Adet hali sona eren bir kadın henüz umrenin sa’yini yapmadan saçını keserse, kendisine ne gerekir?
Umrenin tavafını yapıp, henüz sa’yini yapmadan saçını kesen kadına, dem (koyun veya keçi kesmek) gerekir (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 162).
Şâfiî mezhebine göre ise umre sa’yini yapmadan saçını kesen kadın ihramdan çıkmış olmaz; ihram yasağı işlemiş olur. Dolayısıyla sa’yini yapıp, saçını keserek ihramdan çıkması gerekir. Ayrıca muhayyerlik haklarından yararlanıp; ceza olarak bir dem (koyun veya keçi kesme), üç gün oruç tutma veya altı fitre miktarı sadaka verme seçeneklerinden birini tercih edebilirler (İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, Mısır, 1975, I, 372).
Bir kadın ihramlı iken elbise değiştirebilir mi?
Hac veya umre için ihrama giren kadınların, elbiselerini çıkarmalarında veya değiştirmelerinde herhangi bir sakınca yoktur.
Kadınlar ihramdan çıkmak için saçlarının ne kadarını kesmelidirler?
İhramlı bir kadının ihramdan çıkmak için saçının ucundan parmak ucu kadar kesmesi yeterlidir (Kâsânî, Bedâiü’s-Sanâî, II, 141).
İhramlı iken sakal tıraşı olan kişinin ne yapması gerekir?
Hanefi mezhebine göre ihramlı iken sakal tıraşı olan kişiye ceza olarak dem (küçükbaş hayvan kesmesi) gerekir (İbn Âbidin, Reddu’l-muhtâr, II, 163). Şâfii Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre böyle bir kişi, dem, üç gün oruç ve altı fakire sadaka
vermekten birisini seçmekte muhayyerdir (Nevevî, el-Mecmû, VII, 371; İbn Kudâme, Muğnî, III, 493).
İhramlı kimsenin dikişli elbise veya iç çamaşırı giymesi durumunda ne yapması gerekir?
İhramlı kimsenin bir gündüz veya bir gece süreyle dikişli elbise veya iç çamaşırı giymesi durumunda kendisine dem yani küçükbaş hayvan kurban etmesi gerekir. Giyim süresi bir gündüz veya bir geceden az olursa sadaka-i fıtır verir (İbn Âbidin, Reddu’l- Muhtâr, II, 162, 163). Şâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre elbise giyen kişi süresine bakılmaksızın dem, üç gün oruç ve altı fakire sadaka vermekten birisini seçmekte muhayyerdir. Cezanın gerekmesi için bir günün veya gecenin geçmesi gerekmez (Nevevî, el-Mecmû, VII, 371; İbn Kudâme, Muğnî, III, 493).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı