Allah korkusu hakkında bilgi - Diyanet İşleri Başkanlığı

Sözlükte korkmak, bilinen veya hissedilen bir işaretten dolayı irkilmek, bir tehlike karşısında ne olacağı endişesi içinde olmak, gelecekte hoşlanmadığı bir şeyle karşılaşma düşüncesiyle kalbin yanıp üzülmesi demektir.

Allah korkusu, terim olarak, “Allah’ın sonsuz yüceliği karşısında irkilmek, O’nun sonsuz büyüklüğüne paralel olarak hamd ve tesbih yapılamayacağını fark etmek, O’nun sayısız nimetlerine karşı yeterince şükredememe endişesi içinde olmak, O’nun sınırsız kemâline karşı duyduğumuz yahut duymamız gereken muhabbetin bazı tutum ve davranışlarımızla zarar göreceği kaygısını taşımaktır.”

Allah korkusu Kur’an’da teşvik edilen korkulardan biridir. “Eğer mü’minler iseniz benden korkun. ” (Âl-i İmrân, 3/175) “Ey kullarım! Benden korkun, sakının. ” (Zümer, 39/16) gibi birçok âyette Allah’tan korkulması emredilmiştir. Ancak Allah korkusu; insanın karanlıktan, açlıktan, yırtıcı hayvanlardan ve düşmandan korkması gibi bir korku değildir. İnsan, isyânı sebebiyle Allah’ın rahmet, mağfiret, rıza, sevgi, dostluk ve nimetlerinden mahrum kalmaktan; ilâhî huzurda hesap vermekten ve dünya ve âhirette azabına uğramaktan korkar.

Kur’an’da Allah’ın gıyabında, makamından, vaîdinden ve azabından korkmak söz konusu edilmiştir.a.) Allah’ın gıyabında korkmak (Mâide, 5/94; Yâsîn, 36/11); Allah’ı görmeden, henüz huzuruna varmadan korkmaktır. b) Allah’ın Makamından korkmak (Rahmân, 55/46; Nâzi’ât, 79/40-41); Kur’an’da “Allah’ın makamından korkma” ifadesi kullanılmış ve bu korkuya sahip olanlar, cennetle müjdelenmişlerdir. Allah’ın makamı ile murat, insan ve cinlerin kıyamet gününde hesap vermek için Allah’ın huzurunda durmalarıdır. Allah, kullarının gizli-âşikâr bütün yaptıklarını bilir, görür ve söylediklerini duyar. İnsanlar Allah’ın denetimi ve gözetimi altındadırlar. c) Allah’ın va’îdinden korkmak (İbrahim 14/14); Allah’ın rızasından, cennet ve nimetlerinden mahrum kalmaktan, lanete ve sürekli azaba uğramaktan korkmaktır. Allah, mü’minlere cennet; kâfir ve münafıklara ise cehennem va’dinde bulunmuştur (Tevbe, 9/68, 72). d) Allah’ın azabından korkmak (Ra’d 13/6; Hicr 15/49; Fussilet 41/43; Hadîd 57/20).

Allah korkusu; Allah’ın celal sıfatlarına, vaîd ve azabına yöneliktir. “Allah kullarına zerre kadar zulmetmez.” (Nisâ, 4/40) Yüce Allah; varlığını, birliğini, meleklerini, kitaplarını, âyetlerini ve Peygamberlerini inkâr edenleri, yalanlayanları ve isyân edenleri cezalandıracağını Kur’an’da bildirmiştir. İsyankâr insan, tövbe edip af dilerse bağışlanır. İnkâr, isyân ve zulmüne devam ederse cezalandırılır. İşte insan, bu inkâr, isyân ve zulüm sebebiyle Allah’ın cezalandırmasından korkar. Yüce Allah, kendisini hem bağışlayan hem de cezalandıran olarak tanıtmıştır. İşte Allah korkusu insanın; Allah’ın mağfiret ve rızasından mahrum kalma, acı ve şiddetli azabına uğrama endişesi taşımasına yöneliktir. Allah korkusu deyince bunun anlaşılması gerekir
Allah’ın azabından korkulması gerekir. Çünkü Allah’ın azabı; büyük (Bakara, 2/7), alçaltıcı (Bakara, 2/90), şiddetli (Bakara, 2/165), korkunç (İsrâ, 17/57), sert (Lokmân, 31/24) ve kötü (Zümer, 39/24) bir azaptır. Allah, suçsuz yere hiç kimseyi cezalandırmaz. Ancak insanlar cezalandırmayı hak ettikleri bir suç işledikleri takdirde cezalandırır. Asıl cezalandırma yeri âhirettir. Bununla birlikte Allah, dünyada da insanları çeşitli şekillerde ıslah olmaları için cezalandırabilir. Geçmiş kavimlerden birçok insan ve toplumu inkâr ve isyânları sebebiyle cezalandırmıştır (Ankebût, 29/40; En’âm, 6/65). Allah korkusu hem dünyada hem de âhirette cezalandırılmaktan korkmayı ve cennet nimetlerinden mahrum kalmayı ifade etmektedir. Kur’an’da Allah’ın azabından emin olunmaması istenmiş (A’râf, 7/97) ve Allah’ın azabından ancak hüsrana uğrayanların emin olacakları bildirilmiştir (A’râf, 7/99).

Kur’an’da Peygamberlerin (Ahzâb, 33/39), âlimlerin (Fâtır, 35/28), akıllı insanların (Ra’d, 13/19), hidâyete erenlerin (Tevbe, 9/18), muttakilerin (Enbiyâ, 21/49), sâlihlerin (Beyyine, 98/7-8), namazlarını kılan (Me’âric, 70/27), hayırda yarışan (Mü’minun, 23/60), kurutuluşa eren mü’minlerin (Nur, 24/52), meleklerin (Enbiyâ, 21/26), canlı ve cansız bütün varlıkların (Nahl, 16/49-50; İsrâ, 17/57) Allah’tan korktukları bildirilmiştir.

Allah’tan korkanlar; Peygamberin uyarısına kulak verirler (Fâtır, 35/18), îmân edip sâlih ameller işlerler (Beyyine, 98/7-8), Kur’an’dan öğüt alırlar (Tâ-hâ, 20/3), Kur’an kıssalarından ibret alırlar (Nâzi’ât, 79/26), Allah ve Peygamberin emirlerine uyarlar (Nahl, 16/49-50), Kur’an okununca derileri ürperir, kalpleri Allah’ın zikrine karşı yumuşar (Zümer, 39/23; Enfâl, 8/2) ve günahları terk ederler (Mâide, 7/27-28). Allah’tan korkan insan; hırsızlık, gasp, hainlik, iftira, zulüm ve işkence yapamaz, insan öldüremez, içki içemez, kumar oynayamaz, hiç kimsenin bulunmadığı bir yerde olsa bile suç işleyemez, namazını, orucunu, zekâtını ve haccını terk edemez, hiçbir görevini ihmal edemez. Çünkü Allah korkusu bütün bunlara mani olur. Allah’tan korkan kimse; ibadetlere devam eder, günahlardan sakınır, bir günah işleyince üzülür ve hemen bu günahından tövbe eder, nefsini hesaba çeker ve ahlâkını güzelleştirir.

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Din Haberleri