Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Ömer Çelik sözlerine Marmara depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı anarak başladı: " 17 Ağustos depreminde kaybettiklerimiz yakınlarına bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz."
BIDEN'IN SÖZLERİNE TEPKİ
Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik toplantı sonrası yaptığı açıklamada, Biden'ın sözlerine de tepkiş göterdi. Çelik: "Geçen hafta siyasetin ana konusu, her siyasi partinin açıklama yaptığı şey Biden'ın açıklamalarıydı. Türkiye'ye geldiğinde verdiği mesajlar çok daha farklıydı. Bu mesele bir zihniyeti göstermesi bakımından çok önemli. Sayın Erdoğan onların dediğini yapan, istediklerini yapan bir Cumhurbaşkanı olsaydı, onlar için demokrat bir cumhurbaşkanı olacaktı.Seçim diye darbe anlamına gelen, darbe diye seçim anlamına gelen kelimeler kullanıyor. Biden'ın sözleri tam anlamıyla darbecilik."
"Bilin ki bunlar birine çok otokrat dediği zaman, buradan çıkan sonuç o kişinin demokrat bir devlet adamı olduğudur."
"Türkiye'deki seçim sonuçlarına karşı husumet besleyen bir yaklaşım ortaya koyuyor. Amerikan siyasetindeki değer krizini göstermesi bakımından oldukça önemlidir."
"Bir ABD Başkanı seçim sonuçlarını kabul etmezse diye orduyu göreve davet ediyor. Kendisi çıkıp Türkiye'deki seçim sonuçlarını kabul etmeyen bir yaklaşım ortaya koyuyor. Bunun devlet adamlığıyla ilgisi yok. Özellikle Demokrat Parti'nmin bunu bu şekilde göstermesi ABD'nin politik sisteminin değerler açısından ne kadar büyük krizler içerisinde olduğunu gösteriyor. Çıkmış bir NATO müttefiki olan demokrasiyle yönetilen bir ülkeye müdahaleden söz ediyor." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE DEMOKRASİ İÇİN BÜYÜK BEDELLER ÖDEMİŞTİR
"Demokrasiyi korumak için nasıl bedeller ödeyeceğimizi 15 Temmuz darbe girişiminde de gösterdik. Türkiye'de dış müdahale meselesi çok konuşulur. Zaman zaman komple teorisi olduğu söylenir. Ama gördüğünüz gibi dünyada bu müdahalelerin konuşmaların zaman zaman Türkiye için gündeme getirildiği görülüyor. 28 Şubat döneminde bununla ilgili planlamaları olduğu çeşitli belgelerle ortaya çıkmıştır. Unutulmasın ki Türkiye ne sömürge ülkesidir, ne de herhangi bir devlettir. Türkiye demokrasi için büyük bedeller ödemiştir."
MUHALEFETE BIDEN TEPKİSİ
"Kendi Cumhurbaşkanını eleştiriyor, bu kadar yabancılaşmış benliğinden kopmuş bir zihniyet az görülür. Söyleyeceği tek söz vardı; Türkiye'nin yönetileceğini millet karar verir. "Ama" diye başlayan cümleler kurulmamalı. Dolayısıyla sormaları gereken soru şudur; Bütün bu açıklamalar dünyanın her yerinde ortaya koyulurken siz Erdoğan'ın seçimle ya da başka yollarla değiştireceğiz diye ortaya koyan yetkililerinize karşı ne yaptınız? Buna bir kınama yaptınız mı? Herkes önce kendi evini süpürecek. Sürekli olarak demokratik tavır koymak yerine "ama"lı cümleler kuranlar önce kendi evinin önünü temizleyecek."
