Tayfun Ayar'dan Adnan Oktar'a Büyük Eleştiri. Adnan Oktar kimdir, Adnan Oktar'ın gerçek yaşı. Adnan Oktar'ın kedicikleri. Adnan Oktar'ın hiç görmediğiniz evi. Tüm detaylar haber sitemiz bolgegundem.com'da.
Adnan Oktar'ı İslam’da hiç de öyle büyük bir problem olmayan evrimci düşünceyi tu kaka etme yolunda bu memlekete 'Yaratılışçılık' doktrinini ABD’den ve Evanjelik Hristiyanlık'tan ithal etmesiyle tanıdık" diyen Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, "O yüzden bence “Adnan Hoca”yı tıpkı Gulam Ahmed gibi sadece Mehdilik kesmez. Mesihliğe de soyunsun!.." ifadesini kullandı.
Tayfun Atay'ın "Ne Mehdiler gördük, gül gül öldük!" başlığıyla (4 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
İsmail Ağa Nakşi çevresinin gelecekte şeyhliğe aday iki ismi, Cübbeli Ahmet ve Mehmet Talu “Hocalar”, Adnan Oktar katalizörlüğünde kafa kafaya getirildi. Sebep, “Mehdi”!..
Daha doğrusu, “Mehdi Aleyhisselâm”ın zuhuratının gerçekleşmiş olup olmadığı tartışması.
Cübbeli diyor ki daha çok var; öyle 5, 10, 20 sene içinde falan beklemeyin Mehdi’yi! En az 150 sene...
Mehmet Talu diyor ki Mehdi şu anda yaşıyor ve “huruç edeceği” zamanı bekliyor.
“Adnan Hoca” ise mevzuya “Mehdiyet’in nişanı” olarak müdahil!..
Yani onun çevresinde, beklenen Mehdi’nin o olduğuna dair muazzam bir inanç ve kanaat birikimi var.
O yüzden Cübbeli hiç sevilmiyor. Çünkü o, bir konuşmasında Oktar hakkında şöyle demiş:
“Ben Mehdi’yim diye tutturmuş, 100 tane hadis bana uyuyor diyor. Kardeşim sen nasıl Mehdi olacaksın, Fatiha okusan 10 hatanı bulurum, ben seninle mi uğraşıcam!..”
Durum bu.
Önceki gün de Twitter bu minval üzere savaş alanı gibiydi. “#CübbeliÇırpınma” ve“#MehmetTaluBüyükAlim” etiketleri, Oktar-severlerin gayretleriyle en rağbet gören konu başlıkları (TT) oldu.
***
“Mehdiyet” hususunda yapılabilecek en münasip iş, bir müze kurmaktır.
İslam tarihinde sayısız figürün farklı zaman dilimlerinde mehdiliğe talip olup sonra unutulup gitmelerinden kaynaklı hazin haksızlığın önüne böylece geçilmiş olur!..
“Mehdi”, İslam’da kıyamete dair (“eskatolojik/milenaryan”) söylemin merkezi karakteri. Dünyanın sonuna yakın zamanda ortaya çıkması (“zuhurat”ı) beklenen ve inananları selamete kavuşturmak için onlara rehberlik yapacak ilahi olarak görevlendirilmiş kurtarıcı. Bir ölçüde “Mesih”in İslam’daki karşılığı.
İslami sürümü Mehdicilik olan, bizim “umut sosyolojisi” başlığı altında inceleyip çözümlediğimiz “milenaryanizm”, Orhon Murat Arıburnu’nun şu meşhur dizelerinde en özlü anlamsal karşılığını bulur: “Umut fakirin ekmeği//Ye Memet ye!..”
Şii itikatta Mehdi, 875 yılında ortadan kaybolmuş 12’nci imam ve dünyanın sonuna doğru (Hristiyanlıkta İsa-Mesih’in dönüşü inancı gibi) çıkıp geri gelecek.
Sünnilikte ise kıyamete yakın zamanda ilk kez (yani öyle “kayıp” olarak falan değil) ortaya çıkacak, Allah nizamını hâkim kılıp İslam’ı dünyaya yayacak.
Ama Sünni İslam’da Mehdi, temel bir “akide” değil. Daha çok halk İslam’ında, bağlantılı olarak tarikatlarda karşılığı var ki bunların en başta geleni de Nakşilik.
***
Nakşibendilikteki Mehdi inancıyla Şeyh Nazım Kıbrısi’nin İngiltere’deki topluluğu üzerine doktora çalışması yaparken tanıştım. Bu çalışmaya dayalı kitabımın da en “baba” bölümlerinden biri “Mehdilik” üzerinedir (“Mehdi’yi Beklemek: Şeyh Nazım Çevresinde Milenaryan Yönelimler”, Batı’da Bir Nakşi Cemaati içinde).
O yıllarda da (1991-92) Mehdi, heyecanla, hararetle, harıl harıl beklenmekteydi.
Çok daha önceki yıllarda da aynı şekilde beklenmişti.
1980’lerin başında Sovyetler’in Afganistan’ı işgali Mehdi’nin zuhuratına işaretti.
1990’ların başında Birinci Körfez savaşı, aynı “zuhurat”a delaletti.
2000’lerin başında da İkinci Körfez Savaşı öyleydi!..
Elbette tüm bu zaman kesitlerinde aynı olayları Mesih’in belireceğine işaret sayan Yahudiler de vardı ortalıkta.
Ama Yahudiler’in beklediği Mesih, Nakşiler’e göre “Deccal”di!
E, herkesin kurtarıcısı kendineydi!..
***
Tarih, Mehdi’lerle doludur.
Babai isyanının başında “Mehdi” vardı; İran’da patlak vermiş Babiî hareketinin başında “Mehdi” vardı; Sudan’da otokratik bir devlete doğuş vermiş hareketin hem başında, hem adında “Mehdi(ye)” vardı.
19’uncu yüzyılda Hindistan’daki Ahmediye hareketinin önderi Mirza Gulam Ahmed de "Mehdi” idi, ama ondan öte “Mesih” de ilan etmişti kendisini!..
Örnekleri sıralamaya ne bu köşe, ne de gazete sayfaları yeter.
O yüzden müze şart!..
Belli ki böyle bir müzede yer almak için “Adnan Hoca” da iştahlı. Bir dönem Şeyh Nazım’a muhabbeti de ihtimal bununla bağlantılı. Nazım'ın “irtihali” sonrasında Mehmet Talu’ya meftunluğun altında da onun “Mehdi aramızda” sözünün payı olsa gerek.
Ama ah şu “astronot” Cübbeli yok mu, nasıl arıza üretiyor!..
***
Oktar’a Mehdilik yakışır mı, yakışır.
Gelgelelim biz onu İslam’da hiç de öyle büyük bir problem olmayan evrimci düşünceyi tu kaka etme yolunda bu memlekete “Yaratılışçılık” doktrinini ABD’den ve Evanjelik Hristiyanlık'tan ithal etmesiyle tanıdık.
O yüzden bence “Adnan Hoca”yı tıpkı Gulam Ahmed gibi sadece Mehdilik kesmez.
Mesihliğe de soyunsun!..
ADNAN OKTAR HAKKINDA BİLMEDİKLERİMİZ
Adnan Oktar, 2 Şubat 1956 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Annesinin adı Mediha, babasının adı Yusuf'tur. Babasını küçük yaşta kaybeden Adnan Oktar, ortaokulu Cebeci'de, liseyi Kurtuluş'ta okudu.Liseden sonra 1979 yılında İstanbul'daki Devlet Güzel Sanatlar Akademisi İç Mimari bölümüne girdi. Fazla devam edemedi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe ve Tarih Bölümü'ne geçti ancak burayı da bitiremedi.
Nur ekolüne yakınlığıyla bilinen Cemaati ile birlikte ateizm, Darwinizm ve Siyonizm karşıtı görüşlerini savunduğu kitaplar ve belgeseller hazırlamıştır.
Zeki kişiliğiyle tanınan Oktar, Harun ve Yahya peygamberlerin adlarının birleşiminden ortaya çıkardığı Harun Yahya takma adıyla birçok biyolojik evrim karşıtı kitap ve yayınlar hazırlamıştır. Oktar'a göre evrim, doğrudan materyalizm, nazizm, komünizm ve Budizm'le bağlantılı şeytanî bir öğretidir. Adnan Oktar'a göre evrim teorisiyle yapılmak istenen kökten dinci Hıristiyan anlayışının ekmeğine yağ sürmek ve insanları islami anlayıştan uzaklaştırma hedefidir.
Harun Yahya mahlasıyla 300 adet kitap yazdı. 70’den fazla dile tercüme edildi. Harun ve Yahya peygamberlerin adlarından türettiği Harun Yahya takma adıyla çok sayıda biyolojik evrim karşıtı kitap hazırladı. Adnan Oktar gurubuna bağlı internet siteleri, Tv ve değişik yayın araçlarıyla başlıca mehdilik, mehdi devri, evrim, yaratılış, ahir zaman, mesih, İsa'nın dönüşü gibi konularda yayın yapmaktadır.
Adnan Oktar kendisinin de Hz. Muhammed'in soyundan geldiğini iddia etmektedir.
Bilim Araştırma Vakfı (BAV)’nın kurucusudur. Milli Gazete ve Akit Gazetesi'nde bir dönem yazıları yayımlanmıştır.
1993 yılında Eskişehir Hava Hastanesi'nden aldığı "askerliğe elverişli değildir" raporuyla askere alınmadı. 18 Ağustos 2000 tarihinde bedelli askerlikten yararlanarak bedeli ödemiş ve terhis belgesini almıştır.
Bilim Araştırma Vakfı fahri başkanı Adnan Oktar tarafından Harun Yahya mahlasıyla hazırlanan yaratılış ve evrim ile ilgili iddiaları için yazdığı “Yaratılış Atlası” isimli kitabına çok sayıda akademisyen bilim insanının katıldığı bir çalışmanın ürünü olan 450 sayfalık "Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği" isimli bir kitap ile cevap verilmiştir.
Adnan Oktar gurubuna bağlı internet siteleri, Tv ve değişik yayın araçları halen yayınlarını sürdürmektedirler. Topluluğa bağlı yayın organlarının yayın çizgileri özellikle islami kesim tarafından ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır. Özellikle Adnan Oktar ve "Kedicikler" olarak tabir edilen birbirinden alımlı ve de aynı estetik özelliklere sahip kadınlarla birlikte gerçekleştirdiği sohbetler ve burada ortaya çıkan dialoglar dindar kesim tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Adnan Oktar programında yaptığı bu sohbetlerinde kendisinin alim değil, cahil ve sıradan bir kişi olduğunu, bu konuları öğrenerek toplumla paylaşmak ve toplumun gündemine getirmek istediğini ifade etmektedir.
Adnan Oktar antisemitizm konusunda ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır. 1986 yılında çıkardığı "Yahudilik ve Masonluk" adlı kitabıyla büyük tepki toplamıştır. Bu kitapta Oktar, Türkiye'deki Yahudilerin ve Masonların amacının, - kendisine göre "çarptırılmış Tevrat’ta da belirtildiği üzere - Türk halkının ruhânî, dînî ve ahlâkî değerlerini erozyona uğratmak ve onları birer hayvana döndürmek olduğunu iddia etmiştir. Adnan Oktar kitabında Yahudi ve Masonların materyalist nedenlerle, evrim teorisini, dinsizliği ve ahlaksızlığı topluma empoze etmeye çalıştıklarını öne sürmüştür.
ADNAN OKTAR'IN MÜTHİŞ EVİ
Televizyon programlarına konuk olan kadın sunucuların 'Maşallah hocam, inşallah hocam' demesiyle tanınan Adnan Oktar, Silivri’de lüks çiftlik evi yaptırdı. Adnan Oktar’a yakın televizyon kanalının Facebook hesabından paylaşılan fotoğraflarda, lüks çiftlik evi tanıtıldı.