Tutuklu sanıklardan T.Y.Y. hakkında "dini inanç ve duygularının istismarı suretiyle dolandırıcılık", "cinsel saldırı" ve "işkence ile eziyet" suçlarından toplam 24 yıl, eşi Ö.Y. hakkında ise "dini inanç ve duygularının istismarı suretiyle dolandırıcılık" suçundan 7 yıla kadar hapis cezası istenen ve Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede ilginç detaylar yer aldı. İddianamede sanıklardan T.Y.Y'nin, bir türbe ile irtibatlı olduğundan büyülü, cinli ve hastalıklı kişileri iyileştirdiği, manevi gücüyle birçok hastayı seans ve uygulamalar yaparak iyileşmesini sağladığı şeklinde ün yaptığı öne sürüldü. Sanığın, "rızk" adı altında cinlere okutacağı bahanesiyle mağdurlardan yüksek miktarda paralar aldığına işaret edilen iddianamede, T.Y.Y'nin uyuşturucu vererek kadın mağdurlara cinsel saldırıda bulunduğu da ileri sürüldü.
Sanıklardan Ö.Y'nin ise eşinin mağdurları hasta olduklarına inandırmasına yardımcı olup, dolandırıcılık olaylarına iştirak ettiği belirtildi. İddianamede ifadelerine yer verilen müştekiler, sanığın seanslar sırasında hasta olduğu öne sürülen kişilerin getirdiği, içinde toprak bulunan leğene sirke döktüğü ve sonra ışıkları kapattığını kaydetti. Müştekiler, ışıkların açılmasının ardından sanığın, leğenin içinden cinlerin getirdiğini söylediği muskaları çıkarttığını anlattı. İfadelerde, T.Y.Y'nin seansın ardından büyüden kurtulmaları için okunmuş su verdiği bildirildi.
'TOPLAMDA 2 MİLYON LİRA VERDİK'
Mağdurlardan E.O'nun ifadesinde 2015'te Londra'da yaşarken babası ve amcasının arayarak seansına katıldıkları T.Y.Y'nin kendisine "ölüm büyüsü" yapıldığı haberini verdiğini aktardı. Ailesinin çok paniklemesi nedeniyle onların rahatlaması için Antalya'ya geldiğini anlatan E.O, şöyle devam etti:
"Babam bizi kendi evimize götürdüğünde 15-20 kişilik şahitler eşliğinde bir seans hazırlamışlardı, T.Y. ilk seansta kendisini '6 tane zatım
var' diye tanıttı, bu zatlarla temasının olduğunu belirtti. Seans başladı, ışıklar söndürüldü, mumlar yakıldı, daha sonra benim seans esnasında yere yatmamı sağlayarak başucuma getirilen bir leğenden toprağın içerisinden kilit ve muskalar çıkarıldı, bana ölüm büyüsü yapıldığını ve bu büyünün nişanlımın ailesi tarafından yapıldığı söylendi."
E.O, ertesi gün sanığın evine davet ettiğini belirterek, orada şişelerde su verip kendilerinden bin 750 lira aldığını öne sürdü. Sonraki evrede nişanlısıyla şahitler huzurunda aynı ortamda seansa alındıklarını bildiren E.O, ifadesini şöyle sürdürdü:
"T.Y. bizden yaptığı seanslar sonucunda sağlığımla oynayarak toplamda yaklaşık 2 milyon lira aldı. T.Y'nin zamanla bana verdiği suların etkisiyle olduğunu düşündüğüm şekilde ciddi sağlık problemlerim başladı. Bu sağlık problemleri cinsel uyarı şeklinde oluştu, psikolojik ve ruhsal anlamda bozulmalar, iş ve okul hayatımı tamamen kaybetmeme sebep oldu."
Sanıkların para vermemesi halinde kendisinin öleceği yönünde ailesini inandırdığını iddia eden E.O, maddi durumlarını zorlayarak taksi durağında çalışan taksileri, 2 araç ile 2 daire sattıklarını ve bankadan kredi çekerek bütün parayı T.Y.Y'ye verdiklerini savundu. T.Y.Y'nin paraları cinlerin okumasının ardından geri vereceğini söylediğini kaydeden E.O, ancak sanığın kendilerine sadece 2016 model 2 otomobil verdiğini anlattı. İddianamede müşteki olarak yer alan diğer 7 kişinin daha benzer suçlamalarda bulunarak, sanıklara bin lira ile 21 bin lira arasında değişen miktarlarda para verdiklerini söyledikleri aktarıldı.
'400 BİN LİRAYI HEDİYE OLARAK ALDIM'
Sanık T.Y.Y. ise ifadesinde kendisine "6. zat" ismini E.O'nun taktığını ileri sürdü. T.Y.Y, "E.O'nun ruh sağlığına yaptığım yardımlara ilgili yaklaşık 400 bin lira parayı 2 yıl içerisinde aldım. Paraları hediye olarak verdiler. Son 8 aydır da kendisiyle sevgiliyiz. Suçlamaları kabul etmiyorum." iddiasında bulundu. İddianamede sanıkların büyü bozma, cin çıkarma ve muska yazma gibi mizansenlerle tüm müştekilerin dini duyguları istismar edilerek aldatıldıkları ve bu şekilde sanıkların haksız menfaat elde ettiği belirtildi.
Ayrıca iddianamede T.Y.Y'nin kadın müştekileri cinle ve hastalıkla korkutarak manevi cebir uyguladığı ve uyuşturucu vererek sistematik şekilde müştekilerin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerinde tahrip edici etkiler oluşturduğu öne sürüldü.