Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ilısu Barajı'nın önümüzdeki aylarda su tutmaya başlamasıyla birlikte sular altında kalacak Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için yapılan şikayet başvurusunu reddetti.
AİHM, Hasankeyf'te, kültürel mirasın korunması için Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Prof. Dr. Oluş Arık, Prof. Dr. Metin Ahunbay, Özcan Yüksek ve avukat Murat Cano'nun 22 Şubat 2006'da yaptığı başvuruyu bugün karara bağladı.
BARAJ İNŞAATININ DURDURULMASI TALEP EDİLMİŞTİ"
AİHM üyelerinin çoğunlukla aldığı kararda, başvurunun "kabul edilemez" olduğu bildirildi.Gerekçeli kararda, başvurunun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine uygun olmadığı belirtilirken, üye ülkeler arasında evrensel kültür mirasının korunmasının AİHS'nin hükümlerine dahil edilmesi konusunda şu ana kadar fikir birliği ve ortak eğilim olmadığı kaydedildi.
Başvuru sahipleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel yaşama saygıyla ilgili 8. maddesinin, eğitim hakkıyla ilgili 1. protokolün ikinci maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği şikayetinde bulunarak, baraj inşaatının durdurulmasını talep etmişti. Ayrıca, Hasankeyf'te bulunan tarihi unsurların parça parça, taşınarak başka bir alanda bir araya getirilmesinin bir yarar sağlamayacağı, tarih ve kültürel mirasın zarar görmesi dışında çevre açısından da büyük olumsuzluklar yaşanacağı şikayetinde bulunmuştu.
Hasankeyf höyüğünde yapılan arkeolojik çalışmalarda 3500 yılından 12 bin yıl öncesine kadar arkeolojik bulgulara rastlanmıştı.
Hasankeyf 'in Tarihçesi
Hasankeyf için, yeryüzünde olduğu kadar yeraltında da önemli eserlerin bulunduğu rivayet edilmektedir. Ancak bu değerlere ulaşabilmek için arkeolojik kazıların yapılması ve kamulaştırma izni ile evlerin kaldırılması gerekmektedir. Milattan önce 8. yüzyıla ait bir yerleşim birimi olduğunu konusunda pek çok bilgi mevcuttur. Bu derece bilinen bir yer olmasında Mezopotamya ile olan konumu fazlasıyla etkilidir. Milattan sonra ilk yıllarda önce Bizanslıların daha sonra da, Sasaniler’in eline geçmiştir. Bizanslıların elindeyken, sağlam bir kapı yaptırarak buradaki egemenliklerini yaklaşık 3 yüzyıl kadar sürdürmüşlerdir. Müslümanların eline geçişi ise, Hz. Ömer zamanında gerçekleşmiştir. Halifeler döneminin başlangıcı ile Hasankeyf, Osmanlılar başta olmak üzere pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Doğal taşlar ve kayalıklardan meydana gelen Hasankeyf, bölgede yaşayan medeniyetlerin farklı oluşu kadar, birçok isimde de değişikliğe uğramıştır. Hasankeyf’e yapı itibari ile benzeyen isimlerin yanı sıra, Kipas ve Cehpa bu bölgeye verilen isimler arasındadır. Türk kültürünü yansıtan en önemli medeniyetlerden biri olan Osmanlılar ise, buraya Hısnkeyf ismini vermişlerdir. Ayrıca Hasankeyf’in Osmanlıların elinde bulunduğu dönemlerde Diyarbakır merkez il olarak belirtilmiştir. Böylelikle şehir ciddi anlamda gelişme göstermiş ve yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı bir yerleşim merkezi haline gelmiştir. Zamanla kazandığı önemi kaybetme dönemine giren Hasankeyf, Cumhuriyetin ilanı ile Mardin Midyat’a bağlanmıştır. Ancak 1990 yılında Batman il olunca, Hasankeyf bu şehrimize bağlı bir ilçe konumuna gelmiştir.
Hasankeyf Nerededir?
Batman ilinde yer alan ve coğrafi konumu nedeniyle bu il için önemli bir yere sahip olan Hasankeyf, Dicle nehri üzerinde yer almaktadır. Yüzyıllar öncesine dayanan bir geçmişi barındırması ve günümüzde de birçok güzel yönü ile bilinmesi, 1981 yılında doğal koruma alanı olarak ilan edilmesini sağlamıştır. Kurulduğu ilk günlerde ticaret için nehirlerin büyük önem taşıması ve bu yapının da Dicle nehri üzerinde yer alması, değerlenip gelişmesine yol açmıştır. Etrafta bulunan mağaralar nedeniyle bu bölge mağaralar şehri olarak da adlandırılmaktadır
Hasankeyf’in Mimarisi
Eski çağlarda yaşamış insanlar için önemli bir yerleşim merkezi niteliğinde olan Hasankeyf, bölgede yaşayan halk tarafından birçok farklı şekilde isimlendirilmiştir. Bunlardan bazıları; Mağaralar Şehri, Kayalar Kenti ve Hısnı Keyfa'dır. Dicle nehri üzerinde kurulmuş olması ve mağaralardan oluşması, geçmişteki insanların kalacak yer sorununa çözüm olmuştur. Yaklaşık altı bine yakın mağaranın bu yerde bulunması, insanların burayı genellikle yerleşim yeri olarak kullandığını göstermektedir. Ayrıca ticaretin canlanmasında da etkili olan Hasankeyf, Orta Çağ’da da askeri değerini ve stratejik yapısını korumuştur.