Başbağlar Katliamı, 5 Temmuz 1993'te, Erzincan ilinin Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK tarafından 33 sivilin öldürülüp köyün ateşe verildiği katliam. PKK lideri Abdullah Öcalan olaydan habersiz olduğunu ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK sorumlusu olduğunu ifade ederek, katliamı PKK'nın düzenlediğini kabul etmiştir.[1]
Hainlerin 5 Temmuz 1993’te Erzincan’ın Başbağlar Köyü’nde yaktıkları ateş, hâlâ yüreklerde yanıyor. ‘Şehit Başbağlar’ı yakan, 33 masumu hunharca katleden hainlerin çeyrek asra yakın süredir adalet önüne çıkarılamamış olmaması yürekleri dağlamaya devam ediyor.
33 MASUMU KATLETTİLER, TÜM KÖYÜ YAKTILAR
Büyük provokasyonlar sonucunda Sivas Madımak Oteli’nde meydana gelen acı hadisenin 3 gün sonrasında hainler, Alevi köylerini geçerek Sünni Müslümanların yaşadığı Kemaliye’nin en büyük köyü Başbağlar’ı bastılar. Kızıl militanlar nefret ve kan bürümüş gözlerle ilk olarak köy camisini hedef aldı. Sayıları 100’ü bulan eli silahlı militanlar, camide akşam namazını eda etmek için toplanan, aralarında köy muhtarı Ali Akarpınar’ın da bulunduğu 29 kişiyi silah zoruyla köy meydanına çıkardı. Hiçbir suçu olmayan masumlar, köy meydanında diz çöktürüldü. Bölücü propagandanın ardından silahların tetikleri çekildi ve köylüler teker teker kurşuna dizildi. Acımasız saldırıda muhtar Akarpınar haricindeki 28 kişi can verdi. Caniler bununla da yetinmedi. Köyü saran teröristler, tüm evlere tek tek baskınlar düzenledi. Eli kanlı caniler, köyde bulunan 210 evi içerisindekilerle beraber ateşe verdi. Hainler, cami ve okulu da cayır cayır yaktı. 1’i kadın 5 kişi yanarak can verdi. Bir gecede en küçüğü 12, en büyüğü 72 yaşında olan 33 canını kaybeden Başbağlar’daki yangın 4 gün boyunca devam etti. 210 hanenin 191’i küle döndü.
KATİLLER HÂLÂ SERBEST
Katliamın akşam saatlerinde yaşandığı Başbağlar Köyü’ne devlet yetkilileri ancak aradan 14 saat geçtikten, gün ağardıktan sonra geldi. Kamyonla taşınan şehitler ise Başbağlar’ın 30 kilometre uzağına, Başpınar Köyü’ne defnedildi. Güvenlik zaafiyetinin yanı sıra büyük skandalların yaşandığı olay sonrası açılan davada az sayıda kişi yargılandı. Zanlıların avukatlığını, günümüzde CHP Ankara Milletvekili yapılarak ödüllendirilen Şenal Sarıhan yaptı. Aradan geçen 24 yıllık süreçte Başbağlar Katliamı’nı gerçekleştiren kızıl militanların hiçbirisi tespit edilemedi ve ceza almadı. Söz konusu sanıkların birçoğu ise şu anda kaçak.
“OYUNUN FARKINDAYDIK”
Akit’e konuşan Başbağlar Köyü Derneği eski Başkanı Şerif Gül, “Başbağlar Katliamı sıradan bir katliam yada terör olayı değildir. Aradan 24 yıl geçmesine rağmen acımız dinmedi ve içimizi kor gibi yakıyor. Kemaliye’nin en kalabalık köyü olan ne idüğü belirsiz it sürüleri, 700 yıllık geçmişi olan ve tek bir kez bile taşkınlık yaşanmamış, hiçbir eyleme karışmamış köyümüzün insanını kurşuna dizdiler, köyümüzü yakıp yıktılar. Her şeye rağmen acımızı yüreğimize gömdük, çığırtkanlık yapmadık, sokaklara dökülmedik. Çünkü oynanan oyunların farkındaydık. Ama bizi katleden, ocağımızı yakanlar 24 yıldır ceza almış değil” dedi.
ADALET ARAYANLAR BAŞBAĞLAR’IN YOLUNU AŞINDIRSINLAR
“Bizler Başbağlar Katliamı’nı ne unutacak ne de unutturacağız” ifadelerini kullanan Gül, “Katillerin aradan ne kadar zaman geçerse geçsin yakalanmalarını bekleyecek ve isteyeceğiz. Adalet 24 yıldır tecelli etmedi. Şu bilinmeli ki adalet, FETÖ’cü vekil için Ankara’dan İstanbul’a yürümekle aranmaz. Adalet isteyen Başbağlar’ın yolunu aşındırmalıdır. Adalet arayanlar, yıllardır suç yere cezaevlerinde yatan Sivas mazlumlarının ve ailelerinin yaşadıklarının dertlerini dinlemelidir. Başbağlar’ın katilleri yıllardır serbest ve bu davadan tutuklu kimse bulunmuyor. Neden kimsenin sesi çıkmıyor? Katilleri tanıdıkları için mi susuyorlar? FETÖ için yürüyen CHP neden Başbağlar sanıklarının avukatını vekil yaptı? O sanıkların serbest kalmasını sağladığı için ödül müydü bu? Adaletin yolu Başbağlar’dan geçer, bu asla unutulmasın.”
KATLİAMDAN KURTULDU, HUKUK SKANDALLARINI GÖRDÜ
Hainlerce kurşuna dizilen 29 kişi arasından sağ olarak kurtulan tek kişi olan Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar, “5 Temmuz akşamı katliamı bizzat yaşadık. Bizleri camiden çıkararak köyün çıkışındaki alanda topladılar. 29 kişiydik. İlk olarak köyün içerisinden birkaç el silah sesi geldi ve ardından hepimizi kurşuna dizdiler. Göğüs ve ayağımdan yediğim kurşunlar hala bünyemde bulunuyor. Aradan geçen 24 yılda STK’lardan hiç destek görmedik. Sizin gibi duyarlı yayın kuruluşları ve çok cılız birkaç sesin dışında Başbağlar’ın feryadını kimse duymadı.
Başbağlar Katliamı sonrası açılan davadaki hukuksuzluklara da değinen muhtar Akarpınar şöyle konuştu: “Başbağlar Davası’nda 24 duruşma yapıldı. Bu duruşmalar Erzincan dışında yaşanan bir olay gerekçe gösterilerek İzmir’de yapıldı. İzmir DGM’de görülen duruşmalar ise skandallarla doluydu. Ayağından ameliyat olan bir kardeşimiz zaruri olarak terlik giydiği için hakim tarafından dışarı çıkarıldı. Katliama maruz kalan bizler, duruşmalarda sanık durumuna dahi düştük. Başbağlar Katliamı maalesef hâlâ falili mâlum ama ‘meçhul’ bir vakadır. Sivas Katliamı’ndan 3 gün sonra Başbağlar Katliamı yapılmış ve bu katliama da bir bildiri bırakılmış. Dolayısıyla bu önceden hazırlanmış senaryonun birbirini takip eden zinciridir.”
Çektiğimiz acıyı bir Allah biliyor
Katliamın yapıldığı yıl 12 yaşında olan Muharrem Baltacı (36) ise, köyün iki girişinde terör örgütü mensuplarının bulunduğunu, bir tarafta kadınların diğer tarafta ise erkeklerin toplanıldığını ifade ederek, “Yengem, yeğenim ilk defa köye gelmişlerdi. Korktukları için evden çıkamayarak yatağın altına saklanmışlardı. Daha sonra yengemi iki çocuğunu kucaklamış şekilde bir oğlu ile şehit edilmiş olarak bulduk. Köy meydanının üst tarafına geldiğimizde tüm erkeklerin şehadet şerbetini içtiğine şahit olduk” şeklinde konuştu.
O ACIYI ASLA UNUTMADIK
Katliamda eşi ve oğlu ve bazı yakınlarını kaybeden Elif Akpınar ise katliamın acısını unutamadıklarını vurgulayarak, “Bizi evden çıkarıp derenin içerisine topladılar orada bizi öldürseler bundan iyiydi. Benim 24 senedir ne acı çektiğimi bir Allah biliyor” dedi.
Bu dünyada olmazsa ahirette hesaplaşacağız
Başbağlar’da katledilen 33 kişi arasında bulunan şehit Celal Demirci’nin dedesi Ahmet Demirci Akit’e yaptığı açıklamada, “24 yıl oldu ama hâlâ acısı yüreğimizde. Neydi Celal’imin suçu? Neydi 33 yavrumuzun günahı? Bu nasıl bir nefrettir ki köyümüzde taş üstünde taş bıraktırmayacak, her yeri yakacak kadar gözlerini karartmıştı? Bu dünyada cezalarını bulmazlarsa, cezalarını zindanlarda çekmezlerse de ahirette onlarla hesaplaşacağız” dedi.
Kaynak: akit