Cünüplük, hayız ve nifas halleri, dinimizce hükmen kirlilik sayılmakta ve ibadetlere engel kabul edilmektedir. Camiler de ibadet mekânıdırlar. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde “Ben hayızlı ve cünüp kimsenin mescide girmesini/bulunmasını helal görmüyorum. ” buyurmuştur (Ebû Dâvûd, Taharet, 93; İbn Huzeyme, Sahih, II, 284, Riyad 1981). Bazı âlimler ise ihtiyaç halinde örneğin camideki bir eşyayı almak için, adetli kadının camiye girmesini veya caminin içinden geçmesini caiz görmüşlerdir (İbn Kudame, el-Muğnî, Beyrut, 1405, I, 166). Bunun dayanağı, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bir defasında, adet gününde olan Hz. Âişe’den mescide seccade getirmesini istemesidir (Müslim, Hayz 11; Ebû Dâvûd, Taharet 104).
Zahirilere göre ise adetli kadın, ihtiyaç olsun veya olmasın, camiye girebilir ve orada durabilir (İbn Hazm, Muhallâ, Daru’l-Fikr, V, 196).
Ay halinde olan bir kadın Kur’an-ı Kerim’e dokunabilir mi?
Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre, cünüp ve hayız halindeki kimselerin Mushaf’a dokunmaları caiz değildir. Bu konuda genel olarak “O, elbette değerli bir Kur ’an’dır. Korunmuş bir kitaptadır. Ona, ancak tertemiz olanlar dokunabilir. Alemlerin Rabb’inden indirilmedir. ” (Vâkıa, 56/77-80) ayetleri ile aşağıda zikredilecek olan hadisleri delil olarak kullanmışlardır. (Aliyyü’l-Kârî, Fethu Babi’l- İnaye, I, 125; Mâverdî, el-Hâvi’l-Kebîr, I, 384; Râfiî, el-Azîz Şerhu’l-Vecîz, I, 293; İbn Kudâme, el-Muğnî (eş-Şerhu’l-Kebir ile birlikte) I, 418; İbn Kudâme el-Makdisî, el- Kâfî, I, 72).
Bu görüşe göre ayetlerde geçen Kur’an, yeryüzüne vahyedilip kayda geçirilen mushafı; “tertemiz olanlar” ise abdestsizlik ve cünüplükten uzak olan insanları ifade emektedir. Buna göre abdestsiz ve cünüp olan kimselerin mushafa el sürmeleri caiz olmaz. Aynı şekilde cünüp ve hayız ya da nifaslı olanların Kur’an’ı dokunmadan da olsa okumaları caiz değildir. Çünkü Hz. Ali’nin, “Rasûlüllah’ı Kur’an okumaktan cünüplük hali dışında hiçbir şey alıkoymazdi’ (Ebu Dâvûd, Taharet, 92; Nesaî, Taharet, 171; İbn Mace, Taharet ve Sünenüha, 105; İbn Huzeyme, Sahih, Vudu’, I, 104; Beyhakî, Sünen, Taharet, 98) dediği rivayet edilmiştir. Farklı bir lafızla gelen rivâyete göre ise, Hz. Ali, “Rasûlüllah cünüp olmadıkça bize Kur’an okurdu.” (Tirmizî, Ebvabü’t-Tahare, 111) demiştir.
Ancak belirtmek gerekir ki, her ne kadar yukarıda zikredilen ayetlerde Kur’an’a temiz olanlardan başkasının dokunmadığı/dokunmayacağı ifade edilmekte ise de, ayetlerde geçen “Kur’an” ve “mutahharûn” (tertemiz olanlar) ifadelerinin taşıdığı anlamlar üzerinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Nitekim bu kelimelerden “Kur’an”ın, onun, Levh-i mahfuzda yer alan aslı, “ter temiz olanlar”ın da melekler olması ihtimali vardır. Hatta bu ihtimal daha kuvvetli görülmüştür (Cassâs, Ahkâmu’l- Kur’an, V, 300; Kurtubî, el-Câmi li Ahkâmi’l-Kur’an, XVII, 193). Buna göre ayetin hükmü insanlarla ilgili değildir.
Yukarıda zikredilen görüş ayrılığı da göstermektedir ki ayetlerin ifade ettiği mana yoruma açıktır. Bu sebeple de ayetler, cünüp ve hayızlının Kur’an’a dokunmasının haram olduğu konusunda kesin bir delil teşkil etmemektedir. Bununla birlikte ayetin, işaret yolu ile haramlık hükmünü getirdiği de ifade edilmiştir: “Madem ki Kur’an’ın Levh-i mahfuzdaki sayfalarına sadece temiz olanlar dokunabiliyor, insanların elindeki Kur’an sahifelerine de ancak temiz olanlar dokunabilir.” Bununla birlikte, bu konudaki hükmün ortaya çıkarılması için, yukarıdaki ayetlere getirilen yorumlardan birini tercihe gerek bırakmayan ve dört mezhep tarafından delil olarak kullanılan rivayetler de vardır:
“Cünüp ve hayızlı kimse Mushaf’tan hiçbir şeye dokunamaz.” (Tirmizî, Taharet, 98; İbn Mace, Taharet ve Sünenüha, 105; Beyhakî, es-Sünen, Taharet, 99); anlamındaki hadis-i şerif ile Amr b. Hazm’a yazdığı mektuptaki ‘Kur’an’a temiz olandan başkası dokunmasın’ buyruğu (Muvatta’, Kur’an, 1), cünüp olan erkek ve kadın ile adetli kadının Kur’an’a dokunamayacaklarını açıkça ortaya koymaktadır.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığına göre abdestsiz, cünüp, hayızlı ve nifas halinde olanların Kuran’a dokunmaları caiz değildir. Ancak Maliki mezhebine göre adetli kadın eğitim öğretim amacıyla mushafa dokunabilir, Kur’an-ı Kerim’i okuyabilir. (Ezherî, Cevâhiru’l-İklîl Şerhu Muhtasarı Halil, I, 32; Muhammed Uleyş, Şerhu Minahi’l-Celil, I, 104)
Dolayısıyla günümüzde Kur’an eğitim ve öğretiminin aksamadan devam edebilmesi için Maliki mezhebinin bu görüşüyle amel edilebilir. Bununla birlikte Kur’an eğitim ve öğretiminin çok değişik yol ve yöntemleri olduğu için bu dönemlerindeki hanımların okuyan kimselere kulak vererek ya da cd, dvd veya kasetten dinleyerek kulak eğitimi almaları ve ayetleri kelime kelime bölerek tashih-i hurufa ağırlık vermeleri de uygulanabilecek bir başka yöntemdir. Bu yol, mümkün olursa ihtilaftan kaçınmak açısından daha ihtiyatlı olabilir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı