Budistler Arakanlı Müslümanları Neden Öldürüyor?

Budistler Arakanlı Müslümanları Neden Öldürüyor? Arakan'da Neler Oluyor? Arakan'daki katliam ne zaman başladı? İşte dünyanın sözde güçlü tüm ülkelerinin sessiz kaldığı Arakan'daki katliam..

Myanmar'ın Arakan eyaletinde cuma günü karakollara düzenlenen saldırıların ardından bölgede yeniden artan şiddet olaylarında 2 ila 3 bin arası Müslüman'ın katledildiği belirtiliyor. Avrupa Rohingya Konseyi adına yapılan açıklamaya göre katliamı gerçekleştirenlerse Myanmar ordu güçleri.

Sadece bir erkek çocuk hayatta kaldı

Sadece arakan'ın Rathedaung kentine bağlı Saugpara köyünde dün  900-1000 arasındaki Müslüman'ın öldürüldüğü bilgisini aktaran Schug, bu  katliamdan sadece bir erkek çocuğun hayatta kaldığını belirtti.

Silahlı grupların Cuma günü 30 karakola saldırması sonrası bölgede çatışmalar yeniden alevlendi.

Arakan eyaletinde geçen yıl ekim ayında polis kontrol noktalarına  yapılan ve 9 polisin hayatını kaybettiği saldırıların ardından Myanmar ordusunun  başlattığı operasyonlar, Müslüman azınlığı büyük şiddet dalgasına maruz bırakmıştı.

Arakan'daki çatışmaların yeniden alevlenmesi üzerine, binlerce kişi kaçarak Bangladeş sınırına yığıldı. Bangladeş polisi ise, sınırı geçmek isteyen Arakanlı Müslümanları geri çeviriyor.

PEKİ NEDEN ARAKANLI MÜSLÜMANLAR BUDİSTLER TARAFINDAN ÖLDÜRÜLÜYOR?

Özellikle Mısır’daki genel olarak da tüm dünyadaki Müslümanların meselelerini ve dertlerini gündeme getirebilme hedefi ile kurulan El Faruk Medya Kurumu’nun Burma’dak‘ mazlum Müslümanlara destek için yayınladığı 11 dakikalık video görüntüsünde işgal altındaki Arakan’da yaşayan Müslümanların durumlarından haberdar olan kimsenin acı, üzüntü ve kedere kapılacağı, kardeşlerinin karşı karşıya kaldıkları zorluk ve dertlerden tüylerinin diken diken olacağı ifade ediliyor. Ardından Arakan Müslümanlarının yüzyıllardır her türlü işkencelere maruz kaldığı, mallarının gaspedildiği, namuslarına saldırıldığı, yardım çağrısında bulundukları, haykırdıkları ancak kimsenin seslerine kulak vermediği vurgulanıyor.

22 Nisan 2013'te katliama dair görüntüler


Burma Müslümanlarının acılarının ve uğradıkları zulmün aktarılmaya çalışıldığı video görüntüsünde İslam ümmetinin bir tek ümmet olduğu “İşte şu sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin” ayeti kerimesi ve Allah Resulü’nün (s.a.s.) “ Müminlerin birbirine karşılıklı sevgi, şefkat ve merhametle muamelede bir tek beden gibi olduklarını görürsün. Bedenin bir uzvu rahatsız olduğunda, diğer organları uykusuz kalarak ve ateşlenerek onun acısını paylaşırlar.” Ve Müslümanların işleriyle ilgilenmeyen onlardan değildir” hadisi şerifleri ile hatırlatılıyor.

Acı ve ızdırabı yüzünden okunan; gözleri yaşlı Burmalı bir Müslüman: ‘Çocuklarımız aç! Susuz! 17 yıldır eziliyoruz ve hala barıştan yoksunuz’ diyerek dünyaya sesini duyurmaya çalışıyor.

Burma Müslümanlarının çektikleri acı ve zulüm daha sonra şu şekilde anlatılmaya devam ediliyor: ‘Burma’nın 1948’de bağımsızlığını kazanmasının arefesinde Burma’nın ilk başkanı, Burma Birliği Cumhuriyeti’nin isminin ‘Buda’dan türetildiğini ve Buda’nın da Budistleri ilgilendiren bir şahsiyet olduğunu, bunun için de Müslümanların eğer ülke topraklarında kalmak istiyorlarsa koyulan kanunları kabul etmelerinin gerektiğini söyledi.

Zulüm kanunları

Arakan halkının aşağılanması ve İslami köklerinden koparılması için getirilen kanunlar ise şöyle: ‘Kur’an-ı Kerim harflerinin Burma harfleriyle değiştirilmesi, eğitimde Budist kültürüne uygun Burma müfredatının uygulanması, Arakan camilerinde mevcut İslami külliyelerle okulların kapatılmasıyla İslami eğitimin kaldırılması, Budistler ve Müslümanlar arasında evliliğin zorunlu kılınması, İslami ve Arapça isimlerin kaldırılıp Müslümanların Budist isimlerle isimlendirilmesi, başörtü ve kurban kesme yasağı.

Arakan’da Müslümanlara hayatlarının dini, toplumsal, siyasi, ekonomik; kısacası tüm alanlarında Budist Burma hükümeti tarafından çeşit çeşit zulümler yapılıyor. Yersiz yurtsuz bırakılıyorlar, sürekli zulme, hakarete, sözlü tacize maruz kalıyorlar. Aşağılanıyor, birçok sorun ve güçlükle karşı karşıya kalıyorlar. Aynı şekilde aralarında ahlaksızlık, uyuşturucu, alkol yayılıyor. Kışkırtma yoluyla aralarına düşmanlık sokuluyor. Insanlar topraklarından kovuluyor. Toprakları üzerine Budistler için kışla ve yerleşimler inşa ediliyor. Camileri yıkılıyor. Okulları ve eğitim kurumları kapatılıyor. Alimleri, davetçileri, liderleri ve zekileri öldürülüyor. Kadınların iffetine saldırılıyor, başörtülerini çıkarmaya zorlanıyorlar. Müslüman alimler ve yaşlılar hiçbir suçları olmadığı halde belirsiz vakte kadar tutuklanıyor. Müslümanlar birey olma, ülke içinde ve dışında hareket özgürlüğünden mahrum bırakılıyor. Malları yağmalanıyor. Ekinleri ellerinden alınıyor, yurtdışı ile iletişim kurmaları (haberleşmeleri), evlenmeleri engelleniyor. Evliliğin önünde şiddetli engeller konuyor…

Burma Müslümanları daha aklınıza gelemeyecek bir çok haksızlık ve acılara maruz kalıyor. 20. Yüzyılda insan hakları nerede? Hani özgürlük ve demokrasi diye övünüp duranlar nerede? Korkunç bir sessizlik, dahası rıza, kabul, destek ve savunuculuk kendini gösteriyor. Çünkü akan kan Müslüman kanı! Arakan’da, Filistin’de, Keşmir’de, Çeçenistan’da ve tüm mekanlarda öldürülen Müslüman olduğu müddetçe kanı da ucuzdur!

Bu zulümler nedeniyle Müslümanların birçoğu dinlerini ve namuslarını koruyabilmek için anavatanlarını terkederek Bangladeş, Oakistan, Suudi Arabistan ve diğer Müslüman ülkelere sığındı. Sefalet ve yoksulluk içinde; çok zor koşullarda hayatlarını sürdürüyorlar. İşte bunlar, Arakan Müslümanlarının yaşamakta olduğu hallerden bazılarıdır.

Arakan nerede?

Bangladeş-Burma sınırının 50.000 kilometre karelik bir alanında bulunan Arakan, Myanmar’ın 7 eyaletinden biri. Batı’da Bengal körfezine sınırı var. Bilindiği kadarıyla milattan önce 3. Yüzyıla dayanan bir geçmişe sahip olan bu eyalet çoğu krallığa ev sahipliği yapmıştır. Asıl nüfusu 4 milyondan fazladır. Fakat uğradıkları zulüm ve sürgünlerden dolayı bu nüfusun yalnızca 1,5 milyonu bölgede tutunmayı başarabilmiştir. Geçtiğimiz birkaç yıl içinde de bu nüfus 1 milyona indi. Geri kalan nüfus ise başka ülkelerde mülteci durumundadırlar.

Sık sık Müslümanlara yapılan zulümlerle gündeme gelen Arakan’da durum zannettiğimizden daha kötü. Yeni sandığımız bu zulümler aslında 250 yıldır sürüyor. Tarihinin en büyük soykırımını 29 Mart 1942’de yaşayan Arakan’ın Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyünde kısa bir süre içinde 150.000 Müslüman, Budist rahipler tarafından katledildi, nüfusun büyük çoğunluğu ise yurtlarından sürüldü.

Zaman zaman baskınlar yapılsa da Müslüman köylerinde normal yaşam sürdürülmeye çalışılıyordu.

Peki bu zulümler ne zaman nüksetti?

Tüm dünyada olduğu gibi Myanmar’da da ölümlere/katliamlara bir kılıf bulunmuş ve bu bahanelerle zulümlere izin bulunmuştur.

Geçtiğimiz yıllarda 3 Budist rahip, Burma’lı bir kadına tecavüz edip öldürdü ve cesedini bölgedeki bir Müslüman köyünün yakınlarına bırakıp kaçtı. Kadının cesedini bulunmasının ardından Budist Burma hükümeti yetkilileri olaydan Müslümanları sorumlu tuttu ve 3 masum Müslüman tutuklandı. Bunlardan biri dövülerek katledilirken diğer iki Müslüman da idama mahkûm edildi. Böylece soykırım ve katliam bahanesi bulunmuş oldu.

Takip eden günlerde radikal Budist gruplar, Rohingya Müslümanlarına karşı anti-propaganda başlattı ve onların Bangladeş’ten gelen mülteciler olduğunu iddia ederek sınır dışı edilmelerini istedi. Budist hükümet yetkilileri de bu gösterilere katılıp destek verince soykırıma yeşil ışık yakılmış oldu. Bu gösterilerin ve kışkırtmaların başında Aşin Virathu isimli rahip ve 969 lakaplı Budist örgüt bulunuyor. Bu rahip Müslümanları, Myanmar’ın en büyük düşmanı olarak nitelendiriyor. Ve sosyal medya üzerinden Budistleri Müslümanlara karşı örgütlüyor.

Soykırım başlıyor..

3 Haziran 2012’de Arakan’ın Thandwe kentinde bulunan Thetsa mescidindeki bir dini törenden dönen 8 hacı ve beraberlerinde bulunan 3 kişi, Budist çeteler tarafından katledildi. 300 kişilik Budist grubu, törenden dönen Müslümanları taşıyan otobüsü durdurup hacıları döverek şehid etti. Fakat ne olay sırasında ne sonrasında polis veya güvenlik güçleri olaya müdahale etmedi. Olayla ilgili bir tek tutuklama veya soruşturma dahi yapılmazken, aynı günlerde iç güvenliği tehdit ettikleri gerekçesiyle Müslümanların yaşadığı bölgelere baskınlar yapılmaya başlandı.

Budist çeteler köyleri yakıp yağmalarken güvenlik güçleri de onların güvenliğini sağlamakla görevlendirildi. Olaylar soykırıma doğru giderken deniz yoluyla Bangladeş’e ilticalar başlamıştı. Karşı taraftan uzanacak bir yardım eli beklemişlerdi fakat kıyıya yanaşan botlar, Bangladeş güvenlik görevlileri tarafından tekrar geri çevrilince günlerce aç ve soğukla denizde kalan Arakan’lıların bir çoğu açlıktan ve hastalıktan vatanlarından çıkarılmanın hüznü ile yaşamlarını yitirdi. Yaşa dışı yollarla Bangladeş’e giren mültecilere yardım edenlere hapis cezası verildi ve Arakan’lı Müslümanlar sınır dışı edildi. Bu tarihlerden itibaren Müslümanlar her geçen gün farklı zulümlere maruz kalmış, kaçabilenler komşu ülkelerdeki derme çatma kamplarda yaşamına devam etmeye çalışmış, kaçamayanların ise evleri yakılıp yağmalanmış, erkeklere işkence edilmiş, çocuklar ve kadınlar yanan evlerin içine diri diri atılıp yakılmıştı.

Tüm dünyanın gözü önünde yapılan bu katliama karşı hiçbir devlet elle tutulur bir adım atmıyor. Myanmar askerleri ve Budist çeteler önceden belirlenen bölgelere helikopter destekli baskın yapıp medreseleri ve evleri tahrip ederken, kaçan Müslümanlar güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürülüyor.

1982’de kabul edilen yasa ile ‘devletsiz’ sayılan Arakan’lı Müslümanlar, ülke içinde vatandaşlık hakkına sahip değiller. Tutuklanan hiçbir Rohingya Müslümanından haber alınması mümkün değildir. Bir köyden diğer köye izinsiz gidilmesi durumunda 7 yıl hapis cezası veriliyor. İzini istendiğinde ise izin verilmiyor. 9’dan sonra sokağa çıkmak yasak. Hiç hiçbir Arakan’lı Müslüman devletin imkanlarından yararlanamaz, hastalandığı zaman devlete ait hastanelere gidemez, devlet dairelerinde çalışamaz ve bir kimliğe sahip olamaz. BM tarafından ‘Dünyada en çok zulüm gören topluluk’ olarak adlandırılan Arakan’lı Müslümanlar dört bir taraftan zulümle kuşatılmış halde varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.

Geçtiğimiz Ekim ayında sınır karakollarına düzenlenen saldırılar ile daha da şiddetlenen olaylardan kaçıp kamplara sığınan Müslümanların anlattıkları yaşanan zulmü fazlasıyla gözler önüne seriyor.

Paungzerr köyünden kaçıp Bangladeş’e yerleşen bir Arakan’lının anlattıkları tüyleri ürpertecek cinsten. “Köyümüze gelen çeteler önce erkekleri, kendilerinin geleceği hakkında konuşma yapılacağı bahanesi ile köyün meydanında oyaladılar. Arkalarından gelen Budist Rahip ve polisler kadınlara tecavüz ettiler. Daha sonra işkence ile öldürülen kadınlar köyün meydanında atıldı, erkeklerin ise çoğu tutuklandı.”

“İki çocuğum ve eşim boğazları kesilerek öldürüldü, buna şahit olan kardeşim aklını yitirdi. 3 çocuğumdan haber alamıyorum.”

Mülteci Krizi..

İnsan Hakları ‘İzleme’ örgütünün (HRW) ‘Yapabileceğiniz tek şey dua etmek’ isimli raporunda ülke dışındaki mülteci sayısı şu şekilde açıklandı.

500.000 – Bangladeş

200.000 – Pakistan

600.000 – Suudi Arabistan

100.000 – Malezya

55.000 – Körfez Ülkeleri

10.000 – Hindistan

Müslüman olduğu için Malezya’ya göç etmeye çalışan Arakan’lılar, insan tacirleri tarafından önce Tayland’daki kamplara yerleştiriliyor. Ardından ailelerinden fidye isteyen tacirler ödenen fidyenin ardından Malezya’ya götürülüyor. Bazen fidye ödenmesine rağmen mülteciler alıkonuluyor, kadınlar fuhşa zorlanırken erkekler infaz ediliyor.

Geçen yıl bunun gibi 28 kampa baskın yapan Tayland güvenlik güçleri bine yakın göçmen cesedi bulmuştu. Yalnızca Tayland’da değil, Bangladeş’in birçok kampında çocuklar kaçırılıyor, erkek çocuklar organ mafyalarına verilirken kız çocukları da fuhuş için kullanılıyor. Gelen mültecileri ülkesinde istemeyen Bangladeş ise tüm olanlar karşısında sessiz.

Neden Arakan?

Ortadoğu coğrafyasındaki zulüm ve işgallerden malum olduğu üzere zalim batı, zengin yeraltı kaynağına sahip bu ülkeyi sömürmek için darbe yoluyla yönetimi elinde tutuyor. Bölgedeki Budistleri Müslümanlarla karşı karşıya getiren hükümet böylelikle ülkenin doğal kaynakları ile gelişmesine engel oluyor. Çin, doğal gazı ülkeye çektiği tahliye sistemi ile sömürürken, İngiliz sömürgeciler ise yüzyıllardır ülkenin üzerinden kara bulutlarını çekmiyor. Asıl korkunç olan ise WikiLeaks’in yayınladığı bir raporda geçenler. Amerika’nın diplomatik yazışmalarını sızdırıldığı raporda ‘ABD, Kuzey Kore ile beraber Myanmar ormanlarında bir nükleer tesis kuruyor. Bunun için de ülke içinde karışıklık çıkarılmasına yardımcı oluyor.’

Son Durum:

Hükümet destekli baskınlar ve katliamlar eyalet çapında sürüyor. Binlerce Müslüman evsiz ve ibadethanesiz yaşamlarına devam etmeye çalışıyor. Hükümet basın mensuplarının ülkeye girişine engel olduğu için sağlıklı haber almak çok zor. Batı ve insan hakları örgütleri her zamanki gibi izlemeye ve endişelenmeye devam ediyor, Fakat Türkiye dışında hiçbir ülke ciddi anlamda yardıma koşmuyor. Son derece sağlıksız ortamlarda yaşayan Arakan’lı Müslümanlar dünyadan kendilerine uzanacak bir yardım eli bekliyor.

Arakan ve diğer mazlum halklara uzatamadığımız elimizi her daim göğe açmalı ve kardeşlerimiz için Rabbimizden yardım talep etmeliyiz. Aksi takdirde zulüm gören Müslüman kardeşlerimiz ahiret gününde bizden davacıdırlar.

Geçtiğimiz sene Eylül ayında yaşananlar:

Dünya Haberleri