA Türkçe’ye açıklamasında, bugün itibariyle Trump’ın bizzat mesaj verdiğini vurgulayarak, dolayısıyla ABD’nin Suriye’den çekileceğini düşündüğünü ancak bunun belirli bir süreç gerektirdiğini söyledi.

ODTÜ Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı da VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, ABD’nin “Çin’i engelleme politikası ve ekonomik maliyet” gerekçeleriyle Suriye’den ayrılma kararı aldığı görüşünü dile getirdi.

“ABD’nin geride ne bırakacağı önemli, PYD’ye destek sürebilir”

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) Emekli Binbaşı Özcan, “ABD Başkanı çekileceğiz deyince herhalde normal olarak ABD askeri Suriye’den çekilecektir. Dolayısıyla teknik olarak bir çekilme süreci olacaktır. Yani yarın sabah çekilmesi söz konusu olamaz. Askeri birliklerince toparlanması vesaire diye düşünüldüğünde çekilmesi en azından bir buçuk – iki ay alacaktır. Siyasi otorite karar verdikten sonra hayata geçirilmesi teknik bir konu. Ama asıl önemlisi ABD’nin çekilmesi sonrasında geride siyasi ve güvenlik mimari bırakılması gerekiyor. Siyasi otorite nasıl asker için ‘çekil’ kararı verdiyse nasıl bir siyasi ve güvenlik modeliyle çekilmiş olunacağı direktifini de verecektir. Belki iki ay sonrasında sahada ABD askeri görülmeyecek ama sahada kabul edilebilecek bir güvenlik mimarisi bırakılması gerekecektir. Bunun nasıl olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz” diye konuştu.

Özcan, “ABD’nin askeri çekilme kararı PYD-YPG’ye desteği sonlandırmak anlamına mı geliyor?” sorumuza karşılık ise bunun tam olarak böyle olacağını söylemek için çok erken olduğuna işaret etti. Özcan, “Nasıl bir destek verilmeye devam edileceğini önümüzdeki süreçte göreceğiz. ABD askerlerince bugüne değin PYD-YPG unsurlarıyla hareket ediyor olması belki sona erecektir. Ancak halen Amerika, PYD-YPG’ye havadan destek verebilir veya başka bir üçüncü tarafın müdahalesine kendi bulunduğu askeri üslerden müdahale edebilir. Eğer PYD, bir yandan ABD’nin Suriye’de Fırat’ın doğusu için öngördüğü siyasi mimariyi tek başına koruyabilecekse bunu değerlendirerek Amerika hareket edecektir. Eğer PYD, o siyasi mimariyi sürdüremeyecekse de Amerika duruma göre destek planı düşünecektir. Bu destek planı, hem diplomatik, ekonomik ve hem de askeri destek olacaktır. Ama geçmişte olduğu üzere sahada Amerikan askeri bulunması şeklinde olmayacaktır” dedi.

Özcan, ABD’nin bu açıklamasıyla Türkiye’nin iç politikasında Erdoğan hükümetinin güçlendiği yönündeki görüşü de değerlendirerek, “Türkiye’de iç politikada çok tartışılan bir konu olduğu için tabii ki iç politikayı etkileyecektir. Herkes bu sonuçta etkili olduğuna dair bir hikaye anlatacaktır. İç politikada malzeme görülmesini olağan görmek lazım” yorumunda bulundu.
 

“ABD’nin kararı Türkiye lehine bölgedeki Kürtler aleyhine”

Prof. Dr. Bağcı da, ABD’nin Suriye konusunda “leading behind” yani arka planda yönlendirme politikasına geçiş yaptığı düşüncesini dile getirdi. Bağcı, “Amerikan ekonomisine Suriye’de asker bulundurmak zarar veriyor, pahalı geliyor. Türkiye’yi destekleyecek daha güçlü bir konum ortaya çıktı. ABD, bölgede önlem alabilecek aktör olarak Türkiye’yi koyuyor” dedi.

Suriye’de sahadaki gelişmeleri görmek gerektiğini ve gerçek anlamda çekilme olursa bunun ABD’nin dikkatini artık Çin’e yöneltme istediğinden kaynaklandığını söyleyen Bağcı, “Asli politika Çin’i engellemek. Bu coğrafyada Çin yok zaten” görüşünü paylaştı.

ABD’nin Suriye’den çekilmesiyle PYD-YPG’ye desteğinin sona ermiş olmayabileceğini de kaydeden Bağcı, “Ama söz konusu destek zayıflayacaktır. PYD’nin artık PKK’yla organik bağlantısı olmadığını ortaya koyması lazım. Bölge Kürtleri aleyhine bir durum yaratacak. Erdoğan’ın durumunda güçlenme yaşanacaktır. Ama tabii çekilme sürer mi nasıl sürecek bunu görmeliyiz. Sahadaki gelişmelere de bakılması gerekiyor” diye konuştu.

Gündem Haberleri