İslam hukukunda çocukların bakım ve yetiştirilmesi “hıdâne” veya “hadâne” olarak isimlendirilmiştir.
Çocuğun doğumdan itibaren beslenmesini, bakım ve temizliğini belli bir süreye kadar en iyi bir biçimde annesi yerine getireceğinden hadâne hakkı öncelikle anneye ta¬nınmıştır. Annenin şefkat, merhamet ve bu işlere dönük fıtrî becerisinin bulunması da bunu gerektirmektedir (İbn Hazm, el-Muhallâ, X, 143; Merğînânî. el-Hidâye, II, 37; ; İbn Kudâme, Muğnî, VII, 613; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, III, 429).
Bir kadın Hz. Peygamber’e (s. a. ) gelerek, “Ey Allah’ın Elçisi! Şu benim oğlumdur. Karnım ona yuva, göğsüm pınar, kucağım da sıcak bir kundak oldu. Şimdi ise babası beni boşadı ve çocuğu benden çekip almak istiyor.” biçiminde şikâyette bulunanca O (s. a. ), “Başkası ile evlenmediğin sürece onun üzerinde önce sen hak sahibisin. ” buyurmuştur (Ebu Dâvûd, “Talâk”, 35; Müsned, II, 182).
Hz. Ebu Bekr de (r.a.) bir babaya karşı; “Annesinin okşaması, kucağına alması ve kokusu, çocuk bakımından senin yanında kalmasından daha hayırlıdır. Sonra çocuk büyüyünce seçimini yapar.” (Abdurrazzâk, el-Mûsânnef, VII, 153) demiştir.
Çocuğun bakım ve terbiyesi sorumluluğu kendisine verilen kişinin akıllı, ergin, bu işi yapabilecek güçte ve çocuğu hayat, sağlık ve ahlâkî bakımdan korumada güvenilir olması gerekir.
Hem kadın hem erkekte aranan bu ortak nitelikler yanında sadece kadında ve sadece erkekte aranan başka şartlar da vardır. Erkeğin müslüman olması, bakacağı çocuk kız ise ona mahrem olması; kadının çocuğa yabancı yani mahrem olmayan biriyle evli olmaması bu tür özel şartlardandır (Sahnûn, el-Müdevvene, II, 356vd. ; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, V, 195-197; Şevkânî, Neylü’I-Evtâr, VI, 329; Bilmen, Hukuk-ı İslâmiyye, II, 432-435).
Söz konusu ettiğimiz hadâne, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi demek olduğundan, bunun süresçocuğun buna olan ihtiyacı ile orantılıdır. Hukukçular bunun süresini, ço¬cuğun kendi başına yemek yiyip giyinebileceği yaşa ulaşmak olarak belirlemişlerdir. Buna göre erkek çocukta yedi-dokuz; kız çocukta dokuz-on bir yaşlar, hadâne süresinin sonu olarak belirlenmiştir. Mâlikîlere göre bu müddet, erkek çocukta ergenlik çağına, kız çocukta ise evlenmesine kadar uzamaktadır (Debûsî, Kitâbu’n-Nikah, s. 843; Sahnûn, el-Müdevvene, II, 356).
Süre sona erince çocuğun sorumluluğu, hukukçuların çoğunluğuna göre babaya intikal ederken; Şâfiî ve Hanbelîler kararın çocuk tarafından verileceğini, anne- babasından hangisini seçerse onun yanında kalacağını söylemişlerdir (İbn Kudâme, el- Muğnî, VIII, 191; Şirbînî, Muğni’l-Muhtâc, V, 198). Hz. Peygamber (s.a.s.)’in (s. a. ), anne-babası boşanmış bir erkek çocuğu, onlardan hangisini seçeceği konusunda muhayyer bırakması (Ebu Dâvûd, “Talâk”, 35; Tirmizî, “Ahkâm”, 21; Nesâî, “Talâk”, 52) ve Hz. Ebu Bekr‘in az önce naklettiğimiz sözü, bu son görüşü teyit etmektedir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı