1930 senesinde, dönemin ölümcül hastalılarından biri olan tüberküloza yakalanan güzeller güzeli Elena, 22 Nisan tarihinde annesi ile beraber tedavi olmak için doktora gitti. Elena'nın tedavi için gittiği hastanede çalışan Carl, Elena'yı gördüğü ilk an ona aşık oldu.
Elena'nın iyileşmesi için her şeyi yapan Carl, rüyalarını süsleyen kadının mutlu olması için tüm benliğini veriyordu. Pahalı ve şık hediyeler alarak gönlünü kazanmaya çalıştığı Elena, maalesef hastalığı nedeniyle 25 Ekim 1931'de hayatını kaybetti.
Büyük aşkını kaybeden Carl'ın dünyası kararmıştı. Elena'nın vefatından sonraki her şeyi kendi imkanlarıyla karşıladı ve Elena'ya anıt mezar inşa ettirdi. Her gün her gece mezara gidiyor, Elena'nın ruhuyla konuştuğunu düşünüyor ve vaktinin çoğunu orada geçiriyordu. Hatta Elena'nın kendisine, "Ruhumu evine götür" dediğini iddia ediyordu.
Kararan dünyasında 2 sene geçirdikten sonra Elena'nın çağrılarına uyarak hareket etmeye karar veren Carl, sevdiği kadının cesedini mezardan kaçırarak kendi evine taşıdı. Kemikleri piyano telleri ile birbirine birleştirdi. Çürüyen cesedin derisini ise, balmumuna bulanmış kumaş parçalarıyla düzeltti. Camdan gözler, peruk, giysiler ve aksesuarlarla Elena'ya benzetmeye çalıştı.
Yatağına yerleştirdiği ceset ile Elena'nın kardeşi bu durumdan haberdar olana kadar 7 sene yaşadı. Carl'ın polise ihbar edilmesiyle olay yerine gelen ekipler Carl'ı, Elena'nın cansız bedeniyle dans ediyorken buldu. Elena tekrar mezarına koyuldu, Carl ise tutuklandı.
Mahkemeye çıkan Carl kısa zaman sonra dışarı çıktı. Evini değiştirdi, her şeyi yoluna koymaya çalışsa da başaramadı. Elena'ya benzer cansız ve büyük bebekler yapmaya başladı. Yaptığı bebeği Elena'ya benzetti, bu takıntısından ölene kadar kurtulamadı.
75 yaşında vefat eden Carl, Elena bebeğe sarılı bir halde bulundu.