Milletimiz tarih boyunca pek çok acıları ve badireleri atlatmıştır. Birlik ve beraberliğini samimiyetle gösterip yaraları sarmıştır.
Şubat ayı artık Ülkemiz için acıların, dertlerin depreştiği bir ay olarak hafızalarımızda kalacaktır.
Ülkemizin Şubat ayında yaşadığı karanlık günlerden bir tanesi olan 28 Şubat (1997) post modern darbesidir.
Bir diğeri de 06.02.2023 günü, Pazarcık (Kahramanmaraş) 7,7 ve ardından 13.24'te merkez üssü Elbistan (Kahramanmaraş) 7,6 büyüklüğünde iki farklı deprem akabinde yaşadıklarımız…
Öncelikle depremler nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dilerim. Hayatta olanlara da sabır ve metanet niyaz ederim.
Bizim vatanımız üzerinde yaşanılan tüm bu acılar bizim acılarımız, yaralar bizim yaralarımızdır.
Depremler elbette doğal afetlerdendir. Bizim irademiz dışında gelişen hadiselerdir. Ancak tedbir konusunda eksik ve kusurlarımız elbette vardır. Bunları aydınlatmak Devletimizin görevidir.
Darbeler ise, bu Ülkenin Bekasına kasteden dış mihraklar ve yerli işbirlikçileriyle ortaklaşa düzenlenen bir nevi operasyonlardır.
Kimilerine göre "28 Şubat, askerin yaptığı bir darbeden çok, askerin, büyük sermaye ve medyanın yaptığı darbenin peşine takılması sürecidir. 28 Şubat Türkiye'nin ve Dünyanın en büyük soygun operasyonudur.’’
Kimilerine göre “28 Şubat” nedir? Sorusunun tek kelimelik cevabı: “Zorbalıktır. 28 Şubat’tan ders almak demek, “zorbalık yapmaktan vazgeçmek” demektir.
Kimilerine göre ‘’28 Şubat'ın önü ve arkası bulunan bir süreç olduğudur. Her yönüyle 28 Şubat süreci medya, TSK'nın üst kademesi, yüksek yargı, üniversiteler ve parlamentonun bu sürece dâhil aktörler olduğu yönündedir.’’
Kimilerine göre ‘’28 Şubat tankların üzerimize yürütüldüğü süreç olup, mütedeyyin insanların sindirildiği, milletin manevi değerlerine karşı açılan topyekûn savaşın adıdır.’’
Üniversitelerin pek çoğunun kışlaya döndüğü, pek çok öğretim üyelerinin fişlenip ya sürgüne gönderildiği veya istifaya zorlandığı dönemleri hatırlıyorum.
Özellikle 28 Şubat sürecinden sonra binlerce kız öğrenci okulundan edilmiştir. Binlerce bayan memureler işlerinden edilip hayatları karartılmıştır.
Milletimize yaşatılan o kara günler geçeli 26 yıl oldu. 28 Şubat sürecinde sert esen Kara Yelin soğukluğunu hala ciğerlerinde hisseden bir grup var ki; Başörtü mağdurları.
28 Şubat sürecinde, 2000-2001 yıllarında başörtülü oldukları gerekçesiyle görevden ihraç edilen öğretmenler; 2006 da çıkarılan sicil affı ile ‘’sadece affedildiniz geriye dönük hiç bir hak talep edemezsiniz diyen 5525 sayılı kanunla’’ affedildiler(!) Tazminatları dâhil birçok özlük haklarını alamadılar.
28 Şubat Mağdurları iade-i itibar istiyorlar. Şimdiye kadar hep bireysel olarak ulaşabildikleri Milletvekili, Bakan, Bürokrat ve siyasetçilere içlerini döktüler fakat sonuç alamadılar.
‘’28 Şubat zihniyetinin tarihin çöp sepetinde gerçek anlamda yerini alması sadece faillerinin mahkûm edilmesiyle değil mağduriyetlerin telafisi, zararlarının tazminiyle mümkün olabilir. 28 Şubat’ın bin yıl süreceği iddiasında bulunanların heveslerini kursaklarında bırakan millet iradesi ve inancı; mağdurların hukukunu koruyan, haklarını sağlayan, zararlarını karşılayan iradeyi de kayda ve hayata geçirecektir. Bu iradenin tesisi ve teşkilinde yetkili ve ilgili herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz.’’
28 Şubat’ın soğuk günlerinde terini silen (Savunan Adam) merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan hocamızı da bu vesileyle vefatının sene-i devriyesinde rahmetle anıyorum.
Abdullah YADİGAR-28/02/2023