Türkiye'nin dış borç oranı en düşük ülkeler arasında yer aldığına dikkat çeken Medipol Üniversitesi Ekonomi ve Finans Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, "Şunu bir iktisatçı olarak söylemek istiyorum. Ben hayatımda bu kadar sert ve keskin bir çıkış görmedim. Ortada hiçbir ekonomik gerekçe yok. Türkiye'nin kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 28, Türkiye dünyada bu noktada en iyi ülkeler arasında. Yani Türkiye borçluluk oranı en az olan ülkeler arasında yer alıyor. Ülke olarak dış borcun milli gelire oranı ise yüzde 53. ABD, İngiltere ve Fransa Türkiye'den kat kat daha yüksek oranda borçlu.(Dış borcun milli gelire oranı, ABD’de yüzde 98, Fransa’da yüzde 213, İngiltere’de 313). Nereye bakarsak bakalım Türkiye ekonomisinin çok güçlü ve sağlam olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
"DOLARIN YÜKSELMESİ İÇİN HİÇBİR GEREKÇE YOK, AKIL ALIR GİBİ DEĞİL"
Cari açığın dünden bugüne değişmediğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, "Hatta önceki yıllarda bugünkünden daha fazlaydı. Ekonomik olarak doların yükselmesi için hiçbir gerekçe yok. Ekonomik gerekçe olsa bile kurda çok daha ılımlı artışların olması lazım. Bu kadar sert ve keskin çıkışları gerekçe gösterebilecek hiçbir ekonomik neden elimizde yok. Doların artması için ekonomik olarak hiçbir gerekçe göremiyoruz. Dolar bundan çok daha ılımlı artsa bile nedeni yok diyeceğiz. Ama bu kadar sert artışın hiç nedeni yok. Bu akıl alır gibi değil" ifadelerini kullandı.
"ABD EKSENLİ FİNANSAL ODAKLAR HÜKÜMETİ EKONOMİ İLE VURMAYA ÇALIŞIYOR"
Bazı güçlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimi kazanmasını istemediğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, "Finansal saldırıları gerçekleştirenler 24 Haziran seçimlerinde oy kullanmaya çalışıyorlar. Sonuçta her zaman elinizdeki finansal gücü siyasi nedenlerle kullanabilirsiniz. Bu şekilde finansı siyasileştirirsiniz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, AK Parti'ye özellikle ABD'den çok negatif bir tutum var. Erdoğan'ın seçimi kazanamaması için ellerinden geleni yaptıklarını görüyoruz. Seçimlerde mevcut hükümetin ve Erdoğan'ın itibarını azaltmak için ya da seçimlerde vatandaşları istedikleri yöne çekmek için ellerindeki finansal gücü kullanmalarından daha normal bir şey olmaz diye düşünüyorum. Bunu da şu an çok sert bir şekilde yapıyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
"SEÇİM SONRASINI BEKLEYİN, BİRDEN ÇOK HIZLI DÜŞEBİLİR"
Yatırımcılara bir süre beklemeleri uyarısında bulunan Tatlıyer şu tavsiyelerde bulundu:
24 Haziran seçimlerini beklesinler. Seçimden sonra da Türkiye ile uğraşacaklar ama dolar bu kadar hızlı yükseldiği gibi seçim sonrası birden düşebilir. Yatırımcılara tavsiyem bir süre beklemeleri. Seçime bir ay kaldı ve bu sürede mevcut durumda normal gündelik işleyiş devam etsin, orta vadeli ve uzun vadeli özellikle dolarla ilgili kararlar alınmasın. Doların seyri normal değil, seçim sonrasına odaklanmak gerekiyor."
BÜLENT GEDİKLİ: TÜRKİYE'NİN AKTİF POLİTİKALARINDAN RAHATSIZ OLDULAR
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) öğretim görevlisi Dr. Bülent Gedikli de, muhalefet bloğunda hiç bir araya gelmeyecek olanların ittifak yaptığını söyledi. Dr. Gedikli, "Listelerde enteresan isimler görüyoruz. Bunlar da bunun tezahürü zaten. Bunu niye yapmak istiyorlar? Bizim dışımızda bölgede, ortaya çıkan çok önemli gelişmeler var. En son Kudüs’ün başkent olması, Amerika’nın vermiş olduğu karar, onun dışında Suriye olayları. Bütün bunlar ortaya çıkmış vaziyette ve bütün bunlara karşı Türkiye de biliyorsunuz ki bugüne kadar uluslararası kurumlarda yapılan önemli platformlarda hep hakkı ve adaleti, hepsini dile getirdi. Tabi bundan çok rahatsız olanlar var. Bu çok açık ve net" diye konuştu.
"EKONOMİYİ KOMAYA SOKMAK İSTİYORLAR, İNSANLARI GÜNLÜK DÜŞÜNMEYE İTİYORLAR"
Türkiye ekonomisinin komaya sokulmak istendiğini dile getiren Dr. Gedikli, "Buradan da siyaseti etkilemek istiyorlar. İnsanları günlük düşünmeye itiyorlar. Yani orta vadeli veya herhangi bir ekonomik karar almasını engelleyecek bir hava oluşturuluyor. Psikolojik bir ortam oluşturmak suretiyle de destekliyorlar. Suni raporlamalarla insanların psikolojisini etkilemeye çalışıyorlar. Bugün bu kurların suni bir şekilde arttırılmasının yarın bize daha olumsuz etkileri olacak. Daha fazla maliyetleri olacak. O yüzden insanların bu şekilde anlık, günlük düşüncelerle hareket etmesi çok yanlış olur. Ben herkesi bu noktada hassas ve dikkatli olmaya davet ediyorum" ifadelerini kullandı.
KEREM ALKİN: SOSYAL MEDYADA ATILAN MESAJLARA DİKKAT!
İstanbul Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Ekonomist Prof. Dr. Kerem Alkin ise, "Türkiye'nin Avrasya'daki yükselişinden, oyun kurucu gücünden, bu coğrafyadaki birçok ülke için umut olma, ülkeleri yüreklendirme sürecinden hiç memnun olmayan birçok çevre var. Dövizkurlarıyla ilgili olarak her şeyden önce sosyal medya üzerinden attıkları mesajlara baktığımız zaman bunun çok yönlü olarak uluslararası çevrelerce yönetilen bir süreç olduğunu kolaylıkla görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
"OPERASYON, 3 HAFTADIR GECE YARISI ASYA PİYASALARINDAN BAŞLATILIYOR"
Türk ekonomisinin makro dengeleri dikkate alındığında kur hareketlerinin açıklanacak hiç bir anlamı olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Alkin, "Bankacılık sektörünün mali yapısı kamu tarafındaki mevcut tablo ve diğer unsurlar dikkate alındığı zaman bu kur hareketinin açıklanacak hiçbir yönü olmadığını gözlemlemek lazım. Kaldı ki son 3 hafta içinde 60 kuruş üzerindeki hareketin tümü gece Türkiye uykudayken, yurt içinde piyasalar kapalıyken, döviz piyasaları dünyada işlem görürken ve Asya piyasalarından başlatılarak yürütülen bir operasyon olarak karşımıza çıkıyor" diye konuştu.
"PANİĞE KAPILMAK BÜYÜK BİR HATADIR"
Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizlerini yönelttiğini ve yaralarını sardığını dile getiren Prof. Dr. Alkin, "Bugün itibariyle o dönemdeki performansının onlarca kat üzerinde çok ciddi bir ekonomik aktivite söz konusu. Merkez Bankası'nın yapabilecekleri var, ekonomi yönetiminin daha alacağı bir sürü tedbir mevcut. Paniğe kapılmak en büyük hatadır. Zaten bunu kim yönetiyorsa Türk iş dünyasında, ekonomi çevrelerinde ve vatandaş nezdinde döviz kurları üzerinden bir panik ortamı üzerinden manipülatif bir sonuç almaya çalışıyor. Böyle bir harekete prim vermememiz gerekiyor" dedi.
GÖKSEL AŞAN: REEL EKONOMİMİZE BAKIN, OYUNU BURADAN ANLAYABİLİRSİNİZ
İstinye Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Aşan da, yükselişle beraber ortada çok açık bir spekülatif atak olduğunu söyleyerek, “Böyle durumlarda reel ekonomimize bakmalıyız. Birey olarak fakirleştiğimiz döviz kuru ile değil, gelir ve enflasyonla belli olur. Türkiye ekonomisi bir günde yüzde 5'lik bir kur artışına neden olabilecek bir ekonomi değil, oyun buradan anlaşılabilir” dedi.
Yorumların reel taraftan yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Göksel Aşan, hazinenin şu anda olabileceği en güçlü pozisyonda olduğunu hatırlatarak “Türkiye’nin kamu maliyesi tarafında hiçbir sorunu yoktur ve reel sektör son derece güçlü bir performans göstermektedir. Bazı kesimlerin oluşturduğu bu kaos havasının sebebi herkesin gözünü dolara dikmiş olmasından kaynaklanıyor” dedi ve şunları söyledi:
"KUR DALGALANMASINA BAKARAK 'FAKİRLEŞTİK' YORUMU YAPILAMAZ"
“Memlekette herkes sanki parasını dolarla kazanıyor ve sanki herkesin dolarla borcu varmış gibi tutumlar sergiliyor. Maaşını Türk Lirasıyla alanlar bile ‘dolar yükseldi, biz fakirleştik’ diyebiliyor. Bu çok yanlış bir algı. Biz enflasyonla fakirleşiriz. Bakmamız gereken reel göstergeler budur. Biz üretime ve enflasyona bakacağız. Kur hareketi üzerine bu tarz olumsuz yorumlar yapmak yanlıştır. Spekülasyonlar maalesef bunun için yapılıyor. Herkes şuna bakmalı; ‘Dükkanını açıyor mu? Fabrika çalışıyor mu? Satışını yapıyor mu?’ bakılacak olan budur. Ortalamaya bakıldığında reel sektör şu an olması gereken performansı gösteriyor.”
Çarpıcı dolar yorumu! Doların yükselmesi için hiçbir gerekçe yok
Ekonomistler, dolarda son haftalarda ve daha ziyade bugün yaşanan sert dalgalanmayı yorumladı. Döviz üzerinde büyük bir oyun oynandığının çok açık olduğunu ifade eden uzmanlar, panik havasından çıkılması gerektiği, seçimlerden sonra her şeyin normale döne