AK Parti Diyarbakır İl Yöneticisi Turgut Özzeren, yayımladıkları bildirinin darbe iması taşıdığı iddiasıyla günlerdir gündemi meşgul eden 104 emekli amiral hakkında yaptığı paylaşımla gündeme geldi. Bunun üzerine internet kullanıcıları tarafından arama motorlarında bakılan AK Parti Diyarbakır İl Yöneticisi Turgut Özzeren kimdir? sorusunun cevabı haberimizde. İşte detaylar...
AK PARTİ DİYARBAKIR İL YÖNETİCİSİ TURGUT ÖZZEREN KİMDİR?
AK Parti Diyarbakır İl Yönetim Kurulu Üyesi Turgut Özzeren, kişisel sosyal medya hesabında, elinde kalaşnikof olan bir fotoğrafını paylaşarak 104 emekli amirali tehdit etti.
4 Nisan 2021 tarihinde, gece vakti yayımlanan bir bildiride Kanal İstanbul projesinin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ve dolayısıyla Türkiye'nin Çanakkale ve İstanbul Boğazları üzerindeki hakimiyetine gölge düşüreceğini ima edildi. Bunun üzerine gündemden düşmeyen ve haklarında soruşturma açılan, bildiride imzası bulunan 104 emekli amiral, birçok siyasi isim tarafından tepki ve eleştirilerin odağı haline geldi.
Ancak AK Parti Diyarbakır İl Yönetim Kurulu Üyesi Turgut Özzeren'in Twitter paylaşımı, eleştiri veya tepkiden ziyade tehdit niteliği taşımasından dolayı vatandaşlar tarafından merak konusu oldu.
Özzeren, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, elinde kalaşnikof türü silahın yer aldığı bir fotoğrafını, altında "103 tane dengesiz sanki bir mesaj vermiş. Sıkıysa bir daha deneyin. Yatacak mezarınız olursa namerdim, denemesi bedava." notuyla paylaştı.
Bu paylaşımının ardından tepki toplayan Özzeren, konuya ilişkin açıklama yapmadı.
Kişisel yaşamı hakkında detaylı bilgiye ulaşamadığımız Turgut Özzeren hakkında araştırmalarımız devam etmekte olup, yeterli veri edinildiğinde haberimiz güncellenecektir. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Geçtiğimiz günlerde AK Diyarbakır Parti Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Vedat Demirtaş da benzer bir paylaşımda bulunarak silahlarla 104 emekli amirali tehdit etmişti.
104 EMEKLİ AMİRALİN YAYIMLADIĞI BİLDİRİ (MONTRÖ BİLDİRİSİ)
103 amiralin imzasını taşıyan açıklama metni şöyle;
"Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.
Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.
Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.
Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.
Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız."