Hz. Yusuf’un kuyuya atılmasıyla başlayan bir süreçtir Yahudi’lerin Mısır'a yerleşmesi ve akabinde köleleşip Hz. Musa aracılığıyla kurtuluşa ermeleri... Şimdiki Filistin bölgesine yerleşme girişimleri söz konusu, güçlü bir topluluk vardır Filistin'de yaşayan. Filistin'e yerleşmeye cesareti olmayan Yahudilerin “ey Musa Rabbine söyle Kenanileri buradan sürsün” talebinde bulunacaklardır. Nihayetinde Filistin'e (M.Ö. 2000’ler) yiyecek talepleri üzerine girmişlerdir ve akabinde Hz. Davut dönemi ve oğlu Hz. Süleyman krallığı.M.S. 70 yılında Romalılar tarafından Yahudiler Filistin'de kovulur. Bu kovulma ve tekrar dönme bir döngü şeklinde olmuştur.
“Yahudiler arasında Siyonizm ve Filistin'e dönüş düşüncesi işte bu ortamda gelişti ve yaygınlaştı.Siyonizmin gelişiminde şüphesiz en önemli isim Theodore Herzl 'dir.”(Erol Taymaz, Ankara Nart Dergisi 2002)
Herzl, 1896 yılında yayınladığı Yahudi Devleti isimli kitabıyla Siyonizmin temellerini oluşturmuştur. Yahudiler tüm dünyada istenmeyen insan konumuna gelmeyi başarmışlardır. Toplumun kanını emme, tefecilik yapma aç gözlülük karakteristik özellikleri olmuştur. Peygamber öldürme ve nankörlükleri Kur'an'da defalarca bahsedilen bir durum.
Bu nedenle Herlz Yahudiler için tek çarenin bir devlet olmaları gerektiğidir. Ve bu devlet için iki seçenek vardır Arjantin veya Filistin. Yaptıkları Basel kongrelerinde Filistin seçeneği ağır basmış ve buraya yönelik iskan programları uygulamaya yönelmişlerdir. 1895’te Filistin'de 107.000 dönüm arazi almışlar ve her geçen yıl bunu artırmışlar. 1944’te gelindiğinde 1.741.300 dönüme ulaşmıştır. 14 Mayıs 1948’de İsrail devleti resmen kurulduğunu ilan eder. Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak birleşip bunu engellemeye çalıştılar ama nafile bu kaçınılmaz sonun önüne geçmek şöyle dursun Yahudilerin topraklarının artmasına neden olmuştur bu ülkelerin yenilgisi.
Yahudilerin var olma mücadeleleri soylu bir mücadele olmamıştır. Filistin'e yerleşme konusundaki İlk girişimlerinde dahi Hz. Musa’ya git Rabbine söyle bu güçlü kavmi Filistin'den çıkarsın ki biz yerleşelim diyen kavim yakin zamanda 19. Yy’da da hain bir planla toprak satın alarak Filistin'i istila etmiştir. Bu istilası ile bu bölgenin yerlilerini öldürerek, işkence ederek buralardan göç etmeye mecbur bırakmıştır. Nihayetinde gücü ve imkanı olan birçok Filistinli göç etmiştir. Ancak göç edemeyen veya etmeyen diğer birçok Müslüman da kendi evlerinde yaşamlarını sürdürmekte. Ve direnmekte. İbadet ettikleri Kudüs'teki mabetlerini terk etmemektedirler. Bu direnç gösteren ve göç etmeyen Filistinlilerin çocuklarına koydukları isimler ise ya Selahattin ya da Abdülhamid'dir.
Dünya müslümanları bu yiğit gençlerin mücadelelerini heyecanla ve duaları ile izlemektedir. Bu sadece bir izlemedir. Müdahale yoktur. Karşı koyma yoktur. Cılız bir protesto ve sonrasında bekle gör. Elinden gelen budur belki de ama bu da çok fayda vermemiştir. Çünkü yönetimde İsrail yanlısı olmak zorunda olan ve İsrail'in yaptığı zulme kulak kapatan görmezden gelen yöneticiler olduğundan cılız kalmıştır Müslüman halkın protestoları. Tam da bu durumun mahiyetini anlatmak için mazlum Filistinlileri izleyenlere tepki niteliğinde “HANZALA” karikatüri çizilir(Hanzala Filistinli karikatürist Naci El-Ali’nin ünlü çizgi karakteridir. 1969’da çizilmiş).
HANZALA, Arkasını dönen yalın ayaklı başı eğik elleri arkasına koymuş derin derin düşünen bir tepkinin adıdır. Müslümanlar görüyor ama bir şey yapmıyordurun resmidir. Yalnız kalan bir kutlu direnişin zayıf kalmış on yaşındaki çocuğun sesidir.
Şükürler olsun ki… yıl 2009 da “one minute” çıkışı ve yıl 2017 Aralık'ta İsrail bir terörist devlettir” çıkışı, Malezya devlet başkanın “tüm silahlarımızla hazırız” Azerbaycan, Katar ve birçok ülkenin Filistin yanlısı tavrı ile Hanzala yalnız değildir.
Hele bir de Dünyaya ve İsrail'e “one minute” diyen, “dünya beşten büyüktür” diyen, tüm dünyaya ilanen “İsrail bir terörist devlettir ve işgalcidir” diyen bir lider var ki artık böylelikle Hanzala hiç yalnız değildir.