Yaşadığımız bu yeniçağın en büyük açmazı açlık ve doyumsuzluk hissinin yatıştırılamaması olarak çıkıyor karşımıza. Göz açlığı, gönül açlığı, duygusal açlık, mide açlığı, bir türlü bastırılamıyor. Her şeyin istenildiği anda bulunup tüketilmesi üzerine kurgulanmış bu aşeri hayat hikâyesi tüm toplumun belleğini kuşatmış durumda.
Bu yeniçağın yenilemeyen doyumsuzluk duygusu; İstenildiği anda, istenildiği kadar tüketmek ve devamında yeni şeyleri aşermek temel özellikleri olarak karşımıza çıkıyor.
Eşimizi, dostumuzu ve arkadaşımızı; işimizi, aşımızı ve aşkımızı elimizin altında, cebimizde gezdirmek istiyoruz.
Aşerdiğimiz zaman, arzuladığımız zaman, ihtiyacımız olduğu zaman yanımızda, cebimizde olacaklar.
Boyunlarında tasmalarıyla arkamızda olacaklar. Kedimiz olacaklar, köpeğimiz olacaklar, bizi dinleyecekler, bizi eğlendirecekler.
Arkadaş olacaklar, arkamızda taş gibi duracaklar ama bir şey istemeyecekler. Dostlukları karşılıklı fedakârlık ve diğerkâmlık üzerine kurmaya razı değiliz.
Bu ve benzeri duygular, talepler, doyumsuzluklar tüm toplumun bünyesine sirayet ettiği için yalnızlık kaçınılmaz bir kader olarak karşımıza çıkıyor. Tam bu nokta da insanların imdadına teknoloji yetişti. Hepimizin cebinde binlerle ifade edebileceğimiz arkadaşlarımız var.
Bu cebimizde gezdirdiğimiz sanal arkadaşlarla tamda istediğimiz gibi istediğimiz anda istediğimizle iletişime geçebiliyoruz, dost olabiliyoruz. Sanal dünyada âşık olup ayrılabiliyoruz. İstediğimiz anda rehberden silebiliyoruz, arkadaş gruplarından çıkarabiliyoruz.
Yemeğimizi, aşımızı istediğimiz anda, istediğimiz yerden internet üzerinden sipariş verebiliyoruz. Artık işimizi internet üzerinden yapabiliyoruz. Yani her şey cebimizde, tuşu bizim elimizde. İstediğimizi tuş ediyoruz, ihtiyaç duyduğumuzda taş edip sabır çekiyoruz.
Ama bir şeyi buradan hatırlatmak lazım. Üç bin, beş bin kişiye cebinde gezdirenlerin kendileri de bir başkalarının cebinde gezdiklerini unutmamaları lazım.
İnsanların elleri ceplerinde olarak iletişim kurmaya çalışmaları, gönül açlığı, mide açlığı, duygu açlığı çektiğinin ifadeleridir.
Bunun çaresi, ellerini ve arkadaşlarını cebinden çıkarıp, elinizi omzuna koyduğunuz, zor zamanlarımızda yanı başınızda bitiveren, gözünüzün içine bakıp karşılıklı gülüp ağlaştığınız, kanlı ve canlı arkadaşlarınıza dönüştürülmesidir.
Sadece aşermek değil aşerilmekte önemli.