TBMM'de sürdürülen 2022 yılı bütçe görüşmelerinde çıkan tartışma ve kavgalar Türkiye'nin gündeminde yer alıyor. Vekillerin birbirine kullandıkları sözler ve çıkan yumruklu kavgalar demokrasiye yakışmazken geçmişte TBMM Başkanlığı yapan şimdilerde ise Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Cemil Çiçek, Hürriyet'ten Nedim Şener'e açıklamalarda bulundu.
"ÇOK PARTİLİ HAYATIMIZDA, SÖYLENMEMİŞ SÖZ YOK, YAPILMAMIŞ İŞLERİMİZ VAR"
Cemil Çiçek kendisinin hazırladığı ve tüm parti yönetimlerine ulaştırılan, “24. Dönem TBMM Genel Kurul Görüşmelerinde, ‘Kaba ve Yaralayıcı’ Sözler” başlıklı 111 sayfalık raporu hakkında Nedim Şener'e," Maalesef o zamandan bu yana çok bir şey yapamadık. Çünkü demokrasiyi, şeklen, kurumlar ve kanunlar zannediyoruz. Oysa demokrasinin bir de kültürü ve ahlakı vardır. Buralarda eksiğiz. 150 yıllık siyasi tarihimizde 1950’lerden beri çok partili hayatımızda, söylenmemiş söz yok, yapılmamış işlerimiz var." dedi.
"KARŞIMIZDAKİNİ SUÇLARKEN DİNİ VE SOSYAL GEREKÇELERE DAYANIYORUZ, SAVUNURKEN YASALARA SIĞINIYORUZ"
Sözlerini sürdüren Cemil Çiçek şu ifadeleri kullandı:
"Demokrasi şeklen hukuken var ama demokrasi kültürü ve ahlakı yönünden eksikliklerimiz çok fazla. Bunun geliştirilmesi için bir şey yapmadık. Demokrasiyi sadece şekil ve kanun çıkarmak olarak anlıyoruz. Her konuda kanun çıkarırsak sorunları çözermişiz gibi geliyor. Türkiye’de bugün 9 binden fazla kanun var. Kanunların altındaki hukuki düzenlemeleri saymıyorum bile. Oysa Almanya’da kanun sayısı 3 ya da 4 bin dolayındadır. Peki bu kadar çok kanun çıkardığımız halde neden demokraside eksikliklerimiz var. Müeyyidesi olan yasal düzenlemelere kanun deniyor, müeyyidesi olmayan toplumsal yasalar ise ahlaktır. Esasen ahlak kavramı da ceza hukukunda suçtur. Yani birbirimize nasıl davranacağımızla ilgilidir, aksi ayıplanır.
Darbe yönetimleri ile geçen 5-6 yılı çıkarırsak yaklaşık 65 yıllık sivil idare dönemimizde her yıla bir örnek çıkarabilsek bugün 65 örneğimiz olurdu. Peki demokrasi kültür ve ahlakı konusunda verebileceğimiz 65 örneğimiz var mı? Maalesef yok.
Karşımızdakini suçlarken dini ve sosyal gerekçelere dayanıyoruz, savunurken yasalara sığınıyoruz. Oysa bir kanunla imar affı ya da genel af da çıkartabiliyoruz. Yasal olmayan, bir gecede yasal hale gelebiliyor. Peki bu vicdani mi, ahlaki mi? Bunu şunun için örnek verdim, demokrasi en üstten en alta kadar toplumun tümünde olması gereken bir kültür ve ahlakı barındırmalı.”
"KAVGACI ÜSLUBU TERK ETMEK GEREKİYOR"
Nedim Şener'in " Peki ne yapmalı, nasıl davranmalıyız?” sorusuna yanıt veren Cemil Çiçek, üslup ve uzlaşma kavramlarının üzerinde durarak," Bunun için önce bu üslubu terk etmek gerekiyor. Kavga ederken karşınızdakini dinleme imkânı var mı? Ya da kavga ederken karşınızdakinin sizi dinleme imkânı var mı?" dedi.
"Dolayısıyla kavgacı üslubu terk etmek gerekiyor." diyerek sözlerini sürdüren Çiçek şunları kaydetti:
"Ama maalesef terk etmek yerine bu tablo daha da ağırlaşıyor. Kavga ederken, en sert ifadeleri kullananlar, o sözleri ilk kez kendilerinin kullandığını zannediyor. Oysa, sizin de yazınızda örnek verdiğiniz raporda olduğu gibi, bugün edilen tüm sözler, edilen tüm küfürler o tarihte de söylendi. Ve biz bir adım ileri gidemedik. Baştaki sözümü tekrar etmem gerekirse 71 senelik çok partili hayata ilişkin tecrübemizde söylenmemiş söz yok, yapılmamış iş çok.
"BİZDE UZLAŞMA, SUÇ GİBİ YANSITILIYOR"
Demokrasi ahlak ve kültürünün diğer bir parçası uzlaşma. Uzlaşma bir inanç zafiyeti değildir, amiyane tabiriyle döneklik değildir. Uzlaşma ideolojik sapma değildir.
Uzlaşma önce karşındakinin ne söylediğini anlama sonra ortak noktaları bulma, çözüm üretme çabasıdır. O yüzden biz demokrasi konusunda örnekler verirken, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerden örnekler veriyoruz. Bizde uzlaşma, suç gibi yansıtılıyor. Ben 40 sene önceki Cemil Çiçek değilim mesela. Sağ yumruğum havada sokaklarda siyasi mücadele verdik. Solcularda da sol yumruk havadaydı. Oysa demokraside önemli olan sağ ve sol yumrukların ayrı ayrı havada olması ve çatışması değil, o iki kişinin yumruklarını açıp karşılıklı el sıkışmasıdır. Yani demokrasi yumruk sıkmak değil, el sıkmaktır.”
Kaynak: Hürriyet, Bölge Gündem.