Magazin dünyasında en çok konuşulan isimlerin başında Ilıcalı ailesi geliyor. Zeynep Ilıcalı Acun ve Şeyma Subaşı için neler söyledi. Tüm merak ettikleriniz burada.
Acun Ilıcalı, Eylül ayında Şeyma Subaşı ile Fransa’nın sahil kasabası St.Tropez’de muhteşem bir düğünle evlenmişti. Acun'un eski eşi Zeynep Ilıcalı'nın bu düğüne ne diyeceği merak konusu olmuştu.
Ucankus'a konuşan Zeynep Ilıcalı şunları söyledi:
*Ben rahatlıkla şunu söyleyeyim, Acun’a mutluluklar diliyorum, çok mutlu olmasını istiyorum. Unutmayın ki çocuklarımın babası… Ama bir takım konular, dedikodular varsa inanın bunlar benim dışımda… Yoksa bu soruya başka türlü tepki verirdim ama içimde hiç bir ukde yok, gördüğünüz gibi yaşanır, biter bazı şeyler diye iki kelimede özetleyebiliyorum… Bitti ve önümüze bakıyoruz.
*Benim için öncelikle önemli olan dost kalmak kavramı; tartışma ortamlarının içine girmemek-çekilmemek ve en önemlisi çocuklarımızı her türlü dedikodunun dışında tutmak ve onları korumak… Dostuz ama herkesin bir başka hayatı var artık… Çocuklarıyla ilgilenmesi yeterli, ilgileniyor da...
*Önemli olan insanın istedikleri ve hayattan bekledikleri değil mi?.. Şimdi tek dileğim, samimiyetle söylüyorum benden daha çok mutlu olması…
ZEYNEP ILICALI KİMDİR, NE İŞ YAPIYOR, NE MEZUNU
Herkesin merak ettiği bir kadın…
-Başarı grafiği durmadan yükselen son derece ünlü bir kocası var. Başından keyifsiz olaylar geçti, sustu hiç konuşmadı.
Herkes röportaj yapmak için randevu istiyor, o sustu.
-Geçen hafta bir iki mekanda dekoratör olarak imzasına rastlayınca, “Derhal tanışmalı ve röportaj yapmalıyım” dedim. Kırmadı beni.
Format avcısı ve program dehası olarak tanıdığımız Acun Ilıcalı’nın eşi Zeynep Hanım 3 yabancı dil bilen, son derece zevkli, donanımlı ve başarılı bir işkadını. Özel hayat konuşmak istemeyen özel bir kadın o; isteğine saygı duyuyorum elbette. Türlü dedikodu ve sıkıntının içinde kendine son derece başarılı bir yol çizen Zeynep Ilıcalı, yakın arkadaşları Melda Aksu ve Emrah Kutlar ile ortak olarak açtığı ve bir mağazadan çok güzel sanatlar müzesine benzeyen Thanx Co.’da sorularımı yanıtladı.
-Nasıl oldu da dekorasyon mağazası açtınız?
Her zaman bu işe meraklı olduğumu söylemeliyim. İlgim daha çocuk yaşlardan başladı. Evimizi de ofislerimizi de büyük bir zevkle kendim yaptım. Her şeyle ilgilenir, zamanımı orada geçirirdim zaten. Duvarların kırılmasından, yıkılıp yeniden yapılmasına kadar, büyük bir zevk alarak işin başında bulunurdum. Ailemde inşaat mühendisi ve mimarlar vardı, sanırım küçükken de onlardan etkilendim ama ben işletme okudum.
-Evinize gelip gidenler sorar mı “Nereden aldın, kime yaptırdın” diye?
Zaten bana gelenlerle benden çok evi konuşuruz (gülüyoruz). Anlatmayı da çok severim, neyi nereden aldım, kime yaptırdım, en iyisi nerededir, nerede daha hesaplısı vardır.
-Thanx’i farklı kılan nedir?
Farklı, sıra dışı her şeyi ve fonksiyonelik yaratmayı seviyoruz. Her yerde görülmemiş olmasını tercih ediyoruz. Aslında ilk başka sadece iç dekorasyon yapacaktık. Ancak biz detay seviyoruz. Mimari daha matematiksel bir iş. Her insanın yaşayacağı ev kendi karakteriyle bütünleşir, kendi zevkimle döşememem lazım. Müşteriyi baştan iyi analiz etmek ve anlamak lazım. Burada daha çok geri dönüşümlü, ekolojik tasarımlar var. Yolculuktan hep elim kolum dolu dönerdim. İki çocukla ve onca bavulla dönerken elimde koca abajur olurdu. Şirketi kurunca neden beğendiğim objeleri getirmeyeyim dedim. Böylece kendimizi de tamamlamış olduk bir bakıma. Çok da dikkat çekti mağaza. İçimize en çok sinen şey, hatta adını da koymamıza sebep olan; sattığımız ürünlerde belli dönemlerde belli dernekler için yardım fonu oluşturmamızdır. Mesela Diyarbakır’daki bir okulun eksiklerini tamamlamak için para gerekiyor diyelim, belli ürünlerden gelen paranın bir kısmı ayrılıyor, birikiyor fonda.
-Ben de merak etmiştim, neden Thanx koydunuz diye?
Aslında herkes birbirine teşekkür ediyor, içeri giren müşterimize teşekkür ediyoruz, onlar özel tasarım ürünleri için bize teşekkür ediyor. Tasarımcılara hep beraber teşekkür ediyoruz. Hayır işi için ayırdığımız fona katkıda bulunanlara teşekkür ediyoruz. Genç ve kendine bir yer bulamamış tasarımcılar için de bir platform burası. Geri dönüşümlü ve ekolojik ürünler sattığımız için kendimize de teşekkür ediyoruz.
-Neler yaptınız son zamanlarda?
Hastane, ev, restoran ve villa yaptık. Show TV’nin kafeteryalarını yaptık, çok beğenildi. Sıra dışı bir yer oldu. Thanx konseptiyle çok uyumlu, mengene ayaklı ham ahşap masalar var. Variller, borular, grafitiler var. Yönetimin kullandığı kafeyi ise işadamları, yöneticiler ve konuklar için düşündük. Bodrum’da yaptığımız villa da çok ses getirdi. Çok beğenildi.
-Çalışmanızı çok önemsiyorum. İsteseniz çalışmayabilirdiniz de!
Bence çalışmamak erkeklere büyük haksızlık olur. Kızlarıma örnek olmalıyım. Çalışmadığınız zaman bütün sorumluluk erkeğin üzerinde oluyor. Konsantrasyon da çok önemli, evde oturan hiç paraya ihtiyacı olmayan biri, evinde yardımcıları da var diyelim, ne yapacak? Hayata karşı bir duruş, bir konsantrasyon yok, insanın beyni bile daha az çalışır oturunca. Çocuklarıyla uğraşan ve aileyi ayakta tutmaya çalışan ev kadınlarından bahsetmiyorum yanlış anlaşılmasın. İmkanı olan her kadın kendi çocuklarına da örnek olmak için bir şeyler üretmeli, çalışmalı. Ayrıca işle de özel hayatla da ilgili sorunlar olabilir ama işe yoğunlaştığın zaman her şeyi unutabilirsin.
Eşimle her zaman birbirimize danışırız
-Erkeğin maddi durumu iyi olsa da, her an her şey olabilir. Hayatta sağlam da durmak lazım.
Doğru söylüyorsunuz, maddi açıdan da önemli ama ben manevi kısmını daha çok önemsiyorum. Kadın, kendisi için çalışmalı ve var olmalı. Davete gitmenin, alışveriş yapmanın sonu yok! Kadın en çok kendisi için çalışmalı, çalışmadan geçen bir hayat çok sıkıcı. olur. Her kadın öyle ya da böyle kendine bir yol açmalı.
-Siz hep çalıştınız mı?
Üniversitede başladım çalışmaya, bir tek hamileliklerimde çalışmadım.
-Neredeydiniz daha önce, nerelerde çalıştınız?
Cine 5’te çalıştım uzun zaman, büyük film şirketleri ile yapılan sözleşmelere bakıyordum. O zamanlar ilk ‘Sex And The City’yi getirmiştik. HBO dizilerini de hep o zamanlarda biz yayınladık.
-Eşiniz de televizyoncu, bu konuda da yoğunlaşabilirdiniz…
İşin içinde o kadar fazla olunca, birinin başka şeylerle ilgilenmesi gerekiyor.
-Bu kadar güzelsiniz, hiç ekran önünde olmak istemediniz mi?
Çok teşekkür ederim ama hiçbir zaman ekran önünde olmayı düşünmedim.
-Bakarsınız bir dekorasyon programı olur!
Cine 5’te denedim bir program; dekorunu kendim yaptım, metnini kendim yazıyordum. Kendim sunuyordum da, minik bir tecrübeydi kayda değer bir iş değildi.
-Televizyon dehası bir eşe rağmen bu dünyaya girmemeniz de ayrıca ilginç ve takdir edilecek bir şey. Herkesin gözü ekranda çünkü.
İnsanlar zevk aldıkları, bildikleri, anladıkları işleri yapmalılar. Ben o kadar mutluyum ki işimle size anlatamam. Herkese de tavsiye ediyorum çalışmayı.
-Başarılı her erkeğin arkasında başarılı bir kadın var, Acun Bey’in başarısının sırrını anladım ben, bunu söylememe izin verin.
Teşekkürler, benim öyle bir iddiam ve söylemim yok. Acun işini o kadar mükemmel yapan başarılı bir televizyoncu ki, ben ona hep huzur ortamı sağlamak istedim.
-Eşinizle birbirinizin işine karışır mısınız, akıl verir misiniz?
Karışmak değil de danışmak diyelim. Her zaman danışırız, benim için onun fikrini almak çok önemli. Fikirlerine ve sezgilerine çok güvenirim.
-Bu durumda en çok güvendiğin kişiden onay almak da önem kazanıyor değil mi?
Doğru söylüyorsunuz.
-Kızlar kime benziyor?
Küçük biraz daha bana benzer, büyük kızımız aynı babası.
-Onların da televizyoncu olmasını ister misiniz?
İkisinin de en büyük zevki, kostümler giyerek ayna karşısında şarkı söylemek, dans etmek. Birkaç kere babalarının programlarına katıldılar. Ekrana çıkınca çok utanıyorlar. Yine de büyüdüklerinde hayallerindeki meslek neyse onu yapmalarını isterim.
’Adriana en iyi dostlarımdan biri’
-Adriana Lima’yı gezdirmişsiniz hafta içi, nasıl bir insan?
Bir insanın ruhunun güzelliği dışa yansır derler ya, ne kadar doğru. Adriana en yakın dostlarımdan biri oldu. O kadar mütevazı ki inanamazsınız. Onun da 2 yaşında bir kızı ve çok sevdiği bir kocası var. Show TV’deki kafeteryaları görünce bana “Ne olur Miami’deki evimi dekore edeceğim, gel bana fikir ver” dedi. Çok gururlandım.
-Sizi gayet iyi anladım, çok da sevdim. Ayrıca Adriana gibi dünyayı o kadar iyi bilen zengin bir kadın size bunu söylediyse, önemlidir.
Gideceğim zaten bayramda yanına.
-Nerelere gittiniz Adriana ile, size de gelmişler diye duydum?
Bize geldiler, doğru. Çok iyi vakit geçirdik. Onunla çok keyifli gezdik ve eğlendik. Çok mutlu ayrıldı buradan.
-‘O Ses’i beğendiniz mi?
Muhteşem oldu, gerçekten bir televizyon dehası. Yaptığı programları hayranlıkla izliyorum ve çok gurur duyuyorum. Çok başarılı bir iş, tıpkı diğerleri gibi.