Güneydoğu Asya ülkelerinden biri olan Myanmar'da müslüman cemaatin çoğunlukta olduğu Arakan'daki çatışmalar yeniden şiddetlendi ve binlerce müslüman Bangladeş sınırına yığılmak zorunda kaldı. Peki Arakan nerede, Arakan'da neler oluyor, Arakan'daki olay nedir?
Myanmar Arakan’daki olaylar sürüyor. Tüm dünyadaki müslümanları ayağa kaldıran olaylar sonrası vatandaşlarımız dahil dünyanın dört bir yanındaki İslam alemi Arakan nerede, Arakan’da neler oluyor, Arakan’daki olay nedir sorularının cevaplarını arıyor. Bizler de sizler için bu soruların cevaplarını derledik…
100’DEN FAZLA MÜSLÜMAN ÖLDÜ
Birleşmiş Milletler (BM), Myanmar’ı Arakan Müslümanlarına “”etnik temizlik yapmakla” suçluyor. Cuma gününden bu yana süren çatışmalarda 100’den fazla kişinin öldüğü sanılıyor. Nüfusun çoğunluğunun Budist olduğu Myanmar’daki Müslümanlar, vatandaşlık da dahil olmak üzere birçok temel hakka sahip değil.
Myanmar ordusu geçen Ekim ayında bölgede büyük bir operasyon başlatmış, onbinlerce Arakanlı Müslüman kaçarak Bangladeş’e sığınmaya çalışmıştı.
MYANMAR ARAKAN NEREDE?
Myanmar, resmî adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya’da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan ülkedir. Myanmar, Çinhindi’nin kuzeybatısında yer alır. Komşuları kuzeybatıda Hindistan ve Bangladeş, kuzeydoğuda Çin, güneydoğuda Laos ve Tayland’dır. Ülkenin güneybatı kıyıları Bengal Körfezi ile çevrilidir.
Myanmar'ın 7 eyaletinden biri olan Arakan Bangladeş-Burma sınırının 50.000 kilometre karelik bir alanında bulunur. Nüfusu 4 miyondan fazladır fakat bölgenin nüfüsü yaşananların ardından 1 buçuk milyona kadar gerilemiştir.
2012 ARAKAN AYAKLANMALARI
2012 Arakan Bölgesi ayaklanmaları, Myanmar’ın Rakhine eyaleti bölgesinin kuzeyinde Budist Rakhineler ve Müslüman Rohingyalar arasında meydana gelen şiddet olaylarıdır. Olaylar ilk başlarda Rohingyalılar ile Rakhineler arasında karşılıklı evlerin yakılması şeklinde başlamıştır. Şiddetin artması ile ilan edilen olağanüstü hal ile birlikte müslümanlara uygulanan şiddet artmıştır.
Sivil toplum kuruluşları Myanmar polis ve askerinin Müslümanların toplu tutuklanmasına ve şiddetin artmasına sebep olmakla suçlamaktadır.
MYANMAR’DA İSLAMİYET
Çoğunluğu Budist olan Myanmar'da resmî makamlar, Müslümanların nüfusun % 4'ünü oluşturduğunu iddia etmektedirler. Ancak müslüman önderler bu oranın % 10 ile 14 aralığında olduğunu söylemektedirler. Müslümanların etnik köken dağılımı ise şöyledir: % 68 Hint, % 30 Myanmarlı, % 2 Çin asıllı. Müslümanların % 41'i Arakan bölgesinde geri kalanı ise ülkenin diğer bölgelerinde yaşamaktadırlar. Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebindendir.
Hint asıllı Müslümanlar çoğunlukla başkent ve çevresinde yaşarken Bengal, Urdu ve Burma dillerinin karışımı bir dili konuşan Rohingyalar Arakan bölgesinde yaşamaktadırlar. Diğer Müslümanlara göre daha fakir olan Rohingyalar savaş, sürgün ve baskılara mâruz kalmışlardır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Arakan'da Müslüman devleti kurma faaliyetleri silâhlı çatışmalara ve hükümetin askerî operasyonlar yapmasına neden oldu. Binlerce Müslüman yurtlarından çıkarıldı ve camileri, okulları, evleri zarar gördü. Bunlardan geriye dönenleri Myanmar hükümeti ülkeye kaçak yollardan giren yabancılar olarak kabul etti.
1989 ve 1991 yıllarındaki operasyonlar sonucunda 250.000 Arakanlı müslüman tekrar Bangladeş'e sığındı ve ancak BMMYK'nın baskısı neticesinde 1992'de ülkeye geri dönebildiler. Müslümanların bir kısmı halen mülteci olarak Bangladeş'te kamplarda yaşamaktadır. Myanmar hükümeti Rohingyalar'a tam vatandaşlık hakkı vermeyi reddederek onların Myanmar vatandaşı sayılabilmeleri için vatandaşlık kanununa göre İngiliz işgali ve Hint göçmen akını başlamadan yani atalarının 1824 tarihinden önce ülkede yaşadıklarını ispatlamaya zorlamaktadır. 1948'den beri savaşan Müslümanlar ise 1999'da Arakan Rohingya Millî Teşkilâtı'nı ve 2000 yılında da Rohingya Dayanışma Örgütü'nü kurarak faaliyetlerini Bangladeş üzerinden sürdürmektedirler.
Ülkedeki müslümanlar arasında sosyal yaşamda ve dinî görevleri ifa etme hususunda farklı görüntüler sergilenmektedir. Hint asıllılar konuşma dili olarak Urduca'yı kullanırken yerliler Burma dilini kullanmaktadır. Hint asıllılar dini vecibelerine daha çok dikkat ederken yerliler ise eski Budist kültüründen gelen alışkanlıklarıyla karışmış bir dini hayat sürdürmektedir. Siyasî ve sosyokültürel açıdan da bölünmüşlük vardır ve her toplumun kendi derneği vardır.
Erdoğan’dan Arakan Müslümanları için telefon
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, son dönemde Myanmar'da yaşanan insanlık kriziyle ilgili BM Genel Sekreteri Guterres ile bir telefon görüşmesi yaptığı açıklandı.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Guterres’le yaptığı görüşmede, Myanmar’daki krizin daha fazla derinleşmeden durdurulması için BM’nin acil müdahalesinin ve uluslararası toplumun harekete geçmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı. Görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve BM Genel Sekreteri Guterres’in krize çözüm bulmaya yönelik çabalar konusunda temas halinde olma konusunda mutabık kaldıkları kaydedildi.
Erdoğan’ın Myanmar üzerine baskı kurulmasını istediği de kaydedilirken Erdoğan’ın görüşmesine ilişkin yapılan açıklama şu şekilde: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rakhayn Eyaleti’nin kuzeyinde 25 Ağustos gecesi meydana gelen saldırıları bahane eden güvenlik güçlerinin masum Rohingya Müslümanlarına saldırmalarının ve sivillere karşı orantısız güç kullanmalarının kabul edilemez olduğuna dikkati çekti. Tüm mekanizmaları kullanarak Myanmar hükümeti üzerinde baskı kurmak gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin insani yardım konusunda elinden geleni yaptığını ve daha fazla yardım ulaştırmaya da hazır olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi örgütlerin yanı sıra ABD, Malezya, Endonezya, Tayland, Bangladeş gibi bölge ülkeleriyle de temasta olduğuna da değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Myanmar yönetiminin sağduyuya yöneltme hususunda da yoğun çaba harcanması çağrısında bulundu. BM Genel Sekreteri Guterres’in ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duyarlılığından dolayı teşekkür ettiği görüşmede, bölgede endişeyle karşılanan insani krizin son bulması için yaptıkları temaslar hakkında da bilgi verdiği öğrenildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve BM Genel Sekreteri Guterres’in krize çözüm bulmaya yönelik çabalar konusunda temas halinde olma konusunda mutabık kaldıkları kaydedildi.”
Onbinlerce Müslüman Myanmar’ı terk ediyor
Myanmar'da yaşayan Arakan Müslümanları'na uygulanan devlet şiddeti devam ederken komşu ülkelerden açıklama geldi. Bangladeş ve Tayland, ayrı ayrı yaptıkları açıklamada onbinlerce Arakan Müslüman'ının ülkeye giriş yaptığını duyurdu.
Şiddetten kaçan binlerce Müslüman, komşu ülke Bangladeş’e sığınırken Tayland’dan bir açıklama geldi.
arara
Tayland Başbakanı Prayuth Chan-ocha, Myanmar’da güvenlik güçlerinin uyguladığı şiddetten kaçan Rohingya Müslümanlarını ülkeye kabul etmeye hazırlandıklarını ve bu kişilerin “hazır olduklarında” ülkelerine geri gönderileceklerini söyledi. 8.000 Müslüman’ın bölgeden kaçtığı açıklandı.
Myanmar’ın kuzeydoğusundaki Rakhine vilayetinde yaşayan Rohingyalılar daha önceki dönemlerde Andaman denizini geçerek ya da kara yoluyla Tayland’a kaçıyorlardı.
Bangladeş tarafından yapılan açıklamada ise 9.000’i aşkın Rohingya Müslümanı’nın ülkeye giriş yaptığı duyuruldu.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!
Ancak 2015 yılında Tayland polisinin yaptığı baskınlar insan kaçakçılarının teknelere aldıkları sığınmacıları deniz ortasında ölüme terk ettiklerini ortaya çıkardı. Bu olaylar Myanmar ve Bangladeş’ten Tayland ve Malezya’ya giden kaçak göçmen şebekelerini de dağıtmıştı. Başbakan Prayuth, “Tayland savunma bakanlığı ve güvenlik güçleri yurtsuz kalmış insanları karşılamaya hazırlanıyor. Geçmişte olduğu gibi onlara barınma sağlayacağız ve hazır olduklarında geri göndereceğiz” dedi.
Myanmar'ın Nobel Barış ödüllü lideri Aung San Suu Kyi ise Müslüman grupları suçladı. Suu Kyi, “Teröristler, cephe hattında çocukları kullanarak güvenlik güçleriyle savaşıyor, etnik azınlığın köylerini yakıyor. Aşırılıkçı teröristlerle ilgisi olmayan sivillerin endişe etmesine gerek yok” derken dünya kamuoyu birkaç yıl önce Nobel Barış Ödülü alarak dikkatleri üzerine çeken Aung San Suu Kyi’yi eleştirdi.
Myanmar neden böyle oldu?
Myanmar askeri cuntayla yönetilirken 1982'de çıkarılan bir yasayla Arakanlı Müslümanlara vatandaşlık verilmesi için atalarının 1823'den önce bu ülkede yaşadığını ispatlamaları şartı getirildi. Bu nedenle nesillerdir Arakan'da yaşayan Müslümanlara vatandaşlık verilmiyor. 53 milyon nüfuslu ülkede yaşayan 1.1 milyon Müslüman'ın birçok hakkı kısıtlanmış durumda. 2012'deki şiddet olaylarından sonra 120 bin Arakanlı Bangladeş ve diğer bölge ülkelerine sığındı. Bangladeş'teki Arakanlı göçmen sayısı 400 bin.
DIŞ İŞLERİ BAKANI Arakan için konuştu: Bu çağda utanç verici tablolar görüyoruz
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Maldivler Dışişleri Bakanı Mohamed Asim’le Resmi Konut’ta görüştü. İki bakan, görüşmenin ardından Türkiye ile Maldivler arasında yapılan anlaşmaları imzalayarak, ortak basın toplantısı düzenledi.
İki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi isteğini dile getiren Çavuşoğlu, “Maldiv’e FETÖ konusunda verdikleri destek için teşekkür ediyorum. Bu konuyu da birlikte değerlendirdik. FETÖ’nün Maldivler’de bir okulu vardı. Şu anda bir özel şirketin devraldığını görüyoruz. Kendilerine Maarif Vakfı’ndan bahsettim. Vakfın diğer ülkelerde olduğu gibi Maldiv’deki bu okulu da devralabileceğini, eğitim kalitesini daha da yükselteceğini kardeşim Mohamed’e söyledim ve değerlendirecekler” diye konuştu.
MALDİVLER DIŞİŞLERİ BAKANI ASİM: TÜRKİYE’NİN LİDERLİĞİNİ TAKDİR EDİYORUZ
Türkiye ile imzalanan anlaşmaların, iki ülke arasındaki güçlü ilişkileri taçlandıracağını belirten Maldivler Dışişleri Bakanı Asim, “Türkiye ile Birlemiş Milletler platformu ve İslam İş Birliği Örgütü platformlarında çok yakın iş birliğini devam ettiriyoruz. Bu anlamda Maldivler Cumhuriyeti, bu iki örgütte de oynadığı lider rolün ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan bir ülke. Özellikle de İslam dünyasının sorularının bu platformlara taşınması konusunda Türkiye son derece kilit rol oynayan bir ülke ve liderliğini takdir ediyoruz” dedi.
BAKAN ÇAVUŞOĞLU: ZULMÜ ŞİDDETLE KINIYORUZ, KABUL EDİLEMEZ
Myanmar’da, Rakhayn eyaletinin kuzeyinde, 25 Ağustos günü başlayan ve çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği olaylara ilişkin Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, şunları söyledi: “Myanmar’daki saldırıları ve zulmü şiddetle kınıyoruz. 25 Ağustos’ta meydana gelen bir saldırıyı kullanarak, Myanmar’daki Müslümanlara, sivillere yönelik saldırı kabul edilemez. Biz daha ilk günden uyarıda bulunmuştuk; fakat burada güvenlik güçleri, sivil insanlara ateş açarak, birçok insanın ölmesine sebep oldu. Buradaki şehitlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Süreci başından beri takip ediyoruz, sadece seyretmiyoruz. Tüm dünyayla temastayız. Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Başbakan’ımız Binali Yıldırım, bizzat süreci takip ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın öngördüğü bazı görüşmeler var. Biz, bu süreçte BM nezdinde Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerle temasa geçtik. Temaslarımız devam ediyor. İslam İş Birliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bakanlarıyla temsilcileriyle temasa geçtik. Diğer taraftan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile temasa geçip, daha aktif rol oynamaları gerektiğini hatırlattık. Kendilerine her türlü maddi ve manevi desteği vereceğimizi söyledik”
“İLGİLİ TÜM KURUMLARIN SOMUT ADIMLAR ATMASI GEREKİYOR”
Sorunun çözümü için bölge ülkelerine önemli rol düştüğünü söyleyen Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “Esas olan artık bu soruna bir köklü çözüm getirmektir. Daha önceki dönemlerde de maalesef Rohingyalılara karşı ciddi saldırılar oldu; ama sorun, sistematik. Sistematik bir şekilde Rohingyalı kardeşlerimiz, baskı ve zulüm altında ve tecrit edilmiş. Yaşadıkları köyler bile adeta bir açık hapishane şeklinde; girmek yasak, çıkmak yasak. Artık köklü bir çözüm bulmamız lazım. Bu zulüm ve insanlık dışı muamele bu şekilde devam edemez. Tüm dünyanın bu konuda duyarlı olması lazım. Görüyoruz ki birkaç ülke duyarlılık gösteriyor. İslam dünyasının da duyarlı olması lazım. İİT üyesi 56 ülke var. Bu ülkelerle birlikte hareket edip, tüm dünyanın da desteğini alarak artık çözüm üretmemiz lazım. Özellikle Müslüman ülkelere ve yöneticilerine buradan sesleniyoruz. Artık bu konuda sessiz kalmayalım. Duyarlılığımızı, hassasiyetimizi gösterelim. Myanmar’a da gerekli uyarları yapalım. Eğer samimilerse destek de olalım. Uluslararası örgütlerin de BM, BM Güvenlik Konseyi, Mülteciler Yüksek Komiserliği ve ilgili tüm kurumların artık somut adımlar atması gerekiyor ki buradaki kardeşlerimiz böyle zulümler yaşamasın. Bu çağda utanç verici tabloları görüyoruz ve bunların son bulması gerekiyor. Myanmar’a da bu sorunu çözmek istiyorsa elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz; ama Myanmar yönetiminin de bu konuda ciddi adımlar atması gerekiyor”