Balıkesir'in Gömeç ve Ayvalık AK Parti ilçe kongrelerine katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirerek, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun yoldaşları, Cumhuriyet Halk Partisi içinde Mustafa Kemal'in askerlerini sindirmiş vaziyette. Ve bu yoldaşlar, bu askerlere galip gelmiş vaziyette" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, Gömeç ve Ayvalık AK Parti ilçe 7'nci Olağan kongrelerine katıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun, "Ben Atatürk değil, Gazi Mustafa Kemal derim" sözlerini değerlendiren Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, aynı sözlerin AK Parti içinde söylenmiş olması durumunda, her yerde polemik haline getirileceğini belirterek, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun yoldaşları Cumhuriyet Halk Partisi içinde Mustafa Kemal'in askerlerini sindirmiş vaziyette. Ve bu yoldaşlar, bu askerlere galip gelmiş vaziyette. Artık bundan sonra nereye doğru evrilir, nereye doğru gider, bunu da hep birlikte takip ederiz. Araştırmalarda şunu görüyorum; hem HDP içinde hem CHP içinde milli konularda özellikle CHP içinde, manevi konularda özelikle HDP içinde yine ciddi bir sosyoloji, ciddi bir taban var. Bugün biz Ayasofya'nın ibadete açılması konusunu sorduğumuzda, milletimizin yüzde yetmişi ibadete açılmasını destekliyor, HDP içinde ise bu oran yüzde altmış civarında. Peki, HDP yöneticileri destek veriyor mu, vermiyor. Aynı olay CHP içinde geçerli. Bugün biz, "Doğu Akdeniz konusunda hükümete destek veriyor musunuz" diye sorduğumuzda yüzde 75'e yakın milletimiz destek veriyor. Bunun CHP içindeki oranı ise yüzde 50'lerde. Yani milli konularda, manevi konularda özellikle CHP ve HDP tabanında bir destek olduğunu görüyoruz ama aynı desteği tavanda görebiliyor muyuz, göremiyoruz. O zaman parti içinde taban ve tavan arasında ciddi bir farklılık var'" dedi.
"BİR ATATÜRK TARTIŞMASI YAŞANIYOR"
Muhalefete eleştirilerini sürdüren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, sözlerine şöyle sürdürdü:
''Muhalefetin gündemi ne? Muhalefet şu anda 2023 seçimlerinin kendi içinden toplum mühendisliğini yapıyor. "Acaba kimi aday gösterelim, kimin üzerine anlaşalım" diye bir çalışma içindeler. Bu konuda da bir noktaya varabilmiş değiller. Aslında en büyük motivasyonları, "Biz nasıl bu seçimi kazanırız?" değil, en büyük motivasyonları "Acaba Tayyip Erdoğan'a bu seçimi nasıl kaybettiririz?', "AK Parti'ye bu seçimi nasıl kaybettiririz?" Bütün motivasyonları, bütün stratejileri önce hep beraber birleşip tek bir aday mı gösterelim diye düşünüyorlardı, herhalde bugünlerde de her biri ayrı ayrı aday gösterip, "İlk turda AK Parti'ye, Recep Tayyip Erdoğan'ı nasıl seçtirmeyiz" diye düşünür noktaya doğru gittiler. Ama kendi içlerinde bile birlik beraberlik sağlayabilmiş değiller. Kendi çıkartalım dedikleri adayın dışında, birçok adayın şu anda sahaya çıkıp, "Ben de varım kardeşim, bensiz hesap yapamazsınız" dediklerini görüyoruz. En bariz örneği, 2018 Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce. Yani siz kendiniz bir mühendislik yapabilirsiniz, baş aday olarak birini bir hanımefendiyi gösterebilirsiniz. Onun yanına kahvaltı gibi birtakım hamlelerle, bir kesme şirin gözükmek için, karşılıklı şirinlik yapmak için onun yanına birini monte etmek isteyebilirsiniz. CHP Genel Başkanı kendine bir makam mutlaka bulmuştur. Bu şekilde bir formül içine girebilirsiniz ama bu formülasyon "Bizsiz olmaz kardeşim" deyip ortaya çıkan, bugün biri, yarın üçü 3'ü, birçoğu bu yaptıkları toplum mühendisliğini kendi içlerinde işin doğrusu yıkmaya başlıyor. Bu sefer başkaca işlere giriyorlar. Evet bir tartışma yaşıyorlar bugünlerde ana muhalefet partisi. Bir Atatürk tartışması yaşıyor. "Gazi Mustafa Kemal veya Mustafa Kemal mi demeli, Atatürk mü demeli?" tartışmasını yaşıyorlar."
SİZ KİMSİNİZ KARDEŞİM!
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun, "Ben Atatürk değil, Gazi Mustafa Kemal derim" sözlerini değerlendiren Dağ, "Eğer bugün Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı'nın söylemiş olduğu sözü, bırakın AK Parti İstanbul İl Başkanı'nı, Gömeç'te Kadın Kolları Yönetim Kurulu Üyesi, Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Üyesi, ana kademe yönetim kurulu üyesi söylemiş olsaydı, hem sosyal medyadan, hem de diğer platformlarda, grup toplantısında CHP Genel Başkanı konuşacak kadar bu konunun üzerine giderlerdi "Siz kimsiniz kardeşim, Mustafa Kemal'i, Gazi Mustafa Kemal'i sadece ismiyle anıyorsunuz? Atatürk diyemiyorsunuz" diye. Kendi il başkanına bir söz edebiliyor mu? Hiçbir söz edemiyorlar. Ama bu yeni bir şey değil CHP'de. Bunu biz sürekli söylüyorduk. Evet, söylüyorduk, niye söylüyorduk çünkü ben İzmir'de siyaset yapıyorum. Gömeç'te, Ayvalık'ta siyaset yapan birçok insanımız var. Dışarıdayız, geziyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin normalde çok becerikli olmadığını, çok çalışkan olmadığını, o partide görev yapan belediye başkanlarının, milletvekillerinin yeterli çalışkanlığı göstermediğini bilen milletimiz, hemşerilerimiz; bu parti Atatürk'ün Partisi biz onun için ne yaparsak yapalım, dededen kalma, deden gelme bu partiye oy veriyoruz" diyor. Evet, sizin kadar çalışkan değiller ama bu sebeple böyle bakıyoruz diyorlar. Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu partiye gelmesiyle beraber 10 yıldır sistematik olarak adım adım bu parti başka bir noktaya doğru götürülüyor. Bizim açımızdan, siyaset yapan olarak bunu ifade etmemiz, söylememiz sizin daha iyi hizmet görmeniz açısından gerekli" diye konuştu.
"SADECE BUGÜN DEĞİL YARIN İÇİN DE BÜYÜK İMKAN"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Türkiye'nin son beş yıl içinde yaptığı hamlelerle büyük imkanlar sağladığını kaydederek, konuşmasına şöyle devam etti:
"2000'li yıllarda bölgede yapılan araştırmalarda tüm dünyada keşfedilen doğalgaz rezervinin yüzde 47'sinin o bölgede yer alıyor. Yine bu araştırmalar 20 senelik süre zarfında dünyada elektriğin ön plana çıkmasıyla petrolün eski gücünü kaybedip doğalgazın esas güç olacağını gösteriyor. Bu kadar büyük bir enerji imkanın olduğu yerde birilerinin iştahını kabarmaması mümkün mü, mümkün değil. Peki, o insanları iştahı kabarırken bizim yanı başımızdaki bu olayda ve sonuna kadar hakkımız olan bu olayda sessiz mi kalacağız, sessiz kalmayacağız. Bugün muhalefet buralarda ne işimiz var dediğinde, bu hafta içindeki il başkanları toplantısında Cumhurbaşkanımız gayet güzel bir şekilde cevap verdi. Bugün Türkiye, Suriye'den çıktığında dünyanın o egemen güçleri, Suriye'de bir terör devleti kurmaktan vaz mı geçecek? Esat bugüne kadar yaptığı günahlardan sarfınazar edip, oradaki insanlara zulmetmekten vaz mı geçecek? Libya'da, Fransa ve darbeci Hafter, o yapmış olduğu mücadeleden vaz mı geçecek? Doğu Akdeniz'de, bugün biz yokuz tamam dediğimizde, Fransa veyahut da Yunanistan veya diğer egemen güçler "Tamam kardeşim sizin hakkınız veriyoruz mu?" diyecek. Böyle bir şey olmayacağına göre, o bölgede yaptığımız bu çalışmanın, bu mücadelenin gerçekten ne anlama geldiğini hep birlikte iyi idrak etmemiz lazım. Evet elimizde büyük bir imkan var şu anda. Çok büyük bir imkan, son 4-5 yılda yapılan hamlelerle çıktı ortaya. 4 yılda 5 yılda geldiğimiz nokta çok önemli. Belki daha önce yapmamız lazımdı. Ama daha önce birçok şeyle uğraşırken belki de buna çok fazla imkan olmadı. Ama 4 senede 3 tane sondaj gemisi, 2 de sismik arama gemisi. Bunlarla yaptığımız araştırmalar; bizim hem hukuki anlamda masada olmamızı hem de sahada olmamızı sağlıyor ve bunlar Allah'ın izniyle bize bugünün değil sadece, yarın içinde büyük bir imkan ortaya koyacak.''