Cibril’in Peygamber Efendimize imamlık yaptığını anlatan rivayette Cibril, sabah namazını bir gün tan yeri ağardığında, ertesi gün ise ortalık tamamen ağarıp güneş doğmak üzereyken kıldırmış ve sonra: “Bu iki vaktin arası, senin ve senin ümmetin için sabah namazının vaktidir” demiştir (Tirmizî, Salât, 154).
Sabah namazında ortalığın aydınlanmasını beklemek müstahaptır. Zira Peygamber Efendimiz “Sabah namazını gün aydınlanınca kılın” buyurmuştur (Tirmizî, Salat, 154; Zeylaî, Tebyinü’l-hakaik, I, 387).
Öğle Namazının Vakti: Güneşin tepe noktasından batıya doğru kaymasıyla (zeval ile) başlar. Kur’an-ı Kerim’de, “Güneşin zevalinden gecenin karanlığına kadar namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir. ” (İsrâ, 17/78) buyrularak öğle namazı vaktinin başlangıcı olan zeval vakti açıkça ifade edilmiştir. Aynı ölçü, yukarıda geçen Cibril’in Hz. Peygamber’e namaz kıldırmasını anlatan hadisin devamında da ortaya konmuştur.
Öğlenin vakti, Ebû Hanife’ye göre güneş tam tepedeyken eşyanın yere düşen gölge uzunluğu (fey-i zevâl) hariç, her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaşacağı zamana kadar devam eder. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ile diğer üç mezhebin imamına göre öğle namazının vakti eşyanın gölgesi, ‘fey-i zeval’ hariç kendisinin bir katı olması ile sona erer. Öğle vaktinin sona erdiği zaman konusunda Ebu Hanife’nin delili, “Öğle namazını hava serinleştiği vakte bırakın...” hadisidir (Buhârî, Mevakit, 8; Tirmizî, Namaz, 5). Diğer İmamların delili ise Cibril’in ikindi namazını birinci günde kendilerinin işaret ettikleri vakitte kıldırmış olmasıdır. (Zeylaî, Tebyinü’l-Hakaik, I, 379-380; Nevevî, el-Mecmu, III, 18; İbn Kudame, el-Muğnî, I, 415).
İkindi Namazının Vakti: İkindi namazı vaktinin başlangıcı, öğlen namazı vaktinin sona ermesine bağlı olduğu için, öğle namazının sona ermesi konusundaki görüş ayrılığı ikindi vaktinin başlamasına da yansımıştır. Dolayısıyla İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed ve diğer mezhep imamlarına göre öğle vakti her şeyin gölgesi ‘fey-i zeval’ hariç kendisinin bir misli olduğu zaman biter ve ikindi namazının vakti başlar. Buna asr-ı evvel (ikindi namazının ilk vakti) denir. Ebu Hanife’ye göre ise öğle vaktinin bitişi her şeyin gölgesi “fey-i zeval” hariç kendisinin iki misli olduğu zaman biter ve ikindi namazının vakti başlar. Buna asr-ı sânî (ikindi namazının ikinci vakti) denir. Diyanet İşleri Başkanlığı takviminde asr-ı evvel uygulaması esas alınmaktadır.
İkindi namazının vakti, Hanefi mezhebine göre güneş batıncaya kadar devam eder. Peygamber Efendimiz: “Kim ki ikindi namazından bir rekâta güneş batmadan yetişirse ikindi namazına yetişmiş olur” (Muvatta, Salât, 35; Ahmed, Müsned, XVI, 37, 9954) buyurmuştur. Şafii mezhebine göre ikindi namazının vakti, kendi içinde ‘ihtiyarî vakit’ ve ‘zaruri vakit’ olmak üzere iki kısma ayrılır: Her şeyin gölgesi iki misline çıktığı zamana kadar ihtiyari vakittir. Bir özür yok iken bu ihtiyari vakti geçirmek caiz değildir. Zaruri vakit ise bundan sonra güneşin batmasına kadarki vakittir. Güneşin batışından önce bir rekât da olsa kılabilen kimse ikindi namazını kılmış olur (Nevevî, el-Mecmû’, III, 28; İbn Kudame, el-Muğnî, I, 418-420).
Akşam Namazının Vakti: Ebu Hanife’ye göre güneşin batması ile başlayıp güneşin batışından sonra ufukta kalan aydınlık kayboluncaya kadar devam eder. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Akşam namazı vaktinin başlangıcı güneşin batışı, sonu da ufuktaki aydınlığın kayboluşudur” buyurmuştur (Muvatta, Vukût, 23; Darekutnî, Salât, Sıfatu’l-Mağrib, 2). Hadisteki ‘aydınlık’ İmam Ebu Hanife’ye göre, kırmızılıktan sonraki beyazlıktır. Ebu Hanife delil olarak, “Akşam namazı vaktinin sonu ufkun karardığı vakittir” (Ahmed b.
Hanbel, Müsned, XI, 570, 6993) hadisine dayanmıştır. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre ise akşamın son vakti, güneşin batışından sonraki kızıllık gidinceye kadar devam eder. Zira hadisteki ‘aydınlık’ güneşin batışından sonraki kızıllıktır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.): “Aydınlık kızıllıktır. O kaybolunca namaz vacip olur”
buyurmuştur (Muvatta, Vukût, 23; Darekutnî, Salât, Sıfatu’l-Mağrib, 2; Zeylaî, Nasbu’r-Raye, I 233).
Yatsı Namazının Vakti: Güneşin batışından sonraki aydınlığın kaybolmasından, yani akşam namazı vaktinin sona ermesinden başlayarak tan yeri ağarmasına kadar devam eder. Peygamber Efendimiz: “Yatsı namazının vakti tan yerinin ağarmasıyla sona erer” buyurmuştur (Malik, Muvatta, III, 575; Zeylaî, Tebyinü’l-Hakaik, I, 387).
Şafiî mezhebine göre yatsı namazının vakti şafağın (güneşin batışından sonraki aydınlığın) kaybolmasıyla başlar, tan yeri ağarmasına kadar devam eder. Ancak bu mezhebe göre yatsı namazının vakti kendi içinde “tercih edilen vakit” ve “mekruh vakit” olmak üzere iki kısma ayrılır. Tercih edilen vakit, yatsı namazının öncelikli olarak kılınacağı, gecenin ilk üçte bir vaktidir. Bundan sonra fecre kadarki vakit ise mekruh vakittir. Bu vakitte yatsı namazını kılmak sahih ise de mekruhtur (Nevevî, el- Mecmu’, III, 40).
Vitir Namazının Vakti: Yatsı namazı kılındıktan sonra başlayarak tan yeri ağarıncaya kadar sürer. Peygamber Efendimiz, “Vitir namazını yatsı namazı ile tan yerinin ağarması arasında kılın” buyurmuştur (Malik, Muvatta’, Salat, 79; Tirmizî, Vitr, 452; İbnü’l-Hümam, Fethu’l-Kadir, I, 224).
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı