CHP Tuzla eski İlçe Başkanı Tekin Ağırman’dan geriye, karısı Türk Sanat Müziği Sanatçısı Özlem Ağırman ve kızı Aydilge ile birlikte çekilen fotoğraflar kaldı.
Aydilge henüz 7 yaşında… 4 ay önce biricik babası mimar Tekin Ağırman’ı kaybetti. Küçük yaşında, büyük bir acıyla baş etmek zorunda kaldı… Bir gün annesi Özlem Ağırman’ın kulağına eğilip, titreyerek başlıktaki cümleyi fısıldadı. Çocuk kalbiyle katilin cezasını kesti
Mimar Tekin Ağırman (48), İstanbul’da yaşıyordu. Türk Sanat Müziği Sanatçısı Özlem Ağırman ile mutlu bir evliliği, Aydilge adında dünya tatlısı bir kızı vardı.
Bir dönem CHP Tuzla İlçe Başkanlığı da yapmıştı. Herkesçe çok seviliyordu. Çevresindekilere yardım eli uzatıyordu.
HAYATINI KURTARDI, HAYATIYLA ÖDEDİ
Onlardan biri de Zeynel A.C (30) idi. Onu, uyuşturucu batağından çekip aldı. İş verdi. Ancak kurtardığı hayat, onun hayatını elinden aldı. Zeynel A.C., 10 Şubat 2015 sabahı Ağırman’ın yolunu kesti. Para istedi. Reddedilince Ağırman’a kurşun yağdırdı. Vücuduna 4 mermi isabet eden Tekin Ağırman kurtarılamadı. Zeynel A.C.’nin silahından çıkan kurşunlar, bir değil, üç hayatı söndürdü.
GÖZLERİ HÜZÜN DOLU
Çok sevdiği eşini kaybeden Özlem Ağırman ve biricik babasına veda etmek zorunda kalan 7 yaşındaki Aydilge tarifsiz bir acıyla baş başa kaldı. Anne ve kız birbirlerinin en büyük destekçisi oldu.
İlkokul üçüncü sınıfa geçen Aydilge, yaşadıklarının yüküyle birden büyüdü. O sussa da dudağının kenarındaki derin çizgi, gözlerindeki hüzün küçük kızın acısının tercümanı oldu. Zaten Aydilge de susmadı… Babasının katiliyle yüzleşmek istedi. Ve çocuk kalbiyle onun cezasını kesti… Özlem Ağırman ise son 4 ayda yaşadıkları trajediyi bir bir anlattı. Sivas Katliamı’nda yakılarak öldürülen şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok’un sözlerini anımsatarak başladı konuşmaya. “Sivas ellerinde yine çalınır sazınız” dedi ve devam etti: “Tarih 2 Temmuz 1993. Yer Sivas. İkisi emekçi 35 güneşimiz bağnaz varlıklar tarafından, ironiye bakın ki güneşin rengiyle katledildiler. Failler bu günahtan zaman aşımıyla azledildi. Fakat Hakkın divanında yerleri belli. Gözlerini bürüyen kandan, yaktıkları ateşin renginden, daha koyu alınlarındaki leke. Yıllarca önce bir gazete haberinde büyük şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı şöyle demeç vermişti. ’Ben babamı kaybetmedim. Sizler geleceğinizi kaybettiniz… Bağırsam neye yarar, nasılsa duymazlar; ben bir kömür ocağının onulmaz göçüğüyüm; içimde cesetler ve daha ölmemişler var…’
‘ŞİMDİ ALLAH’A NE DİYECEK?”
Gözyaşlarımı silerken; yaşadığım bir trajediyi anımsadım. Kızım kulağıma eğilip ’Babamın katilini görmek istiyorum’ dedi. Titreyen dudağının kenarında, babası gittikten sonra oluşan derin çizgiyi ve gözlerinde bir kömür ocağının onulmaz göçüğünü ömrünün sonuna kadar taşıyacaktı. Onun yüzünü gördüğünde ’Allah’a ne diyecek?’ diye sordu. Sonra dedi ki ’Allah onu bir daha dinlemez. O şeytanla konuşsun’
‘EN ADİL MAHKEME’
Bir çocuğun kalbi en adil mahkemedir. Ve kızım celladımızın cezasını Allah’ın diliyle kesti. Aydınlığı kimse karanlıkla örtemez. Kalem sancak gibidir, asla yere düşmez. Taşıyan vurulsa da kalem düşmeden bir başka ışık eline alır. Davaya devam eder. Vurulup toprağa karışanlar, kalplerde, dizelerde, kitaplarda, beyinlerde yaşamaya devam ederler. Oysa cellatların mezar taşlarında adları bile olmaz.”
Kaynak: SÖZCÜ