Allah buyuruyor ki; “And olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele!”
Bizim Rabbimiz bu denli açık bir şekilde bizi tembihlerken, bize ne oluyor ki bir oyun olduğu gayet net olan en küçük bir piyasa dalgalanmasında “Eyvah! Yandık, bittik!” telaşına düşüp, memleketin yangınını söndürmek için su taşımak varken, düşmanın yaktığı ateşe odun taşıyoruz! Dün geceden beri gördük ki, mesele dış güçlerden ziyade bizim doymak bilmez nefsimizden kaynaklanan aç gözlülüğümüz.
Dünya hayatı böyledir ve hep böyle oldu. Yüce Allah, verir imtihan eder, alır imtihan eder. Birileri zengin olur, birileri fakir olur. Birileri alan el olur, birileri veren el olur. Asıl mesele Allah’ın takdir ettiği konumdaki sınavınızı nasıl verdiğinizdir. Marifet, takdir sahibinin razı olduğu bir zengin, razı olduğu bir fakir, razı olduğu bir tacir, razı olduğu bir ebeveyn, razı olduğu bir eş, razı olduğu bir evlat, razı olduğu bir komşu, razı olduğu bir dost.. hasılı kelam konumu ne olursa olsun, razı olunan bir kul olabilmektir...
Zira, bugün varız, yarın masal...