MHP lideri Bahçeli, partisinin bugün düzenlenen MYK-MDK toplantısının ardından yazılı bir açıklamada bulundu.
Bahçeli açıklamasında "Anaların yürek sızısıyla şehit cenazelerinden yükselen hıçkırıkların birbirine karışmasına ilgisiz ve duyarsız kalan CHP’sinden İP’ine, sanatçısından sözde aydınına kadar herkes dökülen kanlardan birinci derecede sorumludur" ifadelerini kullandı.
MHP lideri Bahçeli'nin açıklaması şu şekilde:
''Milliyetçi Hareket Partisi yarım asırlık onurlu millet hizmetini her türlü engellemeye ve fitne-fesat tuzaklarına rağmen azimle, akılla, inançla, heyecanla sürdürmektedir. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne yönelik bağlılığımız milli iradeye duyduğumuz sadakatle temellenip derinleşirken, Türkiye’nin tarihsel hak ve çıkarlarını muhafaza kararlılığımızda da hiçbir acziyet ve zafiyet söz konusu olmamış, olmayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar hiçbir darbeyi, gayri meşru kalkışmayı, cunta yönetimini, ara dönemi, demokrasi dışı arayış ve dayatmaları kabul etmemiş, boyun eğmemiştir.
Darbeler Türkiye’yi devamlı geriye götürmüş, siyasi ve toplumsal dengeleri tepeden tırnağa bozmuş, pek çok sosyal ve ekonomik maliyete neden olmuştur. 12 Eylül darbesi, 28 Şubat post modern müdahalesi, 27 Nisan e-muhtırası ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi devlet ve millet hayatıyla birlikte gelecek muhayyilemize, gelecekteki müstesna mevkiimize tamiri zaman ve emek isteyen zararlar vermiştir. Bilhassa 12 Eylül karanlığının tetikçileri ve tertipçileri ülkemizi kahredici ve korkunç olaylara mahkûm etmekle kalmamışlar, emperyalizme ve küresel sömürü çarkın mimarlarına taşeronluk ve hizmetkârlık yapmışlardır. 12 Eylül 1980’de demokrasi ve milli iradeye zincir vurulmuş, masumlar ve mücadelesi haktan, halktan ve hakikatten yana olan Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in iman erleri utanç verici muamele ve mağduriyetlere maruz kalmışlardır. Üzerinden 39 uzun yıl geçmesine rağmen 12 Eylül zilleti milli hafızalara kazınmış; yaşanan acılar, şehadetler, işkenceler, zulümler asla unutulmamıştır. 12 Eylül darbesi ile 15 Temmuz darbe ve işgal teşebbüsü aynı muhasım ve müstevli çevrelerin farklı zaman dilimlerindeki saldırısıdır. Milliyetçi Hareket Partisi darbeleri ve darbecileri açıktan lanetlemektedir. Hiçbir zulüm yapanı abat etmeyecek, mutlaka ters tepecektir. Şirret emel sahipleri elbette dün olduğu gibi yine hüsran yaşayacaklardır. Tarihin, talihin ve hayatın şaşmaz gerçeği bu olacaktır.
Türk milleti tehditlere karşı uyanık ve dikkatlidir. Milli beka üzerinde oyun kuranların, cinayet ve ihanet nöbetine girenlerin hevesleri kursaklarında kalacak, yaptıklarının hesabı birer birer sorulacaktır. Türkiye’nin varoluş kararlılığı üzerinde kumar oynayanlar bunun bedelini er ya da geç ödeyeceklerdir. Milli birlik ve dayanışma ruhu her türlü sorun ve sıkıntının üstesinden gelecektir.
Terörle mücadelede milli yürekler başarıya kilitlenmiştir. Hainlerin beli çok şükür kırılmaktadır. Bu kapsamda Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde 9 gündür oturma eylemi yapan anaların çığlıkları her yerden duyuluyorsa, dağa kaçırılan evlatlarını alçak insan tacirlerinden istiyorlarsa bunun yegâne nedeni yüksek mücadelenin sonucunda cesaret kazanmalarıdır. Kandil’e terörist sevk zincirinin bir halkası olan terör kuryesi HDP’den analık şuurunun hesap sorması önemli bir gelişmedir. Anaların feryadının çözüm yeri olarak devleti işaret edenler HDP’yi arkalayan, PKK’yla aynı çizgiye düşen zillet ve rezalet figüranlarıdır.
Kayyum kararına karşı çıkmayı demokrasiyle maskeleyenlerin ipliği pazara çıkmış, kirli hedefleri deşifre edilmiştir. Bilinmelidir ki, demokrasi terörün saklanacağı kılıf olamayacaktır. Buna hiçbir vicdan sahibi insanımız rıza göstermeyecek, onay vermeyecektir. CHP’nin, bölücülüğün ve yıkım faillerinin sofrasına oturup zehir aşına kaşık sallaması, HDP’ye siyasi borcunu taksit taksit ödeme gayesi utançla bezenmiş alçalma halidir. Anaların yürek sızısıyla şehit cenazelerinden yükselen hıçkırıkların birbirine karışmasına ilgisiz ve duyarsız kalan CHP’sinden İP’ine, sanatçısından sözde aydınına kadar herkes dökülen kanlardan birinci derecede sorumludur.
Terörle mücadele sonuca ulaştıkça, hıyanete pençe vurulup köküne kıran girdikçe HDP’nin ve PKK’nın kaçacak ve saklanacak yeri olamayacak, işbirlikçi ve siyasi hayranlarının da foyası ortaya çıkacaktır. Sözde Büyük Kürdistan ihaneti bizzat Kürt kökenli kardeşlerimin muazzam tepki, üstün dirayetiyle gömülecektir. Hiçbir Kürt kökenli kardeşim vahşi emperyalizmin kurşun askerliğine, insan ve kan tacirlerinin piyonluğuna tamam demeyecek, tamah etmeyecektir. Siyasi parti görünümü altında kanlı ve karanlık ilişki ağlarına sahip olan HDP’yle ilgili kalıcı hükmü büyük Türk milleti günü geldiğinde verecek, bu terör aparatını kuşkusuz tasfiye edecektir. Türkiye, milli güvenliğini hem içte hem de mücavir topraklarda sağlamak, emniyete almak durumundadır. Fırat’ın doğusunda kurulması planlanan güvenli bölge, henüz ortak sınır devriyesinin ötesine geçmiş değildir.
ABD bir yanda güvenli bölge için Müşterek Hareket Merkezi’nde Türkiye ile eşzamanlı çalışmalar yürütürken, diğer yanda terör örgütü PKK/YPG’ye silah yardımına devam etmektedir. Bu ikiyüzlü ve muhataralı tavır müttefiklik hukukuyla çelişmekte, stratejik ortaklıkla ters düşmektedir. ABD’nin, güvenli bölge planlamasını bölücü terör örgütünün sözde güvenlik açığını kapatmak üzerine tasarlama ve temin etme niyeti vahim ve fahiş bir yanlıştır. Bu yanlıştan acilen dönülmelidir.
Türkiye’nin sabrını test etmek, sinir uçlarıyla oynamak hiçbir ülkenin tevessül etmemesi gereken bir hata ve handikaptır. 17 Eylül 2019’da başlayacak olan Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu’nda Türkiye-ABD arasında kurulması beklenen muhtemel görüşme trafiğinin güvenli bölge etrafındaki kuşku ve güvensizlikleri gidermesi, ülkemizin meşru tezlerinin ve haklı endişelerinin anlayışla karşılanıp gereğinin yapılması samimi dileğimizdir. Aksi halde Türkiye başının çaresi bakmalı, Fırat’ın doğusuna milli güç imkânlarıyla ansızın girmeli, huzur ve güvenliği tesis etmelidir.
Orman yakan, sonra da dönüp kesilen ağaca tepki gösteren, insan canına kast eden, arkasından demokrasi ve özgürlük edebiyatı yapan canilerin istismarlarıyla birlikte kökleri kurutulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi önümüzdeki dönemde sorumlu, ahlaklı, ilkeli ve milli muhalefet çizgisini ilkeli ve iradeli biçimde koruyacaktır.
Cumhur İttifakı’nın yaşaması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yerleşip kurumsallaşması için üzerimize düşen her görev eksiksiz yerine getirilecektir. Ayrıca siyasette yeni arayış ve partileşme çabalarının ölü doğmaktan başkan şansı da olmayacaktır. Cumhur İttifakı’nı gölgelemeye, kayyum atamasını sorgulamaya, MHP ile AK Parti arasına çomak sokmaya heves eden eski ve marazi siyasetçilerin, terör sevici ve sicili lekeli şahsiyetlerin kumpasları kesinlikle tutmayacaktır. İnanıyor ve ümit ediyoruz ki, Türkiye’nin temel ve acil meseleleri ortak akıl ve ortak iradeyle çözüme kavuşturulacaktır. Bugün yapılan Milliyetçi Hareket Partisi MYK-MDK Toplantısı’nda yakın gelecekle ilgili beklentilerin altı çizilmiş, ağırlaşan ve karmaşıklaşan siyasi gündem ve konu başlıkları titizlikle ele alınmış, siyasi stratejilerimiz değerlendirilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi milletine ve vatanına sevdalı şekilde yoluna devam edecek, sağlıklı tutumunu ve sağlam duruşunu bozmayacaktır. Hiç şüphesiz tarafımız Türkiye’dir. Milli beka mücadelesinde, hainler ve zalimler karşısında devlete ve hükümete desteğimiz tamdır. Hiç kimse Türk milletinin diriliş ve yükseliş ruhunu sekteye uğratamayacak, buna teşebbüs etse de bedelini ödemekten kurtulamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi herkesi kucaklayacak, geleceğin vizyonunu Türklük şuur ve gururu, İslam ahlak ve faziletiyle tayin edip belirleyecektir. Partimiz Türkiye’nin önündeki zorlu siyasi süreç ve etaplara bütünüyle hazır, bunların üstesinden gelmeye de son derece inançlı ve kararlıdır.''