Amok ne demek? Amok Hastalığı nedir? Amok Rahatsızlığı belirtileri nelerdir?

Amok ne demek? Amok Hastalığı nedir? Nasıl olunur? Amok Rahatsızlığı belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır? soruları Ceren Özdemir'i öldüren Özgür Arduç'a teşhis konulmasının ardından araştırılmaya başlandı. Biz de sizler için bu merak edilenleri derledik. İşte detaylar...

Ordu'da cenice öldürülen Ceren Özdemir'i öldüren Özgür Arduç'a psikologlar Amok teşhisi koydu. Peki Amok ne demek? Amok Hastalığı nedir? Nasıl olunur? Amok Rahatsızlığı belirtileri nelerdir? Tedavisi nasıldır? Tüm merak edilenler haberimizde...

AMOK RAHATSIZLIĞI NEDİR?

Karşısına çıkan her canlıyı öldürme isteği olan bir çeşit cinnet hali olarak tanımlanan rahatsızlık, psikolojide ise ağır bir depresyondan sonra, aniden ortaya çıkan ve şiddet eğilimi gösteren disosiyatif bir ruh hâli olarak biliniyor.

18. yüzyılda Filipinler, Papua Yeni Gine ve Porto Riko'da bulunan ilkel kabilelerde görülen amok vakaları, coğrafi ve kültürel faktörlerin bir sonucu olarak kabul görmüşse de sonraki 2 yüzyıl boyunca amok oluşumları azaldı. Kabileler modernleşmeye başladığı için, şiddet içeren davranışlara yol açtığı düşünülen kültürel faktörler de ortadan kalktı.

AMOK NEDİR?

Amok (gözü kara, hiddetle saldıran ve öldüren) Güneydoğu Asya bölgesinde ve bu bölge kültüründe "cinnet" hâlini ifade etmek için kullanılan bir tanımdır. Kavram, Filipinler'de ise "juramentado" kelimesiyle bilinir.

Cinnet hâli, sonuçlarını hesap edemeden şiddet kullanma durumudur. Psikolojide "amok", derin bir depresyon döneminin sonrasında ortaya çıkan şiddet ile sonuçlanan atakların görüldüğü disosiyatif bir ruh hâlidir.

"Amok" hâli, erkekler arasında daha yaygın gözlenmekte ve genellikle "bardağı taşıran son damla" niteliğindeki bir olayın ardından patlak verdiği gözlenmektedir. Cinnet hâlindeki kişi, kötülüğe uğradığına ya da uğrayacağına inanmaktadır.

Psikiyatride ender görülen kültüre özgü sendromlar arasında sayılan "amok" hâlinin, güneydoğu Asya bölgesine özgü olabileceği ve "kültüre özgü sendromlara" örnek gösterilebileceği de ifade edilmektedir. Bazı kaynaklar ise günümüz toplumu ile "amok" ya da cinnet hâlinin tarihsel ilişkisi irdelenerek modern endüstri toplumunda da benzer bir tablonun görülebileceğini ileri sürmektedir.

Bu özel durum altında olan, ister silahla, ister bir araçla suç işleyen, toplu öldürme ya da yaralamalarda bulunan kişiler "amok koşucusu" tâbiriyle tarif edilmektedir.

AMOK HASTALIĞI HAKKINDA BİLİNENLER

İnsan psikolojisi çok değişkendir. Birçok uyarana tepki vermediği ve bunları mantıksal çerçevede sınıflandırdığı gibi, tam aksine bazı durumlarda da yetisini kaybedip beynin kontrolden çıkmasını sağlayabilir. Amok ya da amok koşucusu diye tabir edilen rahatsızlık da, beynin davranışları kontrol edememe durumudur. Güneydoğu Asya bölgesinde rastlanan bu rahatsızlık kelime anlamı olarak, gözü kara ve hiddetle saldıran anlamlarına geliyor. Bu rahatsızlığa yakalanan kişinin birden gözü dönüyor, durmaksızın koşuyor ve önüne çıkan herkesi öldürmek istiyor.


 

Çok tehlikeli sonuçlara yol açan bu hastalık ilk kez 1849’da psikolojik bir vaka olarak sınıflandırıldı. Amok ya da amok koşucusu terimi, Malezya dilindeki mengamok kelimesinden türemiştir. Mengamok sözcüğü ise, öfkeli ve çaresiz bir suçlama anlamına gelir.

Tayland, Endonezya, Malezya gibi Güney Asya ülkelerinde karşılaşılan amok, daha çok erkeklerde gözlemleniyor. Psikotik hastalıklar, kişilik ve duygudurum bozuklukları yaşayan kişiler amok durumu için risk altında olarak nitelendiriliyor.

Bu rahatsızlığın ortaya çıktığı kişiler genellikle psikotik bir geçmişe sahip olsa da, hayatı boyunca şiddet eğilimi göstermeyen kişilerde de amok sendromu görülebiliyor.

Sendromu yaşayan kişiler, birden tehlike altında olduklarını düşünerek harekete geçiyorlar. Başlarına bir kötülük geleceğine inanıyorlar ve kaçmaya yani koşmaya başlıyorlar. Bu sırada bir trans halinde olan amok koşucusu, önüne kim çıkarsa öldürmeye hazır oluyor.

Psikologlar, bir amok saldırısını kişinin hayatını veya uzvunu riske atmadan durdurmanın neredeyse imkansız olduğunu ve hastalığı en başından önlemenin sebep olacağı zarardan kaçınmanın tek yolu olduğunu vurguluyor.

Bu nedenle de psikiyatrik rahatsızlıkları ya da psikososyal stres yaratanları belirlemek gerekiyor. Amok vakalarının görülmesi 20. yüzyılda neredeyse dursa da, modern toplumlardaki kitlesel şiddet olaylarının amokla ilişkisi inceleniyor.

CEREN ÖZDEMİR'E NE OLMUŞTU?

Ordu'nun Altınordu ilçesinde 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ceren Özdemir'in bıçaklı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin bir şüpheli yakalandı.

Ordu Üniversitesi (ODÜ) Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ceren Özdemir (20), Altınordu ilçesi Zaferi Milli Mahallesi’ndeki evinin bulunduğu binaya girerken kimliği belirsiz bir kişi tarafından bıçaklı saldırıya uğradı.

Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine genç kız, olay yerine gelen ambulansla Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Karın ve göğüs bölgesine aldığı bıçak darbeleriyle ağır yaralanan Özdemir, hastanede yapılan müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. 

CEREN ÖZDEMİR'İN KATİLİ YAKALANDIKTAN SONRA SUÇUNU İTİRAF ETTİ

Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Ceren Özdemir'in katil zanlısı cezaevi firarisi Özgür A.'nın (35) yakalandıktan sonra suçunu itiraf etti.

35 yaşındaki Özgür A.'nın sabıka kaydının kabarık olduğu öğrenildi. Özgür A. yakalandığı sırasında 2 polis memurunu da bıçaklayarak yaraladı. 

CEREN ÖZDEMİR'İN KATİLİNİN 2015'TE BİR ÇOCUĞU ÖLDÜRDÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI

Özgür A., 2005'te de Ordu'da bir çocuğu öldürdü. Cinayetin ardından kaçan zanlı, firari olarak yargılandığı davada 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Hakkındaki yakalama kararı doğrultunda her yerde aranan Özgür A., 2018 yılında hırsızlık yaparken suçüstü ele geçirildi.

Poliste 20 ayrı hırsızlık suçundan kaydı da bulunan Özgür A., cezasını çekmesi için tutuklanarak cezaaevine konuldu. Ancak Özgür A., 01.12.2019 tarihinde cezaevinden firar etti.

ORDU VALİLİĞİ'NDEN AÇIKLAMA

Ceren Özdemir cinayeti ile ilgili Ordu Valiliği’nden yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "Ceren Özdemir isimli Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi öğrencisinin öldürülmesi olayı ile ilgili olarak yapılan kamera, teknik ve analiz çalışmaları neticesinde; öldürme olayını gerçekleştirdiği değerlendirilen eşkâle uygun şahıs, ilimiz Altınordu ilçesi Otogar civarında güvenlik güçlerimizce suç aletiyle birlikte yakalanmıştır. Ö.A. isimli şüpheli, yakalanma esnasında emniyet görevlilerimize mukavemet ederek, 2 polis memuru hafif şekilde yaralamıştır. Gözaltına alınan zanlı, yapılan mülakatta suçunu itiraf etmiştir" denildi.

Açıklamada, "Ö.A. isimli zanlının 01.12.2019 tarihinde cezaevinden firar ettiği ve arandığı anlaşılmıştır. Olayla ilgili tahkikat, çok yönlü olarak devam etmektedir" ifadelerine yer verildi.

SON GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Ölümüyle tüm Türkiye'yi yasa boğan Ceren Özdemir'in ölmeden önceki son görüntüleri de ortaya çıktı. Cinayet anından hemen önce kaydedilen görüntülerde Ceren, evinin yakınında bir sokakta dükkanın önünden geçerken görülüyor.

 
 

 


REKTÖRDEN AÇIKLAMA

Ordu Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine gelen Rektör Akdoğan, akşam saatlerinde Altınordu ilçesi Zaferi Milli Mahallesi'ndeki evinin önünde uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybeden Ordu Üniversitesi (ODÜ) Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Ceren Özdemir'in (20), ailesine başsağlığı diledi.

Hastane yetkililerinden bilgi alan Akdoğan, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, olayı öğrenince Tıp Fakültesi dekan yardımcısını arayarak gerekli müdahalelerin acil yapılması yönünde talimat verdiğini ve zaten tüm doktorların anında intikal ettiğini söyledi.

BIÇAK KALBİNİ İKİYE BÖLMÜŞ

Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Akdoğan, Özdemir'in ölümüne ilişkin şu açıklamayı yaptı; ''"Doktorumuzun anlattığına göre çocuğumuz göğsünden ön taraftan, kalbin sağ yanından muhtemelen büyük bir bıçakla yaralanmış. Çünkü doktorumuzun anlattığına göre çocuğumuzun kalbini ikiye bölmüş bıçak. Vücudun ana damarını kesmiş ve karaciğere de saplanan büyük bir facia. Doktorlarımız ellerinden gelen bütün çabayı ortaya koymuşlar. Zaten çocuğumuz gelene kadar kan kaybetmiş. Aldığım bilgiye göre okulundan çıkıyor, evine gelirken bir yere uğruyor. Oradan eve gelince zile basıyor ve yukarıdan ablası anahtarı atıyor. O ara biraz geç kalınca ablası aşağı indiğinde bakıyor ki evladımız kan içinde yatıyor. Burada tıbbi anlamda sağ olsun doktorlarımız tüm tıbbi müdahaleleri yapmalarına rağmen evladımızı ne yazık ki kaybettik."

Gündem Haberleri