Yüce Allah'ın beş çeşit isim ve sıfatı bulunmaktadır. Bunlar; zati, sübüti, selbi , fiili ve haberi (müteşâbih) sıfatlardır. Bu içeriğimizde biz Zati ve Subuti sıfatlarını ele alacağız.
Allah'ın Zati ve Subuti Sıfatları Anlamları
ALLAHIN ZATİ SIFATLARI
Zati sıfatlar, Dünya ile ilişkilendirilemeyen ondan başka kimsede olmayan sıfatlara verilen isimdir. Allah'ın zati sıfatları kısaca sıfatlarının kısaca anlamları aşağıdaki gibidir.
Allah cc Zati sıfatları; Vücud, Kıdem, Beka, Muhâlefetün li'l-havâdis, Kıyâm, Vahdaniyyet olmak üzere 6 tanedir.
ALLAHIN ZATİ SIFATLARI KISACA ANLAMLARI ŞU ŞEKİLDEDİR;
- Vücut: Var olmak anlamına gelir.
- Kıdem: Allah ezelidir, yani önceden de vardı anlamındadır.
- Beka: Allah ebedidir, her zaman var olacak anlamındadır.
- Muhalefetü’n-Lil-havadis: Allah yarattığı hiçbir varlığa benzemez, eşsizdir anlamına gelir.
- Kıyam Bi-nefsihi: Allah kendi zatıyla vardır.
- Vahdaniyet: Allah tektir anlamındadır.
ALLAHIN SUBUTİ SIFARLARI
Subuti sıfatlar, Dünya ile ilişkilendirilebilen yarattıklarıyla ortak olarak bulunabilen sıfatlara verilen isimdir. Allah'ın subuti sıfatlarının kısaca anlamları aşağıdaki gibidir:
Allah subuti sıfatları; Hayat, İlim, Semi, Basar, İrade, Kudret, Kelâm, Tekvin olmak üzere 8 tanedir.
ALLAHIN SUBUTİ SIFATLARI ANLAMLARI KISACA
- Hayat: Allah’ın var olması anlamına gelir.
- İlim: Allah’ın her şeyi bilmesi anlamına gelir.
- İrade: Allah yapmak istediklerini yapmakta özgürdür anlamına gelir.
- Kudret: Allah’ın her şeye gücünün yetmesidir.
- Semi / işitme: Allah her şeyi duyar anlamına gelir.
- Basar / görme: Allah her şeyi görür anlamına gelir.
- Kelam / konuşma: Allah konuşur anlamına gelir.
- Tekvin / yaratma: Allah var olmayanı yaratır anlamına gelir.
Allah'ın Sıfatları Tablosu
Varlığı zorunlu olan ve kemal ifade eden sıfatlardır. Bu sıfatlar "Allah diridir, irade edendir, güç yetirendir..., hayat, irade ve kudret... sıfatları vardır" gibi müsbet (olumlu) ifadelerle Allah'ı tanıttığı için sübüti sıfatlar adını almışlardır. Sübüti sıfatların zıtları olan özellikler Allah hakkında düşünülemez. Bu sıfatlar ezeli ve ebedi olup, yaratıkların sıfatları gibi sonradan meydana gelmiş değildir.
İster hay (diri), âlim (bilen), kadir (güç sahibi) gibi dil kuralları açısından sıfat kelimeler olsun, ister hayat, ilim, kudret gibi masdar kalıbındaki kelimeler olsun bütün sübüti sıfatlar Allah'a verilebilir. İsimlendirmede bir benzerlik olsa da sübüti sıfatlar hiçbir şekilde yaratıkların sıfatlarına benzememektedir. Çünkü Allah'ın ilmi, kudreti, iradesi... sonsuz, mutlak, ezeli ve ebedidir, kemal ve yetkinlik ifade eder. Kullarınki ise sonlu, kayıtlı, sınırlı, sonradan yaratılmış, eksik ve yetersiz sıfatlardır. Sübüti sıfatlar sekiz tanedir.
ALLAHIN ZATİ SIFATLARI ANLAMLARI (DETAYLI)
1. Vücüd
“Var olmak” demektir. Allah vardır, varlığı başkasından değil, zâtının gereğidir, varlığı zorunludur. Vücüdun zıddı olan yokluk Allah hakkında düşünülemez.
2. Kıdem
“Ezeli olmak, başlangıcı olmamak” demektir. Hiçbir zaman düşünülemez ki, bu zamanda Allah henüz var olmamış olsun. Çünkü zaman denilen şeyi de O yaratmıştır. Ne kadar geriye gidersek gidelim O'nun var olmadığı bir zaman düşünülemez, bulunamaz. Allah sonradan meydana gelmiş varlık değildir. Ezeli (kadim) varlıktır. Kıdem sıfatının zıddı olan sonradan olma (hudüs) Allah hakkında düşünülemez.
3. Beka
"Varlığının sonu olmamak, ebedi olmak” demektir. Allah'ın sonu yoktur. Ezeli olanın ebedi olması da zorunludur. Bekanın zıddı olan sonu olmak (fenâ) Allah hakkında düşünülemez. Ne kadar ileriye gidilirse gidilsin, Allah'ın olmayacağı bir an düşünülemez. Kur'ân-ı Kerim'de Allah'ın ezeli ve ebedi oluşu hakkında şöyle buyurulur: "O, ilktir, sondur..." (el-Hadid 57/3), "...Allah'ın zâtından başka her şey yok olucudur..." (el-Kasas 28/88).
4. Muhâlefetün li'l-havâdis
“Sonradan olan şeylere benzememek” demektir. Allah'tan başka her varlık sonradan olmuştur. Allah, sonradan olan şeylerin hiçbirisine hiçbir yönden benzemez. Allah, kendisi hakkında bizim hatıra getirdiklerimizin de ötesinde bir varlıktır. Bu sıfatın zıddı olan, sonradan olana benzemek ve denklik (müşâbehet ve mümâselet) Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'da şöyle buyurulur: "...O'nun (benzeri olmak şöyle dursun) benzeri gibisi (dahi) yoktur..." (eş-Şürâ 42/11).
5. Vahdâniyyet
“Allah Teâlâ'nın zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tek olması, eşi, benzeri ve ortağının bulunmaması” demektir. Vahdâniy- yetin zıddı olan birden fazla olmak (taaddüd), eşi ve ortağı bulunmak (şirk), Allah hakkında düşünülmesi imkânsız olan sıfatlardandır. İslâm'a göre Allah'tan başka ilâh, yaratıcı, tapılacak, sığınılacak, hüküm ve otorite sahibi bir başka varlık yoktur. İhlâs ve Kâfirün süreleri ile Kur'an'ın pek çok âyeti Allah'ın tek ve eşsizliğini ortaya koyarken, şirki reddeder (bk. el-Enbiyâ 21/22; el-İsrâ 17/42; ez-Zümer 39/4).
6. Kıyâm
bi-nefsihi “Varlığı kendiliğinden olmak, var olmak için bir başka varlığa ihtiyaç duymamak” demektir. Allah kendiliğinden vardır. Var olmak için bir yaratıcıya, bir yere, bir zamana, bir sebebe muhtaç değildir. Başkasına muhtaç olmak (kıyâm bi-gayrihi), Allah hakkında düşünülemez. Kur'ân-ı Kenm'de bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur: "De ki: O Allah birdir. O, sameddir (başkasına ihtiyaç duymayandır)..." (el-İhlâs 112/1-2), "Ey insanlar, Allah'a muhtaç olan sizlersiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur" (el-Fâtır 35/15).
ALLAH SÜBUTİ SIFARLARI ANLAMLARI (DETAYLI)
1. Hayat
“Diri ve canlı olmak” demektir. Yüce Allah diridir ve canlıdır. Her şeye, kuru ve ölü toprağa can veren O'dur. Ezeli ve ebedi bir hayata sahiptir. Hayat sıfatının zıddı olan “ölü olmak” (memât) Allah hakkında düşünülemez. Kur'an'da bu sıfatla ilgili olarak şöyle buyurulur: "Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan..." (el-Furkan 25/58), "(Artık bütün) yüzler, diri ve her şeye hâkim olan Allah için eğilip boyun bükmüştür..." (Tâhâ 20/111).
2. İlim
“Bilmek” demektir. Allah her şeyi bilendir. Olmuşu, olanı, olacağı, gelmişi, geçmişi, gizliyi, açığı bilir. Allah'ın bilgisi yaratıkların bilgisine benzemez, artmaz, eksilmez. O, her şeyi ezeli ilmiyle bilir. Allah, her şeyi olacağı için bilir. Yoksa her şey Allah bildiği için olmaz. Âlemde görülen bu güzel düzen, tertip ve şaşmaz âhenk, onun yaratıcısının engin ve sonsuz ilminin en büyük göstergesidir. İlim sıfatının zıddı olan cehl (bilgisizlik), Allah hakkında düşünülmesi imkânsız olan bir sıfattır. İlim sıfatı ile ilgili âyetlerden ikisinde şöyle buyurulur: "O karada ve denizde ne varsa bilir. O'nun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez..." (el-En‘âm 6/59), "Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun?..." (el-Mücâdele 58/7).
3. Semi‘
“İşitmek” demektir. Allah işiticidir. Gizli, açık, fısıltı halinde, yavaş sesle veya yüksek sesle ne söylenirse Allah işitir, duyar. Bir şeyi duyması, o anda ikinci bir şeyi işitmesine engel değildir. İşitmemek ve sağırlık Allah hakkında düşünülemez.
4. Basar
“Görmek” demektir. Yüce Allah her şeyi görücüdür. Hiçbir şey Allah'ın görmesinden gizli kalmaz. Saklı, açık, aydınlık, karanlık ne varsa Allah görür. Görmemek (âmâlık) Allah hakkında düşünülemez. Allah'ın işitici ve görücü olduğuna dair pek çok âyet vardır. Bunlardan birinde şöyle buyrulur: "(Allah) gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah adaletle hükmeder. O'nu bırakıp taptıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işiten ve görendir" (el-Mü'min 40/19-20).
5. İrade
“Dilemek” demektir. Allah dileyicidir. Allah varlıkların konumlarını, durumlarını ve özelliklerini belirleyen varlıktır. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. İrade sıfatının zıddı olan iradesizlik ve zorunda olmak (icâb bi'z- zât) Allah hakkında düşünülemez. Meşiet de irade anlamına gelen bir kelimedir. Kur'an'daki "De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allahım, sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın..." (Âl-i İmrân 3/26), "Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, dilediğini yaratır..." (eş-Şürâ 42/49) âyetleri irade sıfatının nakli delillerindendir.
Allah Teâlâ'nın iki türlü iradesi vardır:
Tekvini İrâde:
Tekvini (yapma, yaratma ile ilgili) irâde; bütün yaratıkları kapsamaktadır. Bu irâde, hangi şeye yönelik gerçekleşirse, o şey derhal meydana gelir. "Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. Hemen oluverir" (en-Nahl 16/40) anlamındaki âyette belirtilen irade bu çeşit bir iradedir.
Teşrii İrade:
Teşrii (yasama ile ilgili) iradeye dini irade de denir. Yüce Allah'ın bir şeyi sevmesi ve ondan hoşnut olması, onu emretmesi demektir. Allah'ın bu mânadaki bir irade ile bir şeyi dilemiş olması, o şeyin meydana gelmesini gerekli kılmaz. "Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emrediyor (irade ediyor)..." (en-Nahl 16/90) meâlindeki âyetteki irade bu çeşit bir iradedir. Tekvini irade hayra da şerre de, iyiliğe de kötülüğe de yönelik olarak gerçekleştiği halde teşrii irade, sadece hayra ve iyiliğe yönelik olarak gerçekleşir. Allah, hayrı da şerri de irade edip yaratır. Ancak O'nun şerre rızâsı yoktur, şerri emretmez ve şerden hoşlanmaz.
6. Kudret
“Gücü yetmek” demektir. Allah sonsuz bir güç ve kudret sahibidir. Kudret sıfatının zıddı olan acizlik ve güç yetirememek (acz), Allah hakkında düşünülemez. O'nun kudretinin yetişemeyeceği hiçbir şey yoktur. Kâinatta her şey Allah'ın güç ve kudretiyle olmaktadır. Yıldızlar, galaksiler, bütün uzay, canlı-cansız tüm varlıklar Allah'ın kudretinin açık delilidir. Kur'an'da Allah'ın kudreti ile ilgili olarak şöyle buyurulur: "Allah gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır. Allah her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir" (en-Nür 24/44-45).
7. Kelâm
“Söylemek ve konuşmak” demektir. Allah bu sıfatı ile peygamberlerine kitaplar indirmiş, bazı peygamberler ile de konuşmuştur. Ezeli olan kelâm sıfatının mahiyeti bizce bilinemez. Ses ve harflerden meydana gelmemiştir. Kelâmın zıddı olan konuşmamak ve dilsizlik, Allah hakkında düşünülemez. Allah kelâm sıfatıyla emreder, yasaklar ve haber verir. Bu sıfatla ilgili olarak Kur'an'da şöyle buyurulur: "Müsâ tayin ettiğimiz vakitte (Tür'a) gelip de Rabbi onunla konuşunca Rabbim, bana (kendini) göster, seni göreyim dedi..." (el-A‘râf 7/143), "De ki: Rabbimin sözlerini (yazmak) için bütün denizler mürekkep olsa ve bir o kadar daha ilâve getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir" (el-Kehf 18/109).
8. Tekvin
“Yaratmak, yok olanı yokluktan varlığa çıkarmak” demektir. Yüce Allah yegâne yaratıcıdır. O, ezeli ilmiyle bilip dilediği her şeyi sonsuz güç ve kudretiyle yaratmıştır. Yaratmak, rızık vermek, diriltmek, öldürmek, nimet vermek, azap etmek ve şekil vermek tekvin sıfatının sonuçlandır. Bir âyette "Allah her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir" (ez-Zümer 39/62) buyurulmuştur.
SUBUTİ NE DEMEK, ANLAMI NEDİR??
- Dünya ile ilişkilendirilebilen yarattıklarıyla ortak olarak bulunabilen sıfatlara verilen isimdir.
- Varlığı kat’iyyen isbat edilene ait. Müsbet, isbatlı olan. (Bak: iman-ı bil-âhiret)
ZATİ NE DEMEK, ANLAMI NEDİR?
Zati sıfatlar Arapça kökenli bir kelime olup anlamı kendisine özgü anlamına gelmektedir. Allah Teâlâ'ya iman etmek demek, O'nun yüce varlığı hakkında vâcip ve zorunlu olan kemal ve yetkinlik sıfatlarıyla, câiz sıfatları bilip, öylece inanmak, zâtını noksan sıfatlardan yüce ve uzak tutmaktır.
Allah, şanına lâyık olan bütün kemal sıfatlarıyla nitelenmiş ve noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah Teâlâ'nın sıfatlarının hepsi ezeli ve ebedi sıfatlardır. O'nun sıfatlarının başlangıcı ve sonu yoktur.
Allah'ın sıfatları, yaratıkların sıfatlarına benzemez. Her ne kadar isimlendirmede bir benzerlik varsa da Allah'ın ilmi, iradesi, hayatı, kelâmı; bizim, ilim, irade, hayat ve kelâmımıza benzemez. Biz, Allah'ın zâtını ve mahiyetini bilemediğimiz ve kavrayamadığımız için O'nu isim ve sıfatlarıyla tanırız. Kur'ân-ı Kerim "Onu gözler idrak edemez. Fakat O, gözleri idrak eder. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır" (el-En‘âm 6/103) buyurarak, Allah'ın zâtını idrak etmenin, mahiyetini bilmenin imkânsız olduğunu açıklamıştır.
Hz. Peygamber de bu konuda şöyle buyurmuştur: "Allah'ın yaratıkları hakkında düşününüz. Fakat Allah'ın zâtı hakkında düşünmeyiniz. Gerçekten siz buna hiç güç yetiremezsiniz" (Süyüti, el-Câmi‘u's-sagir, I, 132; Aclüni, Keşfü'l-hafâ, I, 311).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı & Bölge Gündem Haber