İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, düzenlediği basın toplantısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çubuk'ta şehit cenazesinde uğradığı saldırıya ilişkin açıklamada bulundu. Yurt genelindeki bütün şehit cenazelerinde, İçişleri Bakanlığı olarak hem o günün ve olayın gerektirdiği şartlara göre hem de katılan devlet erkânına göre uygulamakta olan birtakım ilave güvenlik önlemlerin mevcut olduğunu belirten Bakan Soylu, "Şehitlerimizin dördünün de cenaze törenlerinde yine aynı şekilde güvenlik önlemlerimiz ve ilave tedbirlerimiz söz konusu olmuştur. Şehit Yener Kırıkçı'nın cenaze merasimi ailesinin talebi doğrultusunda 21 Nisan 2019 pazar günü öğle namazını müteakip çubuk ilçesi Akkuzulu Mahallesi'nde gerçekleştirilmek üzere gerekli hazırlıklar yapılmıştır. cenaze merasimine Milli Savunma Bakanımız, Milli Eğitim Bakanımız, Genelkurmay Başkanımız, Emniyet Genel Müdürümüz, Vali Vekilimiz, İl Jandarma Ve İl Emniyet Müdürümüz; il ve ilçe protokolümüz ile birlikte yaklaşık 12 bin kişi katılmıştır. Akkuzulu Mahallesinin Jandarma Bölgesi olması münasebetiyle cenaze merasiminin güvenliğini sağlamak üzere 1 Jandarma Komando Bölüğü; 13 Jandarma Asayiş Timi, 9 yanısıra yine 1 TOMA, 1 kobra araç, bomba arama, kom, tem, jandarma özel koruma ve istihbarat unsurları; ayrıca il ve ilçe emniyet müdürlüğü tarafından trafik ve 2 de asayiş ekibi, 2 özel harekat timi görevlendirilmiştir" dedi.
Tören esnasında yaşanan olaylara ve alınan önlemlere ilişkin bilgiler veren Bakan Soylu, "Önce Sayın Mansur Yavaş alana geliyor ve kendisine karşı, orada bulunan köylü kadınların kısmi bir protestosu söz konusu oluyor. Daha sonra alana Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geliyor. Bu sefer kendisine dönük yoğun sözlü protestolar oluyor. Ardından cenaze namazına geçiliyor. Namaz kılındıktan sonra şehidimizin cenazesi, top arabası ve merasim eşliğinde mezarlığa intikal ettirmek üzere cenaze saygı töreninin ardından cenaze arabasına konuluyor. Törenin bu kısmı sona erdikten sonra şehit yakınlarının bulunduğu alandan Kemal Kılıçdaroğlu, aracına doğru giderken kendisine önce sözlü ardından da kamera görüntülerinden de açıkça görülen bir saldırı söz konusu oluyor. Kendisinin aracına güvenli şekilde ulaşması mümkün olmadığı anlaşılınca İl Jandarma Komutanı ile birlikte mahalledeki bir eve giriliyor ve ilk etapta evin çevresinde tedbir alınmak suretiyle kendisinin güvenliği sağlanıyor. Ardından; merasimin yapıldığı alandaki yol tek yön olduğu ve cenazeye gelen araçlarla bu yol tamamen kapandığı için oradaki yolun açılması ve yoğunluğun azalması bekleniyor. Tabi törendeki bu hareketlenme başlar başlamaz, Akkuzulu Mahallesi'ne 1 Jandarma Komando Bölüğü, 15 Jandarma Asayiş Timi, 2 Jandarma Özel Harekat Timi; 1 Toma, 1 Kobra Aracı; Jandarma İstihbarat Komutanlığından 20 personel ve ayrıca Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 300 çevik kuvvet, 9 özel harekat timi, 3 polis asayiş ve 1 polis trafik ekibi, 6 TOMA, 1 şortland, 2 ejder zırhlı araç daha takviye olarak gönderilmiştir. Evin çevresindeki kalabalığın dağılması için gerek il jandarma komutanımız, Gerek Vali Vekilimiz, Çubuk Kaymakamı, İl Emniyet Müdürü, Emniyet Genel Müdürü Yatıştırıcı mahiyette konuşmalar yapıyorlar. Milli Savunma Bakanımız, Milli Eğitim Bakanımız, Genel Kurmay Başkanımız, Çubuk Belediye Başkanımız da devreye girerek, vatandaşlarımıza yine aynı mahiyette teskin edici konuşmalar yapıyorlar. Genel durum sakinleşip, yol açılınca CHP Genel Başkanı zırhlı bir araçla güvenli bir şekilde evden çıkarılıyor. Hadisenin genel seyri bu şekilde gerçekleşiyor" ifadelerini kullandı.
"Bizim bunu tasvip etmemiz, elbette ki mümkün değildir"
Yaşan olaydan duyduğu üzüntüyü ifade eden Bakan Soylu, "Dün yaşanan bu hadisedeki temel üzüntümüz şudur: Biz şehit cenazelerini, milletçe huşu içinde gerçekleştirir ve acımızı da hep birlikte yaşayarak, paylaşarak hafifletmeye çalışırız. İnancımızın gereği, geleneğimiz ve alışkanlığımız da budur. Bunu teminen de cenaze namazını kıldıran müftülerimiz, imamlarımız, özellikle slogan atılmaması hususunda, her zaman şehit cenazelerinin katılımcılarına tembihatta bulunurlar. Elbette ki siyasetçiler zaman zaman gerek şehit cenazelerinde gerekse başka ortamlarda birtakım sitemlerle, bireysel veya bir grup tarafından tepkilerle karşılaşabilir. Ancak burada, bu tepkinin fiziki saldırıya dönüşmesi söz konusudur ve Bizim bunu tasvip etmemiz, elbette ki mümkün değildir. Neresinden bakarsanız bakın, müessif bir hadisedir; alışkanlıklarımızla, kültürümüzle, yaşantımızla örtüşmeyen bir hadisedir" şeklinde konuştu.
"Bu 9 kişinin tamamı Akkuzulu Mahallesi'ndendir"
Olayla ilgili adli ve idari soruşturanın başlatıldığını ve 9 kişinin gözaltına alındığını sözlerine ekleyen Bakan Soylu, "Eldeki verilerle hadiseye karıştığı anlaşılan 4 kişi tespit edilerek ifadeleri alınmak üzere ilçe jandarma karakoluna getirilmiş; bu 4 kişi ile birlikte yine fiziki saldırıya karışan il dışındaki şehit yakını da getirilerek savcılığa teslim edilmiştir. Yani toplam 5 kişi. Ardından biri kadın olmak üzere 4 kişi daha yine ilçe jandarma komutanlığınca savcılığın talebi üzerine getirilerek teslim edilmiştir. Bu 9 kişinin tamamı Akkuzulu Mahallesi'ndendir. Burada bir detayı da ifade etmek isterim: Akkuzulu Mahallesi'ne kısa bir süre önce plaka tanıma sistemi ve güvenlik kamera sistemleri kurulmuştu. Yani cenazeye kimin katıldığı, kimin geldiği bellidir. Kameralarla tespit etmek mümkündür. Arkadaşlarımız hemen sonra kamera görüntülerini ve diğer tüm görüntüleri incelemek suretiyle ilk verileri elde etmiştir. İnternetin, iletişim imkanlarının ve sosyal medyanın da etkisiyle, son yıllarda meydana gelen toplumsal olayların ilk saatlerinde; ciddi bir bilgi ve açıklama kirliliğiyle karşılaşıyoruz. Bu itibarla, bu üzücü hadise meydana geldiği andan itibaren, güvenlik kuvvetlerimiz, tam ve doğru bilgilere ulaşabilmek; olayı tüm yönleriyle aydınlatabilmek için yoğun bir çalışma ortaya koydular" diye konuştu.
"Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı görülen kişinin de şehidimizin hısımı, yakını ve köylüsü olduğu tespit edilmiştir"
"Maalesef bu olayda da, yaşananlara ilişkin bazı yanlış bilgi ve değerlendirmelerin olduğunu gördük" diyen Soylu, "Dünden beri hem sosyal medyada hem de Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri tarafından, "hadisenin dışarıdan kaynaklanan bir provokasyon olduğu, başka yerlerden otobüslerle insan taşındığı" gibi birtakım iddialar dile getirildi. Biz de bu iddiaların gerçek olup olmadığını araştırmak için müfettişlerimizi, ilgili emniyet ve jandarma birimlerimizi görevlendirdik. Şimdiye kadar yapılan çalışmalarda olayın dışarıdan bir provokasyonla ilgisi olduğuna dair herhangi bir bulguya, somut bir delile, kişiye veya kişilere rastlamadığımızı ifade etmek isterim. Ayrıca fotoğraflarda Sayın Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı görülen kişinin de şehidimizin hısımı, yakını ve köylüsü olduğu tespit edilmiştir" dedi.
"Bu olayın, dışarıdan kaynaklanan bir provokasyon olduğu tarafımızdan tespit edilememiştir"
Olayın provokasyon olduğuna dair herhangi bir veri elde edemediklerini belirten Soylu, gözaltına alınanların ve olaya karıştıkları tespit edilen kişilerin Akkuzulu Mahallesi'nin sakinleri olduğunu söyledi. Bakan Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şehit cenazelerine Anadolu'nun her yerinden insan gelir. İnsanımız bunu bir dua olarak görür. Dünkü olayda Sayın Kılıçdaroğlu'nun çevresindekilerin büyük çoğunluğunun Çubuk ilçesinde ve Akkuzulu Mahallesi'nde yaşadığı tespit edilmiştir. Ancak tüm kamera ve fotoğraflar üzerinden tespit çalışmalarımız da devam etmektedir. Doğal olarak Akkuzulu Mahallesi'nin dışından da, Çubuk'tan da, komşu ilçelerden de cenazeye katılanlar elbette ki olabilir. Yaptığımız tespitlerde bu olayın, orada bulunan Akkuzulu Mahallesi'nin sakinleri, şehitlerin komşuları ve yakınlarının bulunduğu alanda gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bizim ilk yaptığımız değerlendirmelerde, ortada organize bir provokasyon olmadığı; dışarıdan adam taşıma gibi bir organizasyon ve buna ait bir delil veya bulgu da mevcut olmadığı görülmüştür. Elbette ki tepkinin bu hale dönüşmesi ne kadar yanlışsa, bu karşı karşıya kalınan olay üzerinden siyasal bir rant çıkarmak da o kadar tehlikeli ve yanlıştır. Sorumluluk noktasındaki insanlar, siyasetçiler ve devlet adamları, özellikle bu tür hassasiyeti olan olaylarla ilgili beyanlarında, sağlam ve gerçek bilgilerle hareket etmelidir."
"Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu cenazeye gelişi haber verilmeliydi"
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun cenazeye katılacağının herhangi bir güvenlik birimine bildirilmediğini ifade eden Soylu, provokasyon iddialarının da doğru bir yaklaşım olmadığını söyleyerek, "Bu tip olaylarda insanları, toplumu, devletin birimlerini zor durumda bırakacak, toplumu, milletimizi yanlış bilgilendiren, gerginlik oluşturacak adımlardan kaçınmak, herkesin temel prensibi olmalıdır. çok güçlü bir siyasi rekabetin olduğu, dönem dönem siyasi rekabetin gerginlikler oluşturduğu bir seçim ortamından geçtiğimiz açıktır ve muhakkaktır ki her seçim, arkasında birtakım tortular bırakır. Seçimin hemen akabinde bu tortuları, bu hassasiyeti hesaba katmak, elbette ki herkesin sorumluluğudur. Bir durum daha paylaşmak isterim. Böyle hassas bir dönemde, bir genel başkan bir cenazeye gelecekse, en azından genel başkanın güvenlik ekibinin, bunu güvenlik birimleriyle paylaşması esastır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun cenazeye geleceğinden ne kaymakamımızın ne il ilçe jandarma komutanımızın, il ilçe emniyet müdürümüzün, valiliğimizin herhangi bir bilgisi söz konusu değildir. Bunu daha da önemli hale getiren şudur: seçimin hemen akabinde oluşan bir cenaze olmasındandır. Takdir edersiniz ki seçimdeki pozisyonları açık ve nettir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin HDP ile olan teması ve HDP'nin PKK'dan kendisini ayrıştırmayan politikaları tamamen kamuoyunun önünde gerçekleşmiştir. PKK'nın terörist saldırısıyla evladımızı şehit ettiği, acının ve duygusallığın oluştuğu bir cenazede bu hesap edilmeli; Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu cenazeye gelişi haber verilmeliydi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun, o cenaze merasimine geleceğine dair güvenlik birimlerimize herhangi bir bilgilendirmesi olmamıştır. Ne kendileri ne kendi güvenlik birimleri ne de parti yetkilileri bu noktaya dikkat etmemiştir. Dolayısıyla kimsenin haberinin olmadığı bir katılıma yönelik olarak örgütlü bir organizasyon iddiasında bulunmak da hakkaniyetli ve doğru bir yaklaşım değildir. Ayrıca, bir olayı da gözden kaçırmamak gerekir" diye konuştu.
"2,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum ve sorumluluklarımın bilincindeyim"
"Özellikle de bir gün önce Sayın İmamoğlu- Pervin Buldan Ve Selahattin Demirtaş arasındaki güzellemeler, kamuoyu tarafından da takip edilmiştir" diyen Soylu, "Biz bütün bu tedbirleri alırken, tedbirlerin yoğunluğunu değerlendirirken esasen seçim dönemindeki CHP HDP yakınlaşmasını, az önce anlattıklarımı ve bu psikolojik ortamı da göz önüne alırız. Herhangi bir toplumsal olayda, bir cenaze merasiminde, bu kadar yoğun kalabalıklarda ve duygusal ortamlarda olaylarla ilgili alınacak tedbirler elbette buna göre hesaplanır. Ben 2,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum ve sorumluluklarımın bilincindeyim. Sayın Kılıçdaroğlu Ankara'dan İstanbul'a yürüdü, en küçük bir güvenlik ihmali meydana gelmedi, getirmedik. İçişleri Bakanlığım döneminde birçok seçim kampanyası oldu. Sadece kendisine değil hiçbir siyasi parti yöneticisinin güvenliğine de bir halel meydana gelmedi. Herkes güven esası içinde seçim kampanyalarını ve siyasi çalışmalarını yürüttü. Buna memleketimizin Doğu Ve Güneydoğu Bölgeleri başta olmak üzere bütün bölgeleri dahildir. Çünkü gerekli irtibatlar kuruldu, gerekli tedbirler alındı" dedi.
"Bu meseleyi bize yıkıp buradan siyasi rant elde etmeye çalıştıkları açıktır"
Kılıçdaroğlu'nun ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin tutumunu eleştiren Bakan Soylu, "Tam da bugün ihtiyaç duyduğumuz yapıcı ve birleştirici bir bakış değildir. Olay sonrasındaki adımları da meseleye nasıl baktıklarını teyit etmektedir. Genel başkan yardımcılarının davranışları; CHP genel merkezinin önünde bir mitinge davet etmek; genel başkan yardımcılarının sürekli şahsımı hedef göstermesi; meseleyi kendilerine dönük bir organize bir eylem gibi anlatıp buradan bir siyasi rant çıkarmaya çalışmaları; sosyal medya üzerinden şahsıma, aileme dönük hakaretler ve küfürler yağdırmaları; Alelacele genel merkeze topladıkları insanlara şahsıma dakikalarca küfürler, galiz sözler ve hakaretler ettirmeleri bu meseleyi değerlendirirken hangi anlayışta olduklarını açıkça göstermektedir. Kemal Kılıçdaroğlu bunları dinledi ve bundan keyif aldı. Genel başkan yardımcılarıyla bu meseleyi bize yıkıp buradan siyasi rant elde etmeye çalıştıkları açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu meseleyi içişleri Bakanına yıkacağına, bu olayın nedenini birlikte ortaklık yaptığı siyasi ortaklarına sormalıdır. Bu siyasi ortaklıklar da milletin gözü önünde gerçekleşmiştir. Bir taraftan PKK'nın siyasi koluyla, HDP ile ortaklık yapıp daha sonra çıkan olayları içişleri bakanına yıkmak tam anlamıyla, "seçim zamanında aldığı tutumda hafıza kaybıdır" Sizin hafızanız unutabilir ama milletin hafızası unutmamaktadır ve bu da bir güvenlik riski oluşturmaktadır. Her seçimde, elbette ki partilerin söylemleri olmuştur ve olacaktır. Ancak seçimler yapılmıştır ve bitmiştir. Bizim seçimlerde de şimdi de söylediğimiz çok açıktır ve nettir. Herkes PKK terörü karşısında tavrını almak, safını belli etmek zorundadır. Hayır ve evetli, yani "havet"li yaklaşımlar, ikircikli tutumlar, millet tarafından kayıt altına alınmaktadır ve milletimizin hafızası bu konuda çok güçlüdür. Seçim bitmiştir ve yeni bir dönem başlamıştır" diye konuştu.
"Bugün HDP, PKK ile arasına herhangi bir duvar örmemiştir,"
Türkiye'nin terörle olan mücadelesinin devam edeceğini söyleyen Soylu, "Buradan sarf-ı nazar etmemiz mümkün değildir. Hiç kimse, PKK terör örgütünün siyasi kolu HDP ile yaptığı ortaklığı, mahalle baskısı oluşturarak meşrulaştırdığını ve normalleştirdiğini; bu olay üzerinden saldırarak PKK terör örgütüne alan açtığını; toplumun bu ilişkiyi unutmasını sağladığını düşünmemelidir. Oluşturulmaya çalışılan iklim ve kurgu bellidir. Buradaki etkiyle seçim dönemindeki işbirliğinin tartışılması engellenmek istenmektedir. Bugün HDP, PKK ile arasına herhangi bir duvar örmemiştir, reddetmemiştir ve reddetmemektedir. Tam tersi seçim sonrasında da seçim öncesindeki keskin söylemleri ve eylemlerine devam etmektedirler. Bilinmelidir ki terörle mücadelemiz ve bu iklimle mücadelemiz aynı kararlılıkla devam edecektir. Buradan sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Bu psikolojik iklime de, bu iklimi oluşturmak isteyenlere de teslim olmayız. Burada bir noktaya daha temas etmek isterim. Herkes sağduyu ve itidal tavsiye ediyor. Bunu biz de tavsiye ediyoruz. Ama bunu tavsiye etmek yetmez, gereğini de yapmak gerekir" dedi.
"Bunun tayin edicisi de Kılıçdaroğlu ve avanesi değildir"
Hakkında yapılan istifa açıklamalarına ilişkin konuşan Soylu, "Yapılan açıklamaların maalesef kendisi dahil olmak üzere tüm yöneticilerinin ve genel başkan yardımcılarının yaptığı açıklamalar yangına körükle gitmek, Kendilerinin dışında bir başka görüşe yer vermemek ve esas gerçeği örtmeye dönüktür. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın kabinesinde görevliyim ve az önce de ifade ettim, sorumluluk sahibi bir insanım. Benim için ülkemin ve milletimin menfaati her şeyden önce gelir. Ülkemin, milletimin menfaatlerine bir halel gelmesinde her zaman sorumluluk hissederim ve bunun gereğini yapmaktan da hiçbir zaman çekinmem. Bunun da bilinmesini isterim. memleketime, ülkeme, milletime yapmış olduğum hizmetin bedelini de ödemeye hazırım. bunun tayin edicisi de Kılıçdaroğlu ve avanesi değildir. Bunun tayin edicisi bana bu görevi veren sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanımıza bu yetkiyi veren aziz milletimizdir. Bu vesileyle, yaşanan hadiseden büyük üzüntü duyduğumuzu; geçmiş olsun dileklerimizi tekrar ettiğimizi; gerekli tüm adli ve idari tahkikatların sürdüğünü, ifade etmek istiyorum" dedi.