Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'ın bugün görüşeceğini duyurdu.
Çavuşoğlu'nun sözlerinden satır başları:
"AFRİN'İ YİNE AFRİNLİLER YÖNETMELİ"
"Afrin'deki siviller çalışmalardan memnun. Afrin, Afrinlilerindir. Dolayısıyla bölgeyi onların yönetmesi gerekiyor. Buraları terk etmek zorunda kalan insanların da geri dönmesi lazım. Bunu desteklememiz gerekiyor. Gönüllü dönüşten bahsediyorum, kimseyi zorla bir yere döndürmüyoruz. Afrin bölgesine, gerek Türkiye'deki gerek başka bölgelere kaçmak zorunda olan kardeşlerimiz dönebilecekler. Burada özellikle uluslararası kuruluşlara ve bazı ülkelere seslenmek istiyorum. Afrin'le ilgili gereksiz yere Türkiye'yi suçlamak yerine, bu insanlar buraya nasıl dönebilir bunu düşünmeliyiz. Ama insanların burada temel ihtiyaçları var. Bu konuda herkesin hassas olması lazım. Bundan sonraki süreçte yoğun bir şekilde bu çalışmaları sürdüreceğiz. Biz Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğünü herkesten fazla destekledik.
ABD ile bir anlayışa vardık, yol haritası üzerinde çalışıyoruz demiştik. Eğer bu yol haritasında anlaşırsak, Münbiç ve diğer şehirlerde de, Fırat Kalkanı'ndaki gibi yönetim modelleri olacak. Bir şehrin yüzde 90'ı Arap ise, yüzde 90 Arap yönetim olacak. O zaman yerel sahiplenme olur. Yerel sahiplenmenin olmadığı hiçbir yerde huzur olmaz.
AFRİN'DE YAĞMA İDDİALARI
Biz millet olarak da, hükümet olarak da, devlet olarak da insanlık dışı olan her şeye karşıyız. Kötü muameleye de yağmaya da karşıyız. Bu hak ve hukuk meselesidir. Biz bunu ciddiye almak zorundayız. Burada gerçekten güvenlik güçlerimiz, tüm birimlerimizle bu işi ciddiye aldık. Bazı elimize gelen bilgileri de gördük. Mesela Halep'ten gelip de burada hırsızlık yapanlar yakalandı. Ama bu konuda ÖSO da en az bizim kadar hassasdır. Bu tür kötü muameleye biz göz yumamayız. Biz devlet olarak da, güvenlik güçlerimiz ya da Özgür Suriye Ordusu, hiç kimse PKK/YPG gibi hareket edemez. Evlerdeki televizyon kablosunu bile aldıklarını, yollarda haraç kestiklerini görüyoruz. Mesela Rusya, Kafkasya bölgesinden Müslüman polis gücü gönderdi Halep'e. Halkın yağma şikayeti nedeniyle gönderdi. Ancak bu tip şeylere ne ÖSO ne de bizim askerimiz polisimiz müsade eder.
'TERCÜMANLIK YAPTI' ELEŞTİRİLERİNE YANIT!
İlişkilerimiz kritik bir noktaya gelince, Tillerson Ankara'ya geldi. Kendisiyle önce Cumhurbaşkanımızla beraber görüştük. Bazı saçma şeyler yazılıyor, Dışişleri Bakanı tercümanlık yapar mı? Eğer baş başa görüşme yapılıyorsa, Cumhurbaşkanımız da istiyorsa seve seve yaparız. Bazı hassas konular vardır. Cumhurbaşkanımızla ve Tillerson'la yaptığımız görüşmenin detayları ertesi gün ortak açıklamaya yansıdı. Bu ziyarette ilişkileri rayına oturtmak için ABD'nin adım atmak istediğini söyledi Tillerson. Burada mutabık kaldık. Sonra arkadaşlarımız 8-9 Mart'ta Washington'a giderek, yol haritası üzerine çalıştı. Hangi adım ne zaman atılacak bunlar konuşuldu. Yol haritası konusunda arkadaşlarımız bir yakınlaşma sağladılar. Ama nihai noktayı, 19 Mart'ta Dışişleri Bakanları olarak biz koyacaktık. Bundan sonra da uygulama safhasına geçecektik. Tabi görev değişikliği sebebiyle bu ziyaret gerçekleşmedi. Tillerson'ın yetkilerini devrettiği bakan yardımcısı ile müsteşarımız görecek. Yeni bakan göreve gelene kadar aranın soğumaması için bu düzeyde görüşmeleri sürdüreceğiz.
"PLAN UYGULANMAZSA YAPILACAK TEK ŞEY TERÖRİSTLERİN YOK EDİLMESİ"
YPG Münbiç'ten çıkacak. Buna nezaret edilecek. Burada, Türkiye ve ABD burada birlikte hareket edecekler. Buraları kim yönetecek ve güvenliğini kim sağlayacak? Burada demografi kriter olacak. Oranlar bu şekilde belirlenecek. Çerçeve budur. Münbiç'ten sonra da diğer bölgelere de, Rakka dahil Fırat'ın doğusundaki bölgeler için geçerli olacak. Amaç bu bölgeleri istikrara kavuşturmak. Bu teröristlerin amacı Suriye'yi bölmektir, bunun da önüne geçeceğiz.
Bu plan uygulanmazsa yapılacak tek şey buradaki teröristlerin yok edilmesi. Bu Irak için de geçerli. YPG ve PKK arasında geçişler var. Irak da bundan çok rahatsız. Seçimlere gidiyorlar ve PKK'nın varlığından rahatsızlar. IKBY de bunlardan rahatsız. Süleymaniye'de Talabani'nin partisi ve bazı küçük partiler PKK'yla işbirliği yaptılar. Esasında PKK, Irak'taki, Suriye'deki Kürtler için bir tehdit.
"ERDOĞAN-TRUMP TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPACAK"
Tillerson'la son görüşmemiz bir vedalaşmaydı. Elbette yaptığımız çalışmalara da değindik. Vardığımız anlayışın devam etmesi konusunda temennilerimizi ilettik. Tillerson'la zor günlerde çalıştık ancak diyaloğumuzu hiç kesmedik. Diplomasiyi sürdürerek belli konularda da yakınlaşma sağladık. Kendisine bu zor şartlarda işbirliği için teşekkür ettik. Bazen vatandaşlarımız kızıyor dostumuz dediğimiz zaman ama bu zor zamanlarda çalışınca Dışişleri Bakanları arasında bir yakınlık da oluyor. Pompeo'ya gelirsek, Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir. Bu devlet politikasıdır. ABD yönetiminin Türkiye'ye yönelik politikaları radikal bir şekilde değişmedikçe, yeni bakanın durumu da aynı olacaktır. Trump'ın da Türkiye ile ilişkileri normalleştirme arzusunda olduğunu biliyoruz. Ama sisteme de biraz daha hakim olması gerekiyor. Cumhurbaşkanımız ile Trump bugün de telefon görüşmesi gerçekleştirecekler."