DARBE MİLLETİMİZİN GÖZÜNDE VATAN HAİNLİĞİDİR
"Türk siyaseti için kazanım olarak görürüz. Ama sırf demokrasiyi savunmak, Cumhurbaşkanımıza saldırdıkları için sürekli olarak amalı cümleler kuranların demokrasiyi savunmak olmadığını iyi biliyoruz. Darbe milletimizin gözünde vatan hainliğidir. Bunun başka analizi yoktur. Darbe peşinde koşanların sözleri ordumuza da saldırı ve iftiradır. Eskiden birileri bizim elemanlar diyerek birilerine darbe yaptırıyordu. Türkiye bunları aşmıştır. Şunu herkesin bilmesi gerekir. Kahraman ordumuz demokrasiye bağlıdır. Bir darbe girişimi karşısında Türk ordusunun ne yapacağını görmek isteyenler teröristlere ne yaptığına iyi baksın. Dolayısıyla kimse bu şekilde şu anda Libya'da kahramanca görev yapan, Suriye'de terörle mücadele ederek sınırda terör devleti kurulmasını sağlayan kahraman ordumuzla ilgili böyle iftiralara başvurmasın. Ordumuz ülkemizin hak ve menfaatleri için görevinin başındadır."
Türkiye'nin salgın sürecini başarılı bir şekilde yürüttüğünü söyleyen Çelik : "Bir takım kriz dilencileri var. Biz kendi tezlerimizi milletimize anlatmaya devam edeceğiz. Bütün dünyada tedarik zincirleri dağıtılırken Türkiye bu pandemi sürecini başarıyla yürüttü. Bundan sonrasında da esnafımızın çiftçimizin yanında olmaya devam ederek bu kararlılığımızı sürdüreceğiz." dedi.
"KORSAN ANLAŞMA"
"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi herhangi bir şekilde Kıbrıs Türklerini temsil etmeye ait bir yapı değildir. Dolayısıyla bu anlaşma korsan bir anlaşmadır. Böyle bir yetkisi yoktur. Rumlar ve Yunanlılar siz Türkiye ve KKTC ile anlaşmadan burada fiili bir durum oluşturacağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. O Fransız da bu bölgedeki istikrarı umursamaz. Onlar çıkarlarına bakarlar. Eğer burada barış istikrar istiyorsanız masada görebileceğiniz en güvenilir ortak Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'dir. Fiili durum yaratarak hak ve menfaatlerimizi gasp etmek isteyenlere de verecek tek damla Mavi Vatan suyumuz yoktur. Yunanistan yanlış bir oyun peşinde koşuyor. Hem Türkiye ile müzakere edelim diyor, o sırada gidip Mısır'la korsan anlaşma yapıyor. Fransa'nın körüklemeye çalıştığı şey sizin aleyhinize olur. Türkiye'nin haklılığını gösteren uluslararası yargı kararları. 1977 İngiltere Fransa davası; tamamen Türkiye'nin haklılığını gösteren bir sonuçla bağlanmıştır. 1992 KANADA-FRANSA davası, 2009 Romanya Ukrayna davası, 1985 Libya Malta davası. Bütün bu davalarda bizim kıta sahanlığı ve deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki tezlerinin haklılığı gözetilmektedir."
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik: "Onunla ilgili çalışmamız devam ediyor. Biz nezih dille kadınların hakkını ihlal etmeden söylenenleri takip ediyoruz. Kadını korumak ve güçlendirmekle ilgili yaklaşımla aileyi korumak arasında bir çelişki görmüyoruz. AK Parti aynı zamanda Türkiye'nin en güçlü siyasi hareketidir. Cumhurbaşkanımızın yaklaşımından önce kadının kamusal alana çıkarılması kötü durumdaydı. Biz buradaki eleştirileri kaygıların hepsini değerlendirerek amacımız kadını korumak ve güçlendirmek aynı zamanda aileyi de korumaya çalışmaktır. Bütün kadın örgütlerindeki arkadaşlarımızın görüşlerine açığız. Bu süre içerisinde Cumhurbaşkanımız partimizin yıldönümünde yine söyledi. Bizim üzen şey kadınlarımıza yönelik hakaret dili kullanılmasıdır. Bunun herhangi bir şekilde izahı olmaz. İkincisi hem sözel hem de fiziki açıdan çok sayıda üslup kullanan kişilerin olduğunu görüyoruz. Bu çok üzücü bir şeydir. Toplumda kadınların verdiği mücadelede, siyasetin verdiği mücadelede çok aşama kaydedilmiştir." ifadelerini kullandı.