Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle dünyanın halen alarm halinde olduğuna ve bu durumun bir süre daha devam edeceğine işaret ederek, "Bu sebeple herkes için gıda güvenliği sağlanmalı ve uluslararası ticaret kesintiye uğramadan devam etmelidir." dedi.
Salgının, gıda güvenliği, tarım ve suyun sürdürülebilir kullanımıyla ilgili sorumlulukların önemini bir kez daha ortaya çıkardığına işaret eden Pakdemirli, toplantının Bakanlar Bildirisi'nin kilit önemde birçok konuya değindiğini, bu konuların hepsinin iş birliği de dahil olmak üzere kapsamlı şekilde ele alınması gerektiğini söyledi.
Pakdemirli, Türkiye olarak bu kilit konularda gayretle çalışmalarına devam ettiklerini ve son G20 toplantısından beri gıda kaybı ve israfı ile tarımın dijitalleştirilmesi konularına daha fazla vurgu yaptıklarını aktardı.
2050 yılında dünya nüfusunun neredeyse 10 milyara ulaşacağına ve bu nüfusu besleyebilmek için gıda üretiminin yüzde 60 artırılması gerektiğine dikkati çeken Pakdemirli, buna karşın üretim kapasitesinin sınırlı kaldığını bildirdi. Pakdemirli, Türkiye'nin 2015 yılındaki G20 başkanlığı döneminde, gıda kaybı ve israfı meselelerini, gıda güvenliğini sağlamanın bir aracı olarak dünya gündemine getirdiğini anımsatarak, FAO-Türkiye Ortaklık Programı kapsamında Türkiye ve Orta Asya'da gıda kaybının ve israfının azaltılması bölgesel projesinin başlatıldığını belirtti.
'GIDANI KORU'
Pakdemirli, bu proje kapsamında mayıs ayında "Gıdanı Koru" adında bir kampanya başlattıklarına işaret ederek, "Bu kampanya ile Türkiye ve FAO, hem ulusal hem uluslararası alanda gıda kaybı ve israfı ile mücadele etmeyi ve toplumsal farkındalığı artırmayı ve bölgesel seviyede iyi uygulamaları yaygınlaştırmayı hedeflemektedir." diye konuştu.
Salgın sebebiyle küresel gıda sisteminin büyük bir stresle yüzleşmek zorunda kaldığını ve gıda zincirinin tamamının da bu durumdan etkilendiğini kaydeden Pakdemirli, salgının başlangıcında, gıda sanayisiyle yakın irtibatta olmak, perakende sektörünün stok seviyelerini artırmak ve mevsimlik işçilerin ulaşım ve yaşam koşullarını düzenlemek gibi birçok konuda gerekli önlemleri aldıklarını dile getirdi. Pakdemirli, bu önlemler sayesinde Türkiye'nin göreceli olarak yumuşak bir yayılma sürecini deneyimlediğini belirterek, "Ne yazık ki dünyanın tamamı halen alarm halindedir ve bu durum bir süre daha devam edecek gibi görünmektedir. Bu sebeple herkes için gıda güvenliği sağlanmalı ve uluslararası ticaret kesintiye uğramadan devam etmelidir." dedi.
Pakdemirli, salgının, çevirim içi pazarlama metotlarının önemini açığa çıkardığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yüzden, bu durumu biz tarım sektörüne yansıttık ve Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projesini başlattık. Proje arz ve talep zinciri için web tabanlı bir dijital platform içermektedir. Bu platform, küçük çiftçilerden perakende sektöründeki büyük oyunculara kadar geniş bir üye yelpazesi içeriyor, çiftçilerimize birçok yeni fırsat sunuyor, pazarlama kapasitelerini güçlendirmelerini kolaylaştırıyor ve etkili finansal araçları güçlendiriyor. Sistem aynı zamanda sözleşmeli tarıma da uygundur. Yalnızca 4 aydır aktif olmasına rağmen DİTAP kapsamında yapılan işlem hacmi 14 milyon dolara ulaştı, yani 110 milyon lirayı aştı."
Salgının, su ile ilgili sorunların dünya nüfusu üzerindeki etkilerini daha da kuvvetlendirdiğini aktaran Pakdemirli, "Hepimizin bildiği gibi, suyun, aynı zamanda, Kovid-19'a karşı alınan güncel önlemler ve gelecekteki iyileşme ve toparlanma aşamaları için güçlü bir rolü vardır. G-20 ülkeleri virüsün yayılmasını önleme konusunda kendi en iyi çözümlerini ve uygulamalarını sunmuştur. Biz keza, atıksudaki virüs yoğunluğunda beklenmedik artışlar olması durumunda, zamanında önlem alabilmek amacıyla erken uyarı sistemi olması için virüsün atıksuda gözetimi üzerine bir çalışma yapmaktayız. Bu çalışmamız Başkanlığın en iyi uygulamalar raporunda yer aldı." değerlendirmesinde buludu.
Pakdemirli, bu platformun dünyanın büyük ekonomilerini temsil ettiğini, bu nedenle G20 ülkeleri tarafından alınan kararların küresel seviyede fark yaratacağına inandığını aktararak, "Bilgi, en iyi uygulamalar ve deneyimin paylaşılması, su, gıda ve tarım dahil hayatımızın her yönüne etki eden salgının aşılması için vazgeçilmez." dedi